hesabın var mı? giriş yap

  • chuck 1. sezon 3. bölüm

    chuck ajan olarak cıktıgı ilk görevinde bir sanat acık arttırmasındadır ve bir resimin basında hos bir bayanla resim hakkında konusur :

    hbb : güzel bir resim
    chuck : evet güzel resim tabi *
    hbb : evet güzel.
    chuck : kendine has özellikleri var. bob ross'un etkileri var sanki.
    hbb : bob ross??
    chuck : hani trt' de cıkan ressam varya
    ...

  • vesikalı yarim, lütfi ömer akad'ın türk sinemasına, bu topraklara, biz melali anlamaya çalışan nesle* güzel, zarif, iç burkan, unutulmayan, hatırda tutmak için sık sık izlenen, yani sönmesin diye devamlı odun atılan bir işaret ateşi gibi gözetilen bir hediyesidir. türk sinemasının en güzel, en hisli melodramlarından biri belki birincisidir. istanbullu bir ustanın elinde işlenmiş oltu taşı gibidir senaryosu. herkes ve her şey olması gerektiği gibidir. manav halil, sabiha, halil'in babası ama en çok da bütün olanlardan sonra halil'e terliklerini giydiren karısının ruh hali...

    filmin can alıcı sahnelerinden biri de, halil'in arkadaşlarıyla gittiği gazino/meyhane benzeri mekandır. daha önce böyle bir yere hiç gitmemiş olan akad, mekanı hayalinde tasarlamış amma velakin 60'lı yılların meyhane geleneğini kalbinden yakalamıştır. akad'ı büyük yapan da zaten budur.

    film özetle sabiha ve halil'in, olmayacak duaya amin ve olamayacak bir aşka inşallah demeye çalışmaları ama bunu başaramamaları beyanındadır.

    sene 1968'dir, yer istanbul'dur, dekor bir meyhane, bir hapishane, bir manav, iki evdir. vakit umumiyetle gece nadiren gündüzdür, sokaklar ise çıkmaz sokaklardır. şarkı ise kalbimi kıra kıra'dır.

    izlemekten bıkmayacağım.

  • e hadi bu kız çocuğu kötü ingilizce konuşuyor...sen de buzda dans izliyosun arkadaşım?

    hangisi daha kötü?

  • az önce cüzdanımda bir şeye bakarken, rahmetli babamın yoğun bakımdayken konuşamadığı için söyleyeceklerini yazdığı kağıtları gördüm yine (bkz: yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler/#65366827). ilk satırında "kaç gündür hastanedeyim?" yazıyor. ikinci satırında ise "paray" yazıyor sadece. "parayı nasıl hallettiniz?" gibi bir şey soracaktı büyük ihtimalle, solunum makinasına bağlı halde konuşamazken. ama elini tutup kağıdı gülerek almıştım, sen onu boş ver diye. o kağıtta öylece, silik bir "paray" duruyor hala, hançer gibi bir yokluğun yazıtı gibi.

  • en çok takdir ettiğim akp seçmeni. 4 kişilik ailesiyle, 750tl kira verip babasının oğullarını savunur gibi akp'yi savunan yurdum vatandaşı helal olsun sana. cebinde 24 ay taksitle aldığı iphone 6 da vardır çoğunun. bu da ayrı bir takdir konusudur mesela.

    ay ortasında dara düştüğünde chp/mhp/hdp seçmeni iş arkadaşlarından ya da akrabasından borç ister. çünkü kredi kartlarında limit kalmamıştır.

    hele, ortamlarda cumhurbaşkanının saraylarda oturup ultra lüks ulaştırma araçları kullanmasını da heyecanlı ve onurlu bir şekilde savunması yok mu, göz yaşartır.

    yapılmakta olan istanbul'daki 3. havaalanını ise hiç kullanmayacak olmasına rağmen yüklenici firma sahibi gibi sahiplenmesi yok mu, bıraksan kendisi kanatlanıp uçacak.

    helal sana.

    edit: takdir yerine taktir yazarak, yazmış olduğum her şeyin geçersiz olmasına sebep olduğum için ben bir malım. evet evet, eğer takdir yerine taktir yazmamış olsaydım bir çok gerizekalı ne demek istediğimi anlayacaktı ama benim yüzümden anlayamadılar. belki bu asgari ücretlinin sorunu da benim takdir yerine taktir yazmamdır. belki dünyadaki açlık ve sefalete de bu sebep olmuş olabilir.

    ulan ne mal adamlar var. yazdıklarımın içeriğine zerre takılmayıp, tdk müfettişi kesilmiş ipneler. lakin isimlerinizi tek tek not aldım. en müsait zamanımda her birinizin yazdıklarını tek tek inceleyip yazım ve imla hatalarınızı bulacağım ipneler. sözlük hayatını size zindan edicem.

  • sıcaktan bunalıp kapıyı pencereyi açık bırakan mahallelinin sevinç çığlıklarını duyurtmuş aslan parçasıdır. milli takım gol atmış gibi bir ses dalgası yayıldı resmen.