ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2 kasım 2014 beşiktaş fenerbahçe maçı
-
tam diego'luk olan maç. hazır ortalıkta karışık.
seccadeye basan itfaiyeciyi döven gurbetçi
-
türkiye sınırlarında olmadığını unutup, farkında olmadan seccadenin üzerine basana saldırabileceğini sanan şovmenin dramı.
siyasal islam her yerde işlemiyor sayın gurbetçi (!)
müşteri memnuniyetinin sıfır olduğu şirketler
-
sanki hayrina hizmet ediyormuscasina musteriyi essek yerine koyan sirketlerdir. ornek vermek gerekirse (bkz: yurtici kargo)
31 aralık 1999 sabahına uyanmak
-
şu anda gerçekten isteyeceğim şey. annem babam sağ, henüz hiç kimse ölmemiş, henüz kötülük bu ülkenin başına bu kadar sirayet etmemiş...
derin futbol
-
ahmet çakar: alişan dikkat etsin çok zıplıyor.
ertem şener: alişan kötü anlamda zıplamaz.
r.o.k: karısı var hocam ne anlamda zıplıyor?
abdülkerim: çok geziyor demek istiyor. dimi hocam?
r.o.k: pompa mı? nasıl yani?
küçükken geceleri flash tv'de amerikan güreşi sunan iki troll vardı. onlardan aldığım tadı bu programdan alıyorum.
bir erkek olarak yaşanılan en büyük kız tacizi
-
yanıma genç bir kız geldi. yanağım'dan makas aldı ve beni öptü. ben şok oldum daha 3 yaşındaydım. zor günlerdi.
nomofobi
-
telefona yüklenen anlam maalesef artık çok büyük günümüz dünyasında. mesela şu anda telefonumda yer alanlar:
sosyal medya uygulamaları(8)
dating uygulamaları (5)
online ve offline oyun uygulamaları(5)
alışveriş uygulamaları(3)
ödeme aracı uygulamaları (2)
banka uygulamaları(4)
yabancı dil pratik uygulamaları(2)
çevrimiçi müzik uygulamaları(1)
film-dizi izleme uygulaması(1)
şimdi bir de şöyle bakalım :
önceden barlarda, parklarda, derneklerde tanışırken
ev oyunları veya sokak oyunlarını bilemedin bilgisayar oyunlarını oynarken
elden kredi kartı ile ya da nakit öderken ya da şubeye giderken,
satın alınan dil kitabında chapter chapter ilerlemeye çalışırken,
mp3 player, müzik seti, radyodan müzik dinlerken
tv'den film-dizi izlerken,
bunların hepsini çok pratik bir şekilde bir telefonda yapabiliyorsanız yanınızdan ayırdığınızda yoksunluk hissetmeniz aslında "normal". ama anormal olan bu pratiklikten çıktığınız zorunlu durumlarda alternatiflerini bulamama noktasında olunması. bunların hepsinin o alet olmadığında "idare edilebilecek" bir alternatifi var. bunu görememek işte bir tür hastalık sanırım. telefonunun şarjı bitince hayat enerjisi düşen insanlar bile var maalesef.
arada detoks yapmakta, ama bunu bir seçenek olarak bilinçli şekilde yapmakta, yani o güne telefonsuz geçirmeye niyet ederek başlamakta fayda var.
stalker
-
bir kaç saat önce cnbcede yarım yamalak(sonu ve başını izleyemedim) izlediğim film. filmin sonunu izleyememiş olmam son anlarda babamın odaya girip aynen söyle bir muhabbet açmış olması:
[filmin sonuna geldiğimizi düşünüyorum, 3 adamında bir odada yıkıntılar arasında otururken yağmur yağdığı sahne]
baba - oğlum bu ne? vampir filmimi yine?
ben - hayır baba
[baba yabancı dilde söylenenleri duymuştur]
baba - alman filmi herhalde savaş filmimi
ben - hayır baba rus filmi
[yağmur yağmaya başlar]
baba - kominist filmi yani? belli baksana yağmur bariz yapay
ben - bilmiorum baba! hem ne alakası var, izliyorum bi sn ya!
[yağmur durur]
baba - işte kominist filmi belli hemen bitti suları ancak bu kadar yetmiştir
(bkz: nası yani)
sözlük erkeklerinin yakışıklılık dereceleri
-
shrek var ya iste ona sakal tak biraz iste tam olarak oyum. en yakin arkadasim da esege benziyor zaten
bim'de kasiyerin daima diğer kasaya çağırması
-
bir tek benim başıma mı geldiğini merak ettiğim olay. bim'e girdiğimde daima kasalar boş oluyor zira kasiyerler birçok işle ilgileniyorlar, ürün yerleştirme vesaire. o sırada siz boş olan kasalardan birine yönelirsiniz ve ekseriyetle kasiyer sizi diğer kasaya çağırarak ''buyrun böyle alayım.'' der.
hayır %50 şansım var zaten neden hiçbir zaman tutturamıyorum ya da işin ucunda bir ibnelik mi var bilemedim.
polisin arif'i ararken songül karlı'ya ulaşması
-
arif erdem hakkında yakalama kararının çıkması sonucu oluşabilecek muhtemel durum. bir klasik...
dünyanın en tuhaf mahluku
-
nazim hikmet'in kimi insanlari cok iyi anlattigi bir siiri... (bkz: onlar kendilerini bilirler)
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
1947