ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cübbeli ahmet ile kadın doktorun fotoğrafı
-
her sınıfta, atatürk'ün fotoğrafının yanına asılması gereken, simge görsel dir.
sağlık sıhhat yerindeyken " kızları okutmayın, buluğ çağında evlendirin yoksa çok ayıp olur günah olur " diyen yobaz tipler, can boğaza gelince o okumuş kızların elinde şifa arıyorlar.
yok mu depremi engelleyen, roketleri düşüren şeyhlerinin öğrettiği bir dua? oku, üfle, zımba gibi ol. niye namahrem eli değdiriyorsun vücuduna.
edit: iftira attığımı söylemişler buyurun kendi ağzından dinleyin: video
nasıl da saydırıyor hem okuyan, hem çalışan kadınlara.
güneşin kızları
-
ahahahhahaaa az önce efsane bir sahnesine şahit olduğum dizi. 3 katlı bir evin çatısından düşen kızı en az bir 15 metrelik depar atıp aşağıda yakalayan erkek karakteri görmemle yarılmam bir oldu. lan hadi senarist yazdı, yönetmen çekelim dedi de ey oyuncular siz neden oynadınız lan bunu ? *
(bkz: lan hepiniz ordaydınız be) *
13 temmuz 2023 menzil tövbe iptal rezaleti
-
3 kuruş kâr edeceğim diye ekonomik tövbe alıyorsunuz sonra buradan tövbem iptal oldu diye ağlıyorsunuz.
benim tüm tövbelerim iptal olmayan exculusive tövbeler ve hepsi de halen geçerli. pahalı tövbe alanlara enayi gözüyle bakanlar şimdi utanırlar mı acaba?
rezalet puanım 10 üzerinden 2, o da haber vermeden iptal ettikleri için. insan önceden bir mail atar.
1 euronun 10 isveç kronu olması
-
kron'dan 1 sıfır silerek sorunu çözebilirler ama ihtiyaç duymuyorlar zira paralarının değeri euro karşısında her geçen gün erimiyor. ayrıca bütün hayat euro bazında akıyor, kazançlar da buna dahil. türkiye'de masraflar euro bazında akıyor (çoğu mal ithal olduğu için), ancak maaşlar tl bazında. halk bu yüzden fakir.
isveçle kendimizi aynı sınıfta görmek için olması gereken şuydu:
1 euro 10 tl'ye eşit
asgari ücret 1500 euro
kiralar 1000 euro
ortalama maaş ülke genelinde 3000 euro
isveç ile tek benzerliğimiz ilk madde. gerisi tamamen farklı. zaten isveç'e gittiğiniz an, hiçbir parametreye bakmanıza gerek yok, sokakta dolaşınca zaten anlıyorsunuz neyin ne olduğunu.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
(23 nisan öncesi okulda yapılacak etkinlikleri içeren bir bilgilendirme yazısı gelmiş, atatürk büstüne bırakılmak üzere bir adet karanfil istenmiştir. ege (5 yaş) karanfilini alıp okula gitmiştir. akşam okul dönüşü...)
romica: eee, ne yaptınız bugün?
ege: ne olsun sanki, çeşitli faaliyetler.
romica: 23 nisan neymiş peki biliyor musun?
ege: çocuk bayramı, atatürk hediye etmiş çocuklara.
romica: atatürk kimmiş peki?
ege: aman anne ya bilmiyor musun? ulu önder, düşmanlardan kurtardı ya!
romica: canım senin neler bildiğini merak ediyorum...
ege: biliyor musun anne, atatürk tek başına atmamış düşmanları...
romica: öyle mi? kimlerle beraber atmış peki?
ege: eski dedeler, nineler, anneler, babalar beraber savaşmışlar!
romica: öyle mi?
ege: evet, ve hepsi kendini feda etmiş vay canına!
romica: peki çiçek koydunuz mu büste?
ege: yan sınıftaki bütün öğrenciler bıraktı, gördüm.
romica: sizin sınıf bırakmadı mı?
ege: bir kişi hariç herkes bıraktı?
romica: kim bırakmadı?
ege: ben bırakmadım, öğretmenim de çok ayıp dedi.
romica: neden bırakmadın?
ege: anne, o sadece heykel, benim gerçekten nefes alan, ip atlayan, şarkı söyleyen bir kız arkadaşım var!
akp'nin %16 aldığı istanbul ilçesi
-
muhafazakar kini ve nefretinin odağı olmuş ilçedir. öyleki %60 fark yemiş olmanın acısını tepesinden helikopter, sokağından polis eksik etmeyerek çıkartıyor.
