hesabın var mı? giriş yap

  • nasıl bir korkaklıktır, nasıl bir ödlekliktir bu karşısında kimse yokken atıp tutuyor ama kimsenin karşısını çıkmaya cesareti yok.

  • kendi canlandırdığı iki karakterden, birinin diğerini oynayamayışını da ayrıca oynayan adam. helal olsun.

  • acı bir toplum gerçeği. bende silinmez izler bırkamış bu okul müdürü türü, pazartesi ve cuma günü yaptığı konuşmalarda düzeni sağlamak ve kendini dinletmek için ısrarla iklim koşullarına vurgu yapar. kış mı?

    - arkadaşım bak sıraya girin, düzgün durun artık!!!! kımıl kımıl kımıldanma be!!! (işte tam burada müdür böyle sanki bizi kıskandırır gibi konuşacak) ben dururum burada. benim yerim iyi... siz de soğukta öyle dikelirsiniz. benim yerim güzel, siz de soğukta bekleyin... benim için proplem (okul müdürlerinin "eğemenlik" sözcüğüyle birlikte yanlış söylemeye meyilli olduğu bir sözcük) yok. beklerim ben. siz de soğukta dikelin...

    ya da çok mu sıcak?

    - susun artık evladım be! susun! hizana bak! bak hizana! hizana bak! (başlıyoruz) bu sıcakta bekletirim sizi. gidemezseniz evinize. benim yerim güzel, rahatım ben. bana gölge... olan size olur. pişerseniz bu sıcakta. oğlum hizana gir artık be saygısız adam!

    bir gün x-men'e türk bir karakter dahil olursa bu olsun istiyorum. "magneto bak o sıcakta öyle kalırsın... ben iyiyim serin yerdeyim magneto. senin için kötü olur... öyle dikelirsin orda". bence bu müdür türünün asıl gücü soğuğa ya da sıcağa vurgu yaptığında o iklim koşulunu ekstradan hissetmeniz. "donduk lan yeter" söylentileri bu noktada zirveye çıkar zaten. rahatsız edici bir başka mesele de şu: müdürün kendi yeri de o kadar rahat değildir aslında. o da nihayetinde yüksekçe bir yerden, okulun girişlerinden birinin tepesinden hitap ediyor bize. sanki tahtta oturuyor. "benim yerim güzel, bana göre hava hoş". e sen de ayaktasın, sana da 38 derece. ne bu tavırlar müdür?

  • ilginç neden-sonuçlar barındıran dizi.

    gelin kuzey-güney ilişkisine bir göz atalım;
    -kuzey; hayali olan askerlik mesleğini yapamadı, çünkü hapisteyken yaralandı.
    -kuzey; hapse girdi, çünkü güney'in yaptığı kazayı üstlendi.
    -güney; kaza yaptı, çünkü kuzey çok alkol almıştı ve arabayı kullanamayacak haldeydi.
    -kuzey; çok alkol almıştı, çünkü güney ile cemre'yi öpüşürken gördü.
    -güney; cemreyi öptü, çünkü daha önceden cemre onu dudaklarından öpmüştü.
    -cemre; onu öptü, çünkü güney cemrenin gözünden kuzey'in attığı kumu çıkarmaya çalışırken yakınlaştılar.
    -kuzey; cemrenin gözüne * kum attı, çünkü güney cemre ile onun öpüşmesini kesmişti.
    -güney; cemre ile kuzey'in öpüşme anını yarıda böldü, çünkü kuzey gözlerini kapattı.
    -kuzey; gözlerini kapattı, çünkü oyun icabı değil içinden gelerek cemre'yi öpüyordu.
    -kuzey; cemre'yi öpmeye hazırlanıyordu, çünkü şişe çevirmece oynuyorlardı.

    bence bu dizide tek suçlu var; o da şişedir abicim.*

  • 3 gün evvel amazon ormanlarında ritüeline uygun olarak deneyebildiğim efsanevi karışım. dini bir ritüeli var, kısa bir duayla birlikte konsantre olarak içilmesi gerekiyor. ormanın ortasında çember olunacak şekilde sandalyeler diziliyor, ve uzun bir sessizlik hakim oluyor. sonra ritüele uygun müzikler çalınıyor, sırayla şarkılar söyleniyor. bazı insanlar kusabiliyor, bu durum ruhun temizlenmesi olarak algılanıyor. buradan itibaren halüsinojen etkilerinden bahsetmek istiyorum. ritüel sonrasında kafamı yastığa koyduğum anla birlikte bir sürü renk ve geometrik şekiller görmeye başladım, sonra sesler arttı, sonra her şey aşırı parlaklaştı. gözümü açmaya çalıştığımda başka bir evrene geçtim. onlarca tek renk yırtıcı kuş vücudumu çekiştiriyordu, bense halüsinasyon olduğunu biliyordum ama gerçekte bulunduğum yere dönemiyordum. gözümü açmaya çalıştıkça başka bir evrene geçiyordum. her evrende farklı bir yaratık da olsa aynı hissi yaratan birini görüyordum. 8 evrenin 8'inde de bağlandığımızı hissediyordum. bazen bir kuştuk, bazen çiçek, bazen sadece bir renk. bazı evrenler yanıltıcıydı mesela, kaldığım orman evini görüyordum ama çok fazla ışık vardı, yanlış evrendi biliyordum ama dönemiyordum. aynı odada yanımda bir arkadaşım vardı, onla konuşmak istiyordum, onu duyuyordum ama bir türlü buluşamadık mesela, gerçek mekana dönemedim. inanılmaz bir enerjiyle doluyor vücut. bunu atmak için kahkaha atanlar, ağlayanlar, titreyenler oluyor. hızlanan kalp atışları ve titremeyle atmaya çabaladım ben. tanrıyı görüyorsun, kaybediyorsun. içkinin çok keskin bir tadı ve kokusu var, bazen benzer bir kokuyla aynı duyguların depreştiğini söylüyor yerliler. iowaska için amazonlara gelinir. gelinmelidir.