hesabın var mı? giriş yap

  • gece gece bu oyun yüzünden gözlerim dolu dolu yazıyorum şu entryi. bu gece zaten gereksiz bi duygu yüklenmesi vardı üzerimde. gireyim acık görev filan yaparım da kafam dağılır diye oynamaya başladım.
    bir görevde elemanı zindanlardan kurtarıyordum. neyse adamı kurtardıktan sonra baktım diğer mahkumlarda var aynı zindanda. kurtardığım yerde ebesinin dağında bi kalenin içinde olduğu için onları da kurtarayım dedim. şimdi kalede herkesi öldürdüm bunlara yemek su veren olmaz diye düşündüm. neyse tek tek açtım kilitleri çıktılar hepsi dağıldılar. arkamı döndüm 1 tane üstü başı pasaklı ama efendi birine benzeyen nord gördüm. çantama aldığım gereksiz kıyafetleri yere atmıştım. arkamda adam birden önüme atladı 'kardeşim özür dilerim bunları attın lazım değilse alabilir miyim? üstüm başım perişan' tarzında birşeyler söyledi ekranda seçeneklerde 'dokunma lan onlar benim' ve 'tabi alabilirsin kardeşim. ne demek' tarzı 2 seçenek vardı. alabileceğini söyledikten sonra sanki böyle gözlerinin içi parladı. hemen eğildi bütün attığım ezik kıyafetleri topladı giydi üstüne mutlu oldu. ben direk saveleyip çıktım oyundan. bu fakirliğin gözü kör olsun lan.
    çok yalnızım ve duygusalım gece gece.

  • "konu"
    konuya yaklaşık olarak karar verdiniz, danışman hocanızla mutabık oldunuz teze başladınız. ancak başaldığınız amaç ile bitirdiğiniz sonuç aynı şey olmayabilir. yyy diye başlayıp yyx'e dönebilir. bu nedenle kesin konuyu belirlemek konusunda aceleci olmayın. ama 1-2 ay araştırma yaptıktan sonra yyy diye konuyu belirleyebilmeniz gereklidir. daha uzun sürüyorsa bir sorun var demektir.

    "içerik"
    tez konusuna karar verdiğiniz, literatürün en az yarısını taradığınızı düşünüyorsanız, referanslarınızla beraber, içindekiler listesi hazırlayıp hocanıza gidin. tezin hangi bölümlerden oluşacağını hocayla kararlaştırın.
    1.giriş
    2.model
    3.yöntem
    4.uygulama
    5.sonuçlar
    gibi bir taslağı kendi konunuza göre açın.
    içindekiler konusunda hocanızla anlaştıysanız önemli bir mesafe kat etmişsiniz demektir.

    "başlamak"
    teze, sonuçlar elde edildikten sonra başlanmaz. içindekiler konusunda mutabıksanız, hemen o gün başlayın. giriş ve sonuçlar dışında bir bölümü yazmaya hemen başlayın. çalışmam daha bitmedi boşa zaman kaybı diye düşünmeyin. ne kadar önce başlarsanız o kadar çok iterasyonla metni düzeltir, o kadar içinize sinen bir şey çıkar.

    "şablon"
    başlarken enstitünüzün sayfasına girip tez şablonunu indirin. bu şablondaki yazım formatını kullanarak yazmaya başlayın. format içini asla sona bırakmayın. çünkü son hafta son gece bununla uğraşırken o stresle hayatınızdan bir kaç yıl gider. tezden önce word'de stil kullandınız mı ? paragraf komutunu kullandınız mı? grafiğin şekil yazısıyla aynı sayfada çıkmasını garantilemek için ne yapmak lazım biliyor musunuz? her bölümün ilk sayfası tek numaralı nasıl olur biliyor musunuz? eğer bu sorulara evet diyemiyorsanız, yazarken word öğreneceksiniz demek ki.

    "yazım"
    tez baştan sona yazılmaz. önce giriş, sonra model, sonra yöntem diye giderseniz, sonradan çok sıkışırsınız. mesela giriş'i yazdığınızı düşünün. daha çalışma bitmeden giriş yazarsanız muhtemelen yazdıklarınız boşa gidecektir. e şimdi ikinci bölüme hiçbir zaman başlayamayacaksınız o zaman? her bölüm için bir word dosyası açın mesela. aklınıza geldikçe, literatürden birşeyler buldukça bu bölümleri geliştirin. 5.1 maddesini bitirdikten sonra 3.4'ü yazın. gerilla taktiği uygulayın. eğer hemen başlamak istemiyorsanız bölümlerde nerden referans alacağınızı yazın. örneğin 3.4 maddesinin altına "bu kısmı öztürk 2007'den (sayfa 120-135 arası) yazacağım, ayrıca jones 2004'ten de kısmen alacağım (sayfa 37-45 arası)" yazarsanız, canını bu bölümü yazmayı çektiğinda acayip rahat edersiniz. deneyle sabittir.

