hesabın var mı? giriş yap

  • ulan bildiğin ortalık karıştı, biz(fenerbahçe) tamamen olayların dışındayız... bi burukluk var içimde, resmen bizsiz kaos yaşıyor insanlar. alışık değiliz olm biz, dışardan olayları izlemeye.

  • kıymeti, para kazanmaya başladıktan bir-iki sene sonra anlaşılan şey.

    para kazanmaya ilk başladığında, acayip bi havaya giriyor insan. "param var benim!" hissi geliyor, saçma sapan harcıyor, bir sürü şeye heves ediyor. eğer kirasını filan da verebiliyorsa, yani kendine az buçuk bir şeyler kalıyorsa, oh, sanki hep 24 yaşında kalacak eşşek sıpası...

    sonra bakıyorsun, 27 yaşına gelmişsin, hala bi cacık olamamışsın ve olacak gibi de durmuyorsun.
    ve paran yok.
    tamam çok güzel yemiş içmişsin, iyi gezmişsin, tek başına eve de çıkmışsın, aferim. ama işten çıkarılırsan eğer, anında açsın.
    kendine ofis açmak istesen, bok açarsın.
    "öğrenci evinde gibi olmak istemiyorum artık" diye eşya yenilemek istesen, hemen vazgeçersin.
    evlenecek olsan, birkaç sene safi bulgurla beslenmen gerekir.

    seni ancak bim paklar güzelim.
    hadi canım in o taksiden, o elindeki akbil süs değil.

    *
    bu entry'den tam 8 gün sonra, 17/08/2011'de işten çıkarılmıştım.
    şom mu ağızlıymışım ne?

  • "sevmek ıstıraptır. ıstırap çekmek istemiyorsan sevme... ama kalbinde sevgi yoksa yine ıstırap çekersin. bu durumda sevmek de sevmemek de ıstıraptır. mutlu olmak için sevmen gerekir. sevmek ıstırapsa, o zaman mutlu olman için de ıstırap çekmen gerekir. ama ıstırap çekmek bir insanı mutsuz yapar. demek ki mutlu olmak için ıstırap çekmeyi seveceksin..."

  • hoşuma giden görüntülerdir. erzurum, 46'dan beri salak saçma partilere oy veriyor. artık şapkayı önüne koyup, düşünmek vakti gelmiştir

  • güvenilir erkek, sizi cok sevecek erkek var lakin burda palavra sıkmayın bulamıyoruz diye. kriterleriniz sadece güvenilir olması değil çünkü:)

    edit: bir şeyi düzeltelim. sadece kelimesine takilmis cogu kimse haklı olarak. ınsanlarin tek kriteri olmaz dogru. benim sitemim onceliginin sadakat, guven, kendisine deger verilmesi, sevildiğini hissetmek oldugunu iddia eden kadınlar iliski yasayinca bu kriterlerini bir kenara atıyor. çünkü erkeklerin hatta moderen tabirle "beta erkeklerin" ilgisini sömürünce tatmin oluyorlar ve yollarina devam ediyorlar.

    sonra şu cumleleri duyuyorsunuz:

    -mutlu degilim
    -kafam karışık
    -bi seyler eksik vb.

    sevgi, ilgi açlığın vardi. seni cok sevecek, prenses gibi hissettirecek erkegi buldun. karnını doyurdun ve bye bye. ınsanlara net olun.

  • bana göre; (bkz: algida)

    seneler evvel çok kaliteli, çok lezzetli diye tüketirdim. sonra, herkesin pancar şekerini bırakıp mısır şurubu şekeri kullanmaya başlamasını normal karşılıyoruz da artık, o yetmezmiş gibi bir de bunların paketlerinde "dondurma" yazmadığını/yazamadığını ve sebebinin de hiç süt kullanmıyor olup her şeyi süt tozu ve su ile yapmaları olduğunu öğrendiğimde bitti benim için.

    edit: imla

  • bence daha fazla vakit kaybetmeden bilim sanayi ve teknoloji bakanı fikri ışık'tan yardım istenmelidir.

    bu karmaşık durumu çözse çözse o çözer. ben kendisinin hislerine güveniyorum.

  • dün akşam izmir'de hem hayran bırakan, hem de umut aşılayan dev adam. 2 yıl felsefe, 2 yıl da hukuk eğitimi aldığını ama iki fakülteyi de yarıda bıraktığını, anlayacağınız düz lise mezunu olduğunu anlattı. bir insanın kendini yetiştirmesinin en güzel örneklerinden biriydi. kurduğu cümleler, kullandığı sözcükler, 80 yıllık yaşamından damıtıp da dile getirdiği düşünceleriyle yüzlerce insanı büyüledi. sorulan sorulara içtenlikle yanıt verdi. biz paradigması neden önemlidiri anlattı. bireyselciliğin bugün ulaştığı noktadan olan rahatsızlığını dile getirdi. afad'ın yine "sel geliyor!" diye attığı sms'lere inat hava güzeldi, o kadar sağnak yağış uyarıları yapılırken o güzel insanın hatırına bir damla bile düşmedi dün gece.

    "en az 500 eserin usûlünü vurarak söylemeniz gerekir derler. ben o donanımda değilim, nota da usûl de bilmem. ben ses sanatçısı değilim, ben ses sanatçılarını taklit eden biriyim." dedi içtenlikle. oysa sesine, bilgisine, görgüsüne bakmadan türk sanat müziği albümü çıkartmış onlarcasından, yüzlercesinden çok daha iyi söylerdi bir plak doldursaydı.

    ben de sordum dün, "türk mizahına gırgır gibi, fırt gibi, ferhan şensoy ve nicesi gibi yön vermiş insanlardansınız. ismim hakan, çocukluğumdan beri insanlar bana 'hakan abi!' diye takılır. peki siz kime gülersiniz, sizi güldüren nedir?" diye. "en başta zeki alasya!" dedi, "az oyunla güldürmeyi başaranları da severim. mesela ingiliz mizahı hoşuma gider, peter sellers hayranıyımdır. o bir şey yapmadan da güldürmeyi bilir. şimdilerde büyük büyük oynanıyor ama mizah, tiyatro aynı zamanda ekonomik de olabilmelidir." dedi ve ekledi "tamam mı haakıııınaaaaaabiiiiiiii?!?"

    yıllar yıllar önce, daha 11-12 yaşlarında çocukken, izmir enternasyonel fuarı'nda, aşkolsun'da izlemiştim, neredeyse 40 yıl sonra yine aynı yerde sayenizde umutlarımı tazeledim, hiçbir şey için geç olmadığını anladım üstâdım. tanrım size sağlıklı ömür versin ve zekinizle cennette buluştursun umarım.

    ekleme: 80'ine gelmişken mahkeme koridorlarında süründürdüler bu adamı. dün sorulan sorulardan birine yanıtında dedi ki: "sanatçı dostlarım, çevrem tabii ki bana destek oldu. biz birbirimizi kollarız, bu doğal bir şey. ama sizlerin bana sahip çıkması beni çok mutlu etti. layığımdan çok daha fazlasını verdiniz siz bana, size olan bu borcumu nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum."