hesabın var mı? giriş yap

  • "brain in a vat" düşünce deneyi, gerçekliğin doğasını ve bu gerçeklikle ilişkimizi araştırmak için kullanılan bir felsefi düşünce deneyidir. düşünce deneyi, sadece bir tencerede sıvı besinlerle beslenen beyinler olup olmadığımızı sormaktadır. bu beyinler, bir süper bilgisayara bağlı olup, bize duyusal bilgiler veren ve düşüncelerimizi ve deneyimlerimizi yöneten bir süper bilgisayar tarafından beslenmektedir.

    düşünce deneyi, genellikle şüphecilik kavramının örneklenmesi için kullanılır, yani gerçekliğin doğası hakkında emin olamayacağımız fikrini ifade eder. bu, dünya hakkındaki algılarımızın ve deneyimlerimizin tamamen simulasyon ya da yapay olabileceği ve bu deneyimlerin doğruluğunu doğrulayamayacağımız anlamına gelebilir.

    bu düşünce deneyi, insan bilgi ve anlama sınırlarını da sorgulamaya yol açar. dünya ve gerçeklik hakkında anlayamayacağımız ya da anlamayacağımız şeylerin olma olasılığını gösterir.

    "brain in a vat" düşünce deneyi, felsefi soruları araştırmak ve gerçeklik hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamak için yararlı bir araçtır.

    düşünce deneyi, gerçekliğin doğası ve bu gerçeklikle ilişkimiz hakkında ilginç sorulara yol açar. dünya hakkındaki algılarımızın ve deneyimlerimizin tamamen simulasyon ya da yapay olabileceği ve bu deneyimlerin doğruluğunu doğrulayamayacağımız fikrini ortaya koyar. bu, duyularımızın güvenilirliği ve dünyayı doğru algılama ve anlama yeteneğimiz hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamaya yol açar.

    düşünce deneyi ayrıca insanin bilgi ve anlama sınırlarını da sorgulamaya yol açar. dünya ve gerçeklik hakkında anlayamayacağımız ya da anlamayacağımız şeylerin olma olasılığını gösterir. bu, dünya ve evren hakkında bilebileceğimiz ve bilmediğimiz şeyler hakkındaki varsayımlarımızı sorgulamaya yol açar.

    genel olarak, "brain in a vat" düşünce deneyi, gerçeklik ve gerçeklikteki yerimiz hakkındaki varsayımlarımızı araştırmak ve sorgulamak için yararlı bir araçtır.

  • teknik olarak haklı da, karşısındaki kişi de günde belki yüzlerce etiket değişmesi istenen, değişmeyi gözden kaçırdığı etiket için aradaki fiyat farkının maaşından kesildiği ve tüm bunların yanında kasaya, depoya da bakması beklenen bir emekçi.

    sistemi öyle güzel kurmuşlar ki, arena'da milleti birbirine kırdırırlarken yukarıda localarından seyredip viskilerini yudumluyor pezevenkler.

  • haluk bey, çıkın diyin ki "eğer biz bu adamlarla dolaylı yoldan ticaret yapmasaydık, daha başka sorunlarla karşı karşıya kalacaktık" fakat böyle demeyip "kızılay nedir bilir misiniz ? kızılay afet bölgelerine besin sağlar" gibi açıklamalar ve güzellemelerle sizi destekleyen insanları hayal kırıklığına uğratmış oluyorsunuz bilginiz olsun.

    barbunya ve fasulyeyi alabileceğiniz yüzlerce yer varken kızılay'dan almanızın bana göre hiçbir mantıklı açıklaması yok, ben paramın dolaylı yoldan kızılay'a gitmesini istesem zaten kızılay'a bağış yapardım, ahbap'a değil.

    ayrıca "haluk levent ya da ahbap'a laf söyleyeceğinize kızılay'a laf söyleyin, ahbap'ı eleştiremezsiniz" diyen kitle, niye eleştiremiyoruz kardeşim ? kızılay'ı zaten eleştiriyoruz onların ne olduğu belli, fakat ahbap'a "şeffaf harcama" ve param hükümet iştiraklerine gitmesin sebebiyle bağış yaptıysam ve kızılay'dan çadır aldıklarını bile kendilerinden değil de başkalarından öğrendiysem elbette eleştiririm.

