hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: valediction)

    victorian dönemi ingiliz yazışmalarına bakarsanız hoşçakal kib bye yazılacağı yere milletin ayağına yatmalı, paspas olmalı bir kalıbın hakim olduğunu görürsünüz. bizdeki üst makama yazılan arzı bugünkü resmi yazışmalarda halen karşılayan bir kalıptır bu. nasıldır? örnek :

    "i beg to remain, sir, your most humble and obedient servant."
    isim soyisim

    (en alçakgönüllü ve sadık hizmetkarınız olmaya devam etmek için yalvarıyorum efendim)

    çok mu ağır oldu? napalım ingiliz de böyle arz ediyor. adet böyle. bu kalıp amerikalılarda çok büyük oranda erimiş gitmiştir. ancak yours faithfully, yours sincerely, yours truly diye kaynağını merak etmeden yazıp bitirdiğiniz her resmi yazışma da aslında bir gizli valediction içerir. orada da bilmeden birilerinin en sadıkane (faithfully), en samimi (sincerely), en gerçek (truly) hizmetkarı olduğunuzu beyan ediyorsunuz.bununla da kalmayıp cümlenin tamamı açılsa arzın talebin yanında hizmetkar kalmak için yalvarıyorsunuz. kul köpek oluyorsunuz arz ettiğiniz şey için. yani böyle bir arzetmek var ortamda.

    artık dilekçenizde istediğiniz mevzunun ciddiyetine göre arzlardan arz beğenip üst makamınızı yalayabilirsiniz.

    bunun böyle olduğunu nereden biliyorum? çünkü bir dönem departman komutanım bir kraliyet hava kuvvetleri (bkz: raf) yarbayıydı. resmi yazışmalarda emaillerde de ingilizce çok arzediliyor ve kul köpek olmaya devam etmek için çok yalvarılıyordu. bilahare kendisi ülkesine geri dönüp yerine bir amerikalı albay gelince regards kalıbına nihayet geri dönüldü. insanın insana kulluğu bitti. outlook rahat nefes aldı.

  • anlamadığınız şey tam olarak nedir?

    bu ve tayfası; gidip karikatürler üzerinden para kazanan sayfa ve siteleri dava etseler, kimse ses etmez. "haklısınız" der hatta.

    ama bu adamlar bunu yapmıyor ki?
    radyoloji sitesindeki bir forumda bir kullanıcı karikatür paylaşıyor. ve onu dava ediyorlar.
    radyoloji sitesindeki bir yazıda, karikatüre yer veriyorsun diye dava ediliyorsun.
    kişisel bir blogda 65 yaşında bir kadın iyi bayramlar karikatürü paylaşıyor ve 33binlik oluyor bir anda.

    edildiğin davanın tutarı da öyle 50-100 lira değil. 33 bin lira.

    yani bu ve tayfası diyor ki; sizin radyoloji sitenizin 5 senede kazandığı 3-4bin lirayı, benim karikatürüm sayesinde kazandın. şimdi bana para ödeyeceksin.

    bunun adı telif kovalamak falan değil arkadaşım. bırakın artık kendinizi kandırmayı.

    tüm içeriğini, parasını karikatürlerin telifli eserlerinden kazanan adamları dava edersen haklısındır.
    ancak konusu, kazanç yöntemi vb. hiçbir şeyinin senin karikatürünle en ufak bir bağı bile olmayan siteleri/blogları/forumları dava ediyorsan sen kötü niyetlisindir.

    berlin'de hamurunuza, suyunuza ne katıyorlar bilmiyorum.
    ancak bu insanların avukat masrafı yapmalarına, adliye adliye koşturmalarına, ülke içindeki bin tane sıkıntı arasında bir de sizin 30bin liralık telif davalarınızla uğraşmalarına vesile oldunuz ya. umarım bunun acısı sizden çıkar. umarım.

  • cok eslilik erkeğin doğasında olduğu kadar kadinin da dogasinda olan bir gercektir ancak sadakat denen kavram karslikli sunulan bir esi benzeri olmayan bir fedakarlık. erkek milleti olarak yetistirilirken bize nakseylenen kodlar her seyi kendimize hak gormeye sebep zaten.
    aga biri de cikip demiyor ki ;
    oğlunun sunnet düğününde oglum artik erkek oldu vur davula davula diye halay ceken anne ne zaman ki; kizi regl oldugunda da halay ceker iste o zaman değişir bu duzen.
    (bkz: oğlunun sünnet düğününde halay başı olan anne)

  • bahse konu görüntü yaklaşık 55 milyon yıl öncesine aittir.

    yani bir başka deyişle tarihin en eski fotoğraflarından biri çekilmiştir.

  • obama'nin ferguson olaylariyla ne alakasi var? adam cikip polisin eline saglik, destan yazdiniz mi dedi acaba.

    kaldi ki almanya da ataturk posteri yakip seriat devleti kuran metin kaplan ve ekibi ne oluyor o zaman?

    ne demisler dinsizin hakkindan imansiz gelir.

    icimin yagini eriten olay.

  • kendimde gözlemlediğim korkunç bir dönüşüm. en tıfıl, en beybi çağlarımda bile deli gibi sıcak suyla banyo yapardım. hala da öyle... şimdi şöyle bir durum var: insan sıcak suyla banyo yaptıktan sonra hayata bakışı değişiyor aslında. daha bir sakin, daha bir mülayim oluyor. misal sıcak banyo öncesi kapıma aidat artışını haber vermek için kapıcı (aka apartman görevlisi) geldi... ne oluyor? üzülüyorum, geriliyorum, neyin zammı lan bu şimdi diyorum, içim içimi yiyor, sinirden titreme geliyor. oysa aynı adam, ben sıcak bir duş aldıktan sonra karşıma geldiğinde ona kurtlar vadisi'ndeki ömer baba gibi davranıyorum:

    - abi iyi akşamlar, yönetim kurulu karar aldı... aidatlara 50 ytl zam yapıldı.

    - olur evladım...

    - bu ay bir de bakım masrafı var 50 ytl... yönetici "kat maliklerinden ikisini birden tahsil edin" dedi...

    - hay hay... yönetici oğluma da çok selam söyle... ona de ki zamanında bir derviş ormanda gezerken yaralı bir ceylan görmüş... ceylanı acı çekmesin diye öldürmüş... o gece rüyasında ceylan dile gelmiş, demiş ki...

    - benim işim var, başka katlara gidecem... eyi akşamlar...

    - hayırlı akşamlar evladım... güle güle git...