ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ricardo quaresma
-
trabzon maçında sarı kart görmeden önce üzerine doğru yumuşak gelen bir topu göğsüne alıp sürmek yerine omuzuyla ara pası atmaya kalktı, sinirden ayağa fırladım, kendini hala katar liginde zannediyor, çünkü porto’da böyle işlere kalkışmıyordu,
ardından yusuf’un topu çizgiden mükemmel çevirmesine mukabil çift daldı, ya senin ne hakkın var adama çift dalmaya? sonra yusuf’u bir eliyle yerden kaldırır gibi görünürken aşağıdan ayağıyla tepikliyor, ikinci sarıyı o anda hak etti.
ardından hakem düdüğü gözüne soktuktan sonra hakemi beklemeden 3. sarıyı hak ederek alıyor.
porto’da 42 maçta 1 sarı kart gördü. orda 42 maçta 1 sarı kart görüyorken burada 60 dakikada nasıl 3 sarı kartı hakkedersin!?
demek ki ortada bir ciddiye almama durumu söz konusu, cezası bitince şenol hoca direk sahaya çıkarmaz bir süre yanında oturtur,
ki oturtması da gerekir..
uğur meleke 24.08.2015 lig radyo.
şu dünyada seninle aynı düşüncede birilerinin olduğunu görmek mutluluk verici.
edit: imla
bir daha onu sevdiğim gibi kimseyi sevemem hissi
-
kendinize böyle salak saçma şeyler empoze ederseniz evet sevemezsiniz. arabesk kültürün kıskacından bi kurtulun artık.
ceset başında dua eden polis
-
nesi haber bunun ben onu anlamadım.
bir saygısızlık yok, görevi ihmal yok, umursamazlık yok.
adam kendi inancına göre ölen birini görünce dua etmiş, hrıstiyan olsaydı ve istavroz çıkarsaydı o da normal olurdu.
hayır ben de ateistim, bence bir anlamı yok yaptığının da ortada bir hata yok. bokunu çıkarmayın.
şahan gökbakar
-
adam mahallesinde yangın söndürmek için seferberlik başlattı, “villasını korudu” dendi. drone ile olay yerinden canlı yayın yaptı, yine eleştirildi. şimdi “şu an kullanılmayan ankapark’ın ziyan olan bütçesiyle 24 canadair yangın söndürme uçağı alınırdı” diyor. türkiye’nin tüm orta ve alt sınıflarına hitap eden mizahıyla, diğer pek çok “sanatçı” gibi popülist davranıp etliye sütlüye dokunmadan makbul sanatçı olarak ömür boyu gişesini koruma garantisi varken politik risk alıp doğruları söyleyen adama ben saygı duyarım.
edit: 3.6 milyon instagram takipçisi, 4~7 milyon gibi bir gişesi var bu adamın. siz beğenmeseniz de onu benimseyen kitlenin kırkta biri “acaba?” dese “koyun işte, aysun haklı”dan öteye geçmeyen tepkiselliğinizden daha fazla farkındalık yaratmış olur.
aziz sancar'ın nobel ödülü alması
-
hayırlısı olsun dediğim olaydır. dna onarımı üzerine yaptığı çalışmalar üzerine 2 kişiyle beraber ödülü paylaşmıştır.
http://www.nytimes.com/…ancarn-nobel-chemistry.html
edit: öncelikle başlığı benden önce açan arkadaşı tebrik ederim. new york times okurken resmen son dakika haberi düşer düşmez buraya yazdım ona rağmen ikinci olmuşuz. kendisi ödülü veren jurilerden biriydi herhalde.
bununla birlikte aziz sancar ile ilgili çok önemli bir bilgi vermek istiyorum. kendisi mardin'in savur ilçesinde, okuma yazma bilmeyen 8 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak doğmuş. ailesi eğitime önem verdiği için okulunu okumuş, üniversiteyi kazanmış.
işte aziz sancar gibi insanlara bakarak eğitimin ve cumhuriyetin önemini unutmamalıyız. herkese örnek olsun.
iz bırakan kitap cümleleri
-
"bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir?" sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır. " ikisini de gazeteyle öldürebilirsin!"
