hesabın var mı? giriş yap

  • eğer engelli bir birey değilseniz,merdiven kullanmanızı tavsiye ederim! hatta merdiven çıkmak istemeyenler için yürüyen merdiven dahi bulunuyor! çok etkileyici değil mi

  • okulun dışında tüp arabası geçince zil çaldı sanıp sınıfı terkeden bir hocanın yaptığı sınav sırasında zaten iki küçük çizgiden ibaret olan gözlerini görememem sonucu "anam hoca uyuyo galiba abanayım kopyaya" diyerek iyice gözlere konsantre olmam. hocanın gözlerinde kaybolmam. hocanın "ne bakıyorsun lan" demesi sonucu kendime gelmem.

  • bu vesileyle artık şu köy güzellemelerini de bırakalım artık, köy cehalettir, dedikodudur, körlüktür. küçük yerlerde insanlara nasıl acımasızca lakaplar takıldığını hatırlayın.

  • ''fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı''

  • spor yatirimlari ve takimlarin uzerindeki etkileri muhtesem derecede basarili, enerji icecegi firmasi.

    formula 1'de inanilmaz bir basarilari var. yillarca sampiyon olmus bir takimlari var. su an scuderia ferrari ve mercedes ile birlikte en baskin 3 takimdan biri red bull ve ustelik bir de scuderia toro rosso var.

    bugun 2019 rusya gp'yi sunarken serhan acar su anda yarisan pilotlarin cogunun red bull'un akademisinden geldigini belirtti. sanirim 8 yarisci vardi saydigi isimler arasinda, ki inanilmaz yuksek bir oran bu.

    red bull salzburg, rb leipzig, new york red bulls ise en basta gelen futbol kulupleri. hem de oyle "takimi alalim, ismimizi verelim, sonra da ne yaparlarsa yapsinlar" gibi bir yaklasimlari da yok. ozellikle salzburg muhtesem bir proje oldu resmen.

    oyuncu bonservislerine odenen ve satisindan alinan bonservisler euro cinsinden soyle;

    naby keita -> 1.5m - 24m
    sadio mane -> 4m - 23m
    amadou haidara -> 800k - 19m
    duje caleta-car -> 0 - 19m
    munnas dabur -> 5m - 17m
    diadie samassekou -> 0 - 12m
    kevin kampl -> 3m - 12m
    valentino lazaro -> altyapi - 10.5m
    xaver schlager -> altyapi - 15m
    stefan lainer -> altyapi 12.5m
    valon berisha -> 2.8m - 7.6m

    bu arada bonservis odenen oyunculardan biri haric tamami 21 yas ve altindaki oyuncular ve ustelik cogu da 18 - 19 yasinda. biri haric dedigimin de yasi 24.

    reklam politikalari sayesinde "adrenalin" iceren sporlarin ya da gosterilerin artik ilk akla gelen ismi oldu sirket. ornek olarak bir kac yil once tum dunyanin canli yayinda izledigi felix baumgartner'in kiyafetine bakilabilir.

    bunlarin disinda da e-spor, nascar, motor sporlari ve yelken gibi pek cok spor dalinda yine takimlari/sponsorluklari bulunuyor. bir icecek markasi olarak baslayip, dogru bir politika ve basari ile bu kadar iyi bir sekilde isimlerinden soz ettirmeleri gercekten cok buyuk bir is.

  • saf, iyiniyetli fakat düz bir insandır.
    rönesans sonuçta herkes bir sanatla ilgileniyor, resimdir, mimaridir, heykeldir... ee haliyle her tarafta bir boya kokusu, tiner kokusu, vernik kokusu filan, bir süre sonra rahatsız olmuş belli ki adamcağız. en sonunda da isyan etmiş, ''yeter lan'' demiş, ''boya kokusundan kafam beynim döndü, rönesans'ı batsin'' demiş.

