ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kadına edilecek en güzel iltifat
-
duyduğun kişinin kim olduğuyla çok alakalıdır.
misal aşık olduğunuz adam:
- ne güzel lan saçların falan.
+ hiiii *ayak yerden kesil* ovvv
sıradan biri:
- kristallerle bezeli saçlarınızın her bir teli boynumu bir kılıç gibi kesip yüzlerce kez bedbaht bedenimi aşkınıza kurban etse de gam yemem.
+..diyosun
bu işler böyle.
ezberlenen en saçma şey
-
(bkz: evdeki yabanci) diye bir dizinin jenerik sozleri hala aklimdadir.
(bkz: tardu flordun) ne sempatikti *
sisst yabanci! soyle bana sen kimsin?
benim evimde ne isin var?
oyle misin? boyle misin?
annem babama kocam dedim
sokakta gorsem tanimazdim
denize dusen yilana sarilir
ama hic simarma adamim degilsin
hey kadinim! psikolog musun nesin?
iyiki bir oda istedim
herkese kocam bu dedin
yalanlari sen soyledin
aleme rezil olan benim
bu sehrin delikanlisiyim ben
siyah kusak karateciyim
yerli elektrikli otomobil atakar
-
arge meselesinde en çok eleştiri getiren yazarlardan biri benim o nedenle birkaç cümle etme ihtiyacı duydum.
şu kısımlar net anlaşılırsa bence ortadaki sorun çözülecek.
1) bu araçlar üniversitelere devlet (halk) tarafından sağlanan fonla yapılıyor.
2) bu araçlar üniversite öğrencilerine tecrübe kazandırmak amacıyla yapılıyor.
konu bu kadar olduğunda bence hiçbir sorun yok. yapılıyor olmalarından, devlet tarafından destekleniyor olmalarından memnunum.
ancak eğer bu araçlar haber sitelerinde bahsedildiği gibi üniversite tarafından "yerli elektrikli otomobilin öncüsü 'atakar'" olarak lanse ediliyorsa. bu araçların bir değer olduğu düşünülüyorsa orada duracaksın.
ben sanmıyorum ki bu projeyi yöneten eğitimci bu araçları bir basamak olarak görsün. öğrencilerinin tecrübe edinmesi dışında bir beklentisi olsun.
neden sanmıyorum çünkü elektrikli araç konusu artık yeni bir konu değil. paran varsa bugün çıkıp çarşıdan tesla model s'i alıp evine gelebiliyorsun. niyetin gelecekte elektrikli araba üretmekse profesyonel bir ekibe milyonlarca dolar kaynağı ve gerekli zamanı verirsin şu an yaşadığımız çağın teknolojisine uygun bir araç ortaya çıkarırsın.
daha basit bir örnekle açıklamak gerekirse ampul satıştayken mum ile ortaya çıkıp buradan alır yürürüz demek neyse bu araçlar da odur.
sen ne yaptın eleştirmek dışında diyen adamlara da şunu söyleyeyim. vergi verdim tüm bu projelerin desteklenmesi için daha ne yapayım. 17 18 anahtarı mı tutayım montaj sırasında.
tekrar ediyorum bu proje öğrenci projesi olarak güzeldir, alkışlıyorum. umarım devlet bu tarz tecrübe arttırıcı projelere destek olmaya devam eder.
öte yandan aynı proje türk elektrikli araçların öncüsü falan değildir. buradan teslaya varılmaz.
üç kuruşa beş köfte olmaz
dünyayla kapışacaksan yatırımını kaşıkla kepçeyle değil tankerle yapacaksın.
yani burada bence asıl kabahat üniveristede yahut projede değil. o projeyi gerçek dışı abartarak bizim önümüze koyan medyada. aynı haberi "öğrencilerin başarılı çalışması" diye lanse etsen gurur duyar alkışlarız olur biter.
öteki aptal yerine koymak oluyor herkesi.
neyin öncüsü amk, adamlar yapmış bitirmiş satıyor.
ağız kokusu
-
bi gün, kurstan bir arkadaşım, işyerim civarından geçerken aklına geliyor beni arıyor, hatırımı soruyor. gelsene diyorum, bir çayımı iç, hem görüşmüş oluruz. bir duraksıyor, nefes alıyor, yok diyor, başka zaman. ısrarımı seveyim, hazır diyorum gelmişsin buraya kadar, çık işte yukarı. tamam geleyim de, şey diyor, az önce soğan yedim ben, çekiniyorum o yüzden. saçmalama diyorum, lafı bile olmaz, biz her gün yiyoruz n'olacak allasen. ikna kabiliyetimi yitireyim. neyse, çıkıyor bu yukarı. sarılıyoruz. ben bayılmışım. allah'ım böyle bir koku olamaz. çocuk sürekli anlatıyor, ben daimi gülümsüyorum filan ama, hoşbeşten fırsat bulunca ilk şunu soracağım: soğanı tarlasıyla birlikte mi yedin arkadaşım sen? o nasıl bir soğan yemektir? renkten renge giriyorum, imkanı yok o kokuyu defedemiyorum abi. taktım bi kere. sanki karşımda bizim hüseyin değil de, bir baş soğan oturuyor. kendisi oradan buradan laflarken ben hüseyin'i ince ince kıyıyorum, pembeleşinceye kadar kısık ateşte çeviriyorum. o koku gitmiyor. bi yarım saat sonra kalktığında tekrar sarılıyorum. yaşama sevincime.
çizgi film fizik kuralları
-
cizgi film karakterleri asagi bakmadiklari surece havada yuruyebilirler...
arda turan
-
barcelona' nın yeni xavi' si olmak yerine, türkiye' nin yeni emre belözoğlu' su olmayı tercih eden göbekli reklam yıldızı.
lisede reddedilen çocuğun 10 yıl sonra taş olması
-
annesine el kaldırdığı içindir.
babaların tutkunu olduğu markalar
-
(bkz: nuri leflef kundura cilası)
pazar öğleden sonraları ayakkabıları, serili gazetelerin üzerinde boyarken o tanıdık koku yayılırdı eve. fırçayı sallarken keyifli keyifli ıslık da çalardı bazen. boya sandığıyla sokaklarda gezdiği çocukluk yıllarını, öğle sıcağında bir ağacın altında içtiği gazozun tadını hatırlatıyordu belki de. yeni yeni anlayabiliyorum canım babam; biz büyüdük, sen gittin. mekanın cennet olsun.
edit: mesajlarıyla yüreğimize dokunan tüm dostlara selamlar...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
umarım bu belam verilmiş halimdir.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: 31 çekeceğim ama annem zırt pırt odaya giriyor
1. uyuz oldum şimdi.
3. anlamadım, annemi oyalayın mı diyorsun yani?
bim'de 19.99 tl'ye satılan 2015 le yılbaşı paketi
-
bim'in şanına yakışan yılbaşı paketidir.
içeriği:
le cola
dağhan sucuk
teatone ica tea
3 kg'lık dost yoğurt
peripella çıkolata
12'lik bili bili yumurta