hesabın var mı? giriş yap

  • "sağ çıksalar ne olacak" gibi korkunç bir cümlenin geçtiği, ne kadar lanet bir ülkede yaşadığımızın tekrar fark ettiren açıklamalar.

    "karaman’da su patlaması sonucu çöken ocakta mahsur kalan işçilerden mehmet bahar’ın eşi emiş bahar madenin kötü koşullarına ve yetkililerin umarsamazlığına isyan etti.

    isyanın gözyaşlarıyla anlatan emiş bahar, çalışma koşullarının kötülüğünü ve geçim sıkıntılarını belirterek "içeriden sağ çıksalar ne yapacağız? üç aydır bizi yedirdiler, bitirdiler. maaşlarını düzgün vermediler. elimizde yiyecek ekmek koymayıncaya kadar uğraştılar. şimdi de canlarını aldılar. sağ çıksalar ne olacak, çıkmasalar ne olacak? maaşlarını düzenli vermezlerdi. ekmeklerini ellerinden aldılar. servislerini ellerinden aldılar. güneyyurt'u yediler bitirdiler. güneyyurdu bitirdikleri gibi her tarafı bitirdiler"

    bizim halimiz ne olacak? bitirdiler bizi, bitirdiler. bugünü yarına atarlar, yarını öbür güne atarlar. üç aydır maaş yüzü görmeyiz. eller bayram yaptı, biz yapamadık, eller kurban kesti, biz kesemedik. bu darlığın bir bolluğu olurdu ama olmuyor işte, olmuyor. dün öğleden beri içeride sağ adam mı kalır? memuruz deyip gezerler. işçilerin sırtından memurlar... ama bunları süründürmeli. hepsini süründürmeli"

    video

  • " uşak’ta çalıştığı taş ocağında kum yığınının altında kalarak hayatını kaybeden işçi ismail taran’ı (49), ailesinin elleriyle kumları kazarak çıkardığı anlara ilişkin yürek yakan görüntüler ortaya çıktı.

    babasını kum yığınından çıkaran 20 yaşındaki arafettin taran, “bu anı ömür boyu unutamayacağım. hiçbir yetkili yanımızda yoktu” dedi. aile, şirketin sahibi ve tüm sorumlulardan şikayetçi oldu. şirket tarafından olayın kapatılması için aileye 500 bin tl ‘kan parası’ teklif edildiği ileri sürüldü.

    öte yandan, ölen işçinin otopsisine giren adli tıp doktorunun ise ilk raporunda ‘evde kalp krizi sonucu öldüğü’ şeklinde skandal bir tespitte bulunduğu ortaya çıktı. ailenin doktor hakkındaki suç duyurusuna ise takipsizlik verildi. "

  • ulan sabah haberi gördüğümden beri kendime gelemedim. bir hafta önce engin öksüz ve arkadaşı abdullah türk motorlarıyla türkiye doğu turuna çıkmışlardı. üç gündür de şanlıurfa'da birecik ile halfeti yoluna girdiklerinden beri kendilerinden haber alınamıyordu.
    kötü haber malesef bugün geldi.

    "herkesin tanidigi ve cok sevdigi engin öksüz ve abdullah türk abilerimizi urfa halfeti istikametinde kalleşce adice insanliga sigmayan bi sekilde silahla vurularak öldürülmüş ve jandarma ekipleri tarafindan bulunmustur... mubarek günün suyu hurmetine mekani cennet olsun. tüm motosiklet dostlarının başı sağolsun acimiz tarif edilemez sekilde büyük... şuan eşi ve kardesleriyle birlikteyim allah sabir versin geride kalanlara"

    ortada inanılmaz bir olay var. bu insanların günahı neydi de öldürdünüz? kendilerini şahsen tanımıyorum ama motor gruplarında gezilerini takip ediyordum. ne oldu orda? neden? kimisi suriyeli mülteciler demeye bile başladı. hafta sonu motorcular eylemlerden bahsediyor.

    anlamıyorum sözlük. iki tane çınar gibi adam bok yoluna öldürüldü bu memlekette. yine!
    bunu da unutma.

    edit: dün öğleden sonra motosikletleri(kontak anahtarları üzerinde) ve eşyaları jandarma tarafından çeken köyü'nde üstü branda ile örtülü vaziyette bulunmuş. ilginç bir detay.

