ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gecekondu
-
oturduğum evin arazisi vaktiyle gecekonduymuş. işte devlet tapu vermiş, sonra müteahhitler girmiş, binalar dikilmiş vs. araziyi veren gecekondu sahibi şu an birkaç daire sahibi.
düşünüyorum, adam babamla aşağı yukarı aynı yaştadır. babam ömrünü bir memur maaşıyla kirada geçirdi. kimsenin arazisine konmadı, hele kamu malına çökmedi. zor günler geçirdiği de oldu, kirayı ödeyemediği de. eninde sonunda bir şekilde denkleştirdi ödedi. sonunda elinde hiçbir şey yok.
fakat öteki adam vaktiyle dikti çadırını, yaptı kerpiç evini. tapu sahibi oldu, sonra birkaç ev sahibi oldu. ben o araziye dikilen evlerden birini almak için ömrümün beş yılını ipotek ettim. her ay taksidini ödüyorum; virüsmüş, salgınmış, işler kötü gidiyormuş bakmadan.
babam ve onun soyu cezalandırıldı, bu adam ve onun soyu ödüllendirildi. gecekondu budur.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
dersimiz: hayat bilgisi
konu: insanları takdir etmek.
(annesi 5 yaşındaki ege'ye işini iyi yapan insanları takdir etmek gerektiğini anlatmıştır. ege uygulamada...)
evde, servis saatinde gelen apartman görevlisine:
ege: engin abi tebrik ederim, kimse senin gibi çöp toplayamaz, senin sayende evimizi böcek basmıyor, sen olmasan çöp ev olurduk.
ilaç getiren eczacı kalfasına:
ege: sen olmasan hepimiz ölmüştük, doktor gibisin.
lokantadaki garsona:
ege: hepimiz senin sayende doyuyoruz, sofrayı da çok güzel topladın, aferin.
lokantadaki müşteriye:
ege: aferin, bütün yemeklerini bitirmişsin, göbeğin kocaman olmuş.
lokantanın otoparkçısına:
ege: vay canına, bütün gün arabamızın başında beklemişsin, çok iyi bir polissin sen, kıyafetin de çok havalı.
bütün takdir edilenlerin ortak cevabı: puhahaha teşekkürler.
nobel aziz sancar'dan geri alınsın kampanyası
-
imzacılardan birisince "adam noel barış ödülünü hak etmiyor" yorumuyla desteklenmiş kampanya. ciddiyse üzücü ama şakaysa çok ince mizah içeren kampanya olmuş.
istiklal marşı ırkçı bir dayatmadır
bayanların bayan lafına kızmalarının sebebi
-
erkek kadın ayrımında erkeklerden bay vs. diye bahsedilmediği durumlarda kadınlardan kadın değil de bayan diye bahsedilmesi ile ilgili.
"erkek voleybol milli takımı" vs. "kadın voleybol miili takımı" yerine "bayan milli takımı" gibi ayrımlar,
"hastanemizde erkek doktor sayısı 23, kadın doktor sayısı 18" yerine "bayan doktor sayısı 18" gibi.
kültürün kadın kelimesini (kafasındaki kadın kız ayrımından, kadın kelimesini ruh hastası şekilde kaba bulduğundan) sansürlemek istediğini gösterir. sen kadın demekten imtina ettiğin sürece bilinçli kadınlar bu dersi verecekler.
ilginç sevgili diyalogları
-
bir düğündeyiz, ben de nikah şahidiyim. nikah için adım anons edildi, yerimden kalktım, imzayı atıp , kız arkadaşımın yanına döndüm.
- ya bizim orada bir baklavacı var, baklavaları çok güzel.
+ ?!?!?!
- ne oldu? sana da getirmiştim bir ara. hatırladın mı?
+ az önce arkadaşının nikah şahidiydin. aklına bu mu geldi?
- evet, ne var ki bunda?
+ yani sence bir gariplik yok?
- yok, niye bir gariplik olsun?
+ off off, allah aşkına, nereden geldi aklına? baklava da yok masada.
- nikah memuru bizim playstationcı abiye benziyor.
+ eee?
- o abinin karşısında da, bu baklavacı var.
+ offf. neyse haberi olmasın çocuğun. sonra "nikahımda canı sıkılmış" diye düşünür.
2 ay sonra
- oğlum senin nikahta benim aklıma bizim baklavacı geldi len?!
+ oğlum benim de aklıma bisikletçi ibo geldi len?!
- ahahaha.
sevgili dışında birine ithafen yapılmış şarkılar
-
anathema - one last goodbye: çoğu insanın aşk ve ayrılık şarkısı sandığı one last goodbye, grubu kuran kardeşler daniel cavanagh ve vincent cavanagh tarafından ölen annelerine yazılmış bir şarkıdır. bir konserde şarkıya başlamadan önce "sıradaki şarkıyı çok sevdiğimiz ve maalesef kaybettiğimiz birisine adıyoruz ama bu şarkı aynı zamanda sevdiğiniz ve elinizde olmayan sebeplerden ötürü kaybettiğiniz birisi için de olabilir" denmiştir. anathema - parisienne moonlight ise annenin oğullarına cevabıdır.
joe satriani - the forgotten part one & the forgotten part two: joe satriani'nin ölen babası için yazdığı iki bölümden oluşan enstrumantel şarkı. söylenene göre satriani bu şarkıyı sadece bir kere canlı çalmış ve ağlamaktan kendini alıkoyamadığı için bir daha sahnede asla çalmamış.
arka sokaklar dizisindeki doktor
-
istanbul'daki, avrupa ve anadolu yakası fark etmeksizin, bütün yaralanma ve diğer kaza vakalarına bakan insan. 300. ve son bölümde yoğun bakım odasına çaat diye dalıp eline geçirdiği elektroşok cihazıyla bütün vücudu baştan aşağı yanmış bir mağduru hayata döndürmeye çalışıyordu. başaramayınca da yoğun bakım odasının penceresinden, adamın işi bitti işareti yaptı.
kendisi tıbbın geldiği son noktadır ve bütün tıp dallarında ihtisası vardır.
tek başına sinemaya gitmek
-
ben bunun yapılabilecek en psikopatça olanını denedim. şanssızlığın da peşimi bırakamasıyla daha acı bi şekilde devam etti.
benim doğum günüm yaz mevsiminde. bu yüzden ben çalışmak için istanbul'da kalırken, tüm arkadaşlarım memleketlerinde olurlar. ben de doğum gününü mal mal evde geçirmeyeyim de, sinemaya falan bi aktiviteye katılayım diye gittim bi bilet aldım. en yakın seans hangi filmeyse gittim aldım, girdim salona.
"ahhh ne acıı tek başıma sinemaya geldim, şimdi çiftler gelecek, gözümün içine baka baka beraber film izlicekler" diye üzmeye hazırlıyordum kendimi.
lan kimse gelmedi. 1 kişi bile. koca salonda, doğum günümde tek başıma film izledim amk.
vasat olan çocuğu ısrarla okutmak isteyen ebeveyn
-
sırf bu çocuklar için bir sektör yaratılmıstır (bkz: özel üniversiteler)
ümitcan uygun'un instagram hesabının hacklenmesi
-
efendi adam mesaj atar.
-merhabalar nasılsınız acaba.
-sie amk tacizcisi bir de üniversite okumuşsun.
cinayet şüphelisi, dayakcı mesaj atar.
-tekten gireyim mi sana
-olur al sana konum al al al.
eyvallah hanımlar.