hesabın var mı? giriş yap

  • akp genel başkanı rte'nin (ak) gençlerle yaptığı iftar tiyatrosunda, bir soru üzerine 26. dakikada "... ve derdimiz şudur; bu ülkede inancından etnik yapısından, bölgesel, dinsel ne olursa olsun kimsenin dışlanmadığı bir türkiye..." diyor. (https://youtu.be/uuvk9zhmpqu?t=1574)

    aynı rte, 10 dakika sonra başka bir soru üzerine istanbul halkının çoğunluğunun oylarını alarak ibb başkanı seçilen ekrem imamoğlu için; "...haa bir şey yaptılar, ne yaptıklarını söyleyeyim, hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar. bu da fetö terör örgütünün uygulamalarından. beyefendi de (ekrem imamoğlu) bu uygulamayı samanyolu'nda çalıştığı için oradan biliyor." diyerek devam ediyor. (https://youtu.be/uuvk9zhmpqu?t=2198)

    ülkenin cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan bir zaat halkın çoğunluğunun oylarını alarak seçilen bir kişinin, belediye'deki usülsüzlüklerin ortaya çıkarılması için aldığı bir kararı fetö eylemi olarak nitelendiriyor. durmuyor, ve bu kişinin eskiden fetö çalışanı olduğunu ve bu eylemi fetö kurumlarında öğrendiğini söylüyor. ve işin trajik boyutu bu iftiraları ramazan ayında bir iftar organizasyonunda sarfediyor. akp genel başkanı, hassasiyet göstermiş ve en azından iftirayı iftar sonrasında atarak orucunu sıkıntıya sokmamış (!). siyasi menfaat uğruna, 3-5 oy için bu kadar düşmeye değer mi?

  • yahu tam aylık olmuş 185, öğrenci aylık olmuş 80 daha nasıl zarar ediyorsun ? her metrobüs full, her metro full, her marmaray full. bu paralarla nasıl zarar edildiğini biri açıklayabilir mi ?

  • adam mahallesinde yangın söndürmek için seferberlik başlattı, “villasını korudu” dendi. drone ile olay yerinden canlı yayın yaptı, yine eleştirildi. şimdi “şu an kullanılmayan ankapark’ın ziyan olan bütçesiyle 24 canadair yangın söndürme uçağı alınırdı” diyor. türkiye’nin tüm orta ve alt sınıflarına hitap eden mizahıyla, diğer pek çok “sanatçı” gibi popülist davranıp etliye sütlüye dokunmadan makbul sanatçı olarak ömür boyu gişesini koruma garantisi varken politik risk alıp doğruları söyleyen adama ben saygı duyarım.

    edit: 3.6 milyon instagram takipçisi, 4~7 milyon gibi bir gişesi var bu adamın. siz beğenmeseniz de onu benimseyen kitlenin kırkta biri “acaba?” dese “koyun işte, aysun haklı”dan öteye geçmeyen tepkiselliğinizden daha fazla farkındalık yaratmış olur.

  • son derece normaldir.

    başlık sahibi veya araştırma sahibi sağolsun matematiği dikkat çekmek için güzel kullanmış.

    bugunkü toplam ölüm sayısı kaç ? 98. toplamda 1296.

    peki bugünkü ölü sayısı yüzde 40-45 daha fazla olup 140 civarı olsaydı nolurdu? hepimiz endişelenirdik noluyor derdik. 1338 ölü sayısına ulaşırdık ne yazıkki toplamda. peki o zaman oran ne olurdu?

    1338 / 61049 = 0.021

    aaa aynı çıktı.

    virgülden sonra 3 rakamı yazıp karşılaştırma yazacaksak ve binde 1 fark istiyorsak 60000 kişide son gün 60 kişi fazla yada az ölmesi lazım ki çok büyük farklar.

    böyle çıkmasının nedeni ise hem vaka sayısında hem ölü sayısında günlerdir grafiklerin yatay seyretmesi. artık vaka sayısı ( bölen ) iyice arttığı için yarın 4500 vaka açıklandığını varsayarsak, ölü sayısı 1376 ile 1442 arasında çıkarsa yine 0,021 çıkacak. yani yarınki değerler için;

    vaka sayısı / vefat sayısı

    3500 / 60-124
    4000 / 70 - 135
    4500 / 80 - 146
    5000 / 91 - 157
    5500 / 101 - 168 arasında aynı oran çıkacak.

    son bir haftadaki ölü sayıları ve vaka sayıları göz önünde bulundurunca aynı oranın olması muhtemeldir.

    kaldı ki bu oran bir şeyi ifade etmemektedir bence. iyileşme oranı 10 gün önceki vaka sayısıyla, ölüm oranı ortalama ölüm süresi ne kadarsa o kadar gün önceki rakamla kıyaslanmalıdır.

  • özerlik ilan ettiğiniz yerlere okul, hastane, postane, banka da inşa edin o zaman. kendinize doktor, öğretmen, ebe, postacı, mühendis de yetiştirin ve size baksın. devlet, görevlilerinin hepsini çeksin. ayrıca elektrik üretimi gerçekleştirin de buradan parasız elektrik almayın. onun bunun köpeği olup de özerklik ilan eden terörist satılmış köleler.

  • ev, araba, çocuk, eş, ohaaa .

    otuz yaşımı düşünüyorum da ev sahibi kirayı almaya geldiğinde ayakkabımın altındaki deliği göstermiştim. kadın üzülerek gidip 1 saat sonra 100 mark getirmişti bana, kocası vermiş "gitsin güzel bir bot alsın kendine" diye. ayakkabım bile yoktu lan.

    şimdi hepsi var, ayakkabıları da alsın diye yerden tavana kocaman ayakkabılığımız bile var. ama o 100 markı koşa koşa evinden alıp gelen ev sahibim yok artık. o kadın ayakkabımın altındaki deliği kapatmaya çalışıyordu, şimdi her yanınızdaki deliği açmaya ve bu açıkları bulmaya ve daha da ötesi bu açıkları daha üstteki başlara sergilemeye can atan iş arkadaşlarım var. ve bu açık peşindeki iş ortamının yarattığı garip aura sana iş araba ev olarak dönüyor (eş ve çocuğu sokmayalım bu dünyaya)

    bundan dolayıdır ki, ne kadar kaçabilirsen o kadar mutlusun. ama eninde sonunda insan yakalanıyor. çünkü diğeri de çıkmaz yol haline geliyor.