    edit 2: engin öksüz'ün cenazesi bugün (24/07) 23:25 saatlerinde sabiha gökçen'e getirelecekmiş adana'dan. yalnız bırakmak istemeyenler için.
    bir yakınının iletisi "engin abim sizleri güçlü dimdik gormek isterdi sizde metanetinizi bozmadan sabiha gökçene 23:25 sularinda gelin ve yalniz birakmayin"

    edit 3: dün (31/07) şanlıurfa emniyeti olayla ilgili 4 kişi göz altına aldı. biz unuttuk ama ilginçtir bu sefer emniyet unutmadı.

    edit 4: (14/8) aileler dahil hiç birimiz yemedik.

    "şanlıurfa'da motorcu cinayetiyle iligili yeni gelişmeler yaşandı.
    şanlıurfa emniyeti tarafından oluşturulan 20 kişilik özel ekip 4 kişiyi gözaltına aldı.
    cinayeti çözmek için kurulan özel ekip, birecik ve halfeti'deki tüm motosiklet sürücülerinin kaydını çıkarttı.
    yaklaşık 500 kişiyle görüşen özel ekip durumundan şühpelendiği 4 kişiyi gözaltına aldı.
    polisler ayrıca uyuşturucu bağımlısı şahısların da ifadesini aldı."
    haber linki

    mobese kayıtlarını inceleyen polis, cinayetin ardından kameraya takılan 2 kişiyi arıyor.
    ntvmsnbc
    engün öksüz facebook
    haber linki

  • her gün kezban turk kızı, her erkeğin kendini s*keceğini sanan kezban turk kızları gibi ifadelerle başlayan cümleler kurmayı çok seven sevgilim sozluk yazarlarının bu duyarlılığı beni ve muhtemelen tüm
    kezban kardeşkerimi duygulandırmış tavsiyelerdir.

  • başlık: ergenliğimin kara günü
    entry: huzurlu bir akşamdı, kapalı kapılar arkasında o günlerde beni en özel hissettiren şeyi yapmıştım gene;osbir.
    neyse oturuyorum takılıyorum beyler, üst komşumuz geldi. 2 tane de taş gibi kızı vardı. kakara kikiriler, bunlar yanıma geldi sonra. önceki gece düğüne gitmişler, kamerayla düğünü çekmişler, açaymışımda izleyeymişik!. kitle kalabalık, aç gözlü!, düğün görmek isteyen; bir komşu, iki kızı, babaları, annem, kardeşim, yiğenim. aldım ön usb den taktım kamerayı. görmedi koduğum bilgisayarı. kasayı çektim biraz, arkaya uzandım taktım. doğruldum yerimde. otomatik kullan geldi amk, videoyu oynat dedim. herhangi bir intro yok, oyuncuların adını gösteren bir yazıda yok, videoyu çeken firmanın şahsın ismide yazmadı. latin olduğu her halinden belli bir abimiz, kadını karyolanın başına doğru eğmiş, tüm hırsıyla gibiyordu. şoktan kurtulup kapatana kadar büyük bi yaygara çıktı. kapattıktan sonra gözümü bilgisayarın ekranından ayırmadan öylece durdum. etrafımdaki konuşmaları dinledim. "kamerayı aldığımız çocuk hiç böyle bir çocuk değildi." "hemen arıycam o çocuğu terbiyesiz herif" falan. herkes odadan ayrıldı. ben o sürede taşları yerine oturtmuştum bile. kasanın arkasına eğildiğim sırada, kolum cd açma tuşuna basıyor, çıkan cd rom tekrar koluma çarpıp geri gidiyor, bilg. kamerayı gene görmüyor, otomatik kullanda cd yi açıyor.
    beyler 11 yıl geçti, o vidyodaki kadının yüzündeki acıyla karışık zevk ifadesi hala gözümün önünde. olaydan sonra yemekten içmekten kesildim. kendimi insanlara unutturmaya çalıştım. hayatımda hala etkilerini görüyorum.

