hesabın var mı? giriş yap

  • inşaat işçisi bir babanın kızıyım. orta okula kadar bu sorudan ölesiye utanırdım. sıra bana gelmesin isterdim. okuduğum sınıf ağırlıklı olarak zengin çocuklarının okuduğu bir sınıftı. okulun ilk günü herkeste yeni ayakkabılar, yeni önlükler, yeni çoraplar. bende babamın patronunun oğlunun ayakkabıları olurdu. kuzenlerimden kalan önlük ve altı yırtık çoraplarla gelirdim. öğretmen bunu bilir, görür inatla sorardı o soruyu.

    liseye başladığım gün bana bir öz güven geldi. babamın işi ile gurur duymaya başladım. övüne övüne kalkıp benim babam inşaat işçisi demeye başladım. büyük gurur duyuyordum. hatta bir defasında kendisi inşaat işçisi ve benim rol modelim olur dedim. tüm sınıf güldü. inşaatçı mı olacaksın diye dalga geçtiler. bende hayır inşaatçı olmayacağım çalışkan olacağım onun gibi dedim. nitekim de o günden sonra babam gibi çalışkan oldum. iyi ki inşaatçı bir babanın kızıyım.

  • "bu siteden hemen cikabilirsiniz tesekkurler" olarak algiliyorum ben bunu ve memnuniyetle cikip gidiyorum.

  • babamın "okul nasıl gidiyor" sorusuna cevap vermeye çalışıyordum oysaki, gözüm dönmüş.

    + baba okula gidemiyorum. servis yok, ring yok, otobüsler ağzına kadar dolu. ben milletle sarmaş dolaş olmak zorunda mıyım? binip arabama mis gibi okula gitmek varken şu çektiğim pisliğe bak ya. senin bunlardan haberin yok tabii, benim bütün arkadaşlarımın arabası var.
    - arabası olmayan insanlarla arkadaş ol.

    babam olmuş sami abi. realistliğine kurban olduğum.

  • bütün eski yeşilçam oyuncuları gibi ışık takıntısı olan bir isimdi. televizyon stüdyolarında ısrarla tam karşısından yüzüne özel ışık yapılmasını isterdi. ışık ekibi de reji grubu da kırmaz idare ederdi. çünkü sempatisini ve saflığını bütün çalışanlarla paylaşmasını bilirdi. oğlu gurur eğer ki stüdyoda kendisini izliyorsa "ay oğlum, ayakta kalma, otur bir yere, çek bir sandalye evladım..." diye üzerine titrerdi. basına yansıyan ana-oğul sevgisi sonuna kadar gerçektir. her yeni gün, sanki oğlu o gün askerden gelmiş de hasret gideriyorlarmış gibi birbirlerine muhabbet duyarlardı. efendiliğine bizzat tanık olduğum oğlu gurur'un başta olmak üzere hepimizin başı sağolsun. iyi bilirdik...

  • ingiltere tarihinin en magazinsel ve ilk 'ingiliz' lideri.

    magazinsel kısmını açıklamak kolay aslında. 6 tane eşi ve kendine özel olarak hazırlanmış göbek ve benzeri uzuvları içine alan zırhı var. üzerine bir de erkek çocuğum olsun diye hiçe saydığı kızları* var ve doğan oğlu da hastalıklı. bu yüzden zaten dizisi çekildi adamın. üzerine kızları için ayrı ayrı filmler de mevcut.

    fakat bu adamın asıl önemi imparatorluk vizyonunu ülkeye getiren adam olması. ingilizleri şimdilerde bildiğimiz haline getiren bu adamın vizyonu ve tarihi hamleleridir.

    ingiltere'de ilkokul tarih müfredatında mısırlılar, işgalci romalılar ve 2. dünya savaşı kadar yeri vardır henry viii'nin. tüm ilkokul öğrencilerine devlet müfredatında 6 karısının ismini, neden evlenip boşandığını ve çocuklarının hayatını öğretirler.

    eşinden boşanmak ister kendi ingiliz kilisesini kurar ve avrupa'dan bağımsız hale gelir. savaşlarda başarısız bir adamdır ama bu hamlesiyle avrupa'da olan mezhep ayrımını körükler. kendi kilisesini kurarken bir destek noktası da vatikan'a ödenen vergilerin çokluğu ve lüzümsuzluğudur. brexit'i yüzyıllar önce keşfedip uygular.

