ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tolga'nın kaçırdığı pozisyonla dağılan aile
-
televizyonu parcalamaya giderken fakir olduğunu hatırlayıp yari yolda vazgeçen abi yarmistir.*
17 kasım 2020 alaattin çakıcı tweet'i
-
şu yaşadığımız memlekete bak.bayağı bildiğin mafya babası ana muhalefet partisi liderine hakaret edip alenen tehdit ediyor.
giriş cümlesinde sayın diye başlayıp aşağıda dürzü demesi de ayrı ironi.
mahir çağrı
-
david bowie'nin internet mahir hayranlığı için şöyle buyrun. *
http://youtu.be/wmffq-t71zk
edit: link patlamış. merak edenler söz konusu videoyu şuradan izleyebilir.
yabancılarda türkçenin fonetik algısı
-
yabancıların konuştukları (dolayısıyla aşina oldukları) dile göre değişen farklı fonetik algılardır. çeşitli ülkelerden insanlarla uzun süre bir arada yaşandığında bu farklı algılar rahat bir şekilde anlaşılmaktadır. şöyle ki; avrupa'nın batısındaki dilleri konuşanlar, türkçeyi fonetik olarak genellikle "sert ve kaba" bir dil olarak algılamaktadır. buna karşın doğu avrupa ülkelerinden gelenlerin kullandıkları dil gruplarına göre, türkçe'ye dair pozitif fonetik algılayışları gözlemlenebilir. bu anlamda özellikle slavik dilleri konuşanların türkçe'nin fonetik yapısına garip bir hayranlıkları vardır. fakat örneğin; fransız, ispanyol, portekiz ve italyanlar; türkçe'nin fonetik yapısını "agresif" bir dil gibi algılarken, rus, leh, çek, slovak veya ukraynalılardan ise ekseriyetle kulaklarında hoş bir etki bıraktığı izlenimlerini duymak mümkündür.
bu bir tarafta pozitif, bir diğer tarafta ise negatif etki bırakan değişken fonetik algılarda; türkçe'deki "ç" ve "ş" gibi bazı sert sessiz harflerin yaygınlığın bir etkisi olduğunu sanıyorum. slavik dilleri kullananların bu harflere kulakları daha çok aşina ve yatkınken, diğer bazı batı dilleri konuşanlar içinse tam tersi bir durum söz konusudur.
whiplash (film)
-
bu hafta sonu 13 bin kişi tarafından sinemada izlenmiştir. aşk sana benzer ise hafta sonu 330 bin gişe yapmıştır. sadece bu bile avrupa birliği'ne alınmamamız için yeterlidir; referanstır.
(bkz: yorumsuz)
izzet yıldızhan
-
türk kadın şarkıcıların kıyafeti ile kafayı bozmuş bir adam.
ancak ben kendisini şöyle hatırlıyorum. zannediyorum sene 2008, cerrahpaşa tıp fakultesi son sınıfta öğrenciyim. acilde nöbet tutuyorum. izzet yildizhan'in da bir yakını mi ne acilde , kapıda bekliyor. o zaman böyle ayna camlı gozlukler meşhur, böyle kürk filan giymiş, tavus kuşu gibi kabarıyor, sen hesap et.
bizim genel cerrahide bir asistan abi vardı, sanırım azeriydi, tarkan kadar ünlü olmadıkça bir turk arabest şarkıcısini tanımazdi ama sanırım bunu bir yerden gözü ısırdı. izzet yıldızhan in yanına geldi.
-ben sizi bir yerden tanıyor muyum?
- eee tabi, yani taninirim evet
- paşa konağında mı çalışıyorsunuz?
cevap vermeden hızlıca uzaklaştı.
paşa konağı cerrahpaşa karşısında bir kebapciydi, orada çalışanlara benzetmiş. işte taa o zamanlardan beri ünlü olmaya çalışıyor. beceremiyor.
debe edit: beni debeye taşıyan siz sevgili sözlük yazarları ve büyük sanatçı izzet yıldızhan'a çok teşekkür ediyorum.
dükkanını 2.30'da kapatıp 5.30'da açan bakkal
-
ne zaman uyuduğu belli olmayan biyonik bakkaldır.
