hesabın var mı? giriş yap

  • iskoç komedyen daniel sloss, jigsaw adlı şovunda, toplumun "yalnızsan eksiksin, ruh eşini bulmak zorundasın" baskısına şu sözlerle karşı çıkıyor:

    "aranızda, benim gibi 26 yaşında birinin, aşk ve ilişkilerden bahsetmesini dinleyen daha olgun seyirciler olduğunu biliyorum. muhtemelen diyorlar ki;
    'daniel, çok gençsin, çok safsın, çok alaycısın. biliyorum tatlım, çünkü senin gibiydim. senin yaşındayken aynı şeye inanırdım. kesinlikle aşk diye bir şey yoktur derdim. sonra 'o'nunla tanıştım. o zamandan beri beraberiz. uzun bir yolculuktu, zordu ama sevdiğimiz için çabaladık. çünkü yanıldığın şey bu, daniel. emek ve çaba gerekli ama buna değer. anlıyorum daniel, neden böyle hissediyorsun biliyorum ama bir gün gerçek aşkı bulacaksın ve bulman için sabırsızlanıyorum.'
    eğer böyle hissediyorsanız, umarım haklısınızdır. birinin kocası olmak istiyorum, baba olmayı her şeyden çok istiyorum. çünkü eğer haklı değilseniz, eğer yanılıyorsanız; diğer bir olasılık şu: benim yaşımdayken yalnız kalmaktan öyle korkmuşsunuz ki, kendinizi birini sevmeye zorlamışsınız."

    "dünyada 7.5 milyar insan var ve siz ruh eşinizi yaşadığınız yerden 30 km ötede mi buldunuz? bana fazla büyük bir tesadüf gibi geldi!"

    "içtenlikle söylüyorum, dünyadaki ve dolayısıyla bu salondaki ilişkilerin yüzde 80'i palavra. bazıları, yalnız kalmayı öğrenmek için hiç zaman harcamamış, kendilerini nasıl seveceklerini öğrenmemiş, böylece bu görevi başkasına vermiş."

    "evliliklerin yüzde 55'i boşanma ile sona eriyor. 30 yaşından önce başlayan ilişkilerin de yüzde 99'u bitiyor. bunlar ameliyat istatistiği olsa kimse bu riske girmezdi.
    ...aşkı bulmak imkansızdır, demiyorum. tek söylediğim, istatiksel olarak bulamadığınız."

    sloss, kendisini sevmeden; tabiri caizse kendi ruhunu bulamadan ruh eşini bulamadığına takılan insanlar için de şu şekilde tavsiye veriyor:

    "bir başkasının sizi sevmesine izin vermeden önce kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz. işte bu. bekar olmak, yalnız olmak yanlış değil. biriyle çıkmaya başlamadan önce kim olduğunuzu bulmak için kendinize zaman ayırmak yanlış değil, çünkü kim olduğunu bilmezsen sahip olduklarını nasıl gösterirsin?"

    "kendinizin sadece yüzde 20'sini severseniz, biri gelip sizin yüzde 30'unuzu sevebilir. 'vay bu çok fazla' dersiniz. ama tam anlamıyla yarıdan azdır. kendinizi yüzde yüz severseniz, size aşık olan birinin sizi özel hissettirmek için gerekenden fazlasını yapması gerekir."

    son olarak, sevdiğim bir cümlesini bırakayım:
    "hayatta yapabileceğiniz en kötü şey, onu yanlış insanla geçirmektir."

    (daniel sloss, bu şovu 2018 yılında yapmış. eğer adamın güncel ilişki durumunu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim; geçtiğimiz ay diz çökerek sevgilisine evlenme teklifi etti.)*

  • 15 temmuz darbe surecinde önemli bir katkısı olan evlilik programlarının, hükümetin ohal kapsamındaki yetkilerinden biri olan khk ile yasaklanmasıdır. çıkan bu khk, fetönün ohal' de aldığı en büyük darbedir.

  • (bkz: dublajlı film izlemek)

    şeklinde bakınız verilerek, dublajlı film izlemeyi ya da iyi dublaj yapılmasını eziklikmiş gibi gösterenlere denk gelmemizi sağlayan durum.

    yıl 2014, muhtemelen 30 yaşına yakın çoğu kişinin annesi ya da babası ingilizce bilmiyor ve gözleri belirli bir derecede bozuk. umarım bu basit örnek anlaşılması için yeterli olmuştur.

