ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 şubat 2023 teke tek'te cinsiyetçilik yapılması
-
(bkz: derdini gamını sikizleyeyim)
sakarlık
-
az önce pencere ile sırtımı kanatmayı başarabilmem sanırım tam olarak bu durumun özeti. üstün başarı gerektiren durumların adını sakarlık koymuşlar.
the fall
-
masal tadında bir film. çocuk olmanın, bir çocukla arkadaş olabilmenin nasıl bir şeyler olduğunu çok güzel anlatmış. açılış sahnesi de en güzeller arasına kafadan ilk üçte girer.
luis suarez
-
1987 doğumlu, bir iki seneye kalmaz uçuk fiyatlara büyük takımlara gidecek olan, şu an ajax'taki en iyi oyuncu*. izlemek acayip keyif veriyor.
edit: bu entry klaas jan huntelaar ajax'da golleri sıralayıp yıldızlaşırken, kendisi takımın üç ya da dördüncü adamıyken yazılmıştır. şu an zaten ajax'ın en iyi oyuncusu olduğu bir gerçek. yani 2 yıl önce "bence en iyi oyuncu" yazmışım diye kötülemeyin be.
edit: ulan ne tiksinç bi topçu oldu bu amk...
yapay zekanın insanlardan çalamayacağı meslek
-
çoğunluk kendi mesleğini yazmış. bana bi' gülme geliyor.
yıl 2020. yapay zeka, çeşitli libraryler ile şu an bile kendi kaynak kodlarını geliştirebiliyor. adam da gelmiş inşaat mühendisliği yazmış.
(bkz: yazık kimin çocuğuysa)
sevgilinin 44 kg olması
-
boyu 150 - 155 cm arasıysa çok normal olandır.
edit: ulan madem 150 için bile 44 kilo çok aşırı zayıf, hatta uçar, beni 54 kilo halimle balık etli bulanlar kim o zaman? yalancı ibneler sizi.
not: boyum 165.
onca zorluğun arasında mağaraya resim yapan tip
-
oldukça gamsız bi' insan. ya senin daha kıçına başına giymeye elbisen yok, elbiseyi icat etmemişsin, karnını doyurmak için mamut avlayan bi' tipsin, her an kurda kuşa yem olma tehliken var, ama sen napıyorsun, hayat çok şahaneymiş gibi gidip bi' de mağaraya resim yapıyorsun, el izini bırakıyorsun. ya bi' insan bu kadar dünyasız olmamalı arkadaş ya, bu kadarı da ayıp ama. yazıklar olsun. evet.
thy hosteslerinin nezaket sorunu
-
ornek olarak:
emirates havayollari hostesi yemek servisi yaparken gulumseyerek yaniniza gelip, kulak seviyesine egilerek yumusak bir ses tonuyla: "good evening sir. today we have grilled chicken with roasted vegetables or marinated beef in curry sauce with rice on the side. which one would you prefer?"
thy hostesi, 5 karis suratla tepeden bakarak: "chicken or pasta". hele yolcu bi anlayamasin ne dedigini. "excuse me" falan diyene bagirarak "offff... chicken or pastaaaa"
evet rezil amerikan havayollarindan ileride olabilirler. avrupa havayollariyla da bir cok anlamda yarisabilirler. fakat esas rekabet icinde olduklari asya ve ortadogu havayollarinin hosteslerinin ellerine su dokemezler malesef. yok maasti, yok yolcularin tutumuydu falan da adama ozru kabahatinden beter dedirten soylemlerdir. isin bu kardesim yapacaksin. guleryuzlu olmanin, nazik olmanin zor oldugu ortamda sen olacaksin. yonetimin hatasi tabi en basta. koy bakalim belli standartlar bu baglamda. uymayana da bas uyariyi, yaz siciline gor bakalim nooluyo.
ailenin komik kısa mesajları
-
iphone kullanmaya başlayan ve annemin beni özlediğini belirtmeye çalışan babadan:
1.mesaj: akan dana sarılmak istiyor
2.mesaj: akan dana
3.mesaj: akan dana
4.mesaj: anan sana
atalay demirci'nin fethullah gülen'le fotoğrafı
kardeşlere yapılmış anlamsız eziyetler
-
ablanın sana pamuk şeker aldım deyip normal bir pamuk parçasını kardeşine vermesi, kardeşin sevinip pamuğu ağzına atması ve hemen ardından yaşadığı hayal kırıklığı sebebi ile ağlamaya başlaması.
bu hikayedeki saf kardeş benim evet.
afganistan'da 9 yaşında evlendirilen kız
-
bir insanın siki nasıl bir çocuğa kalkabiliyor, ben anlayamıyorum.
anneannem öksüz kalmış, halası yanına almış, insan eti ağır derler, küçücük kız ona da ağır gelmiş olacak ki 12 yaşındayken dedeme vermişler. daha adet görmüyormuş anneannem. 13 yaşında teyzeme hamile kalmış, 15 yaşında annemi doğurmuş.
çok fakirlermiş, kızlarına bezden çöpten bebek dikermiş ama önce kendisi oynarmış, hevesini aldıktan sonra bebekleri kızlarına veriyormuş ama yine de birlikte oyun oynuyorlarmış. dama yatıp geçen bulutları seyredip bir şeylere benzetirlermiş, çocuk anne ve çocukları.
anneannem ölene kadar çizgi film seyretti, gizli gizli kendine oyuncak ve bebek alırdı.
nur içinde yatsın, kaderini kabullenmekten başka çaresi yoktu.
dedeme küfretmek isterdim ama iyi bir adamdı; üç çocuğunu da yokluk içinde okuttu, meslek sahibi yaptı ve anneannemi ve çocuklarını da çok sevdi. o da kimsesizmiş, ortada kalmış, köyün delisi gibi bir şeymiş (vizontele'deki deli emin gibi) . sonradan biraz aklı yerine geldi gibi. ya da biz ona çektiğimiz için dedem bize normal geliyordu.
nereden nereye yine.