hesabın var mı? giriş yap

  • henüz teknik direktörlük kariyerinin başındayken 2016 yılında ntvspor'da katıldığı bir programda bugün beşiktaş'a oynattığı oyunun tarifini vermiş adeta. aslında mircea lucescu'nun oynattığı oyuna hayranlığını belirtmiş de diyebiliriz.

    program 23 nisan 2016 akhisar belediye beşiktaş maçından sonra çekilmiş. bir ara laf beşiktaş'ın oynadığı oyuna geliyor ve sergen yalçın şunları söylüyor:

    "sezona bakarsak şunu söyleyebilirim şampiyonluğu hak eden bir takım bence. çünkü çok arzulu oynuyorlar, istekli oynuyorlar, oynadıkları oyun zevk veriyor, çok ofansif oynuyorlar ama şu tarafı var işin... biraz da teknik direktörlük tarafından konuşmak istiyorum. bu kadar ofansif oynamak iyi mi? çok tartışılır bence. yani ben karşı kaleye gideyim 15 tane pozisyona gireyim ama karşı taraf da gelsin bana 10 tane 8 tane pozisyona girsin... bence çok sağlıklı değil. bize karşı mesela şampiyonluğa gittiğimiz dönemde (2002-03 sezonu) maksimum 2 pozisyona girebilirdin. çünkü öyle iyi savunma yapıyoruz ki mümkün değil pozisyona girmen kolay kolay. şampiyonluğa giden bir takımın çok fazla pozisyon vermemesi lazım bana sorarsan... yani şunu söyleyeyim savunmayı iyi yapmayan hiçbir takım başarılı olamaz bir defa. bu nettir yani. her başarılı takımın mutlaka savunmayı iyi yapması lazım. bilmiyorum son 3 maçta izlediniz mi barcelona'yı. dağıldılar. niye? savunma yok. her gelen pozisyona girmeye başladı barcelona'ya karşı. sen istediğin kadar git. adam sana attığı zaman zaten savunuyor. eğer sen iyi takımsan sana 1 gol attığı zaman zaten 90 dakika savunma yapıyor. sonra o golü çıkarmak zorunda kalıyorsun, çıkaramazsan bi kontradan bu sefer ikinciyi de yiyorsun. bu sefer 3 tane atman gerekiyor."

    bahsettiğim kısmı izlemek isteyen için link.

    bu söylenenlere katılmayanlar da olacaktır muhakkak. zaten başta hocanın belirttiği gibi çok tartışmalı bir konu. fakat 5 yıl önce anlattığı bir oyunu bu sezon takıma yerleştirmeyi başardığı apaçık bir gerçek.

    bu arada program keyifli. zamanı olana tamamına göz atmasını tavsiye ederim.

  • alamancılara kimsenin nefret beslediği yok.
    almanya'nın etinden sütünden faydalanıp her fırsatta kötülemeleri ve türkiye'de yaşayan bizlere türkiye'yi övmeleri midemizi bulandırıyor, o kadar

  • arda yerine drogba gelip konuşma yapsa daha etkili olur bence.

    edit: başlığı açan arkadaş kaçmış, başlık başa kalmış. ilk entry'de yazan başlık ile aynı. arda gelip türkiye'deki terörü bitirir mi? ben de böyle bir şey demiştim.

  • koreli dayı bu bölüm mahsun kırmızıgül'e selam falan değil bayağı çakmıştır..

    -kızım bir film izlemiş çok duygulanmış, aldı beni huzur evinden buraya getirdi. orada her şey ayağıma geliyordu, burada her haltı ben yapıyorum..

  • 3 tarafi havuzlarla cevrili bir ulke olmadigimiz icin olabilir. ayrica 3 tarafi antrenorlerle cevrili bir ulke olmadigimiz icin de olabilir. ayrica avrupadaki gocmenlerimiz ulkenin 3 tarafi havuzlar ve antrenorlerle cevrili olmadigi icin gocmediginden olsa gerek, yuzucu olmuyor olabilir.

    mesaj uzerine aciklama editi: havuz dediysek melih gokcek fiskiyesinden bahsetmiyoruz, yuzme havuzu o, olimpik olanindan, hani dikdortgendir, kulvarlari vardir falan

  • sağlıklı beslenerek kilo vermenin "temelinde" ne var?
    arkadaşlar, ne yediğiniz, ne kadar yediğinizden çok çok çok daha önemli!
    ne yersen ye, ama 1500 kaloriyi geçme kilo verirsin diyenlerin atladığı çok nokta olduğuna inanıyorum...

    temiz beslenmeniz gerekiyor, çünkü vücut her besine aynı tepkiyi vermez, vermiyor.

