hesabın var mı? giriş yap

  • binaya her geldiğimde asansörü 6. katta buluyordum. polat alemdar gibi ben de ilk seferinde olabilir dedim. ikincisinde tesadüf dedim. üçüncüsünde ise bu işte bir ibnelik var diyip asansörden indikten sonra bekledim. asansör ben inince , otomatik olarak yukarı çıktı ve 6. katta durdu. bekledim ancak inen de olmadı.

    meğer benim komşum olan şahıs *, asansörcüyü kafalayıp , her seferinde kendi katına (6. kat) çıkacak şekilde ayarlatmış.

    sonraki bakımda düzeltdi ve her seferinde otomatik olarak zemin kata göndermesi şeklinde ayarlandı.

    bu düşünce veya ayar , her ne kadar enerji sarfiyatını artırsa da binaya giren için elinin dolu olması veya acil ihtiyacı olması açısından güzeldir.

  • en cok kullanilan edatlardan at, on ve in birer ornekle aciklarsak,

    * at: canli veya nesnenin belirli, ozel bir noktada bulundugunu belirtmek icin kullaniriz.

    i am at john's hause. (john'un evindeyim.)

    * saatlerde veya belirli&ozel zamanlarda veya durumlarda at kullanilir.

    at six o'clock
    at the weekend (british english)
    at noon
    at home
    at the beginning

    * on : canli veya nesnenin yatay, dikey eksen ya da herhangi bir yuzeyin* uzerinde oldugunu belirtmek icin kullaniriz.

    my favouritte show is on tv now. (favori programim su an tvde)
    ( tv duz bir ekran gibi dusunursek, show ekranin uzerinde olacaktir.)

    i am writting on the board. (tahtaya yaziyorum)

    * gunlerde on kullanilir.

    on sunday
    on (the) weekdays (hafta ici gunleri)
    on the weekend (american english)

    * in: canli veya nesnenin kapali bir yerin icinde oldugunu belirtmek icin kullaniriz.

    i like to work in my room. (odamda calismayi severim.)

    * aylarda, mevsimlerde ve yillarda in kullanilir.

    in july
    in ramadan (ay)
    in summer
    in 1970
    in the twentieth century (20. yuzyil)

    ***

    simdi bosluklari dolduralim

    1) i am driving _________ the road * *

    2) my friend is ________ the theatre * *

    3) i forgot my wallet ________my car. * *

  • valla bravo tayyip'e baskanlik sistemi olmayinca kendini yazilima vermis helal olsun. bu projeyle yakin zamanda soyle yeni keywordler ile yeni bir yazilim dili uretirse de sasirmam. yeni java;

    break : olmaz
    public : bunlargenel
    private : bunlarozel
    void : chpzihniyeti
    extends: ecdad
    static: afedersin
    finally : hamdolsun
    new : yeni
    main : haydiallahbismillah
    ...

    mesela yeni java ile hello world uygulmasi,

    bunlargenel afedersin chpzihniyeti haydiallahbismillah(string args[])
    {
    system.out.println("selamun aleykum");
    }

    iste yeni java guclu java. (chief technology officer tayyip erdogan)

  • başlık: ergenliğimin kara günü
    entry: huzurlu bir akşamdı, kapalı kapılar arkasında o günlerde beni en özel hissettiren şeyi yapmıştım gene;osbir.
    neyse oturuyorum takılıyorum beyler, üst komşumuz geldi. 2 tane de taş gibi kızı vardı. kakara kikiriler, bunlar yanıma geldi sonra. önceki gece düğüne gitmişler, kamerayla düğünü çekmişler, açaymışımda izleyeymişik!. kitle kalabalık, aç gözlü!, düğün görmek isteyen; bir komşu, iki kızı, babaları, annem, kardeşim, yiğenim. aldım ön usb den taktım kamerayı. görmedi koduğum bilgisayarı. kasayı çektim biraz, arkaya uzandım taktım. doğruldum yerimde. otomatik kullan geldi amk, videoyu oynat dedim. herhangi bir intro yok, oyuncuların adını gösteren bir yazıda yok, videoyu çeken firmanın şahsın ismide yazmadı. latin olduğu her halinden belli bir abimiz, kadını karyolanın başına doğru eğmiş, tüm hırsıyla gibiyordu. şoktan kurtulup kapatana kadar büyük bi yaygara çıktı. kapattıktan sonra gözümü bilgisayarın ekranından ayırmadan öylece durdum. etrafımdaki konuşmaları dinledim. "kamerayı aldığımız çocuk hiç böyle bir çocuk değildi." "hemen arıycam o çocuğu terbiyesiz herif" falan. herkes odadan ayrıldı. ben o sürede taşları yerine oturtmuştum bile. kasanın arkasına eğildiğim sırada, kolum cd açma tuşuna basıyor, çıkan cd rom tekrar koluma çarpıp geri gidiyor, bilg. kamerayı gene görmüyor, otomatik kullanda cd yi açıyor.
    beyler 11 yıl geçti, o vidyodaki kadının yüzündeki acıyla karışık zevk ifadesi hala gözümün önünde. olaydan sonra yemekten içmekten kesildim. kendimi insanlara unutturmaya çalıştım. hayatımda hala etkilerini görüyorum.

