hesabın var mı? giriş yap

  • insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en zeki insanlarından birisi olan pasterski akıllı telefon kullanmıyor ve hiçbir sosyal medya hesabı da yok. mit'den 5 tavan ortalamayla mezun olacak başka bir insan evladı olacağını düşünmüyorum. bu kadının zekasının limiti olmayabilir.

  • geçen kendisine terlik fırlattım, tuttu terliği geri bana fırlattı.canımı zor kurtardım dostlar.

    tanım: şu sıralar iskenderun semalarında bolca bulunan yaratık.

  • yüzde yüz kötü çocuk türk profili. aynadaki yansımamız. devlet politikası haline gelen şeyleri zamanından önce ve çocukça bir heyecanla söyledi diye beyaz türklerin histerisine mahkum edilmiş en esmer kurban. bir kaç yıl önce, yanılmıyorsam yeni harman 'da, ahmet kaya'nın eşiyle yapılmış bir söyleşi vardı. ahmet kaya'nın fransa'da yaşarken en büyük zevklerinden birisi de acı biber bulmakmış. türkiye'den ya da başka yerlerden buldurduğu acı biberleri harmanlarmış... bir misafiri geldiği zaman "vallahi acı değil, bir tat" dermiş...karşısındaki oyuna gelip, biberi tattığında ve acıdan gözleri yaşardığında ahmet kaya çocuk gibi gülermiş. en favori şakası buymuş ahmet kaya'nın. hiç bıkmazmış bu şakayı yapmaktan. her çocuk şakalarına gülünmediğinde ölür. biz ahmet kaya'yı doğduğu toprakların uzağında öldürüp, her gün serdar ortaç'ı izlediğimiz, ertuğrul özkök okuduğumuz, osuruk beyinli köşe yazarlarının saçma hamaset çığlıklarının gürültüsüne kapıldığımızdan beri çocuklar şaka yapmaya korkar oldu. ne güzel bir ülke burası...iyi ki varsın ercan saatçi, iyi ki varsın reha muhtar, iyi ki varsın ahmet kaya'nın popüler zamanlarında "biz ahmetle kardeş gibiyizdir. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez" deyip, adam linç edilmek istendiğinde derin bir sessizliğe gömülen savaş ay...iyi ki varsınız.

  • insan hep son sevdiğinde takılı kalır ve sonraki kişilerin de ona banzemesini ister. çünkü ancak benzer şeyleri öyle hissedeceğini sanır. fiziksel dünyada yaşayan insan için bu normaldir çünkü görsel niteliklerle duyguları bağdaştırır fakat bir süre geçtikten ve birini sevdikten sonra bunun yanlış olduğunu farkeder. işte motivasyonunuz bu fark ettiğiniz anı hatırlamak olmalıdır. seveceğiniz kişi o kişiye benzemek zorunda değildir veya yeni birini sevebilirsiniz. peki nasıl sevebilirsiniz?

    şöyle de diyebilirim. beyin kayıt sistemi gibi çalışır. siz bu hatıraların üstüne yeni birşey yaratamazsanız, devamlı olarak zihninizde aynı noktaya gider durursunuz çünkü anı hala size yakındır. yapmanız gereken kayıt üstüne yeni kayıtlar yaratmak olmalıdır. bir süre sonra geçmişin oldukça önemsiz olduğunu göreceksiniz.

    gözlemim bunu kadınların unutarak yaptığı yönünde. yani kadınlar çözmek yerine yok sayıyıor ve hemen birini bulmaya çalışıyor. erkekse öyle bir yaşıyor ki bu acıyı hep canlı tutuyor. ruh eşi saplantısına gidiyor. her 2 tarafta mutlu olamıyor. en azından uzun süre farklı şekillerde takılı kalıyor. bence 2 türde birbirinden birşey öğrenmeli. örneğin kadın acısıyla yüzleşmeli, erkek de kadın gibi duygularını geri plana atmayı ve hayatına devam etmeyi öğrenebilmeli.

    bunu başarırsanız beyin yeniden yapılanır, yeni nöron ağları kurar ve karşı taraf belki hala sizin canınızı yakmaya, intikam almaya çalışıyorsaken sizin için önemsiz olur. hatta yakın arkadaşınıza durumu anlatıp gülüp eğlenirsiniz.

    demek ki yeni birini sevebilmek için yaşamayı tekrardan öğrenmek gerekiyor.

  • 1. türkiye'de kışın belli dönemleri hariç çamaşırların kuruyabilecek hava akımı ve kuruluğun olması.
    2. kurutma makinesi koyacak yer olmaması.
    3. kurutma makinesine verilecek paranın olmaması.
    4. kurutma makinesine ihtiyaç duyulacak aciliyetteki durumlarda ütü ve türevlerinin kullanılıyor olması.

