hesabın var mı? giriş yap

  • - ben pelin'e aşığım hacı!
    - ben de
    - ben de
    - ben de
    - ben de
    - biz de (bunlar ikiz)
    - ben de
    - ben de
    - bende (türkçe dersi zayıf bunun)
    - ben de
    - ben de
    - bön dö (şişman evet)
    - ben de
    - bin die (ergenlik dönemi ses inceliği muzdaribi)
    - ben de...

  • bu kadın esasında soul ve pop-rock yapmasına rağmen neden rock'n roll'un kraliçesi olarak adlandırılıyordu, hiç düşündünüz mü?

    evet tina turner'ın müzik tarzı soul, r&b ve rock öğeleri içeriyor. sık sık "rock'n roll kraliçesi" olarak anılsa da, müziğinin ve kariyerinin tek bir türün ötesine geçtiğini not etmek önemli.

    tina turner, rock müzik sahnesindeki olağanüstü başarısı ve etkisi nedeniyle "queen of rock 'n' roll" unvanını kazandı. güçlü sesi, heyecan verici sahne duruşu ve müziğine rock unsurları katabilme yeteneği onu diğerlerinden ayırdı ve onu bu türdeki kadınlar için öncü yaptı. rock demek sadece gitar müziği demek değildir, turner'ınki gibi bir enerji ve duruş da ister. biraz da posterlerle var olur, deyim yerindeyse biraz poser'lık ister.

    tina turner'ın kariyerindeki belirleyici anlardan biri, 1980'lerde "private dancer" albümüyle solo çıkışıydı. "what's got to do with it" ve "better be good to me" gibi rock'tan etkilenen parçaları içeren bu albüm, onu uluslararası bir yıldız haline getirdi ve rock türünde mükemmel olma yeteneğini sergiledi.

    enerjik canlı performansları, ham vokalleri ve sahneyi yönetme şekli, bir rock ikonu olarak statüsünü daha da sağlamlaştırdı. tina turner'ın rock müziğe yaptığı katkılar çığır açıcıydı ve onun izinden giden sayısız sanatçıya ilham kaynağı oldu.

    tina turner'ın müzikal kökleri soul ve r&b'de yatsa da, rock müzik üzerindeki etkisi yadsınamaz. "queen of rock'n roll" başlığı, daha geniş müzikal çok yönlülüğüne rağmen, onun muazzam başarısını, etkisini ve bu tür üzerinde bıraktığı izi temsil ediyor.

  • bu şafaklarda yüzen alsancak söndürülemedi. [korkma] [vazgeç]
    yurdun üstünde tüten ocak bulundu, lütfen tum ocakları söndürüp tekrar deneyiniz. [tekrar dene] [vazgeç]
    windows bir yıldız buldu ve şimdi o yıldızı sizin için parlatıyor.
    seçili öge millet klasörünün dışına taşınamaz.

    bu nazlı hilal uyumlu kip'te çalıştığından sistem performansını olumsuz etkileyebilir. [çatma] [vazgeç]
    kahraman ırk yaratma sihirbazina hoşgeldiniz. [devam] [kapat]
    c: sürücüsünde dökülen kan bulundu. windows bu dökülen kanları helal edebilir. windows'un sizin için bu kanları helal etmesini ister misiniz? [ ] bu soruyu bir daha sorma [evet] [hayır]
    millet kullancısının istiklal klasörüne erişim yetkisi zaten mevcut. [tamam]

  • f klavye hakkında bir başka yanlış anlayış da: "q klavye dilimize uygun değil o yüzden diğer toplumlardan geride kalıyoruz".

    oğlum q klavye hiçbir dile uygun değil zaten. anlatmadılar mı size? q klavye dile uygunluk gözeterek değil, tam tersine ingilizce'de sık kullanılan harfler daktiloda aynı anda birbirine çarpıp takılmasın diye uzak dursun diye tasarlanmış, "yavaş olsun" diye. ingilizce'ye uygun klavye q klavye değil dvorak klavye.

    amerikalı da biliyor "dilimizi daha hızlı yazacağımız bir klavye olsa çok süper oluruz lan" demeyi ama kalkıp dvorak'ı zorlamıyor standart haline getirmiyor. niye? çünkü benim gibi sorgulayabilen bi kafaya sahip: (bkz: #27901261)

  • kendisine kilo vermesini ve verdiği kilolar karşılığında ilkyardım çantası ile yangın söndürücüyü arabaya yeniden koymasını tavsiye ediyorum.

