hesabın var mı? giriş yap

  • izmir'in güzide kulüplerinden olan göztepe'nin 14 yıllık aranın ardından süper lig'e yükseldiği ve yılmaz vural'ın yıllar sonra yüzünün güldüğü maçtır.

    ligimizde ankara'dan takım var, istanbul'dan takım var. ama izmir'in takımının olmaması büyük eksiklikti. 7 sene önce buca gelmişti, ama onlar göztepe, altay ve karşıyaka gibi değildi.
    göz-göz taraftarıyla, kültürüyle süper lig'i hak ediyordu ve nihayetinde ait olduğu yere geri döndü.

    süper lig'de osmanlıspor, kayserispor, başakşehir gibi takımlar olacağına göztepe, altay, karşıyaka, sakarya, kocaeli, ankaragücü gibi takımlar olsun. futbol ateşli taraftarlarla, doluluk oranı yüksek stadlarla güzel.

    en büyük temennimiz göztepe'nin süper lig'de kalıcı olması. yeni sezonda umarım başarılı olurlar.

    not: aykut kocaman

  • arkadan bir erkek kişi sesi gelir,telefonla konusmaktadır
    -olum ben ankaradayım evet aptal aptal dolasıyorum sokaklarda.yok ya nerde hatun falan ayarlıycam dönerim bu aksam zaten bakmıyo bu ankara hatunları adamın yüzüne.
    o sırada istemsiz olarak sesin geldigi yere bakılır,aynı anda otobüsü kacırma ihtimali akla gelir ve hızlanılr.
    telefonla konusan erkek kişi
    -aha bak hatta önümdeki kacmaya basladı bile yok olum bu sehirde insanlar ciftlesmiyo galiba

  • a: paran var mı olm ?
    k: vaa--yookk, az var yani, anca bana yetmeeez bile.
    a: olm var mı yok mu lan ?
    k: vercen m alcan mı ?

  • yorumların çoğunu okudum,azeriler türk değildir “tezini” savunanların profillerine baktım, hepsinin kürtçü olması enteresan mı, değil mi?

  • ilkokulda, okulu teröristler bassa ben de hepsini öldürsem; kahraman olsam.
    ortaokulda, ingilizce öğretmeni bana aşık olsa keşke.

  • dolar 2.3 liradan 2.8 liraya çıktı. türkiye ekonomisi 800 milyar dolarlık bir ekonomi, yani dolar başına 50 kuruş kaybettik, ekonomimiz bir kaç ayda dolar karşısında 400 milyar lira küçüldü. mutlu musunuz akp'ciler?

    cevabını merak ettiğim soru.

    oha dolar 3 lira olmuş ya. bu hesaba göre 560 milyar lira kaybetmişiz. diyanetin 100 yıllık bütçesi anlayacağınız. (akp'liler için özel referans)

  • 24 şubat 2017'deki bucks-jazz maçında her kategoride 0 çekmesiyle ünlü basketbolcu. maçın hikayesini anlatalım.

    wilt chamberlain, 1962'de hala nba tarihindeki en büyük istatistiksel başarısı olarak kabul edilen 100 sayıyı atmıştı biliyorsunuz. 50 yıldan fazla bir süre sonra tony snell, milwaukee bucks için bir maçta 28 dakika oynayarak ve tek bir istatistik kaydedemeyerek en kötü istatistiksel başarıyı kaydetti. oyunun çoğunu oynarken sıfır sayı, sıfır ribaund, sıfır asist, sıfır blok ve sıfır top çalma... imkansız görünüyor, ama snell gerçekten yaptı.

    nba'de bench'ten gelen rol oyuncuları için tek bir maçta sıfır istatistik kaydetmek nadir değil ancak ilk beş başlayanlar için neredeyse imkansız bir şey. snell, 2016-17 sezonunda bucks için oynadığı 80 maçın hepsine ilk beş başladı ve maç başına ortalama 29.2 dakika oynadı.

    aslında 2016-17 sezonu snell’in kariyerinin en iyi sezonuydu. maç başı kariyerinin en yükseği olan 8.5 sayı ve 3.1 ribaund ortalamalarını yakaladı. o sezon, hücumda kariyerindeki diğer tüm yıllardan daha fazla rol alıyordu. maç başına 6.8 şut kullandı ki, bu da kariyerinin en yüksek rakamıydı bu alanda.

    utah jazz ile 24 şubat'taki maça çıkarken snell, daha önceki üç maçta peş peşe çift haneli sayıya ulaşmıştı. o sezon üst üste üç maçta bunu yaptığı ikinci seferdi ama seriyi dört maça çıkaramadı maalesef.

    bunun yerine sıfır çekti. boşluk. koca bir hiçlik. sadece sayı kategorisinde değil, modern nba'de istatistiği tutulan her kategoride. lig bir daha böyle bir şey görmeyebilir, muhtemelen görmeyecek de.

