hesabın var mı? giriş yap

  • şöyle oluyor:

    eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.

    ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.

    evet, hizmet aldığım için utanıyorum.

    cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...

    kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...

  • osunu busunu geçiyorum ama bu pavyonlarda sağlam kara para aklandığını düşündürtmüştür. sosyal medya maymunlarından sonra sıra umarım bu pavyonlara gelir.

  • çarşamba günü sol köprücük kemiğime platin takılırken yaşadığım şey. narkozu verdikten sonra gittiğimi hissettim, sonra bir anda doktorların konuşmalarını ve vücuduma dokunmalarını hissetmeye başladım. kolumu kaldırdılar ve temizlemek amacı ile bir şey sürdüler, o sırada 'sürdükleri şey soğuk, soğuğu hissediyorum umarım acı hissetmem' diye dusundum. doktor kırık kemiğime dışarıdan dokunduğunda ise acı da geldi ve o anda her şeyi hissedeceğimi anladım. kolumu bacağımı kımıldatmaya çalıştım ama nafile, hiç bir şey yapamıyorum. sonra doktorum kalem istedi, kalem ile omzumun kesilecek yerini işaretlediler, kalemin soğukluğunu da hissettim. sonra cıızz diye bir ses ve acı, derim kesilirken her anını hissettim, tek dusundugum 'su anda yapabilecek bir şey yok dayanacaksın' idi. zaten acıyor olmasına rağmen ne ses çıkarmak ne de acıdan kaçmak mümkün değil. sonra kemiğimi törpülemeleri, yerine oturtmaları, doktorların 'bu hasta da ne şanssızmış' (ameliyatı biraz fazla bekledim ve takılacak platin biraz büyük geldi) dediklerini duydum. diğer doktor 'hocam elimizle bükelim biraz plakayı' dedi. bir süre sonra 'tamam hocam ben böyle tutayım' sozunu duydum, sonra matkap sesleri, kemiğime çakılan vidalar...

    umarım kimse yaşamaz...

  • bir rivayete göre dut yiyen bülbüller ishal olur ve ötmemeye başlar, dut yediği ve ishal olduğu için ötmediği sanılır, ötmek anatomik olarak kuzey yöndeki organ ile vuku bulurken, ishal hadisesi tam aksi, güney yönlü başka bir organ ile alakalıdır, bunları birbiri ile ilişkilendiren halkımızın da nasıl ilişkilendirdiği muammadır. başka bir rivayete göre ise; dut yiyen bülbülün sesi kısılır ve ötemez, dut yediği için sesi kısıldığı ve ötmediği varsayılır. ancak ikisi de değildir.

    gerçek olan tamamen yukarıdaki başka bir suser’ın yazdığı gibi, çiftleşme hadisesi ile alakalıdır. erkek bülbül mayıs-haziran aylarında kendisine eş bulabilmek için var gücüyle öter. bir süre sonra kendine eş bulur ve ötmeyi keser. tam o zamanlarda da dut ağaçları meyve verir. eş bulduğu için susan bülbül, halkımız tarafında dut meyvesine bağlanır ama yanlıştır. dut ile bülbül arasında herhangi bir neden sonuç ilişkisi yoktur. bülbülün ötmesi veya susması tamamen çiftleşme ile alakalıdır. bülbül, dut yer mi o da başka bir sorunsaldır.

  • bokunu çıkarmasalarmış çok güzel projeymiş. böyle ev alacak olan adam evin 10 katı kadar arazisini bahçesini yanında ister. siz ne bok yemeye yan yana diktiniz amk? sanki asker basacak pezevenk binaları yanyana sokuşturmuş. tam türk projesi.

    editle geldim. var olan proje görselleri: evler arası şaka gibi 2-3 metre felan. resmen çöp.
    evler 1
    evler 2

    nasıl olabilirdi? (görsel houston, texas, abd'ye ait bir sokak) işte böyle. evleri daha da aralıklarla koyuyoruz. çok kolay. 150 tane yapacağına 30 tane yap. hepsine güzel bahçeler ve aralıklar ver. garajlar koy. valla lan gerizekalı olsan bile yaptırırsın. araplara özel yapmana felan gerek yok. bu evleri 1 milyona bile satarsın. kaldı ki maliyetin 400 bini geçmeyeceğine eminim(daha önce 200 dedim tamam abarttım :d) de tabi arazi/arsa parasını bilemem.
    olması gereken

    bu arada bilmeyenler için açıklayayım, paylaştığım görseldeki evler bir amerikalı için çok ucuz, sıradan evler. ve hemen hemen her mahalle böyle. daha da iyileri var da bulamadım.

  • + canım ben atlıyorum, aşağıda görüşürüz :)
    - peki.
    + hayda, noldu şimdi ya?
    - bir şey yok. iyi atlayışlar.
    + ya noldu? atlayacağım atlayamıyorum. neye bozuldun?
    - önemli değil. atla sen, sonra konuşuruz.
    + aşağıdan, "atla yoksa oksijenin bitecek" diyorlar atlamam lazım.
    - gözünde hiç değerim yok, değil mi?
    + ne alakası var, nereden çıkardın şimdi bunu?
    - o kadar yüksekten twit atarken oksijenin bitmiyordu ama :s
    + ona mı takıldın sen şimdi? görmemişim mesajını, kapsüle binerken telefonu sessize almıştım.
    - boşver, atla sen bak milyonlar seni izliyor.
    + bak içim rahat değil ama atlamam lazım, sonra konuşalım tamam mı?
    - boşver, konuşacak bir şey de yok zaten...

  • sahibinden gibi siteler sağlıklı ekonomilerde bilgi asimetrisini azaltarak pazarın daha sağlıklı oturmasını sağlar.
    sağlıksız ekonomilerde ise bizde olduğu gibi yapışkan enflasyonun daha da yapışkan olmasını sağlar.
    kötü olan site değil, ekonomi.
    kapatacaksanız liyakatsiz ekonomi yönetimini kapatın.