  • yaklasik 2 yildir topraklarinda yasadigim ulke. malesef ne internette ne de sozlukte hakkinda yazilanlarin yarisinin dahi dogru olmadigi ulke olarak da bilinir. guney afrika'nin dogusunda yer almakta olup, johannesburg'a arabayla 3-4 saatte gidebiliceginiz bi yerdir. kadinlari allah icin cok guzeldir ancak erkekleri hakkinda ayni seyi soyliyemiyicem malesef. dogasi cok guzeldir, hele benim gibi buyuk sehirlerde gectiyse cocuklugunuz ve gri disinda baska bi renge alisik degilseniz, ucaktan indiginiz an yesiline kocaman agaclarina ve ucsuz bucaksiz yemyesil ortulu daglarina asik olursunuz. ucak demisken, istanbul'dan johannesburg'a direkt thy ucusu sonrasi ya otobusle ya da 50 dk suren bi ucak yolculuguyla gecilir swaziland'a. ancak bu bahsedilen ucak 5m genisliginde dahi olmayip, otobusle bol tasli bi yolda gidiyomussunuz hissi veren tipte, kalkarken ve inerken en saglam ateisti dahi dine dondurebilecek bi ucaktir.

    sozlukte yazilanin tersine swaziland'in para birimi aslen emalangeni'dir, ancak guney afrika cumhuriyeti'nin para birimi olan rand da banknot biciminde olmak uzere swaziland'da kabul edilmektedir. an itibariyle 1tl 5 emalangeniye denk gelmektedir. her ne kadar ucuz oldugu dusunulse de, bence fiyatlar asagi yukari aynidir turkiyedekilerle. marlboro light orda 6.5 liradir, o ayri :)

    4 mevsim oldugunu soylemelerine ragmen aslinda yagmur sezonu ve kuru sezon sekline 2 mevsimle ozetlenebilir. yagmur sezonu yaz olarak kabul edilir. yagmur derken bizim bildigimiz 2 damladan bahsetmiyorum. orneklendireyim: gectigimiz ocak ayinin sonuna dogru bi persembe bardaktan bosanircasina yagmaya baslayan yagmur hiz kesmeden ertesi carsambaya kadar 7/24 surdu. haliyle disarda yurumek nerdeyse yuzmek gibiydi. kuru sezon da kistir ve gokten 1 damla bile dusmez, dolayisiyla sizin asik oldugunuz o yemyesil olan ulke sariya doner gozlerinizin onunde. hani ciddi ciddi yesil kalmaz nerdeyse. devlet etraftaki yesilden sariya donusmus otlari yakmaya baslar, o nedenler haziran ayindan itibaren swaziland'i cok fena toz, duman, alev goturur. isin ilginc yani da bu otlar yanarken agaclara hicbi sey olmamasi. turkiyede 1 mkarelik alan yaninca hemmen orman yangini cikar ve o ormandan hayir gelmez bi daha, anam orda yaniyo yaniyo, kilometreler yaniyo, ama ertesi yil yine ayni yesillikte otlar bitkiler bitiveriyo ayni yerde mubarek.

    ayrica mevsimlerin yeri turkiye'dekinin tam tersidir, yani burda yazken orda kis, burda kisken orda yaz olur. isin en komigi ise gecen aralikta turkiye'ye geldigimde -orda yaz olmasi nedeniyle- kisa kollu ve sandaletle gelmistim. ucaktan indigim an -35 derecenin yuzume ve tum huclerime vurmasini birakalim bi kenari, tum havaalani beni yargiladi giydigim seylerden oturu. evet utandim sozluk.
    esas dili swati'dir amma nerdeyse herkes ingilizce bilir, swazi olup da swati bilmeyen arkadaslarim da bulunmakta.

    time dergisine gore swaziland'in otu, swazigold, dunyanin 5. en iyi otudur. bu konuda da yesillikleri kadar zengin bi ulkedir. her ne kadar devlet tarafindan yasaklanmis olsa da belli bi saatten sonra ayik insan bulmak zorlasir, e ne de olsa cok ucuz.

  • iğrenç pislikler, saf kötülükler adamlar kalkıp ülkene gelmiş vatandaşını enkazdan çıkartmış yardım etmiş teşekkür edeceğine dediği şeye bak yaratıkların. bunların cenazesine kefen dikeni de su vereni de arkalarından bir gram iyi şey diyeninde , bu tuvalet kağıdıyla kıçını silenin de yüzü gülmesin.

  • kiracı hatalı. konu belli ki kirayla ilgili değil, merdiven boşluğuna koyulan ayakkabılarla ilgili. neredeyse bir ayakkabı reyonunu dolduracak kadar ayakkabı var merdivende.. belli ki ev sahibi daha önce defalarca uyarmış ama merdivene ayakkabı koymaya devam etmişler. ki merdiven de daralıyor haliyle..

    kiracının üslubu da hiç doğru değil. evsahibine "deli karı" diye hakaret ederken, evsahibi ise evin içini gösterip ayakkabıları kastederek "buraya koy yavrum" diyor.

    köydeki gibi ayakkabı falan dışarda kalsın diyorsanız apartmanda oturmayacaksınız, köye döneceksiniz.