ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sarı kantaron
-
acik tenli kisilerde yaz aylarinda ilk gunesle temasta ufak toplu igne buyuklugunde leke seklinde beliren alerjik reaksiyon veya lezyonlara sebeb oldugu tecrubeyle sabitlenmistir.
ne kadar kaba davranırsam o kadar iyi geçiniyoruz
-
türk insanının özeti olan cümledir. diplomaside de bakkaldan sigara alırken de işler. dükkana girerken selam verir, çıkarken hayırlı işler dersin adam yüzüne bakmaz ama önüne parayı atıp "bi muratti versene" dediğinde buyur abi olur.
nezaketin zayıflık olarak algılandığı bir topluma kaba ve sert davranmak lazım. trump da bunu çözmüş.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
babam 7 yaşındayken babası ölmüş. annesi de kısa bir süre sonra başka bir adamla evlenip onun yanına taşınmış. bir gün okuldan evine geldiğinde kapıyı kapalı bulmuş babam. camdan tırmanıp eşyalarını almış ve yuva diyebileceği tek yerden böylece sürülmüş.
hayatı yurtlarda ya da amcalarının yanında geçmiş. aile nedir bilmemiş pek. kimsenin evladı olmamış. ama kızkardeşime ve bana muhteşem bir baba olmuştu, yattığı yerde dinlensin...
1.75 boyunda 56 kilo bir adamdı, mide geliştirememiş ki zavallı, çabucak doyardı. yine de, evimizin bir geleneği olarak, yemeğin en güzel yerleri kardeşime ve bana verilirken şaka yollu şöyle derdi:
"biz küçükken yemeğin iyi tarafı büyüklere verilirdi. biz büyüdük, şimdi de çocuklara veriliyor. şu yemeğin iyi tarafından yemek nasip olmayacak bu gidişle."
börekçinin 1.5 liralık böreği geri alması
-
aile işi olarak börekçiyiz. 20 senedir bu işi yapıyoruz.
1.5 liraya sebep böreği geri alıp tepsiye koyan adam esnaf değildir. tamam abi 50 olsun canın sağolsun der geçersin. müşteriyi memnun edersin. bunun adabı budur. eğer ki o müşteri sürekli benzer şeyler yapıp 1-2 lira geçirmeye çalışan biriyse ancak o zaman o 1.5 liralık böreğin hesabını sormaya kalkarsın bu iş böyledir.
bir de bir ihtimal o an tezgahta olan eleman iş yerinin sahibi değilse ve çok detaylı bir şekilde ondan hesap soruluyorsa adam kasada bir dengesizlik olmasın diye o 1.5 liranın peşine düşmüş olabilir. ama yinede çalışanından 1.5 liranın hesabını soracak işletmeden de hayır gelmez. neresinden tutsan ofsayt. eyyorlamam bu kadar.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
geçen yatağıma uzanmış yıldızları izleyerek düşünüyordum ve kendi kendime dedim ki : "bu evin çatısı nerde amk?"
3 ekim 2019 enflasyonun %9.26'ya düşmesi
-
elektriğe %15 zam gelmesinin ardından açıklanan enflasyon rakamdır. dağdaki çobana yedirin bunları.
küçükken ne olmak istediyse o olan insan
-
baya baya benimdir.
küçükken sorarlardı mal gibi: "ne olcan bakim sen" diye.
çocukluğun tüm umursamazlığıyla verirdim cevabımı: "hiiiçç"
şu an tam olarak planladığım yerdeyim.
muayene edilmeyen savcının neden olduğu rezalet
-
olayın devamı; hekimi polis zoruyla adliyeye almak isteyen savcı karşı yöneticiler ve diğer hekimler hep birlikte karşı çıkmışlar. adliyeye de toplu halde gitmişler. hepsine helal olsun.
haddini bilmeyen bu şahsa hsk haddini bildirmelidir. hastaneler sizin at koşturacağınız yerler değildir savcı efendi!!!
edit: uyarılar üzerine hsyk—>hsk
breaking bad'den çıkarılacak ders
-
her gördüğün kırmızı lazeri sniper sanma.
yaran fıkralar
-
bir türk, bir fransız, bir de ingiliz trenle yolculuk ediyorlarmış.
trendeki odaları sıcaklayınca fransız pencereyi açmış ve içeri bir tane sinek girmiş.
fransız hünerini göstermek için kılıcını çektiğiyle sineğe bir tane vurmuş ve sinek ortadan ikiye ayrılmış.
diğerleri hayretle bakarken, fransız cebinden karvizit çıkartmış ve ingilizle bizim türk'e vermiş, karvizitte "fransa'nın en iyi kılıç ustası" yazıyormuş.
bunu gören ingiliz hemen pencereyi açmış ve içeri bir tane daha sinek girmiş.
hemen okunu çekmiş bir fırlatmış sinek duvara yapışmış, cebinden karvizitini çıkartmış "ingiltere'nin en usta okçusu".
tabi türk altta kalırmı. hemen pencereyi açmış içeri bir tane daha sinek girmiş, bizim türk cebinden bıçağı çıkarttığı gibi sineğe fırlatmış, sinek yere düşmüş ve sinek bir kaç dakika sonra yerden kalkmış ve geri uçmuş.
bunu gören ingilizle fransız basmış kahkahayı bizim türk cebinden karvizitleri çıkartmış ve ingilizle fransıza vermiş.