    "yazabilmek"
    iyi ve uzun yazabilmenin koşulu çok okumaktır. tez, bildiri, makale, kitap bölümü, kitap fark etmez. okuyan insan akıcı konuşur, akıcı yazar, unutmamak lazım.

    "iterasyon"
    iterasyon kaliteli tezin en önemli unsurudur. her şeyi ilk yazdığınız seferde bulamayabilirsiniz. bölüm 3.4'ü yazdınız bitirdiniz. ama sonra 4. bölümle ilgili kitapları karıştırırken 3.4 için çok güzel bir şekil gördünüz. eğer son 1 ay içerisinde değilseniz, bölüme geri dönüp o kısmı düzeltin. artık eskisinden daha kaliteli oldu. iterasyonları arttırmak sizin takviminizi baltalamamalı ama önemli bir unsur.

    "özet" "giriş" "sonuç"
    en son yazacağınız bölümlerdir. tezin tüm bölümleri bitmeden bu bölümleri bitirmeyin. kendinizi sınamak için ortalarda bu kısımlara bir şeyler çiziktirebilirsiniz. ama okuyucuya gerçekten yararlı olmak istiyorsanız her şeyi kapsayan, tüm teze üstten bakan bu bölümleri daha özenli yazın.

    "grafikler"
    eğer kendi çizdiğiniz grafikleri kullanıyorsanız bunları sonradan kolayca değiştirebileceğiniz bir yapı oluşturun. jüri üyelerinden biri tüm y eksenlerindeki yazıların dilini değiştir diyebilir. siz de "ama çok zor" diyemeyebilirsiniz. bunun önlemini önceden almaya çalışın.

    "günlük"
    "bugün tezin için ne yaptın" sorusunun karşılığıdır. zamanında çok yararını gördüm bunun.
    "1 mart 1997: bugün modelle ilgili giriş kısmını yazdım. bundan sonra kullanılan modelleri yazacağım. daha sonra yöntemle ilgili literatürü tarayacağım." gibi. son birkaç haftalık kayıtlara baktığınızda çalışıp çalışmadığınızı görmek, hangi bölümün ne kadar uzun/kısa sürdüğünü görmek için yararlıdır. çok yorulduğunuz günlerde motivasyon olur kişiye. amma çok şey yapmışım dersiniz. günlüğün bir kısmına da "bunları yapmayı asla unutma" diye bir bölüm açabilirsiniz. son dakika başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesin istiyorsanız tabi.

    "hoca"
    bir hoca nette yazmış. "bu master derecesi sizin, benim değil, ben zaten yıllar önce aldım". bu nedenl hocaya yönelik büyük beklentiler içerisine girmeyin. size büyük yardımları olacağını tezinizi yazmaya yardım edeceğini falan hayal etmeyin. yapacağı azami şey "model olarak şunu kullanmışsın ama zayıf olur, şunu dene sonuçlarını göster" gibi bir yönlendirme, tavsiye olacaktır.

    "kalite"
    tezin kalitesi danışman hocanızın beklentisi ve sizin motivasyonunuzla sınırlıdır. hocanız "olmuş bu" dediği gün tez bitmiş demektir. eğer doktora düşünüyorsanız kaliteli bir şey yapmaya çalışın. hocanın isteklerini savmaya uğraşmayın. masterda kastığınız şeyler doktorada size yol su olarak geri döner. ama askerden kaçmak için master yapıyorsanız çok da kasmayın. hocanızın kabul edeceği minimum çalışma ile bitirin.

    "bilinirlik"
    genelde bu başlıkta şöyle yazmışlar "master tezinizi siz ve jüri üyeleri okur başka kimse okumaz." eğer tezin pdfini nete koymadıysanız okuyucu kitleniz sizin üniversitenin kütüphanesine gelenlerdir. eğer pdfi koydunuz ama tezinizi türkçe yazdıysanız okuyucu kitleniz yök'ün sitesine giren türkler kadardır. eğer kendinize güveniyor ve bilinirliği arttırmak istiyorsanız tezinizden yayın yapmalısınız. eğer uluslararası bir konferansta yayın yaparsanız cite alma ihtimaliniz vardır, aksi taktirde kimse fark bile etmez çalışmanızı.

    "tez jürisi"
    tez jürisi kısmı en son kısım gibi düşünülebilir. tezi teslim ederken jüri atanır ve savunma yapılır. ancak bununla ilgili de biraz kafa yorabilirsiniz. 3 kişi mi 5 kişi mi olacak bellidir. ama kimlerin gelmesini istersiniz savunmaya? okulun en şeker prof hocası mı yoksa ceberrut prof teyze mi? tez yazarken şeker hocanın yanına bir uğrayın tanışın, onun konusuyla ve sizin tez konunuzla ortak birkaç şey danışın kendisine.

