hesabın var mı? giriş yap

  • "60 değil 70 değil 80 değil oh 90 değil

    100 yıl oldu daha yürek atmaz değil

    bu kalpte 100 yıl daha bitmez sevgin

    gözü olanın gözü çıksın bebeğim

    *

    her taraf metrobüs vefasız olma kalbi kapalı

    sevmiyorsan da atma taş, yürek hep coşkuyla atalı

    bak 100 yıl oldu hemen kıskanma şaşkın yunan

    yıllar oldu sırtakini unutalı sen derdine yan

    *

    cumhuriyetim benim canım bebeğim

    tüm rejimler arasında seni tek geçer deli yüreğim

    oh diyorsam şimdi 100. yaşına

    vefasız padişahlar giremesin kanına

    *

    ne monarşi ne oligarşi belki aristokrasi

    ama en güzeli halkın yönetimi

    benim cumhuriyetim kızıl ötesi, aşıklar müzesi

    100 yıl daha coşar, sanma tekler bu yüreğin füzesi"

    *

    söz-müzik-düzenleme: serdar ortaç

  • 1995 yılında çıkan cartel'in cartel adlı şarkısında geçen 25 yaşında 100 binlik araba sözünde bahsedilen 100 bin'in döviz cinsi marktır.

    euro geçişinden sonra mark bir süre euro ile birlikte kullanılmış sonrasında 2002 yılında 1.95 alman markı=1 euro olarak sabitlenmiştir.

    1 euro = 10.24 tl
    1 mark = 10.24 / 1.95 = 5,25
    100.000 mark = 525.000 tl

    sonuç: 26 senedir konu aynı.

  • yukarida o kadar cok yanlis bilgi girilmis ki hangi birini duzeltecegim bilemiyorum. uzulerek okudum. elimden geldigince duzeltecegim.

    cildimiz sanildiginin aksine stoklarla sinirli hucre yenilenmesine degil, surekli yenilenebilen bir yapiya sahiptir. cildimizin yapisi stem cell icerdiginden yenilenmesi hic durmayacak nadir organlarimizdan biridir. 15-25 yas arasi 20 gunde bir yenilenirken yaslandikca bu yenilenme 28 gune kadar geriler ama durmaz. yaslanmak da zaten yenilenme hizinin yikilma hizindan dusuk hale gelmesidir. yani bir kez daha tekrar ediyorum: cilt yenilenmesi durmaz! sonsuza kadar yenilenir cilt. peeling yapsak da yapmasak da. cildiniz bakkaldan aldiginiz ekmek degildir. bitmez! referans olarak new york city-manhattan'in en taninmis ve saygin cilt profesorunun su videosu izlenebilir.

    cilt, yenilenirken olu deriyi disari iterek yeni deriyi gun isigina cikarmaya calisir. bu yenilenmeye yardimci olan isleme de peeling denir. olu deri hucreleri uhulanmis gibi birbirlerine ve cilde yapismaya meyillidir. peeling islemi bu uhulanmis olu tabakayi suda cozer gibi cozer ve siz sabah yuzunuzu yikadiginizda bu olu tabakadan kurtulmus olursunuz. bu olu hucreler atilmazsa, ciltte birikme yaparak sivilce, siyah nokta, kirisikliklar gibi istenmeyen cilt problemlerine neden olabilirler. peeling dedigimiz olay da bu olu derileri atmada yardimci olan cok faydali ve hatta gerekli bir uygulamadir. ayrica cilt 28 gunde bir yenilenir derken, cilt 28 gun durur sonra 29. gun tum hucreler olur diye birsey yok her gun farkli bir hucre olebilir ve farkli farkli hucreler dogabilir. bu nedenle 28 gune bir degil her gece peeling yapilmalidir. peeling olmemis hucrelere dokunmaz!

