ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hodor
-
adam kapı tutmak için 6 sezonluk karakter yaratmış.
selahattin demirtaş'ın davutoğlu'na verdiği ayar
-
bugün gerçekleşmiştir. tarihidir.
ahmet davutoğlu iki gün önce miting meydanında selahattin demirtaş'ı kastederek "adından utan. artık ona selahattin demeyeceğim." demişti. kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp
bugün bir gazeteci demirtaş'a bunu hatırlatınca şu cevabı verdi:
"doğrusu ben böyle zekice bir hamle beklemiyordum seçim kampanyası döneminde. iki üç gündür uyumuyoruz. ne yapacağız diye... çünkü biz bütün seçim kampanyamızı başbakan bize selahattin diyecek diye hazırlamıştık. ne yapacağımızı bilemiyoruz yani... düşüneceğiz daha..."
kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i
evden sütyensiz çıkmak
-
yazın özellikle desenli bluz, tshirt, gömlek falan giyen kadınlara dikkat etmemi gösteren eylem. nedeni de bi ihtimal uçlarını görebilmek tabii ki.
not: işbu entry ile ilgili mesaj göndersenize, çok yalnızım lan.
200 lira istenen işi 10 liraya yapmak
-
benzer bir durum benimde başıma geldi. tesisatçı 200 tl dedi. dedim kendim yaparım.
10 tl ye silikon aldım ,
20 tl ye su geçirmez bant aldım
sonuç;
yapamadım. hala akıtıyor.
steam
-
benim neslim o kadar uzunca bir süre orijinal oyun alamamanın sorunlarıyla boğuştu ki şu anda gerek olsun olmasın, oyunu sevsin sevmesin steam indirim dönemlerinde varını yoğunu koyuyor ortaya.
crack denilen o allahsız kitapsız dünyanın kahrını hayatımda bir tek sefer daha çekecek tahammülüm yok güzel insanlar. oynamayacak da olsam alırım, exe dosyasına bakar bakar eğlenirim.
yapanın edenin yedi sülalesine dua ediyorum. büyük karanlıklardan kurtardılar insanlığı. hele son senelerde o cracklerin geldiği hali düşündükçe hepten aklım almıyor. dosyayı kopyala, interneti kopar, kod yaz, bilgisayarın saatini değiştir, balkon penceresini aç, tütsü yak.
oyun mu oynayacağız, banka mı soyuyoruz.
beni ve tüm sevdiklerimi bu beladan kurtardı ya yumurta satsın steam üzerinden alırım. kimse korsan ürün kullanmaz aslında şu sistemi her medya için yaygınlaştırsalar. güncel ürünü istediğin fiyattan sat, zaman geçtikçe fiyatı indir, paket yap, kampanya sun, arşiv hizmeti sağla vur gitsin.
hırsız değiliz lan biz, sadece paramızın karşılığını istiyoruz.
sözlükte herkesin hemfikir olabileceği tek konu
-
(bkz: skyler white)
tolga zengin'in kalede kapattığı köşe
-
dünya'nın en güvensiz yerleri arasında; pakistan-hindistan sınırı, ortadoğu coğrafyası ve kuzey kore-güney kore arasında kalan demilitarized zone ile yarışabilecek yegane bölgedir.
ayrıntılı bilgi için ayrıca:
(bkz: kuzey kore güney kore savaşı)
(bkz: hindistan pakistan savaşı)
(bkz: ortadoğu'nun sürekli savaş halinde olmasının sırrı)
(bkz: tolga zengin)
1919-1933 abd alkol yasağı
-
16 ocak 1920'de, yıllarca süren kampanya ve tartışmalardan sonra abd anayasasına ilişkin 18. değişikliğin yürürlüğe girmesi ile abd'de alkol üretimi, satışı ve nakliyesi yasaklanmıştır.
yasaklamalar yüzyıllarca geçmişi olan alkol tüketimine son verememiş ve ülke çapında yayılan yeraltı imalathaneleri ve içki kaçakçılığı karlı iş kolları haline gelmiştir.
yasa dışı yollarla elde edilen büyük paralar kent merkezlerinde organize suç örgütlenmelerine sebep olmuştur.
yasakları denetlemekle görevli federal ajanlar ele geçirilen yasa dışı içkileri halkın gözü önünde imha ederek şov yapsalar da bu devlet için kaybedilmiş bir savaş olmuştur. içkiye ulaşım zorlaştıkça yasa dışı üretim ve çeteleşmeler daha da artmıştır.
yasaklama sayesinde çetelerin içki üretimi ile müthiş bir zenginlik elde etmesi, devletin içkiden aldığı vergileri artık alamaması ve sonunda büyük buhran'ın etkisiyle yasaklama başarısız olmuştur.