  • yeni işe baslayanlara sorumluluk verilmekten hiç çekinilmeyen bir iş ortamıdır. staj yaptığım dönemde ilk gün manager a "mr. soyadı" diye hitap etmiştim de, öyle olmuyor bu işler falan demişti. 1 hafta sonra ceo yla falan tanıştım hep ismiyle falan hitap ediliyor tabi o zamanlar garip gelmişti.
    sorumluluktan bahsediyorduk. miktarı bende kalsın yüksek meblağlı projelere daha stajyarken beni tek sorumlu yaptılar ki, ben kendime o sorumluluğu vermem. yani vermezdim o zaman öyle düşünüyordum.
    yaş farkı gerçekten hiç önemli değil. bu da en onemli farklardan biri olsa gerek. 40 yıldır sektörde olanlar var, onlardan daha tecrübesizmişim, gençmişim konuşurken veyahut ortak çalışırken hiç bir ima görmedim. öyle olunca da insanın özgüveni doğal olarak artıyor.
    şöylede bir olay yaşamışlığım var:
    8 ay önce falandı bir hata yapmışım ki dillere destan. suçu atacak kimse bile yok . strese bindim tabi. managerım senin hatan değil, şirketin yeterince düzenli olmamasının hatası falan dedi.
    valla reyizsin diyecektim de reyiz in ingilizcesi o an aklıma gelmedi.
    adamın dibisin dicektim , bottom of a men. o da saçma olacaktı ondan da vazgeçtim.
    1hafta sonra bi büyük rakı aldım verirken de dedim ki sen delikanlı adamsın peynir kes, kavun doğra yanında bundan iç lion milk.

  • bugün eve dönerken takıldı peşime kapıları açtırdı asansöre bile bindi kardan buz kesmiş zavallı sığınacak yer arıyor belli..
    eve girdi hemen odaları kolaçan etti abartısız bi kase su içti az bi şeyler yedi ve bayıldı bi süre misafirim şu karda kışta ..

    görsel
    görsel

  • "ne adamlar var! bana soruyorlar; 'sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. fotoğraf makineyle mi çekilir? şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? roman daktiloyla mı yazılır? arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla, burayla çekilir. ben singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim! şunlara bak. alıyorlar leica'yı, canon'u, nikon'u ellerine, yola düşüyorlar.. bir köylü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… koyun sürüsü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… çadır mı gördüler. dur! iki şipşak, tamam… ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım…onu tanımalıyım. fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim."

    demiş ara güler

    instagram sadece fotoğraf çekenlerin işini biraz daha kolaylaştıran bir program. ben fotoğrafçı değilim, "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" ne demektir bilmem lakin instagram ile seviyorum fotoğraf çekmeyi. gerçek bir fotoğraf sanatçısının güzelliğini yakalayabilir miyim? hiç sanmıyorum. zaten bu program şöyle bir şey. ara güler'i bir süper kahraman olarak düşünün. sen bu ve benzeri programlar ile fotoğraf çektiğinde kendini onun kostümünü giymiş bir çocuk gibi hissediyorsun sadece. ama onun üstün yetenekleri var mı yok. onun fotoğraflarının yanından bile geçmez ama eğleniyorsun.

    lakin "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" bilmekle fotoğrafçı olunmuyor bak onu biliyorum işte.

    bu nedenle instagram'da bir sürü fotoğraf çekenler yüzünden fotoğraf sanatı yara almaz merak etmeyin. popüler olan bir şey kalıcı olana zarar veremez.

    gerçek sanatçı singer dikiş makinesi ile bile çekerim diyor bak.

  • yılbaşı geliyor diye kapı süsü aldık ama ödümüz kopuyor çalacaklar diye. sonradan görmelik de pek zormuş.

    evdeyken takalım giderken çıkaralım diyoruz*

    noeliniz şimdiden mübarek olsun*

  • ben yine en kötüsünü yazıp gidiyorum, ibret forever:

    genç kız, uzaktan uzağa beğendiği çocuktan gelen bi kahve içme teklifini coşkuyla kabul eder. yalnız, duruşmaya yetişeceğinden sınırlı bir vakti vardır, üzülerek belirtir. kahramanımız "yarım çay içeriz biz de? :)" diyerek sevimli bir orta açar. yarım çay, çok pratik bir tekliftir. kızın içi ısınıverir. çocuk kafeteryadan "yarım çay" ister. çaylar cidden yarım gelir. o dar vakitte içilir. sonra o şövalye "biz yarım içtik arkadaşım! ben yarısını öderim!" diye kavga çıkarana kadar her şey ne kadar da yolundadır aslında... de mi?

  • türkiye ile kardeş ülke azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla kültür bakanlıkları arasında imzalanan ikili antlaşmalar çercevesinde kurulan azerbaycan ekşi dikşinaryası'nda belirmiş başlıklardır.

    günün mövzuları
    · türqiye ile ciziktirilen qültür yeminlaşması (24)
    · ekşi dikşinarya (298)
    · ekşi dikşinarya teklidi sitalar (12)
    · ssg yovarlaqsın balam (45)