hesabın var mı? giriş yap

  • sıra aksaray'a da gelecek kaygısının dile vurmuş hali.

    şimdiden yolunu yapıyor, ben çıkmam, ben iade etmem, siz de etmeyin diye.
    arabada dur diyecek ki iade sırası saraya gelmesin şapşikler.

  • dün yaşanmış olmasına (23 haziran 2014) rağmen hala sözlükte bıkmadan usanmadan internet bağlatmışsın kardeş esprisi kasmaya çalışanları gördüğümüz olay. bitmediniz la.

  • uçak kanatlarına etki eden iki kuvvet vardır efendim. biri kaldırma kuvveti, diğeri de şüphesiz ki iman kuvvetidir. iman seviyesi ile uçuş menzili, güvenliği ve verimi doğru orantılıdır. örneğin, tarifeli bir uçağın motorları çalışmadığı halde iniş yapabilmesi, içindeki müminlerin yüzü suyu hürmetinedir.

    (bkz: iman kuvveti > kaldırma kuvveti)

    biz bize kaldığımıza göre biraz akışkanlar mekaniği konuşalım. şimdi efendim, kanadı karşılayan havanın ikiye ayrıldıktan sonra kanadın üstünden ve altından aynı sürede geçip kanat profilinin (airfoil) sonunda buluşması, deneylerle de ispat edildiği üzere pek mümkün değildir. yani, eşit zaman prensibine göre kanadın üstünde hava akımının daha hızlı hareket ettiğini söylemek yanlıştır ve bu bağlamda bernoulli'den faydalanmak da bilimsel açıdan yanlıştır.

    önce, kanadın üstünden geçen hava akımının, kanadın altından geçen havadan daha hızlı nasıl ilerlediğini görelim. ilgili deney

    peki nasıl oluyor da hava, kanadın üst yüzeyinde daha hızlı hareket ediyor peki? bunu coanda etkisi ile açıklayabiliriz. coanda etkisi, akışkanın bir ortamda düz bir şekilde ilerlemesi yerine en yakın yüzeye yapışıp yüzeyi takip ederek hareket etmesidir. günlük hayattan bir örnek vermek gerekirse; sürahiden bardağa su koyarken suyun ısrarla sürahiye yapışık ilerlemesi ve bir türlü bardağa suyu dökemememiz diyebilirim. gerçi o biraz da bizim beceriksizliğimiz, sürahiye de çok yüklenmeyelim şimdi.

    özetle, coanda etkisinin uçak kanatlarındaki uygulaması şu şekildedir: uçak kanatlarının üst profili, alt profiline göre daha kavisli olduğu için hava, kanat üzerinden geçerken coanda etkisiyle kanada yapışık hareket eder. üst tarafın alt taraftan daha kavisli olması; havanın, kanadın üst tarafında alt tarafından daha fazla yol almasına neden olur ve üstteki hava akımı nispeten daha hızlı olur. bernoulli prensibine göre de akışkanlarda hız arttıkça basınç azalır. dolayısıyla kanadın alt tarafındaki basınç, üstündeki basınçtan fazla olacaktır ve kaldırma kuvveti oluşacaktır.

    newton'un 3. hareket yasası der ki; eğer bir cisme herhangi bir büyüklükte bir kuvvet etkirse, cisim de bu kuvvete eşit fakat zıt yönde bir tepki gösterir. kaldırma kuvvetini açıklarken newton'un bu yasasından bahsetmemek olmaz. kanadın hücum kenarı üzerinden geçen hava akımı kanadın airfoil şekli ve hareketi (flap, slat) ile aşağıya doğru saptırılır. dolayısıyla yukarı yönde bir kaldırma kuvveti oluşur.

    yukarıda saydıklarımın gerçekleşmesi için, yani kanatlarda kaldırma kuvvetinin oluşması için belli bir hızda hava akımı geçmesi gerekir. bu hız da modern yolcu uçaklarında turbofan jet motorlarıyla ile sağlanır. (bkz: thrust)

    aslında anlattıklarımı çok basit bir deneyle de pekiştirmek mümkün. ortalama hızla giden bir araçta camdan elinizi dışarı uzatıp, parmaklarınızın ucunu aracın istikametine ve hafif yukarı doğru yönlendirdiğinizde avuçlarınıza bir kuvvet uygulandığını ve elinizin yukarı doğru hareket etme eğiliminde olduğunu göreceksiniz.

  • ilkokula başlar başlamaz beni sınıf başkanı yapmışlardı. bir sınıf başkanından ne beklenir, sınıf başkanı neler yapabilir onu bile doğru dürüst bilmiyordum. görev verilince kabul ettim. 60 kişilik sınıf. uğultu halinde. 60 kişinin arasından barış adındaki en kavgacı gürültücü çocuğu seçtim. patient zero odur, onu susturursam herkesi ikna ederim diye düşünmüştüm. gittim çocukla konuştum "lütfen gürültü yapma" dedim. bu da "ahahha" diye kahkaha attı, elinde tuttuğu geyik butundan bir parça ısırıp şarap içmeye devam etti. uğultu aynen devam etti. gürültüyü bastıramadım. öğretmen gelince de "örtmenim sedat hiç sınıf başkanlığı yapamıyor" diye şikayet edip daha ilk günden görevden aldırmışlardı beni. benim yerime hakan diye bir çocuk sınıf başkanlığına geldi, ağzına sıçmıştı herkesin, kök söktürmüştü. herkes mutluydu.

  • hoca matematiksel formülasyonu ifade etmek üzere uygulamalı eğitim yapmaya karar vermiştir. alelade 3 tip seçer, tahtaya kaldırır ve parmağıyla teker teker gösterir: "oğlum şimdi sen x ol, sen y, sen de sabit olacaksın". ardından diyalog gelişir...

    hoca: isminiz ne sizin çocuklar?
    x: ahmet hocam.
    y: koray.
    sabit: sabit hocam.
    hoca: oğlum onu demiyorum yahu, ismin ne?
    sabit: benim ismim sabit hocam!
    amfi: (kopar)...

  • yav he he avrupada tamirci yok. adamlar üretiyor ama tamircisini yetiştiremiyor. allahın malları nası gerizekalı ya bu avrupalılar. senin ülken seni "vergi" adı altında sikmiyor ya da izlediği iğrenç ekonomik politikalar yüzünden paranın değeri çöp değil de "ıvrıpıdı timirci yık kıç kiri ıçıklıcız"