(bkz: beşiktaş)
belirsizliğe tahammül edememek
-
sosyal psikolog geert hofstede'nin kültürler arası farklılıkları çalışırken kullandığı boyutlardan birisidir aynı zamanda belirsizliğe tahammül edememe/belirsizlikten kaçınma.
çalışmada ülkelerin bu boyuttan edindikleri skorun, o kültürün insanlarının belirsizlik ya da bilinmezlik durumlarında ne dereceye kadar tehdit altında hissettiklerini ve bunlarla başa çıkabilmek için geliştirdikleri inanç sistemlerinin varlığını yansıttığını söyler hofstede.
türkiye'nin bu boyuttaki skoru ise 85'tir. ve şöyle yorumlanır:
ülkede yasa ve kurallara büyük bir ihtiyaç vardır. belirsizliğin sebep verdiği kaygıyı en aza indirmek için insanlar ritüellere başvurmaktadırlar. ve bu ritüeller, dışarıdan bakıldığında, insanların pek çok "allah" referansıyla dindar görünmesini sağlasa da aslında toplumda gerginliği aza indirmek için kullanılan geleneksel toplumsal modellerdir.
yani allah'ın dediği olur, nasip kader kısmet, hayırlısı demeyeydik o kadar belirsizlikle nasıl başa çıkardık değil mi?
bu boyutta düşük skor sahibi kültürlerin ise yapılandırılmamış ya da değişken çevrelerde de rahat hissettikleri ve olabildiğince az kurala sahip olabildikleri, daha pragmatik davrandıkları, değişime daha sıcak baktıkları ve daha kolay risk aldıkları bulgular arasında.
sosyal psikolojinin çalışma alanında olan belirsizlik tahammülünün aynı zamanda işyeri davranışları, iş dünyası, özellikle çok kültürlü şirketlerde iletişim, politika, eğitim, tüketici davranışları gibi pek çok konunun da çalışma alanına girdiğini görmekteyiz.
örneğin eğitim alanında, bizim gibi belirsizlikten kaçınma puanı yüksek ülkelerde öğretmenlerin her şeye hakim olduğu/olması gerektiği düşüncesi hakimdir ve öğrenme daha yapılandırılmış formattadır. matematik ve fen bilimleri öne çıkarılır. mesela beden eğitimi dersine çıkarılmayıp da sınıf öğretmeni tarafından içeride öğrencilere matematik sorusu çözdürülen tek ilkokul öğrencisi ben değilimdir bence sözlükte.* matematik derslerinin her daim genel geçer kurallarının olması, soruların tek cevabı olması, yani belirsizlikten uzak olması belki bizim için rahatlatıcı etmenlerdir. ancak, belirsizlikten kaçınma puanı düşük ülkelerde öğretmene her şeyi bilen kişi görevi biçilmiyor ve öğrenme süreci daha esnek ve temel bilimlere daha az odaklanmış olarak ilerliyor.
dil öğrenirken de bizim öğrencilerin dilbilgisi ve kural öğrenme merakı buradan gelebilir diye düşünüyorum bazen. bunların farkında olmak öğretmenler açısından faydalı çünkü bu kültürel boyuttan dolayı risk almaktan kaçınan sınıfta konuşmayan öğrencinin bir şekilde cesaretlendirilmesi ve dili sadece belli kuralları olan bir dilbilgisi üzerinden düşünme alışkanlığının giderilmesi gerekiyor.
bitirmeden not: hofstede'nin çalışması ülkeler bazında göstergeleri olan bir çalışmadır, bireyler bazında elbette her şey daha farklı olabilir.