    iç savaştan sonra ülkeyi bütünleştirmiş ve ilk kızının sonunu getirecek mezhep kavgaları dışında halkı bir arada tutmuştur.

    ileride shakespeare ve globe theatre olarak sonuçlanacak kültürel harcamalar da cabası. kendine ve eğlencesine düşkündür tabi ki kral.

    doğal olarak ingiliz sarayının gerçek anlamda bir saraya geçişi de hampton court palace ile bu dönemde olur. şimdi bildiğimiz saray adabı gibi kavramlar bu dönemde çok kaba saba bir biçimde olsa da ortaya çıkar. kral şatoda yaşayıp dört tarafımı yakın düşmanlardan koruyayım demez artık.

    tabi asıl imparatorluk kavramı ikinci kızı elizabeth i döneminde ortaya çıkar derler ama ingilizler için güneşin batmadığı imparatorluk bu adamın döneminde temellenir. üzerine gelen iki başarısız yönetime rağmen ayakta kalmış sonuçta.

    belki de sadece magazinsel olduğu için hatırlaması kolay diye bu adamı çok detaylı anlatır ingilizler ama bu kadar basit olmasa gerek, sonuçta ingiliz bunlar.

  • çocuk ya da ergenlerden oluşan bir sınıfta hiyerarşinin nasıl kurulduğu yere düşen paltolardan da belli olur. şimdiki durumu bilmem ama eskiden sınıfın arkasında upuzun bir kanca sırası olurdu, yaklaşık 40 kişilik filan. işte sabah giren çocuk buraya paltosunu asar. fakat bu paltolar bazen orada cereyan eden itişmeler şakalaşmalar nedeniyle asıldıkları kancadan kurtulur ve yere düşer. bu aşamadan sonrası dikkatle izlenmelidir. eğer düşen palto sınıfın popüler ve güçlü kuvvetli çocuğunun paltosu ise oradaki çocuklardan biri hemen paltoyu kaldırır ve yerine asar. ama sınıfın önemsenmeyen ya da taşak oğlanı olan veyahut silik birisine aitse bu palto? o çocuk görene kadar bir gelişme olmaz. hırgür bittikten sonra çocuk gider kendi paltosunu kendi asar. böylece sınıf içindeki pozisyonunu da bir kez daha öğrenmiş olur. insan davranışının en saf hallerini görebildiğimiz çocuk davranışlarından sıradan bir ayrıntıdır aslında bu.

  • öncelikle (bkz: chuck norris facts).
    gavurun olur da bizim olmaz mı? gençler üşenmemiş en bir güzel chuck norris fact'lerini adapte etmişler.

    ibrahim üzülmez iki kaleye bir gol atabilir.

    ibrahim üzülmez sonsuza kadar koşabilir. hem de iki defa.

    ibrahim üzülmez'in çalım yediği sağ açık yoktur, geçmesine izin verdiği sağ açık vardır.

    top ibrahim üzülmez ile rakip oyuncu arasındaysa, top ibrahim üzülmez'dedir.

    messi'nin dünyanın en iyi futbolcusu olmasının sebebi, ibrahim üzülmez'in bu dünyanın dışından olmasıdır.

    einstein'ın görelilik teorisine göre, ibrahim üzülmez bir sonraki pozisyonda gireceği kademeye, dün girmiştir.

    adil bir oyun olması için ibrahim üzülmez gözleri kapalı oynar.

    ibrahim üzülmez, "ronaldo mu? messi mi?" sorusunun cevabıdır.

    "tsubasa mı? benjamin mi?" sorusunun cevabı da ibrahim üzülmez'dir.

    ibrahim üzülmez'in teri kanseri iyileştirebilir, keşke terleseydi.

    duran ibrahim üzülmez yorgun değildir, sadece bekliyordur.

    dünya'da iki tip insan vardır: ibrahim üzülmez'den çalım yemeyenler ve profesyonel futbolcular.

    ibrahim üzülmez hayatında bir defa ofsayta düşmüştür, o da kendi attığı pasa koşarken.

    ibrahim üzülmez dirseğini yalayabilir.

    (bkz: daha gider bu)

  • devleti ve milleti bir kişinin malıymış gibi gösterme çabasıdır.

    insanların kazançlarına oranla çok yüksek miktarda ödedikleri vergilerin karşılığı maaş+faturadan muaflık olması gerekirken iki tane maskeyi kendi mallını bağışlar gibi gösterip siyasi şov yapıyorlar.