    ''işte bu anlayış yüzünden ülkemizde sanat gelişmiyor'' diyerek bir hıncal uluç yazısı tadında bitiriyorum izninizle entryimi

  • her şey bir friendfeed iletisi ile başladı. ne kadar dalga ne kadar gerçek olduğu bilinmez, birisi sözlükte yazılanlardan dolayı iki polisin kapısına dayandığını iddia ediyordu. önce olayın doğrulanmasına çalışıldı. evet olay doğruydu. sonra olayın niteliği anlaşılmaya çalışıldı. klasik olarak dini değerlere hakaret prim yapar mı hocu olayıydı. buraya kadar olay bilindik bir türkiye hikayesiydi, ekşi sözlük hikayesi değildi.

    sonuçta buraya üye olan herkes, asgari olarak okuma yazma biliyor demekti. yazdıklarından dolayı dava konusu olabileceğini ve sözlüğün kendisini legal planda savunmayacağını da biliyor olması gerekti. malum hukuk ilkesi yasayı bilmek mazeret sayılmaz ve bu bir ekşi sözlük yasasıydı. bireysel bir ihbar ve bununla bireysel olarak mücadele etmesi gereken yazarlar vardı.

    burada tek bir gariplik vardı. savcılık entryi silin dediğinde, yazara danışmadan kendi hukuk gücüne güvenerek hayır çekmeyi bilen site yönetimi, yazarın soruşturma konusu olmasında bahis görmezken, hatta reklamım olcak hafız diye avuç kaşırken, iş o yazara durumu bildirmeye gelince kanun boyle yalanına sığınıyordu.

    zaman geçtikçe hikaye garipleşmeye başladı. çünkü bireysel bir şikayet değil belli bir başlıkta yazan yazarlara toplu bir saldırı vardı. sözlük yazarlarının hiçbir haberi olmaksızın sadece sözlük yönetiminin bilgisi dahilinde, bu işlerdeki inatçılığıyla meşhur biri tek tek ihbarda bulunmuştu. yani olay yazan yazarların bireysel sorumluluğu değil sözlüğün kendisiydi. ama karşı taraf kurnazca davranarak sözlüğe yönelmiyor, yazarlar üzerinden dolanıyordu. ki sözlüğe yönelmesi halinde leoparı karşısına alacaktı. malum leopar ve zebra ekmek kapılarına yönelik en küçük bir riskte hemen ayaklanıveriyorlardı.

    aynı adresden aynı anda 100 istem gelse ddos saldırısı var diye alarma geçen sözlük yönetimi, aynı adresten peş peşe yazarlarına yönelen bu saldırının, bireysel olarak yazarlarına değil bizatihi kendi varlığına yöneldiğini görmüyor, görmek istemiyor ve hala aynı kavalı üflemeye devam ediyordu. hatta daha da korkakcası bunu o yazarlardan saklıyordu. çünkü o yazarlardan hiçbiri arkadaşları, eşi dostu filan değildi. öyle olsa malum alttan haber uçururlardı yoksa canım. onun yerine her zaman yaptıklarını yapıp peşlerine bir sürü fare takılmasını sağlayacak kaval nağmelerini üflemeye devam ediyorlardı.

    şimdi sayısı bilinmeyen, sözlük yönetimince yasalar böyle bahanesi ile kendilerine haber bile verilmeyen sözlük yazarları haklarındaki ihbara istinaden yapılacak işlemi bekliyor veya beklemiyor. sözlük yönetimi bu yol bir kere açıldığında ve duyulduğunda sözlüğün ağzına sıçılacağını anlamıyor bile. tek bildiğimiz aralarında ssg, kanzuk veya onların sevdiği birilerinin, yani yasaların işlemez hale gelmesini sağlayacak birilerinin olmadığı. ha leopar. onun başlığına yakında sakallı bir abi şu bakınızı verecek:

    (bkz: kuyruğunu tutmadan leopar böyle sikilir)

    benim onbinlerce sıradan sözlük yazarından biri olarak bu hikayeden kendi payıma çıkardığım şu: allahı kitabı tık olan ve kendilerini asgari esnaf ahlakından bile azade kıldıklarını cümle aleme ilan edenlerin tek bir fazla tık elde etmesini bile engellemek. olur ya tesadüfen biri bir konuda gugılda sörç yaparken entarime rastlar da siteyi tıklar diye silerim entarilerimi, canım yazmak isteyince yazarım, eğlenmek isteyince eğlenirim, sıfır katkı maksimum keyif. tıpkı as you like it.

  • bir bulgar olarak (bu kadar iyi türkçe konuştuğuma bakmayin, busbulgarım) alnim acik başım dik bir şekilde kalan hayatıma devam etmemi sağlayan 43 dakikadır. yeni sezona 17 galibiyet ile başlayan fenerbahçe karşısında ilk 43 dakika oynadığımız oyun ve maçı beraberlikte tutmamız dunya ve bulgar futbolu adına tarifi imkansız bir haz. ha biz bu 43 dakikayı yaşamısiz ha muhammed yollanmış miraca. bugün itibari ile futbol izlemeyi zirvede bırakıyorum. takimimla gurur duyuyorum.