hesabın var mı? giriş yap

  • 3 ayda 10 yıl yaşlandı adam.
    herkesin her istediğini yapabileceğini düşündüğü bir ülke yaratılmasında katkıları, dönüp dolaşıp kendisini vurmuştur.
    al sana daha güçlü bir türkiye.

  • bu tarz olaylarda ben çocuğumun eline çöp batmasın diye şöyle böyle yapıyorum diye anlatanlar etrafa nasıl bu kadar pembe bakıyorlar merak ediyorum. herhalde zannediyorlar ki herkes en az onlar kadar pamuk hayatlar yaşıyor ama masallardaki gibi sırf kötü oldukları için kötülük yapıyorlar. onları kendileriyle karşılaştırabilecek kadar benzer hayatlar yaşadıklarını zannediyorlar sanırım. sizin çocuğunuza nasıl güzel baktığınızla bu olayın ne alakası var bilmiyorum. o kişinin hayatına doğsa belki daha beterini yapacak adam kendi iyiliğini anlata anlata bitiremiyor. zannetmeyin ki çok mükemmel olduğunuz için böyle üzerine titriyorsunuz çocuğunuzun, sadece buna imkanınız var. kadın kötü ama biz iyi miyiz onu henüz bilmiyoruz, o yüzden karşılaştırmanın pek bir anlamı yok.

  • 7 sene boyunca evden ise, isten eve birakmak. adim servisciye cikmisti. ayrildiktan sonra da belli saatler arasinda krize girmeye baslamistim. birilerini isine veya evine birakmaliydim. iste o gun bu gundur servis cekiyorum. bekarim. evim ve arabam var. gidecegi yere kadar birakabilecegim kadin taliplilerimi bekliyorum. tesekkurler.

  • istiklal caddesi cazibesini kaybetmemiştir. istiklal caddesine yıllardır çekilen operasyon ile farklı bir kitleye cazip hale getirilmiştir, varoşlaştırılmıştır. eskiden çıktığınızda kültürel amaçlı turistik ziyaret yapan insanlarla beraber o yolda ağaçların arasında yürürken şuanda tamamı gri betonlar, arapça tabelalar ve nargile kafeler arasında saç ektirmeye veya burun estetiğine gelip allah'a şirk koşan mümin arap kardeşlerimizin nargile dumanları arasında yürüyorsunuz. tam olarak da istenen buydu zaten.

  • bu sorunun cevabı genellikle klişe haline gelen "kara tahtayı kazıyan tırnaklar" olarak bilinir. fakat nörolojiyle ilgilenen bir grup bilim adamı insan beynini en çok etkileyen ve rahatsız eden sesleri belirlemek amacıyla bazı testler yapmaya karar vermişler. bu testler sonucunda da kara tahta üzerinde gezinen tırnakların aslında bu listede ne ilk ne de ikinci sırada olamadığını keşfetmişler.

    journal of neurosciencegeçtiğimiz haftaki sayısında yayınlanan araştırmaya göre 16 katılımcı bir mrı cihazına bağlanmış ve 74 farklı ses dinletilerek onları en çok rahatsız edenleri oylamaları istenmiş. oylama sonuçlandığında en sinir bozucu seslerin listesi şu şekilde belirlenmiş;

    1. cam şişe üzerindeki bıçak

    2. cam üzerindeki çatal

    3. kara tahta üzerindeki tebeşir

    4. cam şişe üzerindeki metal cetvel

    5. kara tahtayı kazıyan tırnaklar

    6. kadın çığlığı

    7. spiral makinası

    8. bir bisikletin sıkılan frenleri

    9. ağlayan bir bebek

    10. matkap

    katılımcılara bunların dışında daha sakin sesler de dinletilmiş. oylama sonucunda en az sinir bozucu olarak belirlenen sesler aşağıdaki gibi olmuş;

    1. alkış

    2. gülen bir bebek

    3. gök gürültüsü

    4. su akıntısı

    araştırma sadece bu kadarla kalmamış ve bu oylamalar sonucunda çok daha ilginç bir şey keşfedilmiş. katılımcıla, r bu sesleri duyduklarında beyinlerindeki belirli bölgelerin daha aktif hale geldiği görülmüş. mrı taramaları sonucunda duyduğumuz sesleri işleyen işitme korteksi boyunca amigdaladaki (beynimizde duygularımızın oluşmasında rol oynayan bölge) aktivite, duyulan sesin rahatsız edici etkisiyle doğru orantılı olarak artış göstermiş.

    gruptaki bilim adamları işitme korteksinden gelen ses sinyallerine maruz kalan amigdalanın 2000hz ve 5000hz frekansları arasında en yüksek aktivite seviyesine çıktığını görmüşler.

    peki amigdala neden özellikle bu frekanslar arasında aktif hale geliyor? ingiltere'de newcastle üniversitesi'nden araştırmayı yöneten bilim adamı sukhbinder kumar bunun çok ilkel bir tetikleme mekanizmasından kaynaklanabileceğini düşünüyor ve ekliyor. "kulaklarımızın bu frekans aralığındaki hassasiyeti doğamız gereği rahatsız edici bulduğumuz çığlık seslerinin de bu frekans aralığında olmasından kaynaklanıyor olabilir".

    daha önceleri yapılan araştırmalarda bilim adamları, yüksek frekanstaki bu seslerin bize rahatsız edici gelmesinin nedenini primat akrabalarımız şempanzelere bağlıyorlardı. onlara göre bu sesler şempanzelerin acil bir durum sezdiklerinde attıkları çığlıklarla akustik olarak benzeşmekteydi. ve biz kalıtsal eğilimlerimizin devamı sonucunda bu frekanstaki sesleri her duyduğumuzda avımızdan kaçma ve hayatta kalma içgüdüsüyle böyle bir tepki veriyoruz. bunun yanında teorik olarak bu düşünce bir yerde tıkanıyor, o da kara tahta üzerindeki tırnakların vahşi avcılarla aslında hiç bir ilgisinin olmaması.

    daha yeni araştırmalarla birlikte yukarıda bahsettiğimiz bu teorinin doğru olma olasılığı da git gide azalıyor. saguinus oedipus da denilenipek maymunları ile yapılan bir deneyde hem yüksek frekanstaki seslerin hem de beyaz gürültü dediğimiz düşük frekanstaki bir sesin dinletildiği maymunlardaki davranış değişimlerinin her iki durumda da aynı olduğu görülmüş. daha önce bahsettiğimiz gibi bu eğilim insanlarda açık bir şekilde farklı olarak gelişmişti.
    ,
    tüm bunlardan farklı ve basit olan bir hipotez daha var. bazı bilim adamlarına göre insan kulağının fizyolojik yapısı belirli frekanstaki sesleri bize fiziksel ağrı verebileceği bir noktaya kadar yükseltme özelliğine sahip. bu ağrı tabi ki ilk aşamada hissedemeyeceğimiz şiddette olmasına rağmen sürekli maruz kalındığında farkında olmasak da etkilenebileceğimiz cinsten. eğer bu düşünce doğru ise belki de bu seslerin neden olduğu kronik ağrı bizim onları otomatik olarak sinir bozucu sesler kategorisine sokmamıza neden oluyor.

    psikoakustik alanındaki araştırmacılar hangi sesleri rahatsız edici bulduğumuzu ve bunun neden kaynaklandığını araştırmaya halen devam ediyorlar. belki de bir gün nasıl hissetmek istediğimizi dinlediğimiz seslere göre kendimiz seçebileceğiz. ne dersiniz?

