hesabın var mı? giriş yap

  • karşındakini en güzel aşağılayan tavsiye bu. gezi'de de kullanılmıştı bol bol. bir mihrak var. bu bizi oyunlara getiriyor. ama bizim kafamız basmıyor anlamıyoruz. bu tavsiyeyi veren abi biliyor bir tek bunları. tüm resme hakim. "kırmızılı kadın nerde?" yaaa. işte oyun. "beş günde oyun parkı yapılır mı?" aha oyunu çözdü. ama ah bu reşit ama yine de saf gençlik. ah be çocuk.

    bu muhteşem abiden ne yazık ki ülkemizde dört tane olduğundan kendisinden sürekli tavsiye alamıyoruz. mecburen kandırılıyoruz. mecburen ölüme gidiyoruz pisi pisine. "niye hdp milletvekili ölmedi?". işte komplo çözüldü. burada işin sırrı doğru soruları sormayı bilmekte. kimse kalkıp mantıklı cevap veremiyorsa haklı olduğunuz tescilleniyor. guiness'ten bir memur gelip alnınıza "aşmış" damgası basıp gidiyor. tebrikler.

    "madem evrim var niye maymunlar insan olmuyor?"

    işte komplo çözüldü. soruyu sormak yetiyor. gördüğün üzere sorunu mantıklı bir tabana oturtman gerektirmiyor soru sorman yeterli.

    alakalı olarak (bkz: dış mihrak/@ssg)

  • istanbul dışında üniversite okuduğum yıllardı. annem yeni yeni namaz kılmaya başlamış, sabah namazlarına kalkamıyor henüz. bir sabah ben gelip annemi sabah namazına kaldırıyorum. kalkıyor, abdestini alıyor, namazını kılıyor... sonra tekrar uyumak için yatağa yattığında birden fark ediyor; 'iyi de bu çocuk evde değil ki!'. bir titreme alıyor kendisini. sabahın kör vaktinde koştur koştur yan komşuya gidiyor.

    işin ilginç yanı, istanbul'a geldiğimde bana bu olayı anlattı ve hayretler içinde hatırladım ki söz konusu gece ben de rüyamda evdeydim ve annemi uyandırıyordum... şimdi siz bunu okurken çok saçma geliyor biliyorum. hatta bana da saçma geliyor şu an. tek başıma böyle bir şey yaşasam hayatta inanmazdım ama annem de olayın içinde ve olayın şahidi olunca ne desem bilemedim. astral seyahat falan mıdır bilmem ama böyle şeylere inanmayan, bu tür hikayelere gülüp geçen biri olarak nasıl bir anlam vereceğimi de bilemiyorum bu olaya...

    doğaüstüne inanmıyorum ama bir supernatural var.

  • gamze merhabalar,

    kusura bakma, böyle yırtık dondan fırlar gibi mesaj atıyorum ama inan bana niyetim kötü değil.

    siyasi görüşüm kemalizm demişsin, ben de vardar ovasını çok severim mesela:) ortak yanlarımızın olması, gelecekteki ilişkimiz için bence çok önemli.

    peki ya sence?

    profilime bakarsan, bir çok kız arkadaşım olduğunu göreceksin. ama tek gecelik, geçici, ateşli ve sonunda mutlaka övgüler aldığım ilişkilerden sıkıldım, artık daha kalıcı şeyler arıyorum. (mesela 2 gecelik. hahahaha espri yaptım kız, hemen bozulma:)) esprilerime alışmak zorunda kalacaksın, hepsi birer bombadır, uyarmadı deme:))))))

    mesajını bekliyorum

    mustafa
    (jeoloji müh.)