20 seneden beri gözlemlerim.
bir fiil, 365 gün bu şekilde çalışır.
arasıra, bazı bazı, oturdğu yerde uyukladığını gördüysemde, biri içeri girer girmez doğrulur.
ulan ben kafayı yicem, beni uykususuz bıraktı. sabah kalkıyorum bunun için bakıyorum. orada akşam uzatıyorum kafamı, bazı zaman 3'leri buluyor kapatması.
bir insan günde 2.5 saat uykuyla 20 seneden beri yaşar mı?
enyştayn mı bu amk.?
2 tane çocuğu var bide. ne ara o çocukları yaptı anlamış değilim.
edit; bir fiil değil bilfiilimiş..
yeter ulan debe editi; anladık bir fiil deil. siz büyük resme bakın? kimden ulan bu çocuklar?
debe editi; hepbirlikte bir fiil bi el atalım
(bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)
doktorların hükümetten 33 bin lira maaş istemesi
-
mesleğe yeni başlamış bir hakim/savcının 22.000 lira, 4-5 yıllık olanların ise neredeyse 30.000 lira kazandığı skalada bir hekimin 10-12 bin liralara çalışması gülünç ve daha da ötesi korkunçtur.
adaletin tecellisi için yargı erklerinin kafa rahatlığı açısından gelir durumu ne derece önemliyse sağlığımız için doktor hekimlerin de geçinebilme kaygısı gütmeden, son derece insani şartlarda yaşayabilmesi adına bu paraları istemeleri ne tartışmaya açık ne de fazla bir istektir.
edit: yoğun mesajlar üzerine ufak bir düzeltme ihtiyacı hasıl oldu, 4-5 yıllık olanların maaşı 24-25 bandında değişiyormuş.
1996 yılına ait kral tv müzik ödül görüntüleri
-
20 senedir ssk örnekleri vererek bu dönemi kötüleyenler bir gidin artık.
hadi o zaman ben sayayım sizin döneminizi.
suriyeli terörist mülteciler yoktu.
ülke toprakları araplara peşkeş çekilmemişti.
tarım ve hayvancılık vardı.
samanı bile yurtdışından ithal etmiyorduk.
türk ordusuna fetöcüler doldurulmamıştı.
kiralar emekli maaşından daha yüksek değildi.
emekli ikramiyesiyle ev araba alınabiliyordu.
okullarda andımız okunuyordu.
türklük ayaklar altına alınmamıştı.
ingiltere nin çöpü satın alınmiyordu.
televizyonlarda kaynım bana atladı programları yoktu.
her yer apaçi rapçi dolu değildi.
para karşılığı vatandaşlık satılmıyordu.
devlet kurumlarını tarikatlar yönetmiyordu.
kağıt, sigara, içki fabrikaları vardı.
okulu biten gençler yurtdışına kaçmıyordu.
pkk ile gizli anlaşmalar yapılmıyordu.
cihatçı örgütler ülkede bomba patlatmıyordu.
araptaparlık yoktu.
cuma hutbelerinde atatürk e küfredilmiyordu.
üniversite bitirmenin bir değeri vardı, diplomalı kasiyerler yoktu.
edit: bana faili meçhuller demeyin; muhsin yazıcıoğlu, kaşif kozinoğlu, sinan ateş der olayı kapatırım.
odtü'ye en az 4 üniversite daha sığar
-
sizin sarayınıza da 4'er kişilik 1000 fakir aile yerleştirilecekse bir odtülü olarak onayladığım durumdur.
edit: (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"+nerdesin
- foursquare'a bak
+yemek yedin mi
- instagrama bak
+n'apıyosun
- twitter'a bak
+doğru düzgün soru soramıcaz mı sana
- ask.fm'den sor"
bunun yayımlandığı hede vine şeysi, ben facebook'ta gördüm, ekşi sözlük'te de paylaşıyorum. vay amk.
ezel
beyaz futbol
-
ahmet çakar: bir kadın basketbol izleyicisi çıksa ben ponpon erkek istiyorum derse napıcaz, turabi'yi mi koyucaz?
hande ataizi'nin tuvalet camına sıkışması
-
o dönem reha muhtar hande ataizi'den 10-15 kilo fazlasi olan muhabirini o tuvalete gonderip pencereden cikmaya calismasini istemisti. daha sonra goruyorsunuz bi insanın burada sıkışması imkansiz tarzi bi habere imza atmislardi. amaclari neydi bilmiyorum kadin bir sekilde çıkmış iste oraya.