hesabın var mı? giriş yap

  • şirin ünal şey değil mi bu arada..
    evinde çalışan nadira kadirova'ya tecavüz edip öldürdüğü iddia edilen milletvekili değil miydi? yumurta yarışılrı falan.. rumeysa gümbürtüye gitme bak.. aman diyim

  • o yetenek, o kariyer. üstelik sempatik, eğlenceli çocuktu. herkesin sevip destekleyebileceği birisi olabilecek iken gidip abuk subuk işlerle uğraştı, yandaş oldu. gs'liler dahil herkesin nefretini kazandı. çok yazık etti.

  • kemal doğulu: özlem sen ilk bölümlerde sessiz sakin biriydin, sonradan değiştin.
    yarışmacı özlem özden: evet ilk başlarda burada tozdan ışıktan lenslerimle sorun yaşıyordum, kendimi ifade edemiyordum... vs... vs... vs... (uzun açıklamalar)
    kemal doğulu: bütün bunların sebebi lens mi yani, lense mi bağlıyoruz? ne dedin tam anlamadım ben? ne dedi?
    nur yerlitaş: evet ne diyor bu?
    öykü serter: özlem lensmiş.

  • tüm yararlarını geçtim de, başka bi' özelliği daha var;

    günde ortalama 100 gramı, geceleyin 20 çürük yumurta gücünde osurtuyor. yemin ederim şu soğukta pencereyi sonuna kadar açmak zorunda kaldım, yorganın altına soktuğum saç kurutma makinesiyle ısınıyorum.

    gözlerim yaşlı...

  • akp'nin değiştirdiği sistem. akp'den önce ölünün arkasından konuşulmazdı, akp iktidarından sonra yaşayanın arkasından konuşulmaz, ölünün arkasından konuşulur oldu.

    çünkü yaşarken herhangi biri hakkında konuşunca hapse giriyoruz. öldükten sonra söveceğiz mecbur.

  • görsel efekt konusunda ilham verici, sinemada başka bir yol açan bir film geliyor gibi. bu dijital de-aging denilen sistem ilk kez bir filmde bu kadar geniş çaplı kullanılacakmış. normalde bu sisteminin kullanıldığı dizi ve filmler var. mesela film olarak the curious case of benjamin button ilk akla gelebilir. ancak çok pahalı ve zaman çalan bir teknoloji olmasından dolayı her filmde uygulanacak bir sistem değil, yapıldığı zaman da genelde 1 karakter için yapılıyor. bu filmde ise nerdeyse yaş almış bütün oyuncular, al pacino, robert de niro, joe pesci ve harvey keitel üzerinde dijital de-aging sistemi kullanılacak. bu yolla 78 yaşındaki al pacino, filmde 39 yaşında bir karakteri canlandırabilecek.

    film için netflix kesenin ağzını sonuna kadar açmış, filmin bütçesi 180 milyon dolara kadar dayanmış. bu da martin scorsese'nin bugüne kadar ki en pahalı filmi demek. umarım bu bütçeye değen, beklentileri karşılayan, efsane bir film izleriz. umarım dediğime bakmayın the irish man, 80'li yaşlara merdiven dayamış al pacino ve robert de niro'nun muhtemelen birlikte oynadıkları son film olacak. sırf bu durumdan dolayı bile the irishman'in sinema dünyasında özel bir yeri olur.

  • hasta:bitti mi?
    ameliyata giren ve ayıldıktan sonra bir sorun olup olmadıgını anlamak icin basınızda bekleyen doktorlar: evet bitti.
    hasta: saat kac? (ameliyata girmeden önce ameliyatın 11 gibi bitecegini hesaplamıstır)
    d: 10.30
    h: yalan söylüyorsunuz bitmemis daha

    (evet ben yaptım)

  • hanımın 32 tane elbisesi dolapta teker teker asılı. benimse sadece iki gömleğim var ve hanım 2 sini aynı askıda asmış. arkadaşlar evlenmeyin.

  • ben, kalorifer tesisatını değiştirdim!

    yorgun argın geldim asansör beklerken apartmanın giriş katındaki teyze seslendi bana. kimi kimsesi yok biliyorum. adamakıllı parası da yok "kombi çalışmıyor bi bakar mısın?" dedi. geçiştirecektim ama hava eksi sekiz derece! kombisi yanmazsa teyzeye ne olur?

    içeri girdim bi baktım kombinin basıncı düşmüş su bastım kombiye. iki üç dakika lafladık. bu arada bi baktım ki mutfaktaki kalorifer borusu arkadan çatlamış. yerlere şıp şıp su damlıyor.

    "teyze boru çatlamış çalışmaz bu kombi" dedim. teyzenin anlamaz bakışlarıyla birlikte sucumu aradım. durumu anlattım.

    "abi şunları, bunları satın al ben yarın gelirim." dedi. not aldım. "borcumuz ne olur?" dedim.

    "5.000 olurda sana 4'e yaparız" dedi. o an kafamda 5.000 lira kazanmak için kaç saat çalışıyorum diye düşündüm. düşündüm. düşündüm.

    adamı iptal ettim. bi anlam veremedi.

    gittim sucunun dediği malzemeleri almaya. dört - beş dükkan gezdim. en sonunda açık bi nalbur buldum aldım dediklerini fazla fazla.

    450 lira tuttu! (o da çok ya neyse)

    geri geldim evime çıktım. yemeğimi yedim üstümü başımı değiştirdim. pcyi açıp youtube a girdim. beş on video izledim. pc ile birlikte teyzeye geri indim.

    teyzeye dedim ki "çayın var mı?" kafasını onaylar anlamda salladı.

    önce suyu kes peteği sök...

    adamın istediği şeyleri aldıkta bende boru kesme makası yokki!

    geri çıktım komşuları gezdim bulamadım. bir bıçağı ocakta ısıtıp boruyu kestim. ama bu sefer de peteği bağlayacak kadar pay kalmadı. boruları birbirine bağladım. kombiyi yaktım çalışıyor.

    teyzeye dedim ki "bugünlük bu petek iptal, gece yatarken mutfağın kapısını kapalı tut. yarın hallederiz."

    çünkü malzemelerim eksik, ertesi gün temin etmem lazım.

    teyzeyle çay içtik, lafladık.

    teyzenin evi ısınınca çıktım yukarı.

    ertesi gün iş yaparken bir yandan yeni videolar izledim. bu sefer eksik parçaları nasıl yapacağımın planını yaptım. almam gereken ekstra parçalar vardı.
    teyzeye geri gittim.

    yeniden yapmaya başladım. bi sonraki çay molasına kadar tamamladım. tekrar denedim çalışıyor!

    bu arada şunu söylemem gerekir ki, kombi - petek - ısınma gibi alanlarda herhangi bir bilgi birikimimde yoktu. youtube sayesinde 4000 lira masraftan kurtuldum.