hesabın var mı? giriş yap

  • napacan, italya'dan lamborghini ithal edip ona mı binecen?

    düzeltme: lamborghini de volkswagen'e aitmiş. al işte ona da binemeyeceksiniz; deveye geri dönersiniz artık.

  • iyi de aga; adamlarin karsisina cikip adamlara nazi dediniz lan 2017 yilinda. ustelik bunu soyleyen adam da erdogan yani. ben anlamiyorum ki sonra sizi boyle kapak edince niye boyle sesiniz hirlamaya basliyor yine.

    hep bir magdursunuz

    tanim: hakedene iyi kapak olan kapaktir.

  • özellikle pazaryeri kültürünün gelişmesi ve pandeminin eticarete olan yönelimi inanılmaz artırdığı bu son 2-3 yılda oluşan ver çılgınlık boyutuna ulaşan bir başka konu da iade çılgınlığı.

    iade her tüketicinin en doğal hakkı. bir ürün sipariş eder, ürün geldiğinde aslına benzemiyordur, hoşuna gitmemiştir, bir hatası vardır ya da fikri değişmiştir, ürünü iade eder. her internet satıcısının riskini aldığı bir masraf kalemidir iade, zira iki yönlü minimum 2x12tl kargo parası çıkar cebinizden ve kar yapacağınız satıştan zarar yazarsınız. o yüzden mümkün olduğunca iyi paketleme, sunum ve iyi açıklama önemlidir.

    ama son yıllarda özellikle trendyol'da oluşan, ardından diğer pazar yerlerine sıçrayan bir kültür var ki aman allahım.. 5 desen elbisenin her birinden 3 beden sipariş edip, kargo gelince deneyip 14'ünü iade eden, pazaryerlerini "bunun bir boy büyüğü varsa onu da verin ikisini beraber deneyim" diyeceği tezgahtar olarak kullanan bir kültür.

    artık insanlar o kadar kaptırmış ki kendini otomatik alışverişe, açıklamaları okumuyor bile. ürün adında "köpek tasması" yazan ürünü ben arama kutusuna kedi tasması yazmıştım ne bileyim diye iade eden mi ararsın, adında "küçük boy oyun topu" yazan ve açıklamada çapını yazdığınız topu "küçükmüş" diye iade eden mi ararsın, aynı anda 4 renk, 2 beden ürün sipariş edip 7'sini iade eden mi arasın. şu anki kargo trafiğinin %20'sini bu kitlenin gitti geldisi oluşturmakta.

    mağazalarda bu siparişleri performans puanı ve ceza sistemi gereğince karşılamak zorunda kalıyor. yine denebilir ki kardeşim bize tanınıyor bu hak, kullanırız sana ne! tabii ki kullanırsınız, ancak bu oluşan ekstra maliyetin çözümünü satıcılar fiyat ve karlılık artırarak çözmek durumunda kalıyor. o yüzden ne yazık ki 20tl'te mal edip 40tl'ye satabileceği ürünü aradaki iadelerin yaratacağı masrafı da göz önünde tutarak 50tl'den satışa sunuyor.

    pazaryerleri müşteri memnuniyet odaklılığının faturasını satıcılardan çıkardığı için zaten onların açısından bir problem yok. o yüzden koşulsuz iadeler vs havada uçuşuyor. olan satıcılara ve fark etmeden aynı ürün için daha fazla ödemek zorunda kalan normal alışverişinde olan müşterilere oluyor..

    en basit örneğini vereyim, yurtdışından distribütörlüğünü aldığım markaların satışını araya petshop sokmadan direk tüketiciye yapıyorum. iş modeli 50tl ye malolan ürünü 15tl pazaryeri komisyonu, 12tl kargo 6tl sarf malzeme ve operasyon maliyeti ekleyip 20tl de kar koyup 100tl ye satmak. zira toptancılık yapıp aynı ürünü 70tl ye petshopa verirsem petshop ürünü 130-150tl bandında satacak (aksesuar kar marjları bu seviyede). bu şekilde iyi kalite ürünü tüketiciye daha uygun fiyata satabiliyorum. ama gelinen nokta da 100tl ye satılacak ürünün fiyatı artık 110tl. artık ürünü alan herkes habersiz bir şekilde gelecek %20 iade oranının yarattığı operasyon bedelini ürünü 10tl daha pahalıya alarak ödüyor (bu oranın sadece %1-2 si tasmanın bedeni uymadığı için vb haklı sebeplerle, gerisi birden fazla beden sipariş verenlerin iadesi) sonuç, artan fiyat ve aynı ürünü daha pahalıya alan normal tüketici.

    edit: konuyu "hey ben vergilerini veren bir vatandaşım adamım, benim haklarım var" diye yorumlayanlara istinaden; konu ürünlerin her renk ve bedenden alınıp denenerek iade edilmesi değil. buyurun dilerseniz milyon tane sipariş verip bir tanesini alın ve gerisini iade edin. konu günün sonunda bunun satıcılara yarattığı kargo maliyetinden dolayı x birime satın alacağınız ürünü x + %10'a almanız. maliyet hesabında artık aynı fire hesaplar gibi iade kargo bedeli oranı hesaplanarak fiyata eklenmesi. yoksa tüketici kanunlarının da, haklarının da farkında ve sonuna kadar arkasındayım. ileride bu davranışın düzelmesi konusunda da herhangi bir beklentim yok, hatta daha da beter olacağına eminim. sadece 100 kişiden 80'i bu bahsettiğim şekilde alışveriş yapan 20 kişinin yarattığı ek masrafın bedelini daha yüksek fiyata ürün alarak ödüyor, bunu belirtmek istemiştim. yoksa sikmişim ingiltere'sini..

  • -gelir ve giderinizi iyi tutun. bunun için hemen bir muhasebe yazılımı almanıza gerek yok. giderlerin çokluğu hemen sizi üzmesin.

    -eğer bir dükkan, mağazayı sıfırdan açıyorsanız 6 ay süre tanıyın. yeni açılan hiç bir dükkanın geleceği 6 aydan önce belli olmaz.

    -internet satışı yapıyorsanız yollayacağınız her ürünü mutlaka kontrol edin. asla kırık çıkık yollamayın. tek ürün satayım, köşeyi dönüp kaybolayım tiplerinden olmayın. bir sms şirketi ile anlaşın. firmanızın adı ile, müşteriniz ürün aldığında ürünün onaylandığına dair ve kargoya verildiğinde kargoya verildiğine dair sms atın. kapıda ödeme olursa mutlaka arayın onay alın. illegal işlerin parası tatlı, sıçması çok acıdır. bulaşmayın.

    -patron oldum lan ben diye hemen firmanızı elemanla doldurmayın. insanlara zamanında size yapılanları yapmayın. elemanlarınızı sömürmeyin. lakin unutmayın ki iyi bir patron iş yapma değil yaptırma becerisine sahip olan kişidir. patronun en önemli görevi işin koordinasyonunu sağlamaktır. elemanlarınıza "biz bir aileyiz ayağı" çekmeyin.

    -bağkuru zamanında yatırın lan. sonra çok pis giriyor. 350 lira civarındaki bağkuru 3 ay yatırmadığında gerisi çorap söküğü gibi geliyor. bir bakmışsın benim zamanında yaptığım gibi faizi ile 8700 lirayı sayıyorsun ellerine.

    -tabelanıza dikkat edin. totem yaptırırken belediyenin bunlardan tebela reklam vergisi aldığını unutmayın.

    -abuk subuk bir muhasebeci ile anlaşmayın. 20 lira fazla verin adam gibi bir muhasebeciniz olsun. sonra çok ağlarsınız.

    -eğer ithalat, ihracat yapıyorsanız mutlaka bir avukatınız olsun.

    -frencayzing midir nedir o işe girecekseniz sağlam bir avukata danışmadan her kağıda imza atmayın. bir bakmışsınız patron olacağım derken başka bir firmanın elemanı olmuşsunuz.

    -tiryakiyseniz bile dükkanınızda, ofisinizde, mağazanızda sigara, içki içmeyin içtirmeyin.

    -hee bak bu önemli. benim arkadaş çevrem çok geniş diye düşünerek bir işe girmeyin. arkadaş çevrenizden dişe dokunur maddi bir hayır görmeyeceksiniz.

    -sürekli araştırın. not alın. firmanızı firma rehberlerine kayıt ettiğinizde bir sürü çakal telefon açmaya başlayacak. yok kosgep 150.000 lira karşılıksız kredi veriyor, yok şöyle reklamınızı yapacağız google'da bir numara olacaksınız vs diye. yemeyin bunları.

    -google'a iyi kastırın. adam gibi bir web sitesi yapın. adam gibi içerik girin. başka sitelerden kopyala yapıştır yapmayın.

    -kendinize güzel, içinize sinecek bir logo yapın veya yaptırın. ona harcayacağınız paraya acımayın.

    -sabit telefon almaktan kaçmayın. lahmacuncu kartı bastırmayın.

    -çook kurumsal şirket havası vereceğim diye, holding gibi davranmayın. ne iseniz osunuz. olmadığınız bir şey gibi gözükmek sizi itici yapar.

    allah yardımcınız olsun.

  • üzücü ve doğru tespittir.

    iptal edilmeden önce rock n coke her yıl düzenli olarak gerçekleşiyordu, bu dönemde sağlam amerikalı gruplar da sahne alıyordu, sonra 2 yılda 1 yapılmaya başlandı zaten bu dönemde amerikalı falan kalmadı, tarık mengüç falan çıkarmaya başladılar ki maksimum ingiliz gruplar(bkz: prodigy) falan sahne aldı bu dönemde ve en sonunda da bitti. keza efes pilsen blues festival vardı bir zamanlar. millet yer bulamaz, bira fıçılarının üstüne otururdu, o da kalmadı. sonisphere olurdu 2 gün sürerdi , megadethler, testament'lar dinlerdik, o da yalan oldu. güzel olan ne varsa tükendi anasını sattığımın memleketinde.

  • düşünsenize, üniversite mezuniyet töreninize gidiyorsunuz, tören esnasında sokak köpeği tarafından ısırılıyorsunuz.

    bu olay, medeniyetten ne kadar uzakta olduğumuzu gösteriyor.

  • mal tribün liderleri nedeniyle maç boyu "bizim için antep'e de koy" diye bağırdığımız maç. he amk herkese koyduyduk bi antep kaldıydı.

  • savunmasını okuduğumda hunharca güldüğüm bir adet halk şoförünün yaptığı tacizdir.

    --- savunma ---

    ''o gün otobüs kalabalıktı''
    --- savunma ---

    hangi gün boş ki amk?

  • tabii ki gündem değiştirmektir.

    ama aslında bir taşla 3 5 kuş birden de vurmaktadır.

    - haziranda vizesiz avrupa.
    - turizm krizi
    - partili cumhurbaşkanı
    - ypg'nin koridor oluşturması
    - işlizliğin yine iki basamaklı hanelere yükselmesi

    edits:

    + diploma
    + reza zarrab
    + yargıtay üyeleri atama hakkı

    ...gibi konular bir süreliğine konuşulmayacak. bu sırada bizler bu işin içinde bir iş var diye düşünürken adam gidip harbiden oraya o ucubeyi dikecek.

    ps: ya adamın agenda'sı o kadar geniş ki hangi birini aklımda tutacağımı şaşırdım resmen. o bakımdan kışla mışla hikaye. simultane bir gezi daha olursa bunun sebebi kışla olmaz merak etmeyin.

  • nisan ve guney (3,5) özgüven patlamasından yıkılıyorlar.
    her şeyi bildiklerini iddia edip, insanı münazara ortamından tiksindirtiyorlar.

    daha bu sabah nisan bana broş' un yakada değil de kalça üzerinde çok daha hoş duracağına ilişkin bir brifing verdi.(broş nisan'ın bu arada)

    güney ise beline ip olan pantalonun iğrenç ve bebeksi bir şey olduğu konusunda aşırı ısrarcıydı. kemer takmak zorunda olmadığımız, ipsiz ve lastiksiz pantalonlar neden hep hep hep hep satılmıyordu?
    bunun birşey yemediği için cılız kalması ile ilgili olduğu konusunu ben açamadım bile...

    sabah, baba rrr yarım saatlik ayakkabı seçimi sırasında sinire kesti.
    ve dedi ki;

    "sen daha 3,5 yaşında bir çocuksun nisan, bizim anne-baba olduğumuzu unutma. biz sana faydalı olacak şeyleri biliyoruz, moda ne demek, hangi mevsim ne giyilir biliyoruz. çünkü biz gazete okuyoruz, dergi okuyoruz, internette gezip öğreniyoruz."

    nisan" hayıy, ben biliyoyum. siz hic de güsel giydirmiyosunuz" şeklinde söylene söylene evden çıktı, ikna olmuşa benziyordu. arabada güney ile konuşuyor;

    n-güney, sen öneme yurdu' nu biliyor musun?
    g-hayıy nisan bilmiyorum. sen biliyo musun?
    n-evet çüknü gazetede!!! okudum, ben hep okuyoyum gazete, dergiii
    (aldık biz mesajı)
    g-peki öneme yurdu mu ödeme yurdu mu nisan? öneme yurdu olduğuna emin misin? ödeme yurdu olmasın? (yani ödeme yurdu da çok anlamlı değil ama kredi yurtlar ödemesi olabilir belki?)
    rrr- hah şöyle babacım, sorgula sorgula, atıyor çünkü bazen
    n-hayıy atmıyoyum. haber-turk' te izledim bi kere!
    (ohannes, evde hiç haberturk açılmadı, nisan ve güney yatmadan jojo-jetix-nickledon dışı birşey de açılmadı hatta)
    g-nerde izledin sen habey turk'u?
    (genel yayın yönetmeni ya, rating merak ediyor)
    n-feribotta izledik ya? (allaaam neler oluyor?)

    öneme yurdu' nu merak edenler için aradan geçen 10 dakika sonra nisan' dan bestesini duyunca anladım;
    önemeeee yurduuuu
    (sönmedeeen yurduuuumun...)