    *** "savunma"
    tez savunmasında eliniz daha rahat olsun istiyorsanız, teziniz bitmeden bir konferanstan kabul almaya çalışın. kabul ile savunmaya girdiğinizde hocalar size daha çok güvenir, zira onlardan önce birileri sizin çalışmanızı değerlendirmiştir.

    ayrıca "how to write a thesis, rowena murray, mcgraw hill"i okumanızı tavsiye ederim.

    ------------------

    bu metni yazdıktan sonra şu yazıya rastladım.

  • ortada yaşanan bir dram. 16 yaşında çocuk gelin olmuş, yıllarca şiddet görmüş hamile bir kadın var ve sizin gördüğünüz güzellik mi? bravo.

  • bu eylemi gerçekleştireceğinizi anladınız ve pişman olacağınızı mı düşünüyorsunuz?

    şöyle yapabilirsiniz: 3406'ya herhangi bir şey yazın yada boş mesaj gönderin bir lösemi hastası çocuğun tebessümüne ortak olun.

    (bkz: lösev)

    edit: deniliyor ki "o raddeye gelindiğinde bunu nereden hatırlayacağız?" çözümü kolay: içmeye başlamadan önce eski sevgilinin telefon numarasını 3406 olarak değiştiriyorsunuz ve sorununuz kökten çözlüyor. esenlikler efenim.

  • cezayirli bir aile fransa'ya göç etmişler. çocukları da okula yeni başlamış. derste hocası sormuş

    -yavrum, senin adın ne?
    +mahmut hocam.
    - olur mu canım, sen fransa'dasın. senin adın artık jean fransuva olacak.

    çocuk hınk mınk derken kabul etmiş yeni adını.

    okuldan sonra eve gelmiş. annesi mahmuuut! mahmuuuuut! diye seslenmiş. cevap yok.

    -oğlum bu ne hal, niye cevap vermiyorsun?
    + anne benim adım fransuva artık. öğretmen koydu adımı.

    çocuğun anası bunu bi güzel haşlamış.

    akşam babasına da fransuva benim adım deyince. babası daha fena haşlamış.

    neyse, ertesi gün gitmiş okula. hocası sormuş:

    -fransuva bu ne hal, her tarafın mosmor olmuş.
    +sormayın hocam, akşam iki arabın saldırısına maruz kaldım.

  • ancak midesi geniş bir kadının kabullenebileceği bir hareket.

    düşünsenize sizin dokunmaya kıyamadığımız adamın çatır çatır yüzüne oturmuşlar, zaten bir kere yapan adam bunu sürekli yaptırır kim bilir kaç kişi oturdu sizin haberiniz yok.

    arkanızdan elalem konuşacak “bununkine mahallede oturmayan kalmadı ruhu duymuyor” düşünmesi bile insanı çileden çıkarıyor.

    hiç oturulmamış namuslu erkeklerin düğünde alnına kırmızı bandana bağlanması önerisi gerçekten hayata geçmeli artık.
    örnek erkek

  • kendimi gördüğüm video. küçükken babam da gözünü çaldım der ağlardım. lan görüyon nasıl çalmış olabilir. zaten küçükken tek hayali dolmuş şoförü olmak isteyen bir çocuktan ne bekleyebilirsin. bence o ara beynimi çalmış babam geri de vermemiş. :d

  • (bkz: aile arabası)

    station wagonu, sedanı geçtim hatchback arabalar için bu terimi kullananlar var. heralde direksiyonuna erkek eli değmemiş, satın alana straples gelinlik ve kırmızı kuşakla teslim ediliyor.

    (bkz: garaj arabası)

    nedense 150.000 kilometrede. heralde garajda sıkıntıdan bir ileri bir geri gittiği için kilometresi bu kadar yüksek.

    (bkz: emsalsiz)

    "arabayı öyle bir modifiye ettik ki üreten bile tanıyamaz. dev bir kıromobil."

  • dostlar,

    öğretmen değilim,

    iletişim fakültesi mezunu olup tezli ve iyi bir dereceyle yüksek lisansımı yaptım. bir yerde işiyle alakasız insanların altından çalışmaktayım. bu ay 2410 lira maaş yattı. yol yok, yemek içerden. iki haftada bir cumartesi günleri çalışıyorum.

    tüm ekipmanımı kullanıyorum. dünyanın en cahil insanlarıyla çalışmaktayım.

    allah hepimize yardım etsin.

    maalesef ülkenin kaderi bu oldu.sadece öğretmen değil bu para herkese teklif ediliyor. allah hepimize şu cumanın saatinde yardım etsin. ne yapacağımı ben de bilmiyorum.

    bildiğim tek şey bir eş ve iki çocukla beraber ay sonu borç yapmak. iyi ki eşim var ve çalışıyor. allahıma şükür olsun. bu büyük avantaj...

    gerçekten çok utanıyorum. işe gelesim yok basıp gideceğim, işin kötü tarafı 2410 lira'dan da olacağım.

    büyük çıkmaz içerisindeyiz...

