hesabın var mı? giriş yap

  • çok değil bundan 1.5 sene önce rusya'nın ankara büyükelçisi aleksey yerhov s-400'ler hakkında ne demiş beraber bakalım.

    'türkiye'nin bizden satın almak istediği ürünü biz sattık. bu sistemlerin sahibi türkiye'dir. tamamen ülkenin kararına bağlı bir durum. duruma basit bir örnekle bakalım: ben bir aracın distribütörüyüm siz de benden araç almak istediniz. satış yaptık. sizden parayı aldım, aracı verdim. araç sizin. ister plaja gidin, ister patates taşıyın, isterseniz üstüne makineli tüfek monte edin savaşa katılın,onu garajda saklamak sizin doğal hakkınız.'

    kaynak

    bu açıklama ışığında ukrayna isterse sihaların üzerine makineli tüfek takıp taraya taraya bile gidebilir, isterse de marş şarkı yazar ve bundan türkiye'nin sorumlu tutulması gibi saçma bir mantık olamaz.

    (bkz: senin adamın gol diyo)

  • ifadesinde 'çocuğumuz olmayacağı için üzüldüm, stresten yaptım' demiş. senin çocuğunun olmaması insanlık için daha hayırlı olacak zaten allahın cezası. bu caniyi iyi halden serbest bırakan hakime ne demeli peki? bu hayvan hakları yasası boşuna mı var?hangi hayvanı koruduğunu gördük bugüne kadar. yazık günah masum canlar bu caniler tarafından katlediliyor.

  • şu rezalete bakar mısın ya? dünyaya ülkece rezil oluyoruz. sosyal medyada imamoğlu algısı yapmaya çalışmalarının sebebi bu işte.

  • vay be bir efsane daha göçüp gitmiş dünyadan. tanım: formula 1 efsanelerinden olan üç kez dünya şampiyonu olmuş avusturya asıllı emekli f1 pilotu, takım yöneticisi.

    formula 1 fanları tarafından bilinen bir insan iken 2013 yılında gösterime giren ve james hunt’la arasında geçen rekabeti anlatan (bkz: rush) filmi ile dünya çapında yeniden üne kavuşan lauda için söylenebilecek ilk kelime disiplindir. işine olan saygısı, bağlılığı, teknik dehası, motive oluşu ile örnek bir karakterdir. formula 1 in bugün dünya çapıdaki ününe kavuşması ayrton senna ve alain prost arasındaki rekabet ile başlamıştır dense de (ki niki lauda ayrton senna’nın formula 1 e başladığı 1984 sezonunda mclaren takımında prost ile takım arkadaşlığı yapmış, şampiyon olmuş, senna ve prost ile yarışmıştır) konuda ilk kurşunu niki lauda ve james hunt sıkmıştır demek yanlış olmayacaktır. ikisi de kazanma arzusu yüksek olan pilotlardı. james hunt kırklı yaşlarında kalp krizinden vefat etmişti. bir yazarın beyanına göre birkaç ay önce, akciğer nakli geçirmiş ama tam başarılı olamamış ki hayatını kaybetmiş. sanıyorum ki akciğer sorunu 1976 yılında ferrari adına yarışırken almanya’daki katliam ve zorlu pist olan nürburgring’te geçirdiği ağır kazaya dayanıyor olabilir. söz konusu kazada yanan aracın içine sıkışıp kalan lauda’nın yüzünde ciddi yanıklar meydana gelirken (izi kalmıştır) ciğerleri de çok ciddi hasar almıştı. yukarıda belirttiğim rush isimli filmde ilgili kaza ve james hunt ile rekabeti güzel bir şekilde işlenmişti. niki laudayı (onu sevmeyenler fare lakabı takmıştır ama bunu olumlu yorumlayarak fare hayatta kalmayı bilir demiştir) yakından tanımak isteyenlere tavsiye edilir.

  • galerici ve müşteri..
    m: iyi günler bilader..
    g: iyi günler buyurun..
    m: kaça bu porşe?
    g: 250 milyar..
    m: yav destur!.. geçen hafta 240 milyardı?
    g: peki ondan önceki hafta ne kadardı?
    m: ee.. o zamanda 230 du..
    g: demek kiii?
    m: demek ki her hafta soruyorum..
    g: fakaaat?
    m: fakat almıyorum..
    g: demek kiii?
    m: demek ki yürüyüp gitmem lazım yavaştan..
    g: fakaaat?
    m: fakat yüzsüzlük edip kalıcam galiba..
    g: demek kiii?
    m: şş tamam lan sıkıldım ben..
    g: fakaaat?
    m: fakat sen betermişsin be!!
    g: demek kiii?
    m: şimdi oturtuyorum yumruğu..!
    g: fakaaat?
    (polis müşteriyi yakalar)
    m: fakat sen çoktan polise haber vermişsin..
    g: demek kiii?
    m: demek ki içerden çıkınca ben senin ananı..
    g: fakaaat?
    m: fakat ben içerdeyken sen benim anamı.. bırakın laaan!

  • attila ilhan'ın hangi sol kitabında idi sanırsam, şöyle bir olay vardı:

    fransız sosyalist partisi lideri jean jaures, metro beklemektedir. biraz ötesinde de işçiler. metro geldiğinde, işçiler haliyle 3. mevkiye yol alır, jean jaures 1. mevkiye. bunu gören işçiler "oldu mu yoldaş. biz seni de buraya, aramıza, 3. mevkiye beklerdik" derler. jean jaures'in cevabı müthiştir: "bizim kavgamız, ben de 3. mevkide yolculuk edeyim diye değil, sen de burada, 1. mevkide seyahat edesin diyedir yoldaş. bunu sakın unutma!"

    olayla ilgisine gelince..tekel işçilerinin ne kadar maaş aldığını bilmiyorum. çok da ilgilenmiyorum zaten aldıkları maaş miktarıyla. olay tekel işçilerinin aldığı maaş değil çünkü. ancak illaki maaş söz konusu yapılacaksa, tekel işçisi çok maaş alıyordu diyene kadar, biz neden az maaş alıyoruz denmeli bence. bizim kavgamız herkes az maaş alsın diye değil, herkes daha çok kazansın, daha insanca yaşasın, kazanılmış hakları gasp edilmesin diyedir.

    bu da sakın unutulmasın.