  • volkswagen vs ford vs fiat

    ülkeler tutmasa da kafanızdaki imajları aynen şu şekilde oluşturabilirsiniz genel duruş olarak.

    columbia'nın omni-shield sikko-shield teknolojilerine %50 indirimsiz,

    jack wolfskin'in "tarz" polarlarına outlet mağazasız

    the north face'in hyvent'li ceketlerine de %20-25 indirimsiz

    para vermemeye çalışın.

    pohpohlanmada ve pazarlama harikası olmada columbia 1 numaradır. başka birçok konuda da yazmıştım, botlarından uzak durun. düzgün bot mu istiyorsunuz. meindl, scarpa, la sportiva diye duymadığınız ama fiyatlarını ve üretim kalitelerini gördüğünüzde duymamış olmayı dileyeceğiniz üst markalardan bile bot alabilirsiniz o fiyatlara.

    ha daha normal mi istiyorsunuz? asolo, boreal, vasque, lowa, lafuma boşa burda durmuyor. bunlar arasında lafuma bir tık aşağıda ama şehir için çok uygundur.

    montunu, polarını çok mu sevdiniz columbia'nın ve jack wolfskin'in? gidin north face'e aynı montu aynı fiyata gore-tex'li olarak north face'ten alın. ya da %20 ucuza hyvent'li alın.

    hyvent gore-tex omni ne la derseniz şöyle diyeyim.

    selpak, çükvak, burunsil marka mendiller gibi düşünün. aslen su geçirmez nefes alabilen astar(membran) bunlar. yani çok ama çok rahat diğer hepsi gore-tex çakması diyebilirim. en az 10 farklı membran biliyorum, bir tanesi harici hiçbiri daha iyi değil. bu yüzden gore-tex olan ve çakması olanlar olarak ayırabilirsiniz. çük-tex, mük-tex farketmez.

    en bilineni ve burada selpak olan gore-tex tabi. ayrıca goralı sosisli gibi okunmaz, gor diye okunur. bildiğin gorum lan! gibi yani. alıştı çoğu insan gora tex demeye, şarz ile aynı durum. bu benim gıcıklığımdır kusura bakmayın yazmadan edemedim bu okuma hatasını.

    jack wolfskin türkiye'de üretilen, ucuz bulunduğunda parasının hakkını veren bir üründür. (%30)
    columbia türkiye'de üretilmeyen, çok ucuz bulunduğunda parasının hakkını veren bir üründür (%50)
    the north face türkiye'de üretilmeyen, normal fiyatında parasının hakkını veren ama indirimde alsanız da iyi olacak bir üründür (%20)

    türkiye'de helly hansen aslen bir marin/denizcilik firması olup, yeni yeni türkiye'de "bakın biz outdoor ürünler de yapıyoruz ehi ehi" diyen markadır. the north face ile yazdıklarımın tamamı onun için de geçerlidir.

    adidas, nike, reebok vs gibi markalar ise resmen "ha outdoor giyim diye bi bok var lan, hadi biz de üretek bi nasıl olsa kitleriz" diye gora-tex botlarını halkımıza, zavallı milletimize "bakın bu kar suyu geçirmeyen bottur" ayaklarıyla satmıştır. 18+ görüntüler olmuştur, hatırlamak bile istemiyorum. yani aslında bakarsanız nayk'yan columbia'ya geçiş çok büyük başarı. iski'nin bakkaldan doldurulan kontürlü "teknoloji harikası" su sayaçlarından, otomatik ödeme yapılabilen eski 50 senelik mekanik sayaçlı sisteme geri geçmesi kadar büyük bir
    olay (!)

    şimdi olayın iyice cılkı çıktı bir toparlayalım.

    arkadaşlar karşılaştırılan bu 3 firma da türkiye'deki büyük mağazaların, perakendecilerin bizlere kitlediği, kışlık ve kaliteli ürün olarak getirdiği markalar.

    bunlar bir lacoste, vakko vs. değil. tarzı için almıyorsunuz ama öyleymiş gibi hissettiriliyorsunuz. bu yüzden fiyatlarını haketmiyorlar diyorum. beymen'de 220 liraya satılan kibrit değil bunlar, üşütmesin-yırtılmasın-su geçirmesin diye aldığınız ürünler. özellikle columbia ve jack wolfskin'e bu nedenle çok ama çok önyargılı bakıyorum.

