hesabın var mı? giriş yap

  • dram içerir.
    gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
    ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.

    1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
    en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

    2)pratiktirler;
    hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

    3)çok yönlüdürler;
    fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

    4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
    çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

    5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
    obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

    edit: ''dün gece çok uzun zamandan sonra ilk kez yalnız hissetmedim. teşekkürler herkese...''

    şöyle bir yazarların bulunduğu destek grubumuz var

  • karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
    örnek verelim..
    yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)

    tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".

    heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..

  • çok sevdiğim arkadaşımın evine kahvaltıya gittiğimde, kahvaltının susam sokağı tadında işlenmesi beni dumurdan dumura sürüklemiştir. arkadaşım henüz uyanan ev halkı için annesine:
    - anne baba nerde
    - baba uyuyo yavrum
    -hmm peki ya abi ? abla?
    - abi kalktı abla yüzünü yıkıyor yavrum

    bu konuşmaların şokunu atlatamadan arkadaşımın işitme engelliler için kahvaltı yapışını izlemeye başladım, kendisi sofradaki herşey konuşuyor yemeden önce yüksek sesle isimlerini sayıyordu:

    -hmmm ekmeğimizi alalııım, önce bir parça tereyağı ve biraz balllll.....hani benim zeytiniiiim, iişte burdaaa hoop bi parça zeytin......bugün hiç reçel yemedim, hmmm çilek reçeli, bayılırım...

    bütün bunları arkadaşım komiklik yapıyor herhalde diyedüşünerek seyrettim ama sofrada kimse gülmüyordu, ve bu aile gerçekti.

  • bazı gelinlerin bu masraftan kurtulmak için berbere gelin olduğunu söylemeyip ancak çokta sıradan yapmasın diye gelinin kardeşiyim deyip gelinliğini evde giyerek damatın ayaklarını yerden kestiğini bilirim.

  • --- `tam spoiler olmasa da "spoiler yapar mıyım" kaygısı güdülmeden yazılmıştır` ---

    zaman yolculuğunu en muhteşem kullanan, üstelik kurgusundaki zaman anlayışından dolayı da neredeyse her zaman yolculuğu içeren filmin düştüğü sebep-sonuç ilişkileri kaosuna düşmemiş film.

    elbette ki zaman yolculuğu işlenmesi zor bir temadır.. yirmi sene öncesine gidip bir adama ters ters bakmak, kelebek etkisi sonucu üçüncü dünya savaşına yol açıp yirmi sene sonrasını insanların neslinin tükendiği bir çöl haline getirebilir. ama yirmi sene sonrası bir çölse oradan birisinin geçmişe gelip ters ters bakması mümkün değildir, bu durumda savaş da çıkmaz ve herşey eskisi gibi olmalıdır.. bu durumda yirmi sene sonrasından birisinin gelmesi tekrar mümkün hale gelmiştir, bu böyle uzar gider.. bu paradokslar batağında zaman yolculuğu konusu işlemeye kalkışmak bile cesaret isteyen bir iştir. (geçmişte asansörü bulan adam ölünce gelecekte asansörlerin yokolduğu ancak asansör boşluklarının aynen kaldığı komik filmleri hatırlayınız)

    bu film ise zaman yolculuğunu bambaşka bir yaklaşımla ele alır. şöyle ki bu filmde a olayının b'nin sebebi olması için b'den önce gerçekleşmiş olması gerekmemektedir. çocuk james cole ve yetişkin james cole aynı tarihte aynı yerde bulunabilirler. bunun sebebi olayın gerçekleştiği tarihten yıllar sonra james cole'un geri gönderilmesidir. ancak geleneksel bilim kurgu mantığının aksine, havaalanındaki olaylar bir kere olmuş, zaman geçmiş, cole büyümüş ve tekrar gönderilip ikinci seferde olaya dahil olmuş değildir. james cole'un yetişkin hali, olay ilk gerçekleşirken de oradadır. bu klasik zaman anlayışını sarsan bir mantık olsa da bütün filmdeki olaylar sadece bir kere ve filmde gösterildiği haliyle gerçekleşmiştir.