    dunyanin en iyi dermatologlari ve hatta estetik cerrahlari ozellikle peeling onermekte ve her gece 8% glikolik asit ile kimyasal peeling yapmamiz gerektigini soylemektedirler. gunes koruyucu kullanmak kadar, bazi durumlarda daha da onemli, bir uygulama oldugunu her dakika belirtmekteler. ben de sahsen son 2-3 yildir her gece, gecelik kullanim icin tasarlanmis peeling kullaniyorum ve yillarca basima bela olan sivilce, siyah nokta gibi dertlerim kalmadi. yasim ilerlemesine ragmen (31) kirisiklik diye birsey de yok, yasitlarim kirismaya basladilar coktan, bana halen kimlik soruluyor. referanslarimiz surda!

    kimyasal peeling laktik, glikolik, mandelik veya salisilik asit iceren, hizli calisan, sadece olu deriye etki eden olu deriden arindirma uygulamalaridir. uygulamalar yuzdesine gore degisir. ornegin 60% glikolik asit peelingi yapacaksaniz bunu sadece 3 dakika bekletirsiniz ve notrlersiniz. eger 15% tca peelingi yapacaksaniz bunu sadece 30 saniye yuzunuzde birakir sonra notrlersiniz. kisa sure bekletmeniz gereken kimyasali 20 dakika bekletirseniz canli olan tabakaya inerek ciltte asit yanmasina neden olurlar. bu gerceklik nedeniyle evde kafaniza gore peeling yapmamalisiniz. bu nedenle ozel olarak tasarlanmis her gece kullanilacak naziklikte peelingler kullanilmalidir.

    fiziksel peeling de 'scrubbing/exfoliation' diye bilinen kucuk parcacikli taneler iceren jeller ya da bildigimiz havlu gibi materyallerden yapilmis kumaslarla yapilabilir. bu yontem kesinlikle doktorlarca ve estetik cerrahlarca onerilmez cunku insanoglu nerede ne zaman duracagini bilemez ve canli katmana ulasana kadar cildini kaziyabilir. bu nedenle gidip turk kahvesiyle ugrasma hanim kiz, git kahveni ic. o telveden ne sana fal olur ne genc bir yuz. her seyin bir adabi usulu var. o telveyi yesen daha faydali.

    yani kulaktan dolma seylere inanmamakta fayda var. kirisiklik ve leke probleminiz varsa 8% aha peeling, sivilce ve siyah nokta problemleriniz varsa gozeneklerin icine girerek temizlik yapan 2% bha peeling alinir ve her gece uygulanir. guvenilir bir markadan alinmali, kendi mutfaginizda kimyacilik oynanmamalidir. her sey senin mutfakta yapilsaydi trilyon dolarlik is olmazdi bunlar. icinde stabil edici maddeler olmasi gerekiyor. cilt ph'inin altinda olmasi gerekiyor urunun calismasi icin filan falan. turk kahvesi yapmaya benzemiyor.

    kiris kiris olmak istemiyorsak, cilt lekeleri ve akne gibi sorunlarla ugrasmak istemiyorsak mutlaka kimyasal peeling yapmaliyiz/yaptirmaliyiz. mutlaka dedim bak. ben yillardir paula's choice kullaniyorum. cildimi ve hayatimi degistirdi diyerek de drama yaratirim.

  • aylar yıllar önce şu başlıkta “telefonu pantolonun cebinde taşıması” diye bir entry okumuştum. o entryi kim yazdıysa gün yüzü göremesin. ne zaman bir işim olsa telefonu cebime atsam geri çıkartıp çantama koyuyorum refleks olarak. dengemi bozdun pislik insan.

  • iceride kaymakam varken ayağa kalkmıyorlar ceza sebebi bu. haklılığını konuşmuyorum cezanın sebebini söylüyorum.