    ne zamanında patagonia, the north face ya da helly hansen gibi kendilerini en esktrem koşullarda ve kullanım alanlarında kanıtlamış firmalar, ne de lafuma, salewa gibi bu işi abartmadan, kendini olduğundan farklı göstermeden yapmayan çalışan genel firmalar.

    bu arada üstte saydığım tüm firmalar kendi ülkelerinde özcansın giyim firması ürünleri gibi giyiliyor bilginize. yurtdışında afallamayın.

    ha yurtdışı dahil milleti afallatmak istiyorsanız;

    arc'teryx (dünyanın en iyi outdoor tekstil üreticisi), norrona(norveç'li yarı-butik ve tarz outdoor üreticisi), haglöfs ( isveçli gene yarı-butik ve tarz outdoor üreticisi), mountain force (1400 dolarlık kayak montları var arkadaşların, isviçreli tam tarz/kendine has modası olan tekstil firması), black yak (everest demem yeterli herhalde) mountain hardware (arc'teyx'le kapışan süper lig oyuncularından biri), patagonia (arc'teyx'le kapışan diğer bir süper lig oyuncusu), mammut (benim kişisel favorim, en başarılı ve bilinen isviçreli outdoor üreticilerinden biri, avrupa'daki ilk 3'ten biri(mountain force gibi butik firmalar hariç)), millet (lafuma'nın kaymağı, mammut'un rakibi)

    gibi markalara bakacaksınız.

    bunlara deuter (çanta), la sportiva (bot), petzl(teknik malzeme), msr (kamp mutfağı ve teknik malzeme) gibi markaları katmadım. elbette kaçırdığım bir-iki firma olabilir ama bunlardan bazıları aklınızda kalsa bana yeter :). ayrıca sırf kayak malzemesi üreten rossignol, burton gibi firmaları da katmıyorum. yoksa iyice karışacak.

    bunların bir tık altı ve gene the north face seviyesi için;

    marmot, löwe alpine, vaude, ( vaude çok fena bir underdog'dur, event diye bir membran kullanırdı, gore-tex'ten bile daha iyi nefes alabilirliğe sahip montları aynı su geçirmezlikte sunardı ama artık kendi membranına döndü)

    fiyat/performans için
    salewa, lafuma, hannah, karrimor, bakabilirsiniz. bu markalar arttırabilir.

    şimdi gelelim pratiğe, yiğidi öldürdük ama hakkını verelim

    arkadaşlar eğer şehir dağcısı iseniz, kayışdağı ve çamlıca'ya zirve tırmanışları yapıyorsanız lafuma bile sizi kurtarır zaten merak etmeyin.

    alacağınız en iyi montlar 3-in-1 olarak geçen içi çıkarılabilir polarlı su geçirmez montlardır. sezonda 600-700 lira arasına the north face'te, 800 lira civarına columbia'da bulunabilir. bunlar sizin bütün derdinizi çözer, dayanıklılık olarak the north face'i, tarz olarak da columbia'yı önerebilirim.

    aynı şekilde jack wolfskin'in siyah omuzlu, koyu alt yeşil, kahverengi renkli ve logolu polarları da oldukça başarılıdır. huzurla kullanın.

    yeni nesil ince baklavalı kaz tüyü montlar ve yelekler de hem north face'te hem de columbia'da bolca var. aynı şekilde mammut'da da bulunabilir. mammut'un hastası biri olarak ( arkadaşlarım dahil 5000 euro'luk alışveriş yapmışız 5 senede yurtdışından siz düşünün. donum bile mammut derken dalga geçiyorum sanmayın sonra) burdaki ürünlerini çok önermem çünkü çok şehir odaklı modeller, gözümde dayanım olarak the north face bile daha iyi olabilir bazıları için. çünkü markanın benim gibi hastası bile olsanız, her ürünü iyi olacak diye bir şart yok. sonuç olarak bu montlar da kullanılabilir ama genelde su geçirmez değillerdir, buna dikkat edin alacak olursanız sonra yağmurda balon gibi sönersiniz.

    bu firmaları bu kadar paramparça etmemin tek sebebi fiyatlarını hak etmemeleri. bu yüzden kızıyorum. çünkü çoğunuzun bilmediği k2 outdoor, everest outdoor, kutup ayısı, atlas kamp, meydan av vs. gibi dağcılık mağazalarında o kadar işlevsel ve güzel ürünler var ki! en kötü gidip decatlon'dan alın arkadaş! 3 defa alırsınız columbia parasına, en fazla ondan 1 sene az dayanır.