    iki boyutlu canlılar düşünelim, sadece x-y düzleminde yaşayan.. çok güzel bir örnek olmasa da bütün ömrünü bir masanın üstünde geçiren bir solucan bizim modelimiz olabilir. bu solucan sabit bir hızda, üçüncü boyut olan z yönünde masayla beraber hareket etmek zorunda bırakılsın. asla üçüncü boyutu anlayamayacak bu canlılar, örneğin masaya tepeden bir kitap koyduğumuzda bu cismin nereden geldiğini asla idrak edemeyecektir. bu solucan yalnızca kendisiyle aynı hızda z yönünde hareket eden cisimlere akıl erdirebilir. aynı şekilde n boyutta işlem yapabildiği halde 3 boyuta sıkışmış ve zaman içinde zorla yol alan insanoğlu da, dördüncü boyut olarak değerlendirilebilecek "zaman" kavramındaki alışık olmadığı bağlantıları algılayamamakta çok haklıdır, ama bu durum bu bağlantıların olamayacağı anlamına gelmez.

    bu filmde de bu olgu sonuna kadar zorlanmıştır. filmdeki zaman anlayışına göre herşey herşeyin hem sebebi hem sonucudur. "ama şu değişik olsaydı" demek anlamsızdır, çünkü başından sonuna kadar tüm "zaman" zaten olmuş bitmiş bir video kasedi gibidir. geçmişe giden birisi geçmişi değiştiremez çünkü olaylar zaten o geçmişe gittiği için bu şekilde gelişmiştir.

    bu özelliği sayesinde bu film bence bir sci-fi başyapıtı ve modern kader anlayışının temelidir.

    railly: peki sen bizi kurtarmaya mı geldin yani?
    cole: sizi nasıl kurtarabilirim ki? bunlar zaten oldu bitti..

  • önce şaka sandım, baktım baktım anlamadım.

    sonra gittim derinlerden fularımı çıkardım ve taktım. inanamıyordum, fularlı halimle bile sadece selda bağcan ve frodo'yu tanıyabiliyordum. beynim almıyordu, o harf cümbüşünü ve selda bağcan & frodo birlikteliğini algılayamıyordu beynim.

    bu kadar marjinalliği yakalayamıyordu aciz, yobaz, anadolu çomarı bedenim.

  • nedense konuşulmayan konu.

    arkadaşlar hepiniz mi zenginsiniz? bu nasıl oluyor ya. ortalama bi depo 1000 liradan fazlaya doluyor artık. ulan hakkaten hepiniz 50k maaş mı alıyorsunuz. bu ne rahatlık.

    bi gündeme getirelim şu konuyu artık bir şey yapalım.

  • az once izledigim, helal olsun dedigim...

    edit: altta ak-it'in biri kadina terorist yaftasi yapistirmis bile. ulan sizden olmayinca basortulu kadini bile terorist ilan ediyorsunuz haysiyetsiz, serefsiz kopekler.

    o dagitilan ''evet'' degil de ''hayir'' bildirisi olsa siz o tokadi bildiriye mi yoksa dagitana mi atardiniz ? amk cihatci, radikal picleri...

    edit2: ironi yapmis, oyle diyor...

    edit3: entry gitmis.

  • efsane midir bilinmez ama hukuki dayanağı olan bir olay

    bir fizik sınavında soru kağıdı şu şekildedir.

    sorular:

    1. hede hödö nedir.
    2. hede hödö ise vs. vs sonucu nedir açıklayınız.
    3. a şehrinden b şehrine bla bla
    4. vs vs vs

    her soru 25 puan değerindedir. başarılar dilerim.

    cevaplar:

    1. hede hödö nedir.
    2. hede hödö ise vs. vs sonucu nedir açıklayınız.
    3. a şehrinden b şehrine bla bla
    4. vs vs vs

    öğrenci soruları olduğu gibi yazmıştır. 0 alır. şikayet eder. fizik sınavını edebiyat öğretmenleri inceler. öğrenci tam puan alır.

    çünkü her soru 25 puan değerindedir.

  • tur bisikleti ile uğraşıyorum, anadolunun bazı yerlerine pedal çevirdim. hani kıyıda köşede kalmış dağ köyleri falan, tamam çok lakap duydum da. köylerinden birinde resmen muhtar bize şunu dediler, git kahveye şerefsiz mustafayı sor size yer göstersin.

    kahveye gittik. mustafa bey orda mı dedik, hangi mustafa dediler. şerefsiz olanmış dedik. şerefsiz mustaaaf benim diye birisi kalktı. çok distopik bir anadolu insanımız var adam bide benimsemiş ya sdlkfsşdfşlsd.