hesabın var mı? giriş yap

  • oha bu adam ntv'de program mı yapıyo lan. senin ben yayın akışını ntv. üç günlük bebelere mi kaldın sen yazık.
    tanım: değil yüzüne ismine tahammül edemediğim şey.

  • şu dakikalarda kendisine yapılan protesto ve istifa çağrılarının sosyal medyaya yansımaması için üniversitenin internetini kesen bir rektöre sahip üniversite.

    bu tip rektörleri komik buluyorum. yahu sen interneti kessen ne olacak , kesmesen ne olacak be adam. 3g denen bir şey var yahu. ilkokul talebesi misin be adam?

  • akli başında olan erkektir. küçük yaşlardan beri boks yapıyorum defalarca maça çıktım ülke çapında madalya aldım, sırf antrenmanlarda kafama yediğim yumruğun sayısını bilmem, yumruktan darbeden kavgadan korkacak insan değilim ama ben sokakta kavga etmekten korkarım, burasi türkiye arkadaşlar uyanın. çevreniz kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlarla dolu. en ufak tartışmalar, trafikteki dalaşmalar ölümle sonuçlanabiliyor, adam yirmi lira için arkadaşını bıçaklıyor, ne baktın kavgasına insanlar birbirinin gözünü oyuyor. herkeste silah, herkeste bıçak var kimden ne çıkacağı bilinmiyor. bu kadar kendini bilmezin olduğu yerde siz siz olun uzak durun, alttan almak, arkanızı dönüp gitmek size bir şey kaybettirmez.

  • seri halinde okunursa eglenceli:

    - bir arkadasin dogumgununu taksimde kutlamak icin evden cikildiginda apartmanin otomat isiklarinin bozuk oldugunun gorulmesi

    - ayni katta karanliktan inanilmaz korktugu sesinden belli bir kadinin sizin evden ciktiginizi gorup/duyup "pardon ben cok korkuyorum benim elimden tutup beraber asagi inebilir miyiz" demesi

    - kadinin elinden tutup 3 kat indirilmesi

    - giris katina gelip de disarinin isiklari sayesinde elinden tutup 3 kat indirilen korkak teyzenin ajda pekkan oldugu anlasilmasi

  • bu dizide de görüyoruz ki ejderha denen hayvanat küçükken sevimli mi sevimliyken ergenlik dönemiyle birlikte birden ibneleşmeye başlar. başına buyruk hareketler, anneye babaya karşı gelmeler falan. charizard'dan beri bu böyle.

  • 1 sırp, 1 ispanyol, 2 türk, bir dağ evindeyiz. sırp ile ispanyol bir kurusıkı bulmuşlar, uzaktaki bir elmayı vurmaya çalışıyorlar. ben ise sandalyede oturmuş olacakları izliyorum.

    (ortamdaki 2. türk koşarak gelir)

    t: give it to the master. i can shoot anything you show me. [ver bakayım o silahı abine]

    (ispanyolda tepki yok, silahı verir)

    t: i've been to turkish army for one year [ben 1 yıl aztektim orduda]

    (tepki yok, izliyorlar)

    t: look. (çömeldi nişan aldı, yalnız kıç çatalı açıldı adamın, dolunay gibi çıktı ortaya)

    t: yeees **silahpatla** (elmada tık yok)

    (ispanyolla sırp bir çatala, bir de elmaya bakarlar. )

    sırp: that's why they lost whole empire... [işte koca imparatorluğu böyle kaybettiler]

  • restoranda kuver açılır
    lokantada masada ekmek dolu bir kova ve birkaç şişe su olur

    restoranda paltomuzu vestiyere asarız
    lokantada paltomuzu yandaki sandalyeye koyarız

    restoranda masa hazırlanır / hazırdır
    lokantada masa ıslak bezle silinir

    restoranda yemekten sonra çay, kahve ne arzu ettiğimiz sorulur
    lokantada fazla sorulmaz, çay zaten getirilir

    restoranda çeşit çeşit tatlı olur
    lokantada kemalpaşa ve sütlaç olur

    restoranda garsondan hesabı rica ederiz,
    lokantada "usta günahımız neymiş bilelim" deriz.

  • doktorun sahte raporuna rağmen takipsizlik kararı vermek hangi vicdana sığar? türkiye vahşileşiyor!