    bana kalırsa çadır mevzusu kamuoyuna düşmeseydi, "aslında barbunya ve fasulye de almıştık ya" minvalindeki açıklamaları göremeyecektik.

    edit:ekleme

  • ümit besen den beklediğimiz bir atak. atmalı şu gölü artık. millet affedilmeyenin üçüncü versiyonuna geçiyor, biz hala tek bir nikah masası na sahibiz. olmaz! kendi yaratıcılık damarları tıkandıysa alsın benden söylesin:

    dul kaldın sen seneler önce
    unutmadım ben seni ömrümce
    bekledim benim olursun diye
    girersin kapımdan gelinliğinle

    ne derlerse desinler senin için
    dul kalmış olsan da sen benimsin
    çocuğuna da çocuğum bilirim
    yeter ki sen benim ol biriciğim

    bunları derken aldım ben haberini
    gelin oluyormuşsun etti mi iki
    damat yine ben değilim başka biri
    bu şarkının ismi nikah masası iki

    nikahına beni çağır sevgilim
    istersen şahidin olurum senin
    bu adam kim diye soran olursa
    allahın piskopatı dersin sevgilim

  • acilin bilgi verecegim.

    1- olayin asil sebebi: abd konsoloslugunda calisan personelin sosyal meddaya ismi ve acik adresi verilecek sekilde gosterilmesi (abd de salin demedi hedef gosterdiniz dedi). "...hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasının amaçlanmasından büyük rahatsızlık duymaktadır." sabah gazetesi haberinde asagida olan resimde ilgili calisanin acik adresinin gorulmesi abd tarafini kizdiran sey saiyorum:sabah

    2- vize yasagi midir? somali vs gibi vize yasagi yemedik. hali hazirda gecerli vizesi olan etkilenmeyecek.

    3- vizesi islem surecinde olanlar: en kritik grup bu. ben de dahilim. abd sunu yapti. artik turkiyede ki konsolosluklarimdan bi sure basvuru kabul etmeyecegim. islem surecinde olanlar islemi sonlandirmak istiyorlarsa turkiye disinda farkli bir abd konsolosluguna gidecek. yani sofyadaki abd konsoloslugunda islemlerinizi tamamlayabilirsiniz.

    4- yeni basvuru yapacaklar: ya krizin bitip tamam tr deki konsolosluklardan basvuru almaya basladik aciklamasini bekleyeceksiniz ya da en yakin ulkelerdeki (yunanistan, bulgaristan vs.) abd konsolosluguna gidip basvuru yapacaksiniz

  • cevabı şöyle olan bir sorudur:

    * ülkenin ismi cumhûriyet masr'al arabiye diye geçer kendi dillerinde, mısır kelimesi de masr'al 'dan gelir. mısırlılar ülkelerine "mısr" diye hitap ederler. biz de bu ismi kullanırız.

    * egypt ise mısır'ın müslüman olmadığı dönemlerden kalma bir kelimedir. yunanistanlı şehir devletleri bu diyara "aigyptos" diye hitap ettiği için (hwt-ka-ptah kelimesinin bir türevi, mısırlılar'ın o zaman kendi ülkelerine hitap şekli) günümüze "egypt" şeklinde ulaşmıştır.

    * tahıl olan mısır ise, tüm bunlardan bağımsız olarak dilimizde "mısır buğdayı" olarak anıldığı için bu isme sahiptir. zaten yeni bir tahıl olduğundan (eski dünyaya 16. yy'dan sonra getirilmiştir, amerika'dan) değişik dillerde birbirinden alakasız isimlere sahiptir.

    (bkz: google sizin dostunuzdur, arkadaşınızdır)

  • 90'lar diyenlere hatırlatalım; o yıllarda hiçbir et ve süt ürününün çakması yoktu. kaşar kaşardı, sucuk sucuktu...
    hileli ürünler ve hilekâr insanlarla mücadele vardı. şimdi kıyma diye alıyorsun sakatat artığı çıkıyor. 90'lar girsin size.
    90'lar kalitesindeki sucuk ve salamlar yine lüks. sahtesine razı olduk ama sahteleri de lüks!

    son 20 yılı içeren yıllardır. salam diye kauçuk çiğneyenleri hesaba katmazsak.