hesabın var mı? giriş yap

  • sırrı sakık'ın ağrı belediyesi'nde gerçekleştirdiği olaydır.

    ağrı belediyesi'nde çalışan 156 işçiye önce bir yıldırma politikası uygulanmış, bu fayda etmeyince de toplu olarak işten çıkarılmışlardır. işlerinden edilen işçilerin yerlerine ise bir kısmı da il dışından olmak üzere kendi partilileri doldurulmuştur tabi ki.

    http://www.memurlar.net/haber/494664/

    bu olayı dün sırrı sakık başlığına da yazmıştım. (bkz: #47871862) ama tabi kimsenin ilgisini çekmedi. bu ülkedeki basının da, sözlükçülerinin de akp'den falan şikayet etmeye hakkı yok! şu olay akp'li bir belediyede yaşanmış olsaydı bütün muhalif gazetelerde haberdi. eğer chp'li bir belediyede yaşanmış olsaydı bizzat chp'liler de dahil herkes o belediye başkanına gömerdi. (örnek olarak (bkz: murat hazinedar)) mhp'li bir belediyede olsaydı bütün basını, sosyal medyası yakardı ortalığı resmen. ama bu olay bdp'li bir belediyede meydana gelince herkes sus pus! malum şimdi buna bir şey söylersen solculuğuna halel gelebilir, ima yoluyla ırkçılıkla suçlanabilirsin, neme lazım?!

    1 mayıs'ta bdp kortejini seyrederken kış kıyamette ekmeğinden edilen bu 156 işçi de gelsin aklınıza!

    debe editi: (bkz: otizmli çocuklara öğretmen kampanyası/#47787671)

  • cok guzel bir video olmuş. bence mantıklı. linç falan yemezler.
    "nereden baksan elinde kalıyor " sözünün açıklaması adeta.

  • madem öyle size denizli horozunun mitolojide nasıl anlatıldığını anlatayım.

    sizin de bildiğiniz gibi güzeller güzeli afrodit hephaistosla evli olmasına rağmen ares ile büyük aşk yaşamaktadır. bir gün iki aşık ares'in denizli'deki sarayında buluşur. yiyilir, içilir ve gece olur. odalarına çekildiklerinde ares iki askerini geceyi geçirecekleri odanın başına koyar ve onlara "apollon altından tahtı ile gelmeden hemen önce bizi uyandıracaksınız" diye emir verir.

    iki aşık o gece birbirlerini o kadar çok severler ki yorgunluktan bitap düşerler; nöbetçilere güvenerek kendilerini uykunun tasasız kollarına bırakırlar. fakat o sıralarda nöbetçilerin gözlerine de bir ağırlık çöker ve onlar da uyuyakalırlar. ve apollon altından tahtıyla gelerek gece karanlığınının bilinmezlerini ortadan kaldırır. artık güneş doğmuştur ve bilgi herkes içindir.

    apollon'un günü getirmesiyle, uyuyakalan afrodit ve ares uyanırlar; herkes onların geceyi beraber geçirdiklerini anlar. rezil-i rüsva olmak bir yana bayağı dalga konusu olurlar.

    ares derhal nöbetçileri çağırtır, gözleri alev saçmaktadır. nöbetçiler tanrının huzuruna çıkar ve titreyerek uyuyakaldıklarını itiraf ederler. ares elini havaya kaldırır, tam onları yok edecekken "bir dakika" der; "ölüm bu yaptığınızın yanında cezadan çok ödül olur. bundan böyle hayatınız boyunca apollon'un altın çizgilerini gördüğünüz ilk an avazınız çıktığı kadar bağıracaksınız" der ve parmaklarını şıklatmasıyla iki nöbetçi çok güzel iki kuşa dönüşür ve o günden bu güne sabahın ilk ışıkları oluşur oluşmaz bağırmaya başlarlar. işte o iki kuş denizli horozunun atalarıdır.

    edit: yazım

  • "karadenizliyim" deyince akla temel geliyorken "kuzeyliyim" deyince akla jon snow geliyor. bu tür bir anıştırmadan ekmek yemek isteyen çakal karadenizlilerin yapacağı bir iştir.

  • cerrahpaşa' daki öğrenci evimde 3 gün suların kesik kalması sonucu üst katımdaki hafif problemli anaokulu öğretmeni delirmiş, saçı başı yağlanmış, ayağında sünük pijama ile sokağa fırlayıp "uleeeynnn ben bu cerrahpaşanınnn daaaa, sular idaresiiininnn deee, bi buldurun laaan suyuuuu, kokuştuuukk ulaaağğnn evdeeeee, anasınııııı ...tiklerrriiiiimmmm" şeklinde bağırmıştı.
    asıl trajik olan, karşı apartmandan ve yan apartmandan birileri çıkmış "aaa bizim kesik değil ayol? sadece sizin apartmanı mı kesti bunlar" demişti.
    apartmanca yaptığımız keşif sonucu, dellenen komşumuzun bir vesile tamirat için ana vanayı kapayıp, açmayı unuttuğunu keşfetmiştik.

    sonra tabii apartmanca; uleeeeynnn biz senin gibi öğretmeniii, sana iş vereen okuluuuu, o okulunn müdürünüüü, elinin ayarınıı, aklınınn kenarını...

  • bugün rüyamda görerek çok etkilendiğim bir durumdur.

    o kadar ilginç geldi ki...
    onu küçükken yaşadığım evden aldım şu an yaşadığım eve getirdim.
    odasını gösterdim. saçlarını taradım.
    bunlar sanırım küçükken özlemini duyduğum şeylerdi.
    bir an gerçek olmasını diledim. küçük yaşta annesiz kalmanın yarası sanırım hiç geçmiyor.
    rüyamda kendimin annesiydim.

    *sözlüğü ankete çevirdinizciler ötede dursun lütfen.

    *sadece bu başlığı okuma zahmetinde bulunanların kendi çocukluğunu evlat edinseydi onunla neler yapacağını merak ettim.
    saygılar selamlar