ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yapınca herkes sana bakıyor hissi veren eylem
-
market kasasında aldığım ürünleri poşetlerken oluşan gerginlik
köylülerin lakap takarken çok insafsız olması
-
tur bisikleti ile uğraşıyorum, anadolunun bazı yerlerine pedal çevirdim. hani kıyıda köşede kalmış dağ köyleri falan, tamam çok lakap duydum da. köylerinden birinde resmen muhtar bize şunu dediler, git kahveye şerefsiz mustafayı sor size yer göstersin.
kahveye gittik. mustafa bey orda mı dedik, hangi mustafa dediler. şerefsiz olanmış dedik. şerefsiz mustaaaf benim diye birisi kalktı. çok distopik bir anadolu insanımız var adam bide benimsemiş ya sdlkfsşdfşlsd.
z kuşağının sabah akşam noodle yemesi
-
z kuşağı devlet yurdunda kalan, porsiyonları yetmeyen, iki öğün bile doğru düzgün yiyemeyen, kahvaltısı akşam yemeği için uzun uzun kuyruklara girmesi gereken, cebinde doğru düzgün parası olmayan, odasında ocağı tenceresi olmayan aç bir kuşak.
gizli saklı odaya soktuğumuz kettle ile bu yurtta ancak noodle yiyebiliyoruz acıkınca. çok özür dileriz sevgili büyüklerimiz.
gelen mesajlara inanamazsınız, biri yazmış kettle sokabiliyorsanız tost makinası da sokabilirsiniz diye. sonra da yazmış gece bişi yemeyin zaten diye. ne kadar yaratıcı çözümler bunlar. yurtlara gideken annemizin al yavrum dediği kettle, 10 liraya satılan su ısıtıcılarla bir tutup tüm yurda tost makinası aldıracak. malum partinin “bir daha yemek istesinler” önerisi ile aynı zekada bir çözüm önerisi gerçekten.
ayrıca durduk yere de üç beş kişi “beyinsiz çünkü z kuşağı” yazmış. y kuşağı sanki bir halta yaramış bu ülkeye de z kuşağına bir şey bırakmış. beyninizi kullansaydınız da sizlerin kararlarının bedelini z kuşağı çekmeseydi. durduk yere sonraki kuşağa beyinsiz deme ihtiyacı duyan bir kuşağı da çok ciddiye almamak gerekir neyse. bütün bu meselenin, noodle yememiz ve maddi problemlerimizin olması z kuşağının beyinsizliği ile ne alaka ya ne alaka… parıl parıl zihinler gerçekten. biri de yazmış ben amerikada okudum ettim harika bi y kuşağı örneğiyim diye bravo sana bravo bebeğim.
ayrıca olaya sadece ucuzluk açısından bakmak da yanlış. ben pratik oluşundan da söz ettim.
havaalanı çıkışı mars'tan gelmiş gibi kasılan tip
-
havaş'a binerken gevşer.
edit: bir boktan başlık daha başıma
gbt yapan polisin facebook'tan istek yollaması
-
polisin sizden kimlik isteme yetkisi vardır. sizden kimlik isteyen polise kimliğinizi göstermezseniz bunun sonuçları vardır. bir kadın gidip de polise zorla kimlik veriyorsa başka tabii. yani polis sizden kimlik isteyip kimliğinizdeki bilgileri kullanarak size sosyal medyadan arkadaşlık isteği göndermişse, ileti yollamışsa en basit ifadeyle devletin kendisine verdiği yetkiyi kişisel amaçları için kullanmıştır. bu da kanunlara aykırıdır. meslek etiği açısından da asla doğru değildir zaten. kısacası bir kadın polise kimlik göstermediğinde nasıl ki bir sonuçla karşılaşacaksa benzer bir sonuçla da o kimlik bilgilerini kullanarak sosyal medyadan arkadaşlık isteği vs. gönderen polis de karşılaşmalıdır.
kıymanın kilosunun 300 tl olması
-
2021 sonunda türkiye'deydim. aklımda kalan fiyatlar:
magnum dondurma 6 tl - 25 olmuş
kıyma 60 tl - 300 olmuş
700 gr içim kaşar 40 tl - 140 olmuş
polonez sucuk kg 110 tl - 600 olmuş
muhitteki kiralar 3500 iken benim çıktığım ev 1600 tl - 15000 olmuş
şu olaya tamam diyebilecek yerküredeki tek ülke kuzey koredir. bunun nedenlerinin başında ise daha önce internete bile girmemiş, başka ülkeleri bile görememiş, dünyadan bağımsız doğan nesillerin olması yer alır. çok afedersiniz, pasaport 1100 liradan 3700'e, yurt dışına çıkış haracı 25 liradan 300 lere, yurtdışından ürün getirme haraçları %300'lere fırladı. hala seçim mi konuşuyorsunuz? kime vermeniz gerektiğini anlamıyorsanız, sandıklara gitmeyin.
