hesabın var mı? giriş yap

  • geçen sene işten çıkarıldım. tamamen haksız sebeplerden. bu yüzden davayı zaten kazandım.

    neyse efendim, kıdem ve ihbar ile yaşayabildim iş buluncaya kadarki 3 ayda. kaldı ki bekar ve birikmişi de olan biriydim. borcum yoktu.

    çünkü işsizlik maaşı, aldığım maaşın 1/4'ü bile etmiyor. sadece ihbar tazminatımı alsam, muhtemelen 2. ay itibariyle birikimden yemeye başlayıp, işsizliğim uzasa bildiğin sokakta kalacaktım.

    şimdi sorarım, türkiye gibi işyerlerinde adaletsizliklerin, mobbing'lerin kol gezdiği bir ülkede, işçinin alabileceği tek güvenceyi kaldırmak, elli tane şarta bağlamak akıl karı mıdır?

    parti bağımsız düşünün. yarın bu kişi siz de olabilirsiniz. işte bu akp'nin saçma ekonomi politikalarında artık geldiği son noktadır. maaşın %50'sinden fazlası vergilere giderken, devleti, ülkeyi daha ne kadar vatandaş ayakta tutacak? ekonomi politikası hiç olmayacak mı bu ülkenin?

  • türkiye'den yeni çıkıp henüz avrupa yasalarını unutmuş olacak ki nerede olduğunu hatırlatmışlar.

    üzülmedim.

  • çok mantıklı bir söz. mesela bence aslında sağlık hizmetleri de yetersiz değil ama insanlar hasta olup hastaneye gittiği için öyle gibi duruyor. veya eğitim sistemimiz süper ama öğrenciler okula gitmese farkedilecek ancak. hatta sırf internete giriyoruz diye siteleri sansürlüyorlar, halbuki kimse internete girmese sansüre de gerek kalmaz. koskoca bakan yanlış mı bilecek?..

    (bkz: ne hoş olurdu maarif şu okullar olmasa)

  • ''3 tarafı denizlerle çevrili ülkenin 4 bir yanı beyinsizlerle dolu, ilginç!!!''

    yazılan yazı bi nebze yarsa da altındaki babasının yorumuyla gece gece klavyeyi kemirdim.

    ''oğlum çift haneli iq ile kime laf sokuyon.''

  • bu olay yüzündendir ki 70'li yıllara kadar izlanda'da türk öldürmek yasal kabul edilmiştir. tarihte bu yasa uyarınca öldürülmüş bir türk var mı bilmiyorum ama bir intikam yöntemi olarak oldukça sabırlı bir yol gibi geldi bana. sen 350 yıl bekleyecen de adaya türk gelecek öldürecen teeyyy teyyy...

  • her başı açığa laik diyen bir troll'ün başlığı.

    ülkede kimin eli kimin cebinde belli değil ama şuna eminim ki, laik ve atatürk'ün izindeki hiçbir aileden cihatçı çıkmaz.

  • - korelilere saldırdınız mı?
    + yok.
    - maraş'ta alevi katlettiniz mi? *
    + yok.
    - beyazıt'ta bomba attınız mı? *
    + yok.
    - tip'li öğrencileri siz mi öldürdünüz? *
    + yok.
    - inek ne içer?
    + yok.

  • (yoğun bakımda gördüğüm ilk insan hemşireydi haliyle, ona hitaben)

    - hastalanırsan haber ver, ben de sana bakacağım.

    biri olaydi da ağzıma terlikle vuraydı

  • yeni gine ve pasifik adalarında ortaya çıkmış ve çok hızlı yayılmasıyla ilgililerin dikkatini çekmiş bir külttür..
    en yalın haliyle ele almaya çalışırsak;
    (bkz: #6405194)
    arthur c. clarke'ın üçüncü ilkesini baz almamız gerekir kargo kültlerini değerlendirirken..
    özellikle pasifik melanezya ve yeni gine'deki kargo kültleri gelişim aşamasında tarihin kayıtları altına alındığından oradan başlamak daha doğru olur kanısındayım..
    jared diamond'ın insana vizyon katan kitabı guns germs and steel'de yali adındaki yöresel bilge sayılan kişi,diamond'a bir soru sorar.soru şudur;

    "neden siz beyazların bu kadar çok kargosu var, ve neden bunları yeni gine'ye getirdiniz.biz siyahların kendi kargosu neden bu kadar az..?"

    diamond kitabının girişinde bu konuya az da olsa değinir..ve soruyu genişleterek kitabını oluşturur..
    yaklaşık olarak avrupa’lıların bin yıl önce bulduğu metal aletlerle, yeni gine’lilerin tanışması günümüz tarihinden ikiyüz yıl öncesine dayanır..öncesinde yeni gine’li yerliler taştan yapılma aletleri kullanıyor, taştan baltalarla idare ediyorlardı..merkezi bir güç veya örgütlenmiş bir sivil toplumları yoktu..yeni gine ve pasifik melanezya’nın durumunu göz önünde bulunduran sömürgeci toplumlar ve avrupa’lı beyazlar;ilaç, yiyecek, giyecek gibi en temel ihtiyaçları yeni gine’ye göndermeye başlarlar..yeni gine yerlisi bu gönderilenlerin değerini kullandıkça anlayacak ve buna zaman içerisinde “kargo” ismini takacaktır..
    kargo kültlerinin temelinde şu düşünce yatar..
    dış dünyadan tamamen izole edilmiş olan ada halkı sömürgeci beyaz adamların getirdiklerini kendisinin üretemediğinin farkına varır.bütün aletler, yiyecek ve giyecekler gemiler ya da uçaklar aracılığıyla getirilmektedir..getirilen aletlerin karmaşıklığını kavrayamadıklarından ötürü aletleri insan aklının üzerinde ilan ederler..demekki kargolar olağanüstülerdir..ve geldikleri yerde de olağanüstü bir kargo yollayıcı bulunmaktadır..
    richard dawkins, god delusion kitabında kargo kültleri ile ilgili david attenborough’u baz alır.attenborough ise ada yerlilerinin bu inanışının arkasında yatan gerçeğin biraz da beyaz adamın davranışlarından kaynaklandığını söyler..beyaz adam kargo kültünü inanış haline getirebilecek ayinsel davranışlar içerisindedir;

    “uzun direkleri tellerle sabitlediler; ışıkta parlayan kutuların üzerine oturup bir şeyler dinlediler ve tuhaf gürültüler yayıp boğulurcasına sesler çıkardılar;yerel halkı birbirinin aynı kıyafetler giymeye ikna ettiler ve onları bir yukarı bir aşağı uygun adım yürüttüler;ki bundan daha gereksiz bir uğraş üretmek neredeyse imkansızdır.ve akabinde yerli halk gizemin cevabını tesadüfen buldu.beyaz adam bu anlamsız eylemler, yani ayinleri kullanarak tanrıları bu kargoları göndermeye ikna ediyordu.eğer yerli halk kargo istiyorsa, o halde onlarda aynı şeyi yapmalıydı..”