hesabın var mı? giriş yap

  • başladı yine nefret kusmaya.

    enkaz altında yardım bekleyenlere de bir şeyler söylerse şaşırmayacağız. enkaz altına bilerek girip provokasyon yapıyorlar bile diyebilir.

  • yazan kişi o olmamasına rağmen kadına 5 kez "özür dile" diye ısrar edip, kadının erdemiyle ilgili yorum yaptıktan sonra kadın özür dileyince de "estağfurullah" diyen birini içerir.

  • millet beynini yemiş arkadaş. bir tanesi de yazmış sabahattin ali'yi markete düşürmeseydiniz iyiydi diye. ulan asıl milyonlara ulaşan markete girmesi güzel değil mi? sadece sen ve senin gibiler okusun diye mi yazdı adam bunları elin oğlu gelir lan 3.95 bir şey değilmiş deyip alacak kendisi okumasa bile en azından evde gören birisi okuyacak.

    bu insanlardaki bende olan kimsede olmasınları, benim okuduğumu sadece parası olan okusun durumu olmayanla aynı şeyi okuyamam ya da ucuzlayan şeyin kalitesinin düştüğünü düşünmeleri beni öldürüyor.

    bu kampanyayı a101 değil de migros ya da amazon yapsa her yerde paylaşılıyordu.

    edit : conturupontuk'tan mesaj geldi migros'ta da 6.99’a platon, dostoyevski kitapları satılıyormuş.

  • 13 yaşındaydım. yaz tatili için anneannem ve dedemle köyde kalıyordum. bir sabah dedem erkenden kalkmış, güzelce giyinmiş kokulanmış beni uyandırdı. "ben şehre iniyorum kızım bir şey istiyor musun" diye sordu. ben de sabahın köründe beni uyandırdığı için sinirlenip dünyanın en gereksiz atarını yaptım. aşırı huysuz bir şekilde "falım sakız al, buranın bakkalındaki sakızları beğenmiyorum" deyip kıçımı dönüp geri yattım.

    dedem şehre gittiğinde karşıdan karşıya geçerken bir dolmuşun kendisine çarpması yüzünden birkaç gün hastanede yatıp sonra da öldü. şehir merkezinde işleri olduğunda hep elinde taşıdığı içine evraklarını koyduğu küçük kahverengi bir çantası vardı. hastane, cenaze vs süreçleri geçtikten sonra annemle çantasını açtık. içinden 10'a yakın falım sakız çıktı. günlerce o sakızlara bakıp bakıp ağladım. şımarıklığıma, domuzluğuma öfkelendim. o sakızlar bana bazen çok basit olarak görebileceğin bir nezaketsizliğin nasıl ömürlük bir pişmanlığa dönüşeceğini öğretti.

    hatırladıkça hala burnumun direği sızlar. hiç geçmeyeceğini bildiğim bir hüzne kapılırım.

  • akp ve mhp oylarıyla daha fazla halk ekmek büfesi açılmasının engellenmesi üzerine imamoğlu'nun 40 minibüsü mobil büfeye dönüştürerek yaptığı manevradır. aklıma ikinci bahar dizisinde restoranı elinden alınıp ortada kalınca seyyar büfe açan ali haydar geldi. o da kanı bozukların hakkından böyle gelmişti. hey gidi... imamoğlu'nun tiviti: https://twitter.com/…glu/status/1347803801114218503

  • gezi zamanı dolar 5 kuruş artıp 1.95 olduğunda hükümet kanadı ve ne kadar destekleyeni varsa dönüp ülkeyi batırdınız, hep sizin yüzünüzden vb. cümleler kurmuştu.
    dolar 18 lira olduğunda çıkıp ‘bizim dolarla ne işimiz var’ ne bilim ‘onların doları varsa bizim allahımız var’ diyenler o gün pek bi önem veriyordu bu işlere. ne oldu ki acaba….
    bu da böyle bir anımdır.