10 mayıs 2021 bbc'nin istanbul'da çektiği fotoğraf
-
yılın fotoğrafı,
tek karede durumu özetlemiş.
bizden istenen bu,
turistler tatil yapıp rahatlarken.
biz ortada gözükmeyerek,hizmet ederek haddimizi bilmemiz lazım.
ingilizlerin çanakkale'de toprağının olması
-
tarih bilgisi, belge diye sunduğu fotoğraftaki hayatını kaybeden anzak askerlerini şehit türk askeri sanacak kadar olan birinin hezeyanı. aynı kişi, anzak koyu ismine karşılık avustralya hükümetinin benzer bir kararla canberra yakınlarındaki bir sahile gelibolu ismini verdiğini de bilmez. savaşın kazanılmasında kilit rol oynayan komutanın savaştan sonra ölenleri düşman değil kendi evladı gibi gören zihniyetini de sevmez ama ona da iki çift laf söylemeyi arkası yemez. çünkü bunlar ne insanlıktan, ne centilmenlikten ne de hatalardan ders çıkarmaktan nasibini almışlardır. bunlar için ölen yalnızca müslüman, kutsal olan sadece kendi adamı, toprağıdır* . saygıdan, güzellikten mahrumdurlar. ee vermeyince mabud neylesin mahmut.
living
-
akira kurosawa'nın 1952 yapımı ikiru filminin, senaryosunda ünlü yazar kazuo ishiguro'nun imzası bulunan yeniden çevrimi living (yaşamak), 1950'lerin londra'sında, mizahtan yoksun bir memurun amansız bir teşhis konulduktan sonra hayatı deneyimlemek için işten izin almaya karar vermesinin ardından gelişen olayları anlatıyor.
vizyon tarihi: 3 mart 2023
ithalatçı: filmartı
sinema dağıtım: cgv mars dağıtım
tür: dram
yapım yılı: 2022
süre: 102 dakika
ülke: birleşik krallık, isveç, japonya
filmin konusu:
“ikinci dünya savaşı tarafından harap olan londra'da kıdemli memur olan williams, şehrin bürokrasisini yeniden inşa etmek için mücadele eder.
ofiste evrak işlerine gömülen, evde ise yalnız olan williams için hayat oldukça boş ve anlamsızdır.
ancak, sarsıcı bir tıbbi teşhis, onun hayatını gözden geçirmesine neden olur.”
yönetmen: oliver hermanus
oyuncular: bill nighy, aimee lou wood, alex sharp, adrian rawlins, oliver chris, michael cochrane, lia williams, hubert burton, anant varman, zoe boyle, jessica flood, jamie wilkes, richard cunningham, john mackay, ffion jolly, celeste dodwell, jonathan keeble, patsy ferran, barney fishwick, eunice roberts, mark james, edward wolstenholme, tom burke, nichola mcauliffe, laurie denman, gleanne purcell-brown, violeta valvarde, michael james, rosie sansom, matilda ziegler, grant gillespie, robin sebastian, david summer, nicky goldie, thomas coombes, mamie barry, doug berry, gianni calchetti, robert william carlisle, kieran chalker, grant crookes, liam edwards, daniel eghan, zachary goldman, ty hurley, huw morgan, dan robins, kat-anne rogers, stuart whelan, holly-jean williamson
senaryo: kazuo ishiguro, akira kurosawa
görüntü yönetmeni: jamie ramsay
kurgu: chris wyatt
vizyon tarihi: 3 mart 2023
filmin fragmanını buradan izlemek mümkün.
filmin altyazılı fragmanını buradan izlemek mümkün.
babaların garip huyları
-
durup dururken aslı astarı olmayan yere kendine sıkıntı edecek işlere bulaşması.uzun ama komik diye yazıyorum.
tam bir hafta önce, pazar gecesi iki buçukta uyanıp odama geldi ve direkt:
-senin aklındaki ne? ne zaman evlenip barklanacaksın. senin sonunu hiç iyi görmüyorum.
az çok huyunu suyunu bildiğimden gecenin bir yarısı rüyanda mı gördün demiyorum tabii, babamın bu tarz çıkışları normal geliyor bana.
+ baba o işler öyle kolay olmuyor pek
-bence senin evlenmeye niyetin yok.
+ baba anladım da kimse yok şimdi hayatımda. kendi kendime mi evlenicem?
- kız bulsam evlenirim diyorsun yani?
