hesabın var mı? giriş yap

  • "âmâların kendi dünyaları vardır, kendine has dünyaları. siz bilmezsiniz. bu dünyayı görsem nolur, görmesem nolur...o bir pencere. sen bakıp geçtin ablacım, ben bakmadan geçtim."

    6 aylıkken cehalet sonucu gözlerini kaybeden sivaslı turan dedenin müthiş sabır ve tevekkül öyküsünün bizleri hüngür şakır ağlattığı program olmuştur bu akşam.

    acaba gözleri gerçekten görmeyen kim?

  • akşam yemeği için marketten 250 gram kıyma almıştım. eve gelirken kapının önünde duran sevimli yavru kediye birazını vereyim dedim, baktım annesi de geldi ve her ikisi de verdiğim kıymayı iştahla yediler, kedileri o halde görünce dayanamadım ve kıymanın hepsini onlara yedirdim. çok sevindiler, benim de içimi huzur kapladı. akşam da makarna yedim.

  • (#83850299) derki "iphone xr 64 gb: yurtdışı fiyatı 750 usd", bizdeki cihazları mevcut kurdan çevirirsen 1010 usd oluyor, 260 usd kazıklanıyoruz der. doğru. ama amerika'dan bakınca doğru. muhtemelen apple cihazları vergisel vs sebeplerle abd'de daha düşük rakamdan satıyor. şimdi tespiti doğru yapmakta yarar var. bizim rakamlar daha çok avrupa bölgesiyle yakın oldu gemişte. aynı hesabı avrupayla kıyaslayarak yaparsak çok fark çıkmıyor.

    örneğin almanya da aynı cihaz 849, italya'da 889, hollanda'da 859, fransa'da 855,28, ıspanya'da 859 euro.

    aynı hesap euro için tekrar edildiğinde; 750 usd olan 64gb iphone xr'nin türkiye fiyatı 7399 tl. apple'a göre bu rakamın 2174 tl'si vergi. geriye kalan miktar 5225 tl. mevcut euro kuru 5,88 tl. 5225: 5,88= 889 euro. yani avrupada 849-889 euro arasında satılan telefon türkiye'de vergiler hariç 889 euro. burdan bakınca anormal bir durum yok. sorun kurda aslında. illaki abd'yi baz alırsak avrupa da kazıklanıyor demektir.

    ayrıca türkiye'de apple kuru dönemlik sabit tutarak satış yaptı şimdiye kadar. o yüzden 2 ay önceki zam o zamanki kurdan baz alınmış olabilir. kur böyle giderse ve 2 ay 4,8 de sabit durduğunda hesabıma göre %26 indirim olacaktır.

  • sanat, oluştuğu evren bakımından sınır tanımayan; amaç boyutunda değerlendirilirken bir kalıba sokulamayan; ifade edildiği dünya bakımından maddeye bağımlı olan bir varoluş anlatımı. sanatın ortaya çıktığı evren insanın düşüncelerini, duygularını, gözlemlerini, algılarını içeren bir evren. böyle bir evrenin içinde sınırlar çizmek pek de mümkün olmamakla birlikte, bu evrene açılan ve onu besleyen kapıların, sadece içinde bulunduğumuz maddi dünyadan ibaret olduğunu ileri sürmek fazla cüretkâr bir tavır olurdu. aralarında öylesine belirli bir sınır olmamasına rağmen, birbirinden insan faktörüyle ayrılan iç ve dış dünyaların, bir bütün olarak birbirleriyle etkileşiminden doğan sanat, bu iki dünyanın sadece birinden doğmuş olamaz. bir sanatçı, sadece iç dünyasına yönelirken diğeri dış dünyaya odaklanır, fakat ikisinde de diğer dünyanın etkileri görülür. sadece iç dünyaya yönelmeye çalışan bir sanatçı, reel dünyada yaşadığı olayların etkisini de yansıtır. diğer yandan dış dünyayı betimlemek isteyen bir sanatçının çalışmasında da, yaratı sürecindeki ruh hâlinin etkileri gözlenir. insan kendi başına bir evren. bu evrenin sınırlarını çizebilmek nasıl mümkün değilse, sanatın sınırlarını çizip de onun doğduğu evreni bilinen boyutlara mahkûm etmek de o denli olanaksızdır.