    kaynak: http://blogs.smithsonianmag.com/

    öner gençay / bilim.org

  • türk lirasının son günlerde yaşadığı değerlenmeden sonra ısrarla dile getirilen bir talep var; türk lirası ciddi şekilde değer kaybettiği için zamlara maruz kaldık, türk lirası değerlendiği için zamlar geri çekilsin; yani zamlar dolar/tl 6.5-7 seviyesine göre yapıldı dolar/tl 5.5-5.7 seviyesine geri geldiğine göre zamlar da geri çekilmeli. merkez bankası ve tüik verilerine göre bunun doğruluğunu kontrol edelim.

    eylül ayı reel sektör eğilim anketine göre;

    ocak ayında ankete katılanlar arasında maliyetim arttı diyenlerin, artmadı diyenlerden farkı %50, ocak ayında zam yapanların yapmayanlardan yüzdelik farkı ise %35. kabaca piyasanın %15'i maliyetlerini fiyatlara yansıtmamıştı.

    eylül ayında ise maliyetim arttı(gelecek üç ay) diyenlerin artmadı diyenlerden farkı %65 olmuş ama zam yapmayı planlayanların yapmamayı planlayanların oransal farkı %40 civarında yani piyasanın neredeyse %25'i maliyetlerini fiyatlarına yansıtmamayı planlıyor.

    (bütün rakamları yuvarladım.)

    türkiye'de şirketlerin bu kadar büyük çoğunluğu nasıl zam yapmıyor diye sorarsanız onun da cevabı stoklar; yine aynı reel sektör eğilim anketine baktığımızda çok uzun yıllardan beri şirketlerin siparişleri düşmüş stok artmış, stok düşmüş sipariş artmış bu yolla da üfe aylar sonra tüfe'yi etkilemiş.

    son iki ayda siparişlerde dramatik düşüşler var ama stoklarda büyük artışlar olması gerekirken aksine stoklar da düşmüş bunun anlamı üretimin yüksek maliyet sebebiyle azaltılmasıdır. bu durumdan şu tespite ulaşabiliriz;

    piyasaya sürülen ürünlerin nispeten daha azı daha önceki aylarda üretilmiş(nispeten ucuz)ürünler o yüzden %3-4 enflasyon bekler iken %6 enflasyon gördük(bütün tahminler hatalı sonuç verdi.) fakat piyasada halen 3-6 ay öncenin üfesinin etkisi hakim yani bizim bu ay gördüğümüz %46 üfe henüz tüketici fiyatlarına yansımadı. basitçe ifade edersek firmalar zam yaptılar ama bu zamlardaki maliyet halen dolar/tl 5 liranın maliyetidir.(genelleme yaparsak)

    dolar/tl 5.5'a düştü diye zamların geri çekilmesini beklemek zor.

    ekleme: piyasadaki bütün ürünleri genellersek bahsettiğim durum geçerli yoksa tabi belli ürünlere odaklanınca durum farklıdır.

    peki dolar/tl'nin 7 lira olduğu maliyeti görür müyüz?

    enflasyonda kötüleşme devam ederse tabii ki görürüz, enflasyonda ciddi bir iyileşmeden de söz etmek için erken link

    enflasyonda bir düzelme olursa ise 7 lira maliyetinin önemli bir kısmını tabii ki şirketler rekabet edebilmek için karşılayacaklar; bu güne kadar şirketler neden zam yapmaktan kaçındılar ise yine aynı sebepler ile zam yapmamaya çalışacaklar(rekabet) ama işlerin yavaşlamasının da maliyetler üzerinde olumsuz etkisi vardır, üretim azaldıkça sabit masrafların maliyetinin birim ürün üzerindeki etkisi artar o etkiyi de gidermek için reel sektörün ne yapacağını tahmin etmek ne yazık ki zor değil.

    ekleme: yazara ait yorumlar yazarın görüşlerini yansıtmakta, kişi ya da kurumların yatırım kararlarını etkilemeyi ya da yönlendirmeyi amaçlamamaktadır.