+ yani, evlenirim heralde.
kalktı gitti.
tek konuştuğumuz bu. aradan pazartesi geçti salı günü akşam eve geldim. elinde bir kağıt neşeyle:
- oğlum bu kız seni seviyor, senden çok hoşlanmış. sen de bak beğenirsen hemen evlenin.
abartıyorsam şerefsizim.işten gelmişim, elinde birinin adının soyadının yazıldığı bir kağıt. baba bu nerden çıktı şimdi diyorum, geçen konuştuk ya diyor. hayır olay nasıl bu hale geldi benden habersiz diyorum, anlatıyor.
iş yerindekilere evlendirmek istediğim bir oğlum var diye konuyu açmış, mesai arkadaşlarından biri de benim de evlendirmek istediğim bir yeğenim var demiş, birbirlerine isimlerimizi vermişler pazartesi günü, adam salı sabahı iş yerinde ''bizim yeğen bakmış facebooktan senin oğlanı beğenmiş, senin oğlan da baksın kızı beğenirse görüşsünler'' demiş.
şimdi tip olarak ahım şahım yakışıklılığım yok fotoğraflarda da kesinlikle fotojenik çıkabilen biri değilim ''kız seni beğenmiş.'' deyince insan bi' kıllanıyor. durumu arz ettim.
- ne kadar kötü olabilir ki, dedi
- beğenmezsen ararım adamı, oğlum yeğenini beğenmedi derim olur biter, dedi
beklentiyi düşük tutarak açtım facebooku, ailecek pc başındayız, kızı arattım facebooktan. ilk tepki benim biraderden geldi:
k-oooooha.
+ abartma lan hayvan herif, diye atarlandı bizim biradere.
sonra bana baktılar. bende bir sessizlik. beklentiyi ne kadar düşük tutarsan tut, gördüğüm, düşük tuttuğum beklentinin de kat be kat altında. öyle sessizce bir otuz-kırk saniye ekrana baktık. babam konuştu yine ilk:
- tabi biraz kilosu var, yok değil.
+ bayağı var baba.
k- tam kışlık
- lan sen sus (biradere atar.) abin ne diyecek bakalım.
+ valla baba, çok da konuşacak bir şey yok sanki. sen adamı ara bizim oğlan beğenmedi de o zaman.
- böyle şeyler telefondan söylenmez, yüz yüze söylerim yarın iş yerinde. sen eminsin di mi oğlum, olmaz diyosun?
+ olmaz baba.
sessizce dağıldılar. çarşamba günü işteyim, o adını arattığım kız ''merhaba nasılsın.'' yazmış facebooktan bana. akşam eve geldim, babam erkenden odasına çekilmiş, uyku moduna girmiş. girdim odasına, koltukta yatıyor gözünü aralıyor ama beni görünce geri kapatıyor, annem de yanında televizyon izliyor.
+ baba kızın dayısına söylemedin mi sen bugün, kız bana mesaj atmış.
- söyledim oğlum bişe yok onda atabilir ya arkadaş olarak. o kadar şey oldu sonuçta aranızda.
+ baba sen adama oğlum kızı beğenmedi diye net olarak söyledin mi söylemedin mi?
annemden çekindiğine eveleyip geveliyor. benim odaya geçtik. söylememiş, adam salı sabahı yeğenim senin oğlanı beğendi, senin oğlan da beğenirse görüştürelim deyince sevinçten benim oğlan kesin beğenir, oldu bu iş emin ol demiş adama. çarşamba sabahı da o dediğinden cayamamış, benim oğlum da senin yeğenini beğendi demiş.
+ e şimdi ne olacak?
- ne yazmış kız sana?
+ merhaba nasılsın yazmış.
- iyiyim sağolun siz nasılsınız yazsan eline mi yapışır oğlum?
aynı akşam yazdım, çıktım.
perşembe oldu, kız da kezbanın önde gideni. normalde herkesle konuşmazmış ama arada dayısı olunca bi' oturup kahve içebilirmiş, müsait olduğu gün haber verirmiş bana.sahi nelerden hoşlanırmışım, en sevdiğim yemek hangisiymiş, o en çok pembeyi severmiş... yazmış da yazmış. okuyorum, okuyorum cevap vermiyorum. perşembe günü de öyle geçti,
cuma sabahı bi' baktım ''ya yazmayacaktın madem, babana neden aşık oldum dedirtiyosun.'' demiş.''oha öyle mi demiş gerçekten.kusura bakmayın o an boşluktaydım, boş bulundum hoşlandığımı söyledim ama inanın bir ilişki yürütecek durumda değilim psikolojik olarak, gerçekten özür dilerim.'' yazdım. kız kapak fotoğrafına ''beş kuruşluk adamları musallat ettik ömrümüze'' diye kapak resmi paylaşmış facebooktan. bu kadar kolay mıydı falan yazıyor. tekrar özür dileyip artık yazışmamızın da bir anlamı olmadığını söyledim.
cuma da öyle geçti. cumartesi günü işe gittim, işten geldim, arkadaşı babama bozuk atmış iş yerinde, babam da benimle konuşmuyor şimdi.
istanbul'da hiç karşılaşılmayan memleketler
-
(bkz: istanbul)