  • daha önce de söylediğim gibi, hatta mark twain benden de daha önce söylediği gibi; mizahın kaynağı neşe değil kederdir, cennette mizah yapılmaz. söylenecek her şeyin söylendiği bu muhteşem yapıta söylenmesi gerekenlerden biri de şu ki; türü absürt değil kara mizahtır. yani çatışmasını direkt güldürü üzerine kurmayan, sizin başınıza gelse gülmeyeceğiniz ama aslında komik olan; komik çünkü anlamsız, çünkü saçma durumları irdeleyen, kurcalayan eserler. absürt nedir? uyumsuz. tabi böyle keskin sınırlar ve kalıplar sanat eserini doğrar, ama bir genelleme yapacak, bir tür belirtecek olursak böyledir. daha çok kara mizah diyelim hatta, sınırlar yumuşasın. yer yer absürte de çalabilir çünkü.

    absürt nedir peki? uyumsuz. orada da çatışma yine direkt güldürü üstüne kurulmaz, (çatışmayı direkt güldürü üsten kuran sitcomdur, fenomen sinemasıdır, fetöcülerdir) uyumsuz durumların bir araya gelmesiyle oluşur. leyla ile mecnun da onun zirvesidir. döner satan, çay satan bakkal; iş arayan iyimser, ev hanımı taksici vs şeklinde özetlenebilir. genel olarak kavramsal biri olmasam da kavram kargaşası anlam kargaşasına dönüşünce müdahale etmek gerekir. gibi'deki karakterler c tipi yaşam süren, birbirleriyle ve başlarına gelenlerle uyumlu gibi gözüken ve bu c tipi yaşam standartları gereği saçmayı ve anlamsızı örtemeyen; şık elbiseler, lüks mekanlar, şatafatlı partilerle anlamlıymış gibi gözükemeyen, bundan sebep de ayan beyan anlamsızlıklarına profesyonel tepkiler verip saçmayı zamanla anlamlı hale getiremeyen…

    bizi ne güldürüyor aslında biliyor musunuz? hangi tip yaşam standardına sahip olursanız olun, yaşamın çoğunluğu gibi'deki gibi anlamsızlıklarla, saçmalıklarla doludur ve biz hepimiz öğütlenmiş idealizm için kalıp anlamlarla, yama anlamlarla onları kapatırız. bu yamalar olur olmadık yerde cart curt sökülür ve biz öğütlenmiş idealizm gereği çoğunlukla utanır ya da sinirleniriz. gibi'deki kahramanlar ise dönüşümlü olarak bu yamaları kazayla da olsa kaldırır ve öğütlenmiş idealizmle cesurca savaşırlar. bu, süpermen'in dünyaya çarpmak üzere olan göktaşını durdurmasından daha çok ferahlatır içimizi çünkü ne kadar pelerini olursa olsun, süpermen'in gerçek olma ihtimali yılmaz'ın gerçek olma ihtimalinden zayıftır. yılmaz direkt bize çarpan göktaşlarını durduran, artık cam bezi ya da tencere tutacağı yapma zamanı geldi dediğimiz tişörtleri giyen bir kahramandır.

  • gani müjde'nin anlattığı kadarıyla aktarayım.

    cem yılmaz, filmin başrol oyuncusu olacaktı. rol, cem yılmaz için yazılmıştı. röportajlar yapıldı, basın toplantısı bile yapıldı. yapımcı arayışları sırasında gani müjde ve ekibi kanal d binasına gitti. faruk bayhan ve armağan çağlayan'ın da bulunduğu bir ekiple toplantı yaptılar. bayhan, cem yılmaz'ın tavırlarını beğenmedi. (cem yılmaz, o sıralarda yeni yeni popüler olmaya başlamış birisi) lakin, müjde'nin ısrarı ile gösterisine gitti. yine beğenmedi. yapımcılığını almadı. başka yapımcı aradılar. bu arama süreci 1 yılı geçti. bir müddet sonra cem yılmaz, filmden affını istedi. her şey çok güzel olacak filmi için aldığı teklifi kabul etti. film bir süre daha bekledi. daha sonra tekrar faruk bayhan ile gani müjde bir araya geldi. bu kez yapımcılığını aldılar. filmi kanal d'ye sattılar. bayhan da kanal d'nin ne kadar star ismi varsa filme yolladı. mehmet ali erbil, cem davran, hande ataizi, nurseli idiz dahil olmak üzere bütün isimler kadroya bu şekilde dahil oldu.

    film, 1999'da 2.5 milyon kişi tarafından izlendi. o yıllarda ülkedeki sinema salonu sayısı toplamda 800 bile değildi.