    ha mesala ben ne yaptım, tarzını çok beğendiğim için 500 liraya bir killtec awokei structure aldım, hatta zamanında bir kız arkadaşım hediye etti benim çok düşünmeme izin vermeden. belki beklesem 400 liraya da düşerdi ama xl boy bitiyordu vs. derken alındı gitti. ince elyaf dolgulu kayak montu ama dizaynı, renkleri ve dış malzemesi çok hoşuma gittiği için güvenerek aldım.

    yani beğenirseniz elbette alın ama ne aldığınızı bilin. ben bu montu sadece şehir için aldım mesala çünkü zaten 4-5 ayrı setim var kayak için. 10 senedir bu işin içinde olunca elinizde oluyor bol bol.

    son olarak tarz değil işlev arıyorsanız lütfen önce yazdığım mağazalara bakın. istanbul'daki mazağalardı bunlar, çoğu kadıköy ve karaköy'de.

    tarz değil işlev arıyorsanız ve paranız kısıtlı ya da uğraşmak istemiyorsanız tschibo, decathlon ve ıntersport'u asla es geçmeyin. tschibo'da sadece hafta tutturmanız gerekli, diğer ikisi sezon boyu aynı ürünleri getiriyor.

    100 liraya kaz tüyü mont aldım 3 sene önce tschibo'dan mesala. hatta mont değil, parka yani. ya da 40 liraya polar alırsınız decathlon'dan. ıntersport'taki mckinley de çok iyi ürünlere sahiptir. 200 liraya su geçirmez nefes alabilir parka almıştım gene geçen sene mesala.

    bu fiyat/performans yakalanamaz anlayacağınız.

    benim param yoksa ve acilse;
    decathlon, tschibo, intersport

    param yoksa ve acil değilse;
    dağcılık mağazaları ve marka bulamazsam gene decathlon, tschibo, ıntersport

    param varsa ve acilse;
    dağcılık mağazaları ve avm mağazaları. gerçek gore-tex, polartec, vibram ürünler

    param varsa ve acil değilse;
    yurtdışı mağazaları (mammut için outdoorworks.de mesala) ve tüm dağcılık mağazaları + sezon sonu indirimi bekleme. gerçek gore-tex, polartec, vibram ürünler

    yaparım.

    iş muhtelemen çok karıştı ama umarım bir mantık kurdurabilmişimdir sizler için.

    genel olarak yardım etmekten memnun olan biriyim. dağcılık, kayak-board, trekking, denizcilik vb. giyim için sorunuz olursa çekinmeyin. favori markalarım olsa da tarafsız şekilde sizlere yol gösterebilirim, hem de beleşmatik :)

    saygılar.

  • ülkenin bütün kurumları tarikatlarca ele geçirilmiş, ülkede afgan, suriyeli, lübnanlı, ne kadar fakir ve görgüsüz arap varsa cirit atıyor, sürekli suç işliyorlar, sınır güvenliği bitmiş, ordu zaten tamamen pasifize edilmiş, ekonomi, eğitim, sağlık, adalet, bunlara bağlı olarak sanayi, teknoloji, tarım-hayvancılık tarumar, dış ilişkiler bitik, dostumuz kalmamış, herkes nasıl bir fırsat bulsak da kanlarını emsek diye bakıyor, nüfusu beşte birimiz kadar olan yunanistan bile bizimle dalga geçer olmuş.

    kültür, sanat, spor, her alanda fersah fersah geriye gitmişiz. avrupa'dan, amerika'dan ülkemize saç ektirmeye, diş yaptırmaya geliyorlar çünkü paramız öyle bir çakılmış ki adamların 1 parası bizimkinin şimdilik 18 tanesi ediyor, o da şimdilik.

    bütün kanunlar askıda, ülkece herkes bir kişinin iki dudağına bakar olmuş ve daha da garibi bu artık herkese normal gelir olmuş.

    öğretmenlerimize, doktorlarımıza, mimarlarımıza, okumuş eğitimli donanımlı insanlarımıza düzenli şekilde gerici argümanlarıyla saldırıyoruz. onlar da kendi ülkelerinde gördükleri bu zorbalığa daha fazla dayanamayıp gidiyorlar.

    kadınlarımız her gün taciz, tecavüz, dayak ve ölüm korkusuyla yaşıyor.

    fakirlik, işsizlik, sosyal felakete dörtnala sürüklüyor ülkemizi.

    söyleyin allah aşkına daha ne ciddi sonucu olacakmış?

  • kesinlikle test edilip onaylanmıştır.

    "eski sevgiliyle yeniden başlamak, ev tişortüyle dışarıya çıkmak gibi. rahat, bildik ama özel değil. hep bir huzursuzluk ve keşke giymeseydim hissi"