hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • ehliyet kursuna gidiyorum. olabileceğin en kötüsüyüm. debriyaj olayını anlayamadım, arabayı bağırtarak kaldırıyor, park edemiyor, türlü hatalar yapıyorum. işin kötüsü yakın arkadaşımla gidiyoruz o benden de fena. biz kursa gidince direksiyon hocalarımızın suratı asılıyor, çaktırmamaya çalışıyorlar. yine böyle bir ders günü bir köprünün üzerindeyiz ve geri döneceğiz.
    hoca: şimdi napacağız?
    ben: geri döneceğiz.
    hoca: geri döneceğimizi kim biliyor?
    ben: (noluyo lan, ne demek istiyor acaba? öldürüp beni köprüden atmasın bu!!!) ben biliyorum hocam.
    hoca (yükselmiş ses tonu ve sinirli bir ifadeyle): başka kim biliyor?
    ben (demek benim sonum da böyleymiş): siz biliyorsunuz.
    hoca: başka kim biliyor?
    ben (eşhedü enlaa…): başka kimse bilmiyor hocam.
    hoca artık sabrı tükenmiş ve sinir katsayısı tavan yapmış bir şekilde : sinyal veer herkes bilsin, sinyal ver herkes bilsin!!!

    o gün bu gündür ıssız dağ başında şerit değiştirsem sinyal veririm.

  • "wikitongues is a movement for language rights. together with speakers and signers of every language in the world, we’re building the most inclusive cultural archive ever made, raising awareness about linguistic diversity and rallying to defend it." diyerek beni canevimden vuran, kar amacı gütmeyen oluşum, kuruluş.

    yani diyorlar ki: "wikitongues, bir dil hakları hareketidir. dünyadaki her dilden konuşmacılar ve işaret dili kullanıcıları ile birlikte, bu zamana kadar yapılmış en kapsamlı kültürel arşivi oluşturarak dilsel çeşitlilik hakkında farkındalık yaratıyoruz ve bu çeşitliliği savunmak üzere bir araya geliyoruz."

    youtube kanalları üzerinden bir dünya dilin ve ağzın, anadili o dil olan kişilerce konuşulmasını dinleyebiliyorsunuz. altyazı falan yok, zaten önemi de yok. sadece o dilin fonetiğini dinliyorsunuz. özellikle kaybolan ve kaybolmakta olan diller için inanılmaz bir arşiv değeri var kanımca.

    kuruluşa birçok faklı şekilde gönüllü katkı sağlayabiliyorsunuz (video göndererek, bağış yaparak veya yapılmasını sağlayarak, içerik sağlayarak, sosyal medya üzerinden tanıtımları yaparak vs.).

    kuruluşla ilgili bazı bağlantılar şöyle:
    https://wikitongues.org/
    https://www.facebook.com/wikitongues
    https://www.youtube.com/…l/ucbgwgqyeb5etzvh4llcuipq

    tüm dilleri konuşamasa ve anlayamasa bile, yabancı bir dili konuşulurken duyduğunda onun hangi dil olduğunu bilmekten bile haz alan birtakım manyaklar* için şahane bir kaynak.

  • klibinin, mtv ismindeki klip sektörüne hakim organizasyonun yayınladığı, ilk zenci klibi olması, belki bir bilgi olarak burada yerini almalı.

    lakin günün birinde, misal 3000 yılında birisi burayı okuduktan sonra, "michael jackson da kimmiş" deyip, araştırır fotoğraflarını bulursa, o senden, benden beyaz suratını görünce, "bu mu zenci klibi çekmiş, lan herşeyi sallamışlar sözlükte" derse, "allah belanızı versin" diye lanet ederse, ben ne yapayım, hakettiğim bir şey mi bu ? ayıp değil mi maykıl, tarihe geçmiş insansın, kaosların sebebisin, her neyse saygı duyuyorum.

  • nereden bakarsan bak, çok kral harekettir.

    çünkü bu iblisler için adalet sağlayacak bir sistemimiz yok. en güzeli temizleyin gitsin.
    polisimizin ellerine sağlık.