  • sean connery sean connery'dir. başka bir sıfata gerek olduğunu sanmıyorum.

    ilk ve en iyi bond'dur (kime göre neye göre demeyelim lütfen) ama bunu söylemek bile gereksiz olmalı. zira en iyi bond değil, bond'dur o. zaten ondan sonraki bond'ların başarısı, ona ne kadar benzedikleri ile ölçüldü hep. iddia o ki, ian fleming kendisinin bond'u oynamasına çok taraftar değilmiş, kafasındaki bond'a uymuyormuş. hayat ironik.

    bir çok kişi kendisini "centilmen" olarak tanımlasa, ve smokinli imaji adeta bu kelimenin sözlük karşılığında durması gereken resim olsa da, kendisi oldukça "maço" görüşlere sahip bir insandı. hatta kadınlara "tüm alternatifler denenip sonuç alınamazsa tokat atılmasında bir sıkıntı olmadığını" savunacak kadar da netti bu alanda. o zamanın insanları... allahtan günümüzün cancel culture'una kurban olmadan, kahraman olarak aramızdan ayrılabildi. "`you either die a hero or you live long enough to see yourself become the villain`".

    çok büyük oyuncu olmaktan öte, çok büyük film yıldızıydı. oynadığı filmde ekranı dolduran türden. insan "sadece bir tane yardımcı erkek oyuncu oscar'ı olması yazık" demek istiyor ama düşününce oscar'a aday olabileceği rolü zaten pek de yoktu. belki bir de the name of the rose... ama bu onun sinema dünyasındaki değerini bence zerre azaltmaz. zaten oscar nedir ki? oscar heykelciği mi sean connery mi deseniz, connery derim.

    2003 tarihli the league of extraordinary gentlemen son filmi oldu. rivayete göre bu film sırasında yönetmenle çok sıkıntı yaşamış. sinemanın bu "special effects" ve "science fiction" haline uyum sağlayamayacağı için de emekli olduğu iddia edilir. hatta lord of the rings'deki gandalf rolünün kendisine teklif edildiğinde reddettiği bilinen bir gerçektir. sonrasında şu yorumu da internette dolaşmaktadır:

    "ı read the book. ı read the script. ı saw the movie. ı still don’t understand it. ıan mckellen, ı believe, is marvellous in it."

    özetle kendisi daha sade, daha basit, daha eski zamanların oyuncusuydu. uyum sağlamayı da reddetti. oysa yakın arkadaşı michael caine bunu başardı ve kendisini yeni nesillere de sevdirdi. belki connery de bunu yapsa daha mı iyi olurdu? bugün daha çok entry olurdu herhalde. bilmiyorum.

    bundan çok uzun yılar önce öleceği gün ne kadar üzüleceğimi düşünmüştüm. aslında kendisini 20 yıla yakın zamandır yeni bir rolde görmediğim, başka bir ülkede yaşayan ve tanımadığım bir insanın ölümü bana birşey ifade etmemeli ama ediyor gene de. belki de hayatın "başarı" sayılması" bu demek. hiç tanımadığın insanların içinde bir iz bırakmış olmak.

    daha önce de çok ünlü isimler aramızdan ayrıldı, bundan sonra da daha kimlerin ayrıldığını göreceğim (zaten görmezsem daha kötü). ama sean connery'nin gidişinin burukluğuna dengi çok az olacak. "bunu mu dert ediyorsun?" diyenlere de gururla "evet" derim.

  • bizim angutlar başlayacaktır ama biz islam alemi olarak çok ezildxfsvdfwsfvs.. ülke içinde kurdukları sosyal adalete bak sen. devlet, alamancı dayımı arıyor ve diyor ki 5 sene önce yaptığınız vergi ödemesinde sizden 2 euro fazla kesinti yapıldığını tespit ettik, lütfen 2 euronuzu almaya gelin. ki benim dayımlar entegre olmayan, olmak istemeyen, zar zor almanca konuşan insanlar üstelik. senin siyasetçin napıyor, o 2 euronu da alırım, paranı da çalarım, ağzına da sıçarım, yiyosa git hakkını da ara bakalım.