hesabın var mı? giriş yap

  • sinirden elimi ayağımı titreten lanet olası durumdur.

    ihracat ağırlıklı çalışan bir firmayız. geçen hafta başında siparişini geçtiğim malzeme için önce %50 ödeme talep edildi, ödedik şimdi ödemeyi iade edip fiyat güncellenecek dediler.

    boya siparişimiz fabrika tarafından iptal edildi. siparişini 1 ay önce verdiğimiz kaynak telleri halen gelecek.

    sürekli övündükleri ihracatçı yakında işleri durdurma kararı alabilir. durum inanın çok kötü.

    ekleme: bu süreçte banka limitlerinin de işe yaramadığını gördük. 15m limitin içinde dolar bazında verilen riskler olduğu için şu an limit 20m üzerinde görünüyor ve kredi kartına bile bloke koyuyor banka.

    altta arkadaşların da dediği gibi sadece dolar bazında fiyat alabiliyoruz o da malzeme varsa. çelik sektörü için kötü günler yakınlarda gibi.

  • marvel’ın disney+ dizileri şu ana kadar mcu’da gördüğümüz karakterlerin spin-off projeleriydi. moon knight ile birlikte ilk defa daha önce mcu projelerinde hiç görünmemiş bir karaktere odaklanıyoruz. o yüzden mcu da ilk kez göreceğimiz moon knight, she-hulk ve ms. marvel gibi projelerin önceki disney+ projelerinden daha heyecan verici olduğunu düşünüyorum.

    fragmana geçmeden önce moon knight’ın çizgi roman geçmişine bakmamız gerekiyor. karakter ilk kez 1975 yılında yayınlanan werewolf by night serisinin 32. sayısı ile okuyucu karşısına çıkıyor. marc spector bir paralı asker. bir görev sırasında çölde ölüme terk ediliyor. öldükten sonra mısır ay tanrısı khonshu tarafından hayata geri getiriliyor. karakteri diğer süper kahramanlardan en fazla ayıran özelliği de çoklu kişilik bozukluğuna sahip olması. asıl kimliği olan marc spector dışında en önemli diğer kişilikleri milyoner steven grant ve taksi şoförü jake lockley.

    karakterin çoklu kişilik bozukluğu gibi bir rahatsızlığının olması elbette onu canlandıran aktörden yüksek seviyede bir performans göstermesini gerektiriyor. ki sadece yukarıda bahsettiğimiz üç kişilikten bahsetmiyoruz. moon knight yayınlandığı süre boyunca ve halen sadece bu üç kişiliğin dışında da çok sayıda kişiliğe sahip oldu. işte bu noktada oscar ısaac’in çok iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. fragmanda da görüldüğü gibi fiziksel olarak rolüne yakışmasının yanında moon knight’ın farklı kişiliklerini çok başarılı şekilde yansıtacağını düşünüyorum.

    fragmanda ilk tanıştığımız kişilik steven grant. çizgi romanlardan biraz farklı olarak ingiliz bir karakter olarak tasarlanmış ve hediyelik eşya dükkanında çalışıyor. çizgi romandaki steven’ın bruce wayne’e fazla benzemesinden bu şekilde kaçınılmış gibi görünüyor. bu değişim kişilik geçişleri sırasında aksan kullanmak için oscar ısaac’in de elini güçlendirmiş. beklemediğim şey ise fragmanda ana kişiliğin marc’ın aksine steven gibi durması. ama tahminim bunun hikayede twist uygulamak için bir araç olarak kullanılacağı. steven dizinin ilerleyen kısımlarında asıl doğduğu ve moon knight güçlerini kazandığı kimliğin marc spector olduğunu öğrenecek.

    ethan hawke dizide arthur harrow karakterini canlandıracak. harrow aslında tek sayıda çıkan bir villain çizgi romanlarda. o yüzden moon knight ile yoğun bir geçmişlerinin olduğunu söyleyemeyiz. yalnız ethan hawke’yi mcu’da villain olarak izlemek çok keyifli olacak. oscar ısaac ile de güçlü bir kimya yakalayacaklardır.

    dizi ana eksenine olması gerektiği gibi marc spector’ın kişilik çatışmalarını almış. moon knight’ı diğer herkesten ayıran zaten bu kişilik bölünmeleri. bunun başarılı şekilde ekrana getirirlerse karakteri son derece uygun şekilde uyarlamış olurlar. mısır mitolojisine ait figürleri görmesi, neyin gerçek neyin gerçek olmadığını karıştırması son yıllarda yayınlanan moon knight çizgi romanlarıyla paralellik oluşturmuş. dizi çizgi romanlardaki gerekli bütün şeyleri bir araya getirmiş gibi görünüyor.