  • 3 sene önce tazminatsız işten çıkartılanlardan kontra beklediğim video.

    ne lanet bir sektördür bu ilaç sektörü.

  • "askerlik yapmak benim vatana olan borcumdur, onu ödemeliyim." diyemiyorum. o kadar yüksek vergiler ödedikten sonra devlete bir borcum kaldığını düşünmüyorum. beni 60 kişilik sınıflarda bok gibi hocalarla eğitmiş devletin bana bir faydası olduğunu da düşünmüyorum.o kadar eğitim aldıktan sonra hiçbir özelliği olmayan ego manyağı subayları tatmin edecek olmak bana çok ağır geliyor. askerlik yapmamak istemem ne korkudan ne cesaretsizlikten; sadece bu ülkenin vatandaşlarından böyle bir fedakarlık isteyecek yüzü olmadığını düşündüğüm için.

    mesela bugün askerlik şubesine gitmem gerekti ve bir noktada şube başkanı komutanın imzası gerekli oldu. adam dışarı çıkmış; 30 dakika bekledik bir sürü kişi. adam gelmeden önce zil çalınıyor, adamın kapısını falan açıyor erler o derece. adam odasına girdi; öyle oturdu keyif yaptı falan. bir 30 dakika sonra imza bekleyenleri içeri çağırdı. "gel", "dur", "ne var", "al", "git", "kimden aldıysan dosyaları ona ver". adamın kurduğu cümleler bu. "sen kimsin lan artist?" demek o kadar geldi ki içimden adama. altı üstü kıytırık bir askerlik şubesinde başkansın başka bir şey değilsin. ne bu artistlikler? erlerle "çay", "bana cevtel bul", "kapat" tarzı konuşmalar. azıcık saygı göstersen ölür müsün, rütben mi düşer biraz saygı göstersen insanlara! bu gibi adamların ordunun çoğunu oluşturmasından dolayı ben bu ordudan nefret ediyorum arkadaş. nerede o düşmana karşı tek yürek olan ordu, nerede bu bir özelliği olmayan heriflerin gençler üzerinden egolarını doyurdukları sözde ordu.

    itiraf ediyorum, ordunun yönetim kadrosundan nefret ediyorum.

  • cam diyorum. kumu, soda ve kireçle karıştırıp, 1000 dereceden daha yüksek bir sıcaklıkta eriterek bir karışım elde ediyorsun. sen nasıl bir kralsın arkadaş.

    limited edition : debe listesine 1.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • duygu sömürüsünden nefret ederim ama şunları yazmasam içim rahat etmezdi:

    ben de berra gibi engelliyim. spastik değilim serebral palsi'liyim ama sorunlarımız çok benzer. ben de yürüme zorluğu yaşıyorum. şurada onun halinden en çok ben anlarım herhalde. yıllarca haftanın neredeyse her gününü fizyoterapi pedinde geçirdim. saatlerce fizik tedavi aldım. çektiğim acının, döktüğüm terin, göz yaşının haddi hesabı yok! en iyi doktorların odasında, en iyi fizik tedavi merkezlerinin salonlarında yıllarım geçti. benimki ameliyatla çözülecek bir şey değildi. bir yere kadar iyileşme ya da en azından fazla ilerlemesini durdurmayı başardık. şimdilik...

    velhasıl seni en iyi ben anlarım berra. o para belki şimdi, belki bir sene sonra ama muhakkak toplanacak ve ameliyatın gerçekleşecek. son cümleyi "ve yürüyeceksin"le bitirmek isterdim ama 25 yıldır bu hastalıklarla mücadele eden ve çevresini gözlemleyen biri olarak ihtiyatlı davranıyorum. ama ihtiyatlı olan "beni" size anlatayım:

    dünyanın en realist insanıyımdır. hiç öyle olmayacak hayaller kurmam. daha çocukken de böyleydim, şimdi de. hatta olaylara hep olumsuz bakan biri bile sayılırım. "liseye tek başına gidip gelebilir mi" soruları uçuşurken hoooooop bir baktık ki 4 sene bitmiş! "artık buraya kadar, üniversite falan hayal tabii ki canım" derken uzaktan eğitimle üniversite de bitmiş! "e tamam artık bu kadar evde oturur kitap okur, yazı yazarım" derken hiç beklenmedik şekilde çat kpss'yle memur olarak atanmışım!***

    yani demem o ki potansiyel bağışçı, olmaz olmaz deme hiç; olmaz olur! gönlümden geçen tabii ki berra'nın yürümesi, koşması, bisiklete binmesi... umarım seni "yürütebiliriz" berra. bu sefer umutluyum!