  • sabah erkenden geldi. gece uyku tutmamış, o da yola çıkmaya karar vermiş.

    birlikte kahvaltı yaptık. konuştuk. düğünde takılan altınlardan kalanları falan pay ettik.

    pırlantaları bozdurmak için aldığımız kuyumcuya gittik.

    birlikte aldığımız evin kredisini kapatmış, ipoteğini kaldırmamıştık. bankaya gittik, ipotek fekki için başvurduk.

    adliyeye gittik sonra. 1. aile mahkemesinin önünde yan yana oturduk.

    avukatın kızı rahatsızlanmış, ortağı geldi. "karşı taraf burada mı?" diye sordu bana. "yanımda ya işte," dedim. şaşırdı.

    dava 15 dakika falan sürdü. her ne kadar sakin olmaya çalışsak da şaşkınlığımızdan temyizden feragat etmeyi unuttuk, o yüzden ilamı ancak 15 gün içinde alabileceğiz. avukat da şaşırmış olacak ki o da böyle bir talebimiz olup olmadığını sormayı akıl edemedi. adliyeden çıkarken hala, "sizi, nasıl ayrıldığınızı sağda solda anlatıcam haberiniz olsun," diyordu.

    emlakçıya gidip evin anahtarlarını verdik evi satsın diye.

    şimdi ben ona "karşı taraf" diyorum, o da bana "davacı"...

    hayırlısı olsun...

  • mal olduğumun küçükten belli olduğunun ispatı olacak ama bunlardan biri de benim.

    yanlış hatırlamıyorsam sene 88 veya 89 ilkokul 2 veya 3'e gidiyorum, ankara'daki tanıdıklarımızın yanına gelmişiz yazın, tanıdıklarımızın kızı da benim yaşımda ve ted'e gidiyor, atakule'nin inşaatının bittiği ama açılmamamış olduğu zamanlar, susam sokağı'nın meşhur jenerik çekimleri yapılacak, kızla beraber ben de oraya gittim, hatta bizi atakule'nin tepesine falan çıkardılar, nasıl mutlu oldum anlatamam. sonrasında ise bizi toplayıp koşturmaya başladılar, nerden baksan 1 saat mal gibi koşturdular. en sonunda "şimdi şemsiyeler açılacak, onların etrafında koşacaksınız" denildi, yüzlerce çocuk üstünde susam sokağı'nın her harfi bulunan şemsiyeler etrafında koşarken, ben arasından geçmeye başladım, hatta şemsiyelere çarptığımdan harfler falan döndü. senelerce bu görüntüyü izleyip kendimin mal olduğu gerçeğiyle yaşadım.

    [http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu]

    12 ve 13. saniyede şemsiyelerin arasından geçen beyaz şapkalı mal benim.

    edit: link düzeltildi.

  • kisinin kaygisini, endiselerini kontrol edemesi. en kucuk seylerin, onemsiz insanlarin tum gunu, tum haftayi, tum hayati mahvedecek guce ulasmasi. olaylar arasinda olmayan ya da cok ince olan baglari gorup, gereksiz zincir reaksiyonlari ile ruhu, akli, bedeni mahvetmek. kisinin hayatin uzerine tonlarca agirliginda bir filin oturmasi..