  • t : insanın kendine ettiğini kimse etmezmiş özlü sözünü akla getiren filmdir ..

    yarısında bırakmayı düşünebilirsiniz ama nacizane önerim, filme tutunup devam etmenizdir ..

    biraz imdb 'trivia'sı ile süslemek gerekirse 'entry'yi :

    (bu arada aşağıdaki bilgiler 'spoiler' içerir ama sanırım okusanız dahi size bir şey ifade etmeyecekler .. filmi izledikten sonra göz attığınızda anlam kazanacaklar)

    - bütçe $50.000 gibi mütevazı bir rakam ..

    - aynı mekan kullanılarak toplamda 5 gecede çekimler tamamlanmış ..

    - diyalogların neredeyse tümü doğaçlama ..

    - 'amir' rolünü canlandıran 'alex manugian', aynı zamanda senaryoya konu olan kurgu öykünün iki yazarından biri ..

    - oyuncular senaryoyu hiç görmemiş .. çekim gecesi karakterlerinin neyi hedeflemesi gerektiğini anlatan kısa paragraflar yazılı notlar dağıtılmış her seferinde ve oyuncular birbirlerinin notlarını da görmemişler .. böylelikle oyuncuların çekimler sırasındaki tepkilerinin gerçekçi kalması sağlanmış ..

    - çekimlerde yalnızca 5 personel varmış : 2 sesçi, görüntü yönetmeni (kamera), yönetmen ve yapımcı ..

    - yönetmen 'james ward byrkit', çekimlerin kendi evinde yapılmasını istemiş .. evde doğum planlayan sekiz buçuk aylık hamile karısı da, çekimlerin 5 günde tamamlanacağına söz veren eşinin bu isteğini kabul etmiş .. nitekim 'em' karakterinin, diğer evleri gözetlemek için dışarı çıktığı sahnelerin çekimlerinin yapıldığı gece, yönetmenin karısı, çekimlerin yapıldığı evlerinde doğum yapmış ..

    - 'kevin' karakterinin evden tek başına çıkmak istediği sahnenin çekileceği gece, 'kevin' karakterini canlandıran 'maury sterling'e verilmiş olan hedef rol notunda 'evden tek başına çıkacaksın' yazılıyken, 'em' karakterini canlandıran 'emily baldoni'ye verilmiş olan notta ise 'kevin'in evden çıkmasına izin vermeyeceksin' yazılıymış ..

    - camları kırılan araçlar, çekimler için kiralanmış araçlarmış ve çekimler bittiğinde camlar serviste taktırılarak kiralama şirketine teslimat yapılmış .. bu arada araba camlarını kıran 'hugh' karakterini canlandıran 'hugo armstrong' ..

    - 'emily baldoni' (em), filmin baş karakterini canlandırdığını, 'resimlerin arkasındaki sayıların ne anlama geldiğini anladığı sahnenin' çekimlerinde farketmiş ..

    - 'em' karakterinin kendi kopyasına saldırdığı araba, karakteri canlandıran 'emily baldoni'nin kendi aracıymış ..

    - film ekibi, kuyrukluyıldız çekimlerinin nasıl yapıldığı sorusunu yanıtsız bırakmış her seferinde .. tek söyledikleri, 'çok basit bir görsel efekt kullandık' olmuş ..

    - diğer oyunculara nazaran, konu hakkında en az fikre sahip oyuncu, 'lee' karakterini canlandıran 'lorene scafaria'ymış .. 'doğaçlama' çekimler olacağı dışında hiç bir şey bilmiyormuş .. çekimlerin üçüncü gününde filmin, kendisinin tahmin ettiği gibi bir 'komedi' olmadığını anlamış ..

    - bazı sahnelerin, çekimler bittikten 6 ay sonra, tekrar çekilmesi gerekmiş .. bu arada saç şekli değişmiş olan 'lorene scafaria' için, önceki saç görünümünü yakalamak amacıyla $8.000 değerinde peruk ısmarlanmış .. toplam bütçe düşünüldüğünde en pahalı aksesuar bu peruk olmuş ..