    bir nba maçında 28 dakika oynasaydınız istatistiğiniz ne olurdu? bir noktada bir ribaund yakalayabileceğinizi veya bir asist yapabileceğinizi düşünürdünüz yani. sonuçta, herkes her maçta rekor kırmıyor ve artık herkesin üçlük atması sayesinde bugün birine asist yapmak çok daha kolay.

    ancak ligde 275 maça başlayan sağlam bir nba oyuncusu olan tony snell, tek bir stat kaydetmeden bütün bir maç oynadı. sıfır sayısı vardı. tek bir asist, blok veya top çalma yapmadı. 28 dakikada bir ribaunt bile alamadı.

    ama nasıl? nasıl bir nba oyuncusu sahada tek bir istatistik kaydetmeyi başaramayacak kadar olumsuz bir fark yaratır? bu, bugün snell'in bile cevabını bulamadığı bir soru. o zaman farkında değildi ama o gün jazz karşısında gösterdiği performans, nba tarihindeki en komik istatistik dökümü olarak tarihe geçecek.

    snell’in 24 şubat 2017’deki çabası, nba’de şimdiye kadar kaydedilen en kötü istatistik dökümlerinden biri olarak sonsuza dek tarihe kazındı. maç sonunda box score'da görünmesinin tek nedeni kaçırdığı iki şut ve bir faulüydü.

    yani, 28 dakikalık oyundan sonra snell sadece birkaç tuğla ve bir savunma faulü için istatistik defterindeydi. puan, ribaund, asist, blok veya top çalma yok. başka hiçbir şey yok...

    snell oyunu eksi dokuz verimlilik ile bitirdi. bucks, jazz karşısında 14 sayı farkla mağlup oldu. normalde, basketbol gibi bir takım sporunda kaybedilen maç için tek bir oyuncuyu suçlayamazsınız ancak, bunu yapabileceğiniz tek durum bu olabilir.*

    kaynak

    edit: uzun süre sonra ilk defa nba maçı izleyeyim dedim (4 nisan 2021 atlanta-gsw maçı), onda da adamın iyi oynayacağı tuttu ahaha. fizikötesi rulz.

  • bu entrye yolu düşenlerle paylaşma arzusunda olduğum ilginç bir hakikat de pek çok dilde "mutluluk" sözcüğünün şans, baht, talih ve hatta kader gibi sözcüklerle ya birebir aynı olması, ya da etimolojisinde bu izleri barındırmasıdır.

    hint avrupa dilleri'nde bu pek bir nettir: misal almanca’da glück bugün hem mutluluk, hem de şans anlamındadır. keza italyan, ispanyol ve portekizliler’in mutluluk yerine kullandığı kelimeler (sırasıyla felicita, felicidad, felicidade olacak) hep latince “felix” gibi köklerden uzanırlar bizlere, ki talih, baht anlamları da aynı kökün içindedir. fransızca mutluluk demek olan bonheur’ü ise modern dile rahatlıkla “iyi talih” şeklinde çevirebiliriz. ingilizce’ye gelince, happiness kelimesinin middle english’teki “hap” kelimesinden evrildiğini anlatır bize sözlükler ve perhaps, haphazard, to happen gibi kelimelerde de kendini belli ettiği üzere, “hap” başa gelen şey, şans anlamındadır. son olarak sevgili türkçe’ye dönersek görürüz ki, “mutluluk” kelimesi sonradan üretilmiş köksüz, acayip bir kelime olduğu için, şansla, talihle, kader kısmetle bir alakası yoktur, fakat en azından (farsça asıllı) bahtiyar kelimesi açık açık baht’tan türememiş midir?

    bu saydığım ve bir de aşina olmadığım daha kimbilir kaç dildeki mutluluk-talih bağlantısı mutluluğun insan arzu ve iradesinin çok dışında, ancak fortuna’nın döngülerinde, bahtın rüzgarlarında, kaderin cilvelerinde bir yerlerde denk gelinebilecek bir mefhum olarak algılandığı çağların ürünü olsa gerektir. mutluluğun, ilahi lütuflarla değil de bireysel tasarrufla ulaşılabilecek ve hatta ulaşılması gereken bir hak olduğu fikrinin yaygınlaşacağı aydınlanma çağı’na daha vardır.

    sözlerimi şu bilgi parçasıyla nihayetlendireyim ki, amerika ve avrupa’da yapılan araştırmalar kişinin hayatında başına gelenlerle öznel mutluluk düzeyi arasında öyle beklendiği kadar kuvvetli korelasyonlar bulamıyorlar. talih ve mutluluk öyle görünüyor ki atalarımızın varsaydığı kadar özdeş değiller, en azından asri zamanlarda, en azından batı alemlerinde...