(bkz: kaosa mütevazı bir katkı)
anında uyuyabilen insanlar
-
şu hayatta vücuda dair kıskandığım iki şey varsa; birisi yatar yatmaz uyuyan insan birisi de yiyip yiyip kilo almayan insandır.
bu ikisinin formülünü istiyorum bu adamlardan işte.
ders çalışırken verilen ara
-
"iki sey sonsuzdur, ders calisirken verilen ara ve evren. ikincisinden o kadar emin degilim."
ta leukippos-gomuldugu ders notlari arasindan. 2015.
türk vatandaşlarının 2.328.131.796.900 tl etmesi
-
öncelikle konu: (bkz: somali cumhurbaşının oğluna 27.300tl para cezası)
türkiye'nin son yayınlanan nüfusu: 85,279,553
bugünün dolar kuru: 30.13 tl
bugünün euro kuru: 32.78 tl
bugün tüm türk vatandaşlarının değeri:
sayıyla: 2,328,131,796,900
yazıyla: iki trilyon üç yüz yirmi sekiz milyar yüz otuz bir milyon yedi yüz doksan altı bin dokuz yüz
bugün itibarıyla:
dolar bazında: 77,259,301,682 dolar
euro bazında: 71,018,298,284 euro
iskontoyla 70 milyar euro'ya hepimizi öldürebilirler sanırım.
nüfus kaynak: https://data.tuik.gov.tr/bulten/index?p=49685
görçek
-
türkiye’nin ilk selfie’lerinin çekildiği fotoğraf stüdyosu. havacılık tarihinde mühim bir yeri olan emrullah ali yıldız isimli mucit tabiatlı bir kişi tarafından 1940’lı yıllarda beyoğlu’nda açılan stüdyo, 1970’li yıllara kadar faaliyet göstermiş. stüdyoya ismini veren ve dönem itibariyle gerçekten büyük bir yenilik olan sistem ise şöyle işliyor: müşteriler fotoğraf kabinine giriyorlar ve kabinin içinde bulunan aynanın karşısında diledikleri pozu verdikten sonra aynanın altındaki delikten uzanan deklanşör kablosu ile kendi fotoğraflarını kendileri çekiyorlar.
elimde bu stüdyoda çekilmiş iki fotoğraf mevcut. ilk fotoğrafta aynadan uzanan deklanşör kablosunun düğmesine basmakta olan eli açıkça görüyoruz. küçük kızın belinden dolanan ele dikkat: görsel
ikinci fotoğraftaysa düğmeye basan bir el görmek mümkün değil fakat sağdan ikinci kadının sağ eliyle şalını tutuş şekli deklanşör kablosunun ucunu gizleme amacı güdüyor gibi geliyor bana: görsel
stüdyoya ait küçük boy fotoğraf muhafaza zarfının ön ve arka yüzü: görsel görsel
zarf şeffaf olduğu için okunması zor olabilir. yazıya dökmekte de fayda var.
ön yüz:
görçek
foto stüdyosu
patent sahibi
âli yıldız
—
ihtira beratı no. 4029
hiç bir suretle taklit edilemez
adres:
beyoğlu, galatasaray karşısı
çiçek pasajı üstü
istanbul
tel: 44 62 31 (81 de olabilir)
arka yüz:
görçek
1-modern fotoğrafçılığın icaplarına göre hazırlanmış ideal bir sistemdir.
2-kimsenin müdahalesi olmadan çok tabiî olarak resminizi çekebilirsiniz.
3-herkes istediği resimden istediği kadar alabilir.
zevk.. heyecan..
üstün kaliteli bir fotoğraf.
rakipsiz ucuzluk
ve yine telefon numarası
bonus olarak sençek isimli bir stüdyodan yine koleksiyonuma ait bir fotoğraf paylaşayım: görsel
maalesef görçek ile aynı prensipte hizmet veren sençek isimli bu stüdyo hakkında hiçbir bilgi edinemedim. öyle ki fotoğraf kartında yalnızca stüdyo ismi yer aldığından, istanbul’da bulunduğu bile meçhul. patent sahibi ali yıldız, başkalarına da mı bu yöntemi kullanma izni vermiş, yoksa stüdyosunda bir dönem isim değişikliğine mi gitmiş bilemiyoruz. belki bir gün öğreniriz...