  • içerdiği görseller ve farklı özellikleriyle dikkat çeken pasaport tasarımlarıdır. orijinallik.

    1. norveç pasaportu

    uv ışığa tutulduğunda kuzey ışıkları manzaralarıyla canlanan sayfalar içeriyor. aynı şekilde kanada pasaportunun sayfaları mor ışığa tutulduğunda niagara şelaleleri ve parlamento tepesi’nin üzerinde patlayan havai fişekler canlanıyor.

    2. japonya pasaportu: japonya vatandaşları 20 yaşına geldiklerinde iki farklı pasaport tipi için başvuru yapabiliyorlar. mavi pasaportlar beş yıl geçerliyken, kırmızılar on yıl boyunca geçerli.

    3. malezya pasaportu 1998 yılında biyometrik pasaportları ilk uygulamaya koyan ülke malezya’dır.

    4. ispanya pasaportu ispanya vatandaşları 172 ülkeye vizesiz veya kapıda vize uygulamasıyla seyahat edebiliyor.

    5. çin pasaportu 1996 yılında çin vatandaşlarının %77'si yalnızca devlet kuruluşlarında çalışan kişilerin alabildiği ‘kamu işleri’ pasaportu taşıyordu.

    6. hindistan: normal hindistan pasaportları 36 sayfadan oluşuyor, ancak sık seyahat edenler 60 sayfalık pasaport talep edebiliyorlar.

    7. avusturya pasaportu avusturya pasaportunun her sayfası farklı bir eyaletin armasını taşıyor.

    8. bir adet biyometrik güney kore pasaportunun üretilmesi sekiz saat sürüyor ve günde 26.500 tane pasaport üretilebiliyor.

    9. yeni zelanda'nın resmi dillerinden olan maorice, ülkenin pasaportunda ilk defa 2000 yılında kullanılmaya başlanmış ve fransızca'nın yerini almıştır.

    10. ingiltere pasaportu ülkenin daha önce 'büyük britanya ve irlanda birleşik krallığı' olan adı 1927 yılında 'büyük britanya ve kuzey irlanda birleşik krallığı' olarak değiştirildi.

    11. filipinler pasaportu 2007 yılına kadar filipinler'in pasaportu yeşil renkteydi.

    12. rusya pasaportu rusya’da çok sayıda farklı uluslararası pasaport tipine ek olarak, rusya ve eski sovyet ülkeleri arasında seyahat için bir dahili pasaport da veriliyor.

    13. singapur pasaportu birleşik krallık ve amerika birleşik devletleri’ne kolay seyahat imkan sağladığı için singapur pasaportları aynı zamanda sahteleriyle de meşhur.

    14. tayland pasaportlarının kapağında ülkenin ulusal amblemi olan ve kraliyet ile kralın gücünü simgeleyen garuda yer alıyor.

    15. ukrayna pasaportu eski ukrayna halk cumhuriyeti'nin pasaportunda yalnızca 16 sayfa vardı ve bunun yedi sayfası da pasaport sahibinin kişisel bilgileriyle doluydu.

    16. avustralya pasaportu avustralyalılar ilk pasaportlarını 1. dünya savaşı sırasında, 1917 yılında almıştır. savaş sırasında yürürlüğe giren savaş önlemleri kanunu, ingiliz milletler topluluğu’nun dışına seyahat edecek herkese kimlik belgesi taşıma zorunluluğu getirmişti.

    17. kanada pasaportu kanada vatandaşları pasaport başvurusunda bulunurken doğum tarihlerinin seyahat belgesinde yer almamasını tercih edebiliyorlar, ancak bu durum bazı ülkelerden vize alınması konusunda sıkıntı doğurabiliyor.

    18. italya pasaportu günümüzde italyan pasaportları kırmızı, ancak 1966 yılında yeşil ve 1953 yılında maviydi.

    kaynak: skyscanner.com.tr

  • 2. dünya savaşı yıllarında aşk yaşanılacak kadın. savaştan dönen ya da savaşa giden askerlerin tren garında öptükleri kadınlara da benzemiyor değil. bayılırım 2. dünya savaşı yıllarının koyu kırmızı rujlu, şapkalı asil kadınlarına. kalmadı artık böyle kadınlar.