kaynaklar:
https://geert-hofstede.com/turkey.html
https://en.0wikipedia.org/…zxj0ywludhlfyxzvawrhbmnl
edit: imla
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
bornova küçükpark'ı mesken tutmuş, doğulu, boyacı çocuklardan biriyle girilen diyalogdan alıntıdır:
...
m.o.k: sesin güzel mi senin, bi şarkı söyle bakayım bize
boyacı: söliyim abi, sorı sorı'yı** sölliyim mi abi?
m.o.k: söyle bakiyim
boyacı: sorrı sorrı, kimin yoorı, en güzeali, beanim sorıı. nasıl abi?
m.o.k: ehehe, aferim. bi de mavi mavi'yi söyle bakalım
boyacı: *biraz düşünür* moovi moovi, kimin yoorı, en güzealii, beanim sorıı, yok moovi..
m.o.k: puhaha, lan ibrahim tatlıses'in mavi mavi'sini bilmiyo musun sen
boyacı: *kendinden emin bir şekilde* abi o moavi moavi diilki mosmavi..
andromeda galaksisine gitmenin imkansız olması
kimi benden çok sevdiysen onu senden alırım
-
"allah, der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım... ve ekler , o'nsuz yaşayamam deme, seni o'nsuz da yaşatırım... ve mevsimler geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur.. aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya işte.. olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.. düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.. en garibi de budur ya, öldüm der durur, yine de yaşarsın."
mevlana
son günlerde yaşanan statik elektrik çarpmaları
-
bana özel sandığım bir durum. üç gündür günde birkaç doz çarpılıyorum.
edit 1: başlığı açan kayıp. arkadaş son kez çarpıldı sanırım?
edit 2: geri geldi, yanlışlıkla silinmiş entry.
genetik olarak suça meyilli olmak
-
bu konuyla alakalı literatürde sonsuz bir kargaşa var ve sözlüğe yansıması da çok doğal. ama bana göre, bizzat bu konuyu çalışan bir neuroscience uzmanının başına gelen bir olayla tartışmaya nokta konmuştur.
sinir-bilimci jim fallon, psikopat katillerin beyin taraması sonuçlarına bakarken orbital kortekslerinde bir hareketsizlik tespit ediyor. bir süre sonra kişisel bir proje sebebiyle kendi ailesinin alzheimer durumunu kontrol etmek için ailesinin ve kendisinin beyin taramaları sonuçlarını alıyor.
tarama sonuçlarına bakarken jim, ailesinin ok'sinin aktivitesini normal olarak tespit ediyor. ama kendisininkini ile psikopatlar arasında aynı aktivite eksikliği var. sonra annesi jim'e aile geçmişini araştırmasını tavsiye ediyor. ve jim, ilki 1673 yılına uzanan ve anne katili olarak üzere ailesinde tam 7 tane katil buluyor!
jim bütün kan testlerinde "katil adayı" olarak çıkıyor, öyle ki o zamanki genetikçiler bu durumu peşpeşe 15 düşeş atmaya benzetiyorlar, jim'in şimdiye kadar katil olmaması garipsenmeye bile başlanıyor. düşünsenize bütün gen haritanız sizi "katil" gösterirken siz şaşkın şaşkın etrafa bakıyor durumunda gibisiniz.
sonuç olarak jim, katil olmuyor ama korkudan kimseyle güçlü duygusal bir bağ da kuramıyor. ileride bir gün şiddetli bir duygusal sarsılma yaşayacağından ürküyor bir yandan.
bu konu için çok fazla haber yazıldı, şu ayrıca isteyenler için okunabilir: http://www.wsj.com/articles/sb125745788725531839
defalarca söylendiği üzere, gen size bir "eğilim" verebilir, ancak hiçbir gen sizi tek başına katil yapmaz (xyy bile olsa), suç davranışı çevreden de doğrudan etkilenir.
her zaman söyleniyor ama biz bunu bir türlü yerleştiremedik, yine ve yeniden: (bkz: nature vs. nurture)