5 aralık 1933'de alkol yasağı yürürlükten kaldırılmış ancak yetkililer tarafından imha edilen milyonlarca litre içki için çok geç olmuştur.
yasağın kalktığı gün için hazırlanmış bar afişi
6 aralık 1933 tarihli gazete
imha edilen içkilere ait görüntüler:
2.75%'den fazla alkol içeren bira michigan gölüne dökülürken - 1919
new york'da kanalizasyona akıtılan alkol - 1920
new york'da kanalizasyona akıtılan likörler - 1920
washington'da dev bira fıçısı imalatheneden çıkatılırken - 1920
33.000 galon şarap los angeles'da sokağa akıtılırken - 1920
boston'da imha edilen şarap şişeleri - 1921
toplum sağlığı müdürü smedley butler bira fıçılarını parçalarken - 1924
sokaktan akan alkol nehri - 1925
baskın yapılan binada bulunan içkilerin imhası - 1929
ele geçirilen fıçılarca bira imha için dizilmiş - 1929
1920
1920
1920
1920
1920
1920
1921
1925
1925
1931
1931
fotoğraf arşivi kaynak
700 bin tl'yi elden vermek
-
zafer çağlayan'ın reza zarrab'a yaptığı şey... ekonomi bakanına bak aq, bankacılık sistemini bypass edip elden ödeme yapıyor.
(bkz: biz yapsak elimize verirler)
elden vermek
ekşi itiraf
-
otobüs ve uçak yolculuklarında "yiyecek servisini kaçırıcam" diye uyuyamıyorum, bir top kek uğruna yolculuk sonrası eşekten düşmüşe dönüyorum. *
bir kızla yaratıcı tanışma yöntemleri
-
sene 2007..
mezun olalı 2 sene olmuş ama boyuma posuma bakmadan, kendi ofisimi açma derdindeyim..
deli gibi seviyorum mesleğimi, günün 18 saati mimarlık düşünüyorum, rüyamda da mimarlık görüyorum kesin..
bi kız var, bizim okuldan mezun, benden 5 yaş büyük.. ben okula girdiğim sene onun son senesiydi..
çok akıllı, çok başarılı, çok neşeliydi.. büyük büyük laflar ederdi mimarlıkla ilgili hep.. çok güzeldi eskizleri, tasarımları hep çok iyiydi..
o jüriye çıkınca, atölyenin bi köşesinden izlerdim..
ben tasarlasam "aynı böyle tasarlarım" derdim içimden..
tutkuyla, gözleri ışıl ışıl tasarımını, hayallerini anlatışını izlerdim..
henüz, modulor'un bedenini ve kendi fikirlerimi tanımaya uğraşırken, gidip yanına "ben geldim, tanısan çok seversin" diyemedim..
sonra o bitirdi okulu, çekti gitti..
jüriler geldi geçti, hayallerini neşeyle anlatan kız ben oldum..
gün geldi ben de mezun oldum..
sonra onu gördüm, bi panelde..
tekerlekli sandalyesinin üzerinde, simsiyah giyinmiş, gözleri ışıl ışıl, çıktı sahneye..
viyana'da yaşıyormuş, orada mimarlık yapıyormuş..
yine tutkuyla anlattı ne varsa..
sadece tekerli sandalyeyi anlatmadı..
ne olmuştu, ne ara olmuştu..
çıkar çıkmaz yanına koştum..
"okulu niye uzatmadın sen?" dedim..
"ben seni tanıyorum, sen beni tanımadan gittin.. şimdi bi tuhaf oldu biliyorum ama tanısan kesin sevecektin!"
güldü..
"ee hadi gel" dedi "saat 6'da istanbul'a uçuyorum, oturalım tanıyım seni biraz :) "
o kadar çok konuştuk ki, sanki yıllardır tanıyomuşum gibiydi..
gitme saati yaklaşırken o da beni çok seviyomuş gibiydi..
hep bi fırsat olsun, birlikte çalışalım istedim..
aynı eskizin etrafında, tasarlayalım istedim..
olmadı..
ben hep geç kalırım zaten, bu sefer de geç kaldım..
tekerlekli sandalyeyi hiç soramamıştım..
multipl sklerozmuş..
bugün bi mail aldım "yazmakta, çok zorlanıyorum ama sen yaz okumayı seviyorum" diyor..
zamanın ne değerli olduğunu bilmemekten de hep geç kalmaktan da nasıl nefret ediyorum..