  • bu filmin bir de 1943 yılında nazi almanyası tarafından propaganda amaçlı çekilen bir versiyonu var. youtube'da bulup izlemek mümkün.

    hatta direkt entry'nin sonunda link vereyim.

    filmde kapitalist patronlar titanic'in sahibi olan white star line şirketinin hisselerini manipüle etmeye çalışıyorlar. bir yandan da gemiye hız rekoru kırdırıp new york'a orijinal planlanandan bir gün önce getirip şirketin hisselerini patlatmayı planlıyorlar. bu arada gemideki yardımcı kaptanlardan biri alman ve bu alman eleman sürekli gemi mürettebatını "bu çok riskli, insanların hayatını riske atamayız" diye uyarıyor ama millet "sen almansın, ingilizlerin rekor kırmasını kıskanıyorsun" diye görmezden geliyorlar.

    titanic'in batacağı gün alman kaptan yardımcısı hala "gemi çok büyük tehlikede, yavaşlamalıyız ve dikkatli gitmeliyiz" diyor ama gemideki şirket yöneticileri "hayır bu gemi batırılamaz. eğer geç kalırsak hisselerimiz düşer" diyor. sonra da malum felaket oluyor.

    ayrıca filmde gemide zenginler lüks içinde yaşarken işçi kesiminin onlara hizmet etmesi filan da güzel gösterilmiş. bu filmdeki aşk hikayesi iki çalışan arasında geçiyor.

    film nazi almanya'nın propaganda bakanı joseph goebbels tarafından ortaya atılmış. filmde propagandası yapılan 3 konu var: 1) ingiliz ve alman kapitalistlerin kar uğruna insanların hayatını riske atması, 2) gemideki kahraman alman subayının herkese rağmen gemiyi kurtarmaya çalışması, 3) alman film çekim tekniklerinin üstünlüğü. bu filmde o dönemde çok az filmde görülen bir çok teknik kullanılmış ve kalite olarak dönemin üzerinde bir iş ortaya çıkmış.

    film o dönemler nazi işgali altında olan polonya'nın kuzeyindeki baltık denizi'nde çekilmiş. filmin çekiminde kullanılan dönemin yolcu gemisi ss cap arcona oldukça hazin bir hikayeye sahip. en başta yolcu gemisi olarak başlayan bu gemi daha sonra yük gemisine dönüyor ve savaş sırasında esirlerin içinde taşındığı bir deniz hapishanesine dönüşüyor. ingilizler tarafından vurulan gemi içindeki 5 bin esirle beraber suya gömülüyor ve bir anlamda titanic'le aynı kaderi paylaşmış oluyor.

    film almanya'da sinemalarda hiç gösterilmemiş. filmin gösterimi daha çok nazi işgali altındaki fransa, prag, viyana gibi şehirlerde gerçekleşmiş. o dönem savaşta olan almanya'nın şehirleri sürekli bombardıman altında olduğu için alman halkına bu kadar kaos ve ölüm barındıran bir film gösterilmek istenmemiş. film ikinci dünya savaşından sonra doğu bloku ülkelerinde ve rusya'da popülarite kazanmış. bunun sebebi filmdeki anti-kapitalist propaganda unsurları olmalı.

    filmin linki: https://www.youtube.com/watch?v=itj_yg-lous

  • askerden dönüp işsiz kaldığım zamanlarda çok kez yaşadık biz bunu. defalarca masa altından para uzattı bana.

    sonrasında ne mi oldu? evlendik.
    şimdi tüm hesapları ben ödüyorum.

  • orjinali "you have two cows" diye baslayan politik espri silsilesi.

    ornek:

    sosyalizm - "iki ineginiz varsa, devlet birini alir baskasina verir"
    komunizm - "iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir size sut verir"
    kapitalizm - "iki ineginiz varsa, birini satip boga alirsiniz"
    demokrasi - "iki ineginiz varsa, sutu kimin alacagina komsular karar verir"
    ek$i sozluk - "iki ineginiz varsa, devlet sutu 'bozulabilir' gerekcesiyle doker, sizi de ciftlikten kovar"

  • tabi canim ,sen sirf ehliyet aldin diye istedigin herkesi oldurme hakkina her zaman sahip olmak zorundasin.

    ne duzeyde sacmaladigini idrak etmekten uzak bir yazari onumuze koyan baslik.