    ---
    kendim ve ailem adına küçük de olsa bir bağışta bulundum kampanyaya. umarım siz de katılır şu çocuğun hayallerini yaşama ihtimaline bir el atarsınız. hayatımda ilk defa duygu sömürüsü yaptım ibneler basın paraları!

    ---
    edit: 15.04.2015 13:11 itibariyle 172 bin lira toplanmış. duygulandırdınız beni ibneler.
    ekleme: farelihamburger mesaj atmış: "duygulandırdın lan ibne. dün iddaadan 200 lira kazanmıştım senin yüzünden gitti paralar mınıskiim"

    kendisini açıktan kutluyorum!

  • for the damaged coda dinleyerek yolunu gözlediğimiz baş yapıt. evil morty'nin 4.sezonda çok fazla yer alacağını düşünürsek, bizleri yalnızca kahkaha değil gözyaşı da bekliyor demektir.

    dizi hakkında kafa yoran ve teorileri araştıran herkes, evil morty'nin kim olduğunu ve motivasyonunun kaynağını az çok biliyordur. öğrenmek istemeyenler devamını okumasa daha iyi olur.

    --- spoiler ---

    bu teorinin ortaya çıkışı rick'in hafızasının ekranda görüntülendiği şu sahneye dayanıyor. başrol olan morty'nin bebek olduğu dönemde, rick'in evde olmadığını biliyoruz. ve bu sahnede rick'in ağlamaya başladığını da görüyoruz. bu basit bir duygulanma anı değil. rick gibi bir karakterin ağlama sebebi, pişmanlık duyduğu büyük bir olay veya bir kayıp. tam olarak ne yaşandığını bilmesek de, rick'in asıl yaşadığı paralel gerçeklikte bir morty'si vardı. doğumunu gördüğü ve elinde büyüttüğü gerçek torunu. işte o torun evil morty'den başkası değil. rick yaşadıkları travmatik bir olay sonucu torununu kaybetmişti. bu acıyı hiçbir zaman unutamadığını rick'in meşhur repliği olan wubba lubba dub dub cümlesinden anlıyoruz. acı çekiyorum, lütfen yardım edin anlamına gelen bu cümleyi ilk başta farklı yorumlamıştık. rick'in varoluşsal problemler yaşadığını, bu sıkıntısını ise uzay yolculukları yaparak telafi ettiğini düşünmüştük. ancak bahsettiği acının öz torunu sebebiyle ortaya çıkmış olma ihtimali hiç de az değil. yani çektiği bu dayanılmaz acıyı bastırmak için, farklı bir gerçekliğe gelip, başrol olan morty'nin dedesi olarak hayatına devam ettiğini söyleyebiliriz. rick'in "the mortiest morty" olduğunu söylediği başrol morty, rick tarafından çok sevilse de, asıl torunu evil morty'nin boşluğunu dolduran bir araç olduğunu öğrendiğinde, şiddetli bir şekilde sarsılacaktır. kısacası bu sezon rick ve öldüğünü sandığı (veya akıbetini bilmediği) öz torunu evil morty ile mücadele edecek. her şeyden çok sevdiği morty'sinin, ondan intikam almaya geldiğini düşünürsek, bizleri duygusal anlamda zor anlar beklediğini söyleyebiliriz.

    evil morty theme olarak for the damaged coda şarkısının seçilmesi de, gülüp eğlendiğimiz bu dizinin, temelinde hüzünlü bir hikaye olmasından kaynaklanıyor. bizlere fark ettirmeden bu acılı olaylara hazırlıyor.
    --- spoiler ---