    görsel sanatlar, plastik sanatlar, sessel sanatlar*, ritmik sanatlar, karma sanatlar gibi kategoriler altında, amaçsal anlamda birçok türü katışıksız kalıplara sokmak da mümkün değil. sanatçının amacı eğlendirmek olabilir, düşündürmek olabilir, gerçekliği kendince ifade etmek olabilir, sadece kendini ifade etmek olabilir; bunun ötesinde sanatçı kendi amacının farkında da olmayabilir. bir şair, ortaya koyduğu dizeleri neden yazdığını bilemeyebilir; bir ressam, fırçasını tuvalde dans ettirirken ne yaptığını bilemeyebilir. yani salvador dali'ye kendi resimlerini sorsalar, ne anlatmak istediğini kendisi de bilemeyebilir. bunları bilmemekle beraber, sadece dehayı ortaya koymak için sanatını icra etmiş olabilir (belki de deha, sanatçı aracılığıyla kendisini ifade etmiştir).

    son olarak sanat, madde aracılığıyla ifade edilmesi yönüyle maddeye bağımlıdır. sanat eseri, evreninde doğup kendine bir amaç bulduktan sonra maddesel dünyada da ifade edilmeye yönelik, doğal bir eğilim içerir [belki de bu, sanatın kendisine ait bir varoluş sıkıntısıdır]. çaresi yoktur, bir şekilde reel dünyanın içinde bulunan maddelere tutunup başka insanlara, yani başka evrenlere uzanır. resim için boyaya, tuvale, palete ihtiyaç vardır. tiyatro için sahneye ve dekora; sinema için çeşitli set ekipmanlarına ihtiyaç vardır. insan şiiri ya da şarkıyı bir yere yazmasa bile, bunları duyurmak için dile, kelimelere ve ses tellerine ihtiyaç vardır. yani sanat ifade edilmek istendiğinde mecburen maddeye tutunur ve ona bağımlıdır.

  • "başım omuzunda olsun. ne ekmek isterim, ne su.."

    evlendik sonra. sözünün eriymiş.

    istemedi.

    ***

    arkadaşlar bu mesajı artık editlemem gerekiyor. şöyle ki boşanma aşamasındayız. istemediği bir tek eflak ve boğadan kaldı. bir de kulağımın arkası.

  • evladının ölümüne sebep olduğunuz bir kadınla ilgili kitlelerin karşısında olumsuz ifadeler kullanıp, sonra es verirseniz yuhalarlar, bu yuhalamaya da müdahale etmezseniz, yuhalatmış olursunuz.

    oldu yandaş arkadaş. git kumda oyna şimdi.

  • karsiyaka-konak vapurunda yaklasik 100 kisilik bir ogrenci grubu vardi. artik gezmeye mi gelmisler bilmiyorum. kizlardan birinin tokasi ruzgarin etkisiyle ucuyordu korfezin serin sularina dogru. yakaladim tokayi. gruptan buyuk bir alkis aldim. artik vapurun en onemli simasiydim. dikkatli olmaliydim!!

  • gezi'nin yıl dönümünde bu fotoğrafı paylaşmış. emri vereni zaten biliyorduk, destekleyenleri de teker teker not ediyoruz. gezi üç yaşında arda, gezi büyüyecek; ali ismail hep on dokuzunda, berkin hep on dördünde kalacak. ve sen hangi takımda oynarsan oyna büyüyemeyip küçüleceksin.

  • sizin onu istediğiniz zaman arama özgürlüğünüze istemediği zaman sizinle konuşmama özgürlüğünü kullanarak yanıt veriyordur.

  • şimdi işçi sınıfı toplansa ve dese ki, "bize böyle davranan bir firmada çalışmama kararı alıyoruz" ama söz konusu sınıf gücünün farkında değil ki, demez.
    edit:
    dayının torunları, mesaj kutumu yeşilin elli tonuna çevirdi. yok o çıksa başkası yarın işe başlarmış, bilmem ne. yahu biz ne diyoruz acaba. "bir olsalar, ortak karar alsalar" ahh ah...