hesabın var mı? giriş yap

  • işim gereği yılın %70'i seyahat ediyorum. bu uçuşların önemli bir kısmı yurt dışı. uçuşlarım da genelde thy ile. tabi thy nezdinde çok çok çok küçük bir kalem olsa da ben de thy'ye para kazandırıyorum. benim kazandırdığım para ile sponsorluğu destekliyorum. helal olsun benim param müjdat gezen gibi aydın sanatçılara verilen sponsorluklara.

  • açılın, yazılım sektöründe geçen 20 yıldan sonra azıcık ahkam kesmeye hakkım olduğunu düşündüm.

    kesinlikle yapılmasını, en azından denenmesini şiddetle tavsiye ettiğim meslek denemesidir.

    öncelikle şu ayrımı iyi yapmak lazım: varolan bir yazılımı mı ( mesela maya3d / coreldraw / altium / autocad vs gibi ) öğrenmek istiyorsunuz, yoksa yazılım geliştiricisi olmak mı ?

    eğer amacınız yazılım geliştiricisi olmaksa, öğrenmeyi planladığınız programlama dilini seçmeden önce, hangi sektörde çalışmak istediğinizi belirlemeniz gerekir.

    web programcısı mı olmak istiyorsunuz ? bulut bilişim ? yapay zeka ? mobil uygulama ? gömülü sistemler ?

    bu alanların hepsinde farklı programlama dilleri kullanılır, c/c++/c#/javascript/java/python/php...vs gibi.

    unutmayın ki programlama dilleri birer araçtır. nasıl ki çivi çakmak için makas kullanmıyorsak, mobil uygulama yazarken c#, gömülü sistem uygulamaları geliştirirken de java kullanmayız.

    dillerin sentaks / semantikleri arasında benzerlikler olduğu gibi, büyük farklar da olabilir. bu nedenle hem fonksiyonel hem nesne tabanlı programlamayı destekleyen dillerle başlamakta fayda olabilir.

    bu meslekte uluslararası seviyede başarılı olabilmek ve profesyonel seviyede okunaklı ve performanslı kod yazabilmek çok ciddi disiplin gerektirir.

    bu eforu vermeden uzun vadede bu mesleği başarıp başaramayacağınızı anlamak çok zordur. ama 2 yıl düzenli (günde 2 saat kod yazmak) bir çalışma size en azından başlangıç/orta seviye hakimiyet sağlayacaktır.

    risk budur. 2 yıl kaybedersiniz en fazla.

    gelelim başarılı olmanız durumundaki kazançlara.

    (bir amerikan yazılım şirketinden usd olarak maaş alan ve aynı zamanda 4 firmaya danışmanlık yapan birisi olarak yazıyorum)

    son 15 yılda bütün üniversitelerden kamyonla yazılım mühendisi çıkmasının en önemli sonuçlarından birisi dramatik kalite düşüşüdür. tüm dünyanın dijitalleştiği bu ortamda, sahada patlamayan, kaliteli, performanslı, okunaklı, ve bakım yapılabilir kod yazan eleman ihtiyacı da gitgide artmaktadır.

    80ler 90lar çocuklarına öğretilen ve güncel jenerasyonda eksikliğini fazlasıyla hissettiğimiz en önemli paradigma şudur: "eğer çok çalışırsan, doğru çalışırsan başarırsın ve kazanırsın"

    günümüzde öğretilenler ise enes batur, bitcoin, influencer falan.

    çaba sarfetmeden kolay yoldan para kazanmak öğretiliyor heryerde.

    dolayısıyla yazılım geliştiriciliği değerli değil artık; iyi/kaliteli yazılım geliştiriciliği çok değerli.

    20 yıldır bu işi yapıyorum ve şu ana kadar öğrenebildiklerimin, öğrenmem gerekenlerin %1i olduğunu düşünüyorum. sanırım bu alan için ömrün sonuna kadar eğitim devam edecek.

    bu ülkeye döviz gelmesinin en sürdürülebilir yollarından birisi bu mesleğin dünya standartlarında yapılmasından geçiyor.

    tüm cesur akranlarıma şimdiden başarılar.

    yıllar sonra gelen edit: artık ölmeye daha yakınım. gerek bu entry'i ekşişeylere koyan sözlük yönetimine, gerekse mesaj atan yüzlerce suser'a çok teşekkür ederim. bu dünyadan göçüp gitmeden önce , sizler için bir faq hazırladım, lütfen bakınız: #153776149

  • benim var bir iki tane.
    milli takım kampı bulunduuğm şehre gelmişti.
    kimler kimler yok ki tanju, rıdvan, feyyaz, metin, ünal karaman, engin ipekoğlu, oğuz çetin falan.
    neyse, o zaman liseliyiz.
    hergün gidip izliyoruz bunları, millet imza alıyor, kızlar peşlerinde.
    biz de beşiktaşlıyız ayıptır söylemesi.
    bizim sarı fırtına yanında iki futbolcuyla beraber, tabir-i caizse takımdan ayrı düz koşu yapıyor.
    biz de iki üç arkadaşız.tribünden aşağı inmişiz, tellerden izliyoruz.
    aslında daha o yaşlarda bile ünlü falan görünce gidip hemen konuşayım falan derdinde biri değildim.ama gaza geldim ben de.
    neyse, "metin abi" "metin abi" diye çağırdık biz bunu.
    eliyle tersledi bizi, azarlar gibi bir şeyler söyledi. "görmüyor musunuz çalışıyorum" gibisinden.
    buz kestik hepimiz.hiç kimse tek laf edemedi.
    fena halde kırılmıştık.
    haklıydı aslında.
    ama en azından selam verip geçebilrdi.
    o gün bugündür metin'i sevmem.
    aynı kamptan bir başka anı.
    bu sefer feyyaz.
    otobüsün içinden insanlara bakıyor.
    yüzlerce kişi var ortamda.
    el sallıyorum, fark etsin istiyorum, garsona el kaldırırsınız da görmeyince kafayı kaşırsınız ya öyle.
    sonra nasılsa fark etti beni, gözgöze geldik, gülümsedi, el salladı o da.
    feyyaz'ı zaten severdim.o günden beri daha da sevdim.hem o metin'in yerine olsaydı asla azarlamaz, kibar feyzo gibi gülümserdi bize.

    ünlü olmak hakikaten çok zor ve ilginç. adam (metin) 25 sene önce birine atar yapmış. belki o gün canı çok sıkkındı, belki o gün çok kötü bir haber almıştı.bilemeyiz ama karşı taraf hala unutmamış o azarlar tavrı.
    diğer yandan diğer adam, kalabalıkta birini fark etmiş ve el sallamış.sorsan hatırlar mı? ama 25 sene sonra o selam hiç unutulmamış.

  • öldükten sonra, ırmaktan şarap içeceği, 72 tane küçük kız çocuğuna sahip olacağı hayalleriyle hayatını ziyan eden ve sürekl, başkalarına da zehir etmeye çalışan sapık mallarla tarihin en güzel taşşaklarından bazılarını geçmiş olan büyük üstad.

  • bugün açıklanmıştır

    sivas’ın hesabının sorulması açısından değerlidir.

    insanlık suçlarına zaