hesabın var mı? giriş yap

  • yemin ediyorum bunu bulduğumdan beri hayatım kolaylaştı.

    dişi ile bırbırbır bişi tartışıyorum misal, hali ile dişi dişi konuşuyor, öle olmaz, bu şöle gelmez derken bakıyorum olacak gibi değil.

    - diyorum ki, 8 numara çok gidiyor, imalat talebini konvansiyonel açmayalım, sadece 8 numara için açalım.
    - iyi de, bütün parçadan 4 tane 8 numara, 4 tane 7 numara kesince kalnanından 2 tane 6 numara, 3 tane 5 numara çıkıyor. büyük parçadan sadece 8 numara kesersek 6 tane 8 numara çıkar, kalanı ziyan olur.
    - e ama 5 numara nerdeyse hiç gitmiyor.
    - olsun, diğer numaralardan çıkarıyor onu mağazalar, tek tük satıyor zaten, artanları da seri sonu deyip maliyetine veriyorlar.
    - e 5 numara hiç üretmesek hiç?
    - birincisi 5 numara isteyen müşteri var, onu terk etmiş oluruz, ikincisi 5 numara yapmazsak 5 numaranın malzemesi zaten ziyan olacak.
    - 5 numaranın malzemesi ile de 8 numara yapalım diyorum işte.
    - miktar olarak aslında 5 tane 8 numara çıkaracak malzemeden şekil nedeni ile 1 tane 8 numara çıkıyor. yazık değil mi?
    - e ama 5 numara zaten satılmıyor, 5 numara yapmak da yazık.
    - 5 numaralar az da olsa satılıyor, kalanlar seri sonu ile en azından malzeme bedelini kurtarıyor. diğer numaralar kadar olmasa da kar bile ettiriyor yani.
    - ama onla da 8 numara yapsak, hemen satılacak, o da kar ettirecek.
    - ettirecek ama ne kadar ettirecek, eksik üretilen 5 tane 5 numaranın açığını kapatmıyor ki.
    - e ama 5 numara satılmıyor diyorum ya.
    - ya bak, mağazalar bunun hesabını yapmışlar zaten, çok üretilen numaradan yapıp ziyan olan malzemenin bedelini tane başına ekleyince tüm fiyatlar yükseliyor, satış adetleri düşüyor, onun yerine ziyansız imalat yapıp düşük adet bedeli ile çok satış yapıp, satılmayan ürünleri seri sonunda maliyetine vermek daha karlı ki mağazalar da bu şekilde istiyor.
    - ama 5 numara artıyor hep.
    - ... ya o diil de, ne dicem, kilo mu aldın sen?
    - neh? kilo mu almışım?! almadım ya? almış mıyım?
    - ya emin olamadım gerçi. biraz almışsın sanki ama, kıyafetten mi yoksa be?
    - kıyafettendir kıyafetten. sanmıyorum aldıımı. almamışımdır.
    - dur bi dik dur bakim, yok ya almamışsın, bana öle gelmiş. bol ya kıyafetin biraz. ondandır.
    - di mi? almamış olmam lazım zaten. dikkat ediyorum.
    - talebi ben konvansiyonel açıyorum.
    - tamam aç sen. ben gelcem şimdi.

    ayna aramaya gider.

  • yine de halka fazla güvenip coşmayın dediğim sonuçlardır.insanlar yolsuzluk,haksızlık,talan,kötü yönetim,atatürk karşıtı siyaset olduğu için değil cebine az para girdiği için akpden vazgeçiyor benim bu insanlara güvenim yok.

  • dunya kupalari seyir zevki ve renklilik olarak ikiye ayrilir: avrupa'da duzenlenen kupalar ve diger kitalarda duzenlenen kupalar. avrupa'da duzenlenen kupalar genelde avrupa sampiyonasina benzer bir havada gecmektedir ve avrupa takimlari tarafindan domine edilmektedir. diger kitalarda duzenlenen kupalarda gucler biraz daha dengelidir, sonuclar surprize daha aciktir ve cikis yapan takimlar daha cok goze carpar.

    ornegin trt'de canli olarak yayinlanan ilk dunya kupasi olan 1974 almanya dunya kupasina bakalim. kupa tamamen avrupa takimlari tarafindan domine edilmis. oyle ki kupadaki en buyuk mucadele dogu avrupa ile bati avrupa arasinda geciyor ve geri kalan takimlar adeta birer figuran. dogu avrupa'yi temsilen polonya, yugoslavya, sscb ve dogu almanya ustun performans gosterirken bati avrupa'yi temsilen almanya ve hollanda gibi takimlar one cikiyor. kupanin finali iki avrupa ulkesi (almanya-hollanda) arasinda oynanirken kupanin ucuncusu de bir baska avrupa temsilcisi (polonya) oluyor.

    grup maclarinda yugoslavya afrika sampiyonu zaire'yi 9-0'la gecip polonya kuzey amerika sampiyonu haiti'yi 7-0'la gecerken avrupa disindan kupaya katilan takimlarin kupada figuran olacagi cok belliydi. kupa cruyff ve beckenbauer gibi efsane oyunculara ev sahipligi yapsa da avrupa sampiyonasi havasinda gecmis.

    1978 dunya kupasi arjantin'de geciyor ve cok daha eglenceli bir renkli bir atmosfer hakim. peru hollanda'nin grubundan lider olarak cikarken tunus gruplardan cikmayi 1 puan farkla kaybediyor ve kupaya renk katan takimlardan biri oluyor. her ikisi de hucum futbolu oynayan arjantin ile hollanda arasinda oynanan yuksek tempolu ve bol gollu final maci tum zamanlarin en renkli final maclarindan biri olarak kabul ediliyor.

    bundan sonra gelen 1982 dunya kupasi yine avrupa'da geciyor ve yine avrupa takimlari domine ediyor. gruplardan cikan 12 takimin 10'u ve yari finaldeki 4 takimin tamami avrupa'dan geliyor. bir sonraki kupa meksika'da oynaniyor ve arjantin firtinasi esiyor. bu kupa tarihteki en renkli kupalardan biri olarak kabul ediliyor.

    kisaca avrupa'da duzenlenen kupalar hep avrupa sampiyonasi havasinda gecerken diger kitalarda gecen kupalar daha renkli ve eglenceli atmosferlere ev sahipligi yapmis.

    kisisel olarak izledigim dunya kupalari arasinda en zevklisi 1994'te abd'de duzenlenen kupaydi. sebeplerine gelince:

    1. dunya tarihinde ilk kez dunya kupasi futbol delisi olmayan, futbolla yatip kalkmayan bir ulkeye verilmisti. aslinda 1994 dunya kupasinin abd'ye verilmesi endustriyel futbol oncesi son surecin bitisiydi ve bu kupadan sonra tam anlamiyla endustriyel futbol donemi basladi diyebiliriz. 1994'ten once dunya kupasina ev sahipligi yapan takimlar meksika, italya, almanya gibi futbol ulkeleriyken bundan sonra japonya, kore, guney afrika, katar gibi ulkelere ev sahipligi verilmeye baslandi. abd 94 kopruden onceki son cikisti.

    2. hemen hemen her dunya kupasinda ev sahibi takimin kayirildigi ve hakemlerle desteklendigi soylenir. 1994 dunya kupasi abd gibi fazla iddiasi olmayan bir ulkeye verildigi icin sanki maclar tarafsiz sahada oynanmis gibi oldu. tribunleri ve atmosferi hicbir takim domine etmeyince de atmosferin oldukca renkli gecmesine sebep oldu.

    3. onceki dunya kupalarinda genelde final maclari 70-80 bin kisilik dev stadyumlarda oynanirken geri kalan maclar 30-40 bin kisilik ufak stadyumlarda oynaniyordu. 1994 dunya kupasinda kullanilan tum stadyumlar devasa boyuttaydi. 1994 dunya kupasi mac basina 75 bin seyirci ortalamasiyla oynandi ve oynanan 52 macta toplam 4 milyona yakin bilet satildi. gunumuzde dunya kupasi 64 mactan olussa bile bu rekora yaklasilabilen baska bir kupa yok.

    4. abd dunyanin dort bir yanindan gocmen ceken bir ulke oldugu icin hicbir macta tribunler bos kalmadi. ornegin new york'ta oynanan italya-irlanda macinda 35 bin italyan ve 35 bin irlandali taraftar vardi. dallas'ta oynanan almanya-kore macinda 30 bin alman, 30 bin koreli vardi. abd belki de dunya'nin hicbir yerinde olmayan gocmen cesitliligine sahip oldugu icin hangi ulke hangi ulkeyle oynarsa oynasin devasa boyutta stadyumlar hep tika basa doluyordu. bu da atmosferi pozitif yonde etkiledi.

    5. bu tamamen benim kisisel tercihim ama avrupalilar maclari izleyebilsin diye maclarin %90'i gunduz vakti oynandi. benim aklima dunya kupasi deyince gunes altinda oynanan gunduz maclari gelir. dunya kupasinda gece maclari bana hep garip gelmistir. nasil sampiyonlar ligi maclarinin gunduz oynanmasi egreti duruyorsa gece oynanan dunya kupasi maclari da oyle duruyor. en azindan bana oyle geliyor. 1994 dunya kupasi deyince akla hep gunesli havada oynanan maclar geliyor.

    6. 1994 dunya kupasi eski nesil yildizlarin bayragi yeni nesil yildizlara devrettigi kupa oldu. maradona, baresi, gullit, van basten gibi yildizlar yerlerini baggio, stoichkov, klinsmann, bergkamp gibi yeni efsanelere birakmisti ve sahneyi alan bu yildizlar eskileri hic aratmayacaklarini gostermislerdi.

    7. takimlar arasindaki guc farki hicbir kupada olmadigi kadar azdi ve gruplarda gorulen cekismeler inanilmaz boyuttaydi. ornegin a grubunda romanya kolombiya'yi yeniyor, isvicre bir sonraki macta romanya'yi yeniyor, kolombiya da isvicre'yi yeniyor. grubun lideriyle sonuncusu arasinda 3 puan fark var. d grubunda nijerya bulgaristan'i yeniyor, bulgaristan arjantin'i yeniyor ve arjantin nijerya'yi yeniyor. ilk 3 takimin tamami 6 puanda ve grubun lideri nijerya. tarihte ilk kez bir afrika takimi bir grubu lider tamamliyor. e grubu daha da karisik. irlanda italya'yi, italya norvec'i, norvec meksika'yi ve meksika irlanda'yi yeniyor. gruptaki 4 takimin da puani 4 ve averaji sifir. gruptan cikanlari atilan gol sayisi beliriyor. f grubunda belcika hollanda'yi, suudi arabistan belcika'yi, hollanda suudi arabistan'i yeniyor. uc takim da ayni puanda grubu bitiriyor. toplam 6 grubun 4'u kafa kafaya bitiyor.

    8. yasanan surprizler ve bu surprizlerin boyutu. tamam her dunya kupasinda surprizler oluyor ama 1994 dunya kupasinda bu bambaskaydi. atiyorum bir kupada guclu bir takimla gucsuz bir takim karsilasir, gucsuz takim mac boyunca defans yapar, guclu takim gol ustune gol kacirir, sonra gucsuz takim son dakikada kontradan golu bulup maci alir. cogu dunya kupasinda yasanan surprizler bu sekilde olmustur. 1994 dunya kupasinda surprizler bile cok farkliydi. ornegin hagi'li romanya arjantin'i cok ustun bir oyunla 3-2 yeniyor. bulgaristan almanya'yi geriden gelip 2-1 yeniyor. finale kadar gelen italya gruplardan averajla cikip nijerya ve ispanya'yi son dakika golleriyle geciyor. ikinci turdan itibaren tum maclar cekismeli gecti. ikinci tur, ceyrek final, yari final ve final maclarindan biri haric tamami 1-2 farkla bitmis (tek istisna: ispanya isvicre'yi 3-0 yenmis).

    9. tamam final macinin 0-0 bitmesi ve sonucu penaltilarin belirlemesi tartismaya acik ama bence bu 1998'in finalinden cok daha heyecanliydi. 1998 finalinde daha 20. dakikada maci fransa'nin aldigi belliydi cunku brezilya sahada ruh gibi geziyordu. 1994 finalinde maci kimin alacagi son saniyeye kadar belli degildi.

    10. dunyanin her bolgesinden bir takim gosterdigi performansla one cikmisti. asya'da suudi arabistan, afrika'da nijerya, kuzey amerika'dan abd, iskandinavlarda isvec, balkanlarda bulgaristan, dogu avrupa'dan romanya, guney amerika'da brezilya gosterdikleri ustun performansla bolge insanini heyecanlandirmisti. kupayi hicbir bolge tam anlamiyla domine edememisti.

    11. dunya kupalari tarihinde ilk kez 1994'te galibiyete 3 puan verildi, gole giden oyuncusu dusurmeye kirmizi kart verildi, pasif ofsayttaki futbolculara ofsayt verilmemeye baslandi ve bu kural degisiklikleri sayesinde hucum yapmak daha cazip hale gelirken hucum oyunculari daha kiymetli hale geldi. eskiden galibiyete 2, beraberlige 1 puan veriliyorken beraberlige yatan takim sayisi tabi ki daha fazlaydi.

    1994 dunya kupasindan akilda kalan oyuncular: klinsmann, bergkamp, romario, bebeto, r. baggio, stoichkov, hagi, romario, amokachi, valderrama, caminero, k.andersson, dahlin, batistuta, amuneke, raducioiu, ravelli, taffarel, pagluica, preudhomme ve niceleri.

    1994 dunya kupasinin hikayesini anlatan cok guzel bir belgesel: https://www.youtube.com/watch?v=ods5xfjhxig

    sahsi gorusum: 1994'ten sonra en cok zevk alarak izledigim kupa 2002'ydi ama bunda turkiye'nin kupada oynamasi da buyuk bir rol oynadi. yukarida bahsettigim gibi kupa avrupa disinda oynandigi icin avrupa disindaki ulkeler de iyi performans gosterdi. bana kalsa dunya kupasini hic avrupa kitasinda oynatmam. zaten fifa da giderek kupayi daha farkli ulkelere vermeye basladi. 2026'da kupa yine abd'de duzenlenecekmis ama bu kez kanada ve meksika da ortak olacakmis.

    eskilerin soyledigine gore 1970-90 arasindaki donemin en zevkli kupasi 1978'mis. sonra da 1970 ve 1986 geliyormus. bu kupalarin ucu de amerika kitasindaydi. bak yine ayni yere geldik.

  • ben ölüyorum, çok kötüyüm' dedi. ateşi var, titriyor, eşim bağırdı doktora 'hocam böyle bir şey var' diye. 'her şey normal, sıkıntı yok bunda. anesteziden dolayı böyle, geçecek' dedi. çocuk daha fazla titremeye başladı, ateşi daha da yükseldi. eşim bir kez daha söylüyor ama doktor dışarıdan kalkıp, çocuğun yanına gelip, çocuğun kanaması da var ağzında, gelip şöyle gözüne baksa, ağzına baksa zaten ben eminim, diş doktoru olmasına rağmen onun eğitimini almıştır. bir anormallik olduğunu hissedecek ama yerinden kalkıp çocuğun yanına asla gelmedi. orada iş yeri kameraları da var zaten, gelmediğini görebilirler.

    gelip bakmamış bile yazıklar olsun.

  • yanlış. doğrusu, insanların doğal tabiat alanını yok edip oraya havaalanı yapmasıdır. o hayvanlar zaten hep oradaydı.

  • muazzez ersoy'un kendisine ithafen seslendirdigi parcadan bir kisim..

    ...
    sakın bir söz söyleme,
    yüzüme bakma sakın
    sesini duyan olur...

  • yahu fanatizm gözleri yine kör etmiş. fenerbahcenin hometownu olan kadıköyün belediyesi maç sebebiyle trafik sorununa dikkat çekmek istemiş. yok kadiköyde gsliler yaşamıyor muymuş yok oy filân yokmuş. cus artık ya.

    neyin fanatizmi yapacağına şaşırır olmuş insanlar. bi relax bi sakin. kizacaginiza oturun yoga filân yapın bi ruhunuz dinlensin

  • 1982 eylul'unde elias hobeyka onderliginde lubnanli sagci falanjist'ler tarafindan gerceklestirilen katliamin mekani.
    o tarihte lubnani isgal etmis olan israil ordusu bu katliama ses cikarmamis, 800 kadar filistinli multeci oldurulmustur. yillar sonra 2001'de belcika'da bir mahkeme, o zamanki israil savunma bakani ariel saron'un olaydaki rolu nedeniyle savas suclusu olarak yargilanmasina karar verdi.

  • "be hey dürzü,
    ne ararsın aşure ile aramda
    sen kimsin ki fasülyeyi sorarsın?
    hakikaten gözün yoksa hamurda
    sütlü tatlıya niye nohut sorarsın?

    nohut, fasülye yiyorsam sana ne.
    yoksa sana bir zararım, yerim.
    ikimiz de gelsek herhangi bir özsüte,
    ben seviyosam aşuremi yer giderim

    tatlı krizinde mümkün müdür seçmek
    yatıp kalkıp aşureye dua et.
    senin gibi dürzülerin yüzünden,
    tatlıdan da soğuyacak bu millet

    tatlı krizindeki hali sakın unutma
    aşureye dil uzatma sebepsiz
    annen yine tatlı yapardı ama
    içinde ne var bilemezdin şerefsiz"

  • "kampüste mühendisler, kantine dizilmiş oturuyorlar, karşılarinda, işletme okuyan çocuklar kollarında, esmerler, kumrallar, birbirlerini öpüyorlar, dolaşıyorlar. o mühendis aklından geçiriyor 'benim de böyle bir sevgilim olsa, ben de taksam koluma böyle birini 'diyor. 'arkadaş bunlar bize neden bakmıyorlar' diyor, 'bizde niye yok' diyor."