"fenni sünnetçi remzi"
acayip samimi ve dobra röportaj veren sivaslı kız
-
(bkz: ama kafamız nasıl güzel)
2019 avrupa ile vize serbestisi
-
(bkz: cem uzan'a hapis şoku)
yaran fıkralar
-
rus fizikciler yerin 100 metre altinda bakir tel bulduklarini,
bunun ise atalarinin bundan 1000 yil öncesinde telefon sebekelerinin
oldugunu kanitladigini duyurdular.
bu olaydan 1 hafta sonra amerikan gazetelerinde ilginç bir manset.
amerikan bilim adamlari yerin 200 metre altinda 2000 yil öncesine ait
fiber optik hatlar bulduklarini, bunun ise, amerikan toplumunun
ruslardan 1000 yil öncesinde gelismis digital haberlesme sistemleri
oldugunu söylediler.
bir hafta geçmeden türk gazetelerinde yeni bir manset.
türk bilim adamlari yerin 500 metre altina kadar kazdiklarini ve
hiçbirsey bulamadiklarini, bunun ise atalarinin 5000 yil öncesinde
mobil telefon ve kablosuz iletisim sistemlerine sahip olduklari
sonucuna vardilar....
getir ofisinde çalışan beyaz yakalı kızın videosu
-
bunun bir benzeri de tiwiterda çalışan bir kız yapmıştı.
elon şirketi alınca kızı bulup işine son vermiş.
aklıma o geldi
edit: twitterda ki işini anlatan kızın videosu
kitap olarak okumak isteyenlere bullshit job
ben kitabı okuyamam videosu var mı diye soranlara video
maalasef bu gibi uydurma işler günümüzde çok karşılaşılıyor ama kitabı okuduktan sonra linkedin de titleda yazanları görünce ağzınızı doldurarak hasssisktir lan diyebiliyorsunuz.
merkantilizm
-
dünyanın en büyük ekonomisindeki değişim, yani donald trump'ın abd başkanı olması ile birlikte, conservative zihniyetteki hükümetlerin artık bir 21.yüzyıl gerçeği olduğunu kabul etmiş oluyoruz sanırım.
muhtemelen sırada fransa, yani le pen var. ingilizler zaten... brexit. güzide ülkemiz türkiye'yi de söylemeye gerek yok. *
olaya uzun uzun yazacak bir enerjim yok şu an, daha sonra istatistik ve tarih ile ayrıntılı girmeyi düşünüyorum ancak şimdilik özet geçersek:
merkantilizm zaman içinde terk edilmişti. çünkü adam smith'in dediği gibi sadece kaynakları elinde tutup dışarıya satıp birikim yapmak yetmiyor, tüketim de gerekiyordu. ekonomi tarih boyunca her zaman değişecek, hiçbir zaman tek ve sonsuza kadar geçerli bir kural olmayacak, bulunamayacak. oyunun da güzelliği bu, hep bir değişime ayak uydurmak, o değişimi keşfetmek olayın keyifli yanı aslında.
peki şu an ne oluyor?
tüm ülkeler içe kapanmaya başlıyor. zaten endüstri içinde olan biri olarak gümrük tarifeleri&çin vs. derken son yıllarda her ülke küreselleşmeden yavaş yavaş kopup kendi ekonomisini korumaya almaya başlamıştı. şimdi popülist, sol kokulu ama sağ şovenistliğiyle bezenmiş ekonomik politikalar sağ görüşlerin kozu olmaya başladı.
yani ülkeler ellerinde kaynakları dışarıya vermeden, kendi içlerinde kullanmak, hayrını ülke dışına çıkarmadan kullanmak isteyecekler. merkantilizmin yaşandığı dönemlerde bu kaynaklar altın gibi madenlerdi daha çok.
şimdi ise, insan (beyin, fikir), teknoloji, arge, eğitim, yazılım...
bunları dışarıya kaptırmanın bedelini en çok gelişmekte olan ülkeler görüyor. gelişmiş ülkelerdeki bilim adına iyi buluşları yapan birçok göçmen var. gelişmiş ekonomiler de beyinlerin terk ettiği ülkelerde ucuz üretim yapmak adına know-how'larını kaptırıyorlar. direkt olmasa da herkes kendi kaynaklarını (bkz: asset) içeriye çekip öyle savaşmak istiyor.
bu sebeple neo-merkantilizm dönemi de geçti, ne diye isimlendirirler bilemiyorum; belki merkantilizm 2.0 gibi saçma bir ismi olabilir (endüstri 4.0 gibi). ama yaşamaya başladığımız, şu an ufukta gözüken şey merkantilizm'den uzak bir şey değil. tarih enteresan, tarih tekerrürden ibarettir lafı pek de yanlış değil. insanlık dönüp dolaşıp benzer senaryoları farklı tatlar ile yaşıyor. sanki eski filmlerin yeniden çevrilmesi gibi.