    marvel ağırdan ağırdan supernatural olarak isimlendireceğimiz karakterleri evrene sokmaya başladı. doctor strange zaten bunlardan biri, moon knight geliyor, werewolf by night ve blade yolda. çok yakında ghost rider ile alakalı da güzel haberler alacağımızı düşünüyorum. aktör olarak baktığımızda da bu karakterlerin olgun ve tanınan çok yetenekli oyunculardan seçtiklerini görüyoruz; benedict cumberbatch, oscar ısaac, gael garcia bernal (yakın zamanda resmi olarak açıklanması bekleniyor) mahershala ali gibi. marvel bu karakterlerle supernatural bir takım oluşturacaktır diye düşünüyorum.

    moon knight’ın kostümünü sona bırakmak istedim. kostüm için mumya konseptinden esinlenmek dahiyane bir fikir olmuş. kostüm nasıl olacak diye düşünürken aklıma böyle bir olasılığın gelmemesine çok şaşırdım. mumya gibi olması şu yönden de ilginç. önümüzdeki iki sene içerisinde marvel evreninde artık vampirler ve kurt adamlarda olacak. moon knight’ın bu tasarımıyla bir nevi mumya’da olmuş oldu. universal’ın dark universe evreni tek filmde kalırken marvel’ın gecenin yaratıkları konseptinde bile bu kadar derli toplu gidip bize o atmosferi de yaşatacak olması çok değerli bir şey.

    moon knight’in ilk fragmanı beklentileri fazlasıyla karşılayan bir fragman olmuş. diziye getirdikleri yeni fikirler çok başarılı duruyor. özellikle marc spactor ile değil de steven grant ile başlamak beni inanılmaz derecede merak ettirdi. teknik anlamda da dizi çok güzel duruyor. ki zaten hep söylediğimiz gibi disney+ bu dizileri sinema filmi prodüksiyonu gibi yaklaşıyor. şimdilik dizi ile alakalı her şey çok güzel duruyor.

  • saf, iyiniyetli fakat düz bir insandır.
    rönesans sonuçta herkes bir sanatla ilgileniyor, resimdir, mimaridir, heykeldir... ee haliyle her tarafta bir boya kokusu, tiner kokusu, vernik kokusu filan, bir süre sonra rahatsız olmuş belli ki adamcağız. en sonunda da isyan etmiş, ''yeter lan'' demiş, ''boya kokusundan kafam beynim döndü, rönesans'ı batsin'' demiş.

    ''işte bu anlayış yüzünden ülkemizde sanat gelişmiyor'' diyerek bir hıncal uluç yazısı tadında bitiriyorum izninizle entryimi

  • düşünün tüm ülke sizden nefret ediyor. ama ülkedeki tek adam, reis sizi seviyor ve sayıyor. sırf bu sebeple size hiçbir şey olmuyor ama insanlar canından oluyor. işte niye akp’nin oyları düşmüyor diye merak ediyorsunuz ya? reis’in iyi tarafında olmak bu kadar karlı bir iş. sizin ufak çıkarlarınızın insanların canından daha değerli olduğu bir düzen, bencil ve cahil insanlar için cennettir.

  • şöyle oluyor:

    eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.

    ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.

    evet, hizmet aldığım için utanıyorum.

    cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...

    kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...

  • daha önce diğer yazar arkadaşların belirttiği gibi tam bir arap "devlet başkanı" sarayı gibi duruyor. eğer ileride olurda barışırlarsa esed bence çok beğenir burayı. baas zevklerine uygun bir yapı.
    türkiye'nin itibarını arttıracağı falan konuşuluyordu. gelişmiş ülkeler bizim gibi "betonperest" değil, bu bina olsa olsa türkiye'nin itibarını azaltır.
    yaklaşık 1 senedir ispanya'da çalışıyorum, dün arjantinli bir iş arkadaşım beraber yemek yerken bu sarayı gazetede okuduğunu, 300 milyon euro'ya mal olduğunu duyduğunu söyledi. yürütmeyi durdurma ve yıkım kararlarını da duymuş, inşaatın buna rağmen devam etmesine pek anlam verememiş, "bu tarz bir hareket bir cumhurbaşkanının değil ancak bir kralın yapacağı bir iş" dedi. ben de cevap veremedim ne diyeyim, "diego dur allahını seversen zaten ortalık karışık" dedim. arkadaşın adı diego olduğu için de iyi oldu, güzel oldu. zaten bu söz öbeğini ara ara söyleyebilmek için etrafımda tutuyorum elemanı.