    100 kalorilik cips ile, 100 kalorilik çiğ badem, vücutta aynı şekilde işlenmez, sindirilmez, vücudu aynı şekilde çalıştırmaz, vücut onu aynı şekilde kullanmaz!!!

    doğal besinler içerisinden bile, her vücudun her besine aynı tepkiyi vermediğini de söyleyebilirim.
    örneğin ben; patates olsun, pirinç olsun, fabrika şekeri olsun, un olsun... bunları tolare edemiyorum! bunları yediğimde kilo falan veremiyorum... bunu tabi ki kişisel deneyimlerimle fark ettim. (istisna yemelerden bahsetmiyorum, beslenme rutinine sokmaktan yani "günlük olarak" tüketmekten bahsediyorum.)
    bazısı da proteine aynı tepkiyi verebiliyor, bunu da gözlemlediğimi söyleyebilirim. bu yaşanılan coğrafyadan coğrafyaya değiştiği gibi, kişiden kişiye bile değişiyor. hepimiz farklı parmak iziyiz. o nedenle bana kilo verme konusunda fikrimi soran insanlara, kendi yaptığımı anlatsam da sonrasında şunu mutlaka ekliyorum, "kendine uygun sağlıklı beslenme yolunu bul ve o yoldan yürü"...

    bu noktada şöyle bir söylem var, işte belli başlı şeyleri, mesela; "basit karbonhidrat ve fabrika şekeri gibi şeyleri yemezsen, zaten istesen de çok yüksek miktarda kalori alamazsın"...

    bunun doğruluk kısmı, çok nüansta kalıyor diyebilirim.

    kendi kilo verme sürecimden bahsedecek olursam, ben yaklaşık 80-85 kiloyken, bir günde 300 gram ceviz içi yiyordum ve bu internet söylemine göre 1950 kalori eder, bunun üzerine başka şeyleri de yediğimi düşündüğünüzde, 3000 kaloriye yakın kalori tüketiyormuşum ve son derece de patır patır kilo veriyordum.

    obezken, günde 3000 kaloriyi, hamurişinden aldığım zaman kilo vermeyi bırakın, kilo alıyordum bile!

    ayrıca görüldüğü üzre, low carb beslenme ile de çok yüksek kalorilere çıkılabiliyor.

    vücudun doğal ve sağlıklı besinleri sindirmesi ile, bir dilim cheesecakei sindirmesi aynı değil. kilo vermenin "temelinde" ne var?

  • lise zamanlarım. o zamanlar semtte çok kavga çıkıyordu. yine bir bayram günü kavga çıkmıştı gece. kavgadan sonra baktım t-shirt kan olmuş. birinin burnu falan kanamış üstüme gelmiş herhal. neyse, evdeki herkesin yatmasını bekleyip eve girdim. gece iki falandı saat. girer girmez t-shirt'ü çıkarıp kapıya astım banyoya gittim. eli yüzü yıkadım yattım. unutmuşum t-shirt'ü kapıda. sabah babam işe giderken yakalamış. baktım bir el beni dürtüyor. uyku sersemi yakalanmak da çok fena.

    -: hşşş, bu ne bu?
    madboy: ne?...
    -: niye kanlı bu?
    madboy: benim kanım diil...
    -: katil piç! akşam görüşücez senle.

    attı suratıma t-shirt'ü gitti.

  • iki trafik polisi arabası yanyana ilerlemektedir.
    sivil herhangi bir arabaya "34 ..... kenara çekermisiniz" diyerek hayatının hatasını yapar polis. diger arabadan cevap yetistirmekte zorlanmaz polisler.
    "kenara çekermisiniz diyen dillerini yesinler senin."