hesabın var mı? giriş yap

  • benim küçük bir kedim var. onu izliyorum bazen;

    mama koyuyorum bayıla bayıla yiyor, sonra kendim için bi yiyecek hazırlıyorum hemen kafayı döndürüyor, koşa koşa yanıma geliyor, o yemeği de tadayım diye gözümün içine bakıyor, deliriyor resmen. maması falan tamamen yalan oluyor. aklı fikri benim yediğimde. daha mı güzel acaba diye merak mi ediyor nedir.
    veya yerde peluş ayıcığı ile oynuyor, sonra bi top atıyorum halıya, o ayıcığı anında satıp topla oynamaya gidiyor, bazen karar veremiyor manyak oluyor, iki oyuncakla birden aynı anda oynuyor. bi süre sonra iki oyuncaktan birini tercih edip gerçekten istediğinin yanına gidiyor. daha çok sevdiği oyuncağı önünden aldığımda ise, diğerine; daha az istediğine geri dönüyor, ama o neşeli halinden eser yok.. oynuyor ama sanki mecbur, sanki zorunlu. ne kendini oynadığı oyuncağa verebiliyor ne de aklını benim önünden aldığım oyuncaktan kurtarabiliyor. ama o kedi, mutsuz olmuyor, düşünemiyor çünkü.

    düşünüyorum da bazen küçücük bir kediden bizi farklı kılan ne var? hiçbir şey sanki..
    mutsuzluk kader mi tercih mi? alternatifler azalmayacak bu belli, o zaman telkin şart.

  • slimani, van persie gibi sağlam kazıklara biz alışık olduğumuz için süreç nasıl gelişiyor anlatalım galatasaraylılara.

    ilk aşama; abi adama top gelmiyor ki, adam napsın aşamasıdır.
    ikinci aşama; adam fizik olarak hazır değil, sezon başı iyi kamp geçirmedi zaman geçtikçe form tutacak aşamasıdır.
    üçüncü aşama; yavaş yavaş sövme aşamasına geçilir, o kadar para verdik veteran forvet aldık, hay ben böyle yönetimin denmeye başlanır.
    dördüncü aşama; yüksek maaşlı olduğu için göndererek maaşından kurtulmaya çalışma aşamasıdır. 3 yıl sözleşme yaparak biz ne bok yedik denmeye başlanır.

    galatasaraylılar şu an ilk aşamada. 4-5 hafta sonra ikinci aşamaya geçileceğini düşünüyorum.

  • ferran adria abimizin ortaya attıktan sonra bir daha yüzüne bakmadığı, ilgi çekici olsa da belli bir zaman diliminden sonra insanı gıcık eden ve çok sıkan bir alandır..

    ilk başlarda domates havyarından karpuz havyarına, kavun yumurtasından portakal spagettisine kadar hayal gücünüzün elverdiği şekilde uygulamak mümkün..

    çok kasarsanız kendinizi birinci sınıf misafirlerinizin olduğu * * * bir masada tatlıdan hemen önce getirerek ufak porsiyonlar halinde sunabilirsiniz. olaya biraz da nitrojen eklerseniz çok güzel olur.

    --- istek üzerine ek bilgi ---

    moleküler gastronomi mutfakta yiyeceklerin üstünde farklı pişirme tekniklerle kullanarak hazırlayacağımız yemeklerin hangi formda nasıl sunacağımıza konusunda bize yol gösteren tekniktir.
    o yemeğin ve tatlının özünde her ne varsa onları iyi yorumlamaktan geçiyor. meyvenin özü konsantre hale getirildikten sonra yine aynı meyveden elde edilen jel ile belli bir forma hapsediliyor. jelde kıvam artırabilmek için alginate isimli deniz yosunundan da yararlanılıyor. elde edilen sıvı bir şırınga yardımı ile içinde kalsiyum tuzu bulunan bir havuzda bağlanıyor. ortaya dışı jel içi konsantre sıvı olan parçacıklar çıkıyor. burada yaratılan formlar ve bunların arasındaki simetri ise yapan kişinin tecrübe ve ustalığına kalıyor.
    bazen sadece bir meyve veya sebzenin molekülleri ile ortaya çıkan lezzet olarak, bazen de herhangi bir yemeğin içindeki ürünlerin tek tek ele alınıp, farklı pişirme ve sunum teknikleri ile yeniden yorumlanışı olarak karşımıza çıkabiliyor.
    örneğin çok bildik bir yemeğin malzemelerinin bir kısmı köpük, bir kısmı dondurma bir kısmı da jel olarak bir tabağın içinde toplanabiliyor. tat yine o bildik tat, fakat daha konsantresi. dilin ve beynin tat alma noktalarına iletilen dijital birer mesaj gibi…

    --- istek üzerine ek bilgi ---

    fotograflar volkan çengel'e aittir efendim.

    peynir mus vişne havyarı
    kuşkonmaz çorba
    bal havyarı havuza dökme anı
    mini havyar sunumları

  • diğer entrylerde de bahsedildiği gibi reflektör, ilk yardım çantası veya yangın tüpü gibi elzem malzemelerin dışında sürücü bir kadınsa şunları da bulundurmalı:
    - hijyenik ped / tampon, iç çamaşırı, ıslak mendil ve buzdolabı poşetinin olduğu minik bir el çantası.
    - soğuk havalar için şal.
    - topuklu ayakkabı giyeceği günler için düz tabanlı veya spor ayakkabı.
    - makyaj yapıyorsa küçük bir makyaj çantası.

  • defne samyeli'nin (46) acun'un (50) kaynanası olması hadisesi. deren talu'nun da (defne samyeli 2.0) üvey babası cem yılmaz (45) oluyor. aile ağacı büyüyor, büyük şehir çalışıyor.

    ozan güven'i de alın oyuna. yazık çocuk dışarıda kalmasın.

  • işlenmiş etler ağır işlenmemiş etler yoğun ateşte pişer.

    örneğin köfte ve kebap türü et ürünleri işlenmiştir ve mümkün olduğunca ağır ateşte pişmelidir, et sote yaparken yada bir antrikot pişirirken yoğun ateş kullanmalıyız

  • starbucks lüks değil. tall boy bir filtre kahve ile sabahtan akşama kadar oturma imkanı sunuyor gençlere. üstelik bedava internet ve her masada priz imkanı ile. bu dediğini no name cafelerde yapamazsın. sıra olmasının tek sebebi bu.

    ayrıca bir kahve içiliyor diye ülkedeki enflasyon gerçeğini yok saymak cebindeki telefonu çıkar diyen dayı kafası.