hesabın var mı? giriş yap

  • neyin peşinde hiç belli değil. bazen görüyorum. siz de görüyorsunuzdur bence. bir sürü kız var tamam mı, bir tane de erkek var. böyle bildiğin erkek. "alla alla, ne yapıyor lan bu orada acaba" diye kendime soruyorum. sonra işte telefonuma bakıyorum mesaj gelmiş mi diye. gelmemiş. hayır gelmeyebilir de o adam ne yapıyor orada onu anlamıyorum.

  • (bkz: kurtlarla koşan kadınlar)
    (bkz: clarissa p. estes)

    herkesin okuyabilecegi bir kitap degil, belli bir birikime ve okuma kulturune sahip olmak gerekir. isminden de anlasilacagi uzere daha cok kadinlara yonelikmis gibi gozukuyor. dogru da keza. fakat hassas, duyarli ve karsisidakini anlamaya odakli erkeklerin de kendilerine cok sey katabileceklerini dusundugum bir kitap.

    dunyaya, kendinize, insanlara ve her anlamdaki ikili iliskilere bakis acinizi degistirebilecek derinlikte bir kitap gercekten. kendinizle ve karsinizdaki kisilerle daha saglikli iliskiler kurdugunuzu fark edeceksiniz okuduktan bir süre sonra.

    (bkz: düşünce gücüyle tedavi)
    (bkz: louise hay)

    kendine karsi sevgisiz ve ozguvensiz kisilere cok faydali olacagini dusundugum kisisel gelisim kitabi. bana cok sey katmisti okudugum donemde. hicbir zaman ozguven sorunu olan bir insan olmadim ama kendimi hic dusunmeden, sirf baskalarinin beklentilerine gore yasardim. sanki boyle yapmazsam kotu biri olurmusum gibi manasiz bir dusuncem vardi. fakat 'ben' demenin bencillik olmadigini, onemli olanin kendi isteklerim ve dusuncelerim oldugunu icsellestirmemi saglamakta ciddi manada etkisi oldu bu kitabin. baskalarinin yorumlarina ve yersiz beklentilerine kulak tikamakta zorlaniyorsaniz, kesinlikle okuyun derim bu kitabi. ve ayni zamanda bedensel rahatsizliklarimizin ve hastaliklarimizin tumunun zihnimizde urettigimiz hangi düşüncelerden kaynaklandigini da acikliyor kitabin sonunda. ayni yazarin 'kalp gucuyle tedavi' isimli diger kitabini da okursaniz cok daha etkili olur hatta.

    (bkz: düğümlere üfleyen kadınlar)
    (bkz: ece temelkuran)

    ece temelkuran'in beyrut, libya, tunus ve misir'da gecen, 5 ayri kadinin hikayesini anlattigi romani. baslangicta fazlasiyla sinematografik ve melankolik bir anlatimi var kitabin. kadinlarin hikayesinin arka planindaysa her birinin ulkesinde yasanan siyasi cikmazlari ve toplumlarinin gosterdigi-goster(e)medigi reaksiyonlardan bahsediyor. mutsuz ve umutsuz bir sonla bitecegini dusunurken cok baska bir sonla karsilasiyorsunuz. kitabi bitiripte elimden biraktigimda, soyle dedigimi hatirliyorum: 'oh be! gercekten yahu!' cunku bu kitap bana kadin olmanin her seyden evvel ne anlama geldigini, bunun bana ve yasamima gercekte ne anlam kattigini kesfetmemi sagladi. evet, bir nevi bu kitapla kesfettim ben gucumu. ciddi bir uyanis ve cok icten bir 'iyi ki!' getirdi bu kitap bana. 'kadinim, ve iyi ki boyle. aklimla, kalbimle, vicdanimla, merhametimle ve gozu karaligimla iyi ki ben benim' diye dusunup yazmistim hatta bir yerlere. beni bana kavusturan kitaplarin basinda gelir, dugumlere ufleyen kadinlar. bilhassa kendini gucsuz ve savunmasiz hisseden kisilerin mutlaka okumasi gerek bence.

    (bkz: güneş çavması)
    (bkz: esra van der wiel)

    yasadigi hayattan mutlu olmayanlarin, 'olmam gereken kisi bu degil' diye dusunenlerin, kendini ve hayatini degistirmek isteyip bunu nasil yapacagini bilemeyenlerin ve kendindeki degisimden dahi korkan insanlarin muhakkak okumasi gereken cok da surukleyici bir roman.

    kendi bedeninde ve beyninde 'baskalari' odakli yasamanin ne kadar sacma oldugunu, aslolanin mutlu olmak ve mutlu etmekten baska bir sey olmadigini, basit yasamak gerektigini ve baskalarini mutlu etmenin yolunun onlarin kontrolunde yasamak degil, kendi istek ve beklentilerimize göre yasamaktan gectigi sonucunu cikaracaginiz, okumasi keyifli bir kitap. kendinize, arkadasiniza, anne babaniza ya da sevgilinize; yani etrafinizdaki herkese benzeyen cok sayida karakterin oldugu 2 ciltlik roman. 'kendimi mutsuz hissediyorum' diyen herkese onerebilecegim bir kitap ayni zamanda.

  • kadın kötü bir şey söylemediği halde birazdan modern çomarlar tarafından linç edilir.

    kendi görüşüdür, selda bağcan öyle giyinmeyi seviyorsa istediği gibi giyinebilir. ama gidip de kimseye "sen niye açık giyiniyorsun," diye saldırmadığı sürece ki böyle biri değil problem teşkil eden bir durum yok ortada.

    ayrıca yukarıda biri öyle bir vücudum olsa ben de kudururdum diye karşısındaki insanı aşağılayıcı tutumda bir yorumda bulunmuş. eminim selda bağcan kazandığı onca başarı ve geldiği o konumda senin gibi modern köylüyü çok kıskanıp kuduruyordur.

  • rezalettir.

    amazon kredi kartından ne kadar çektiyse, satın alınan fiyat neyse o fiyata ürünü vermek zorunda.

    edit: kurnazlık falan değildir, arkadaş o fiyata gördüğünde tabi ki alacak, belki amazon açılışa özel indirim yaptı! bunun sorgulamasını yapmak zorunda mı müşteri?

  • geçenlerde gittigim mekan 3500 liraya dana aldim.

    dedim nusret'çim etimi kendim getirdim. bana bu danayı hemen kes pişir.

    adeta etin envai çeşidine doyduk, dananın taşaklarını ise nusret bize özel hazırlattı taşak sushi yapmış, sonuçta 3500 tllik hayvan.

    edit: 3500 liralık hesabıyla artizlenen bir yazar vardı bundan 4-5 entry üstte.. onunla billur geçiyorduk ki, uçuvermiş o yazı.

    edit2: ilk debe'ye giren entrymin nusr-et'le ilgili olması da komik olmuş...

  • kurtulanlar arasına adımı yazdırmama az bir vakit kalan illet hastalık

    gururla ve sevinçle edit: tahlil sonuçları geldi. kurtuldum!!!
    (ama diyete bir süre daha devam etmem gerekiyormuş)

    11 yıl sonra gelen edit: lan her şey düzeldi, iyi gidiyor falan derken bu meret bu sefer belden aşağı vurdu. sağ testisi aldırdık. hasta yatağımdan bildiriyorum.

    büdüt: en beğenilen entrim bu ya, kaderime mi küssem, ssg'ye mi sövsem bilemedim.

  • manchester city'nin haftalık 550bin euro önerdiği iddia edilen futbolcu. haftada 550bin euro. 550bin euro. haftada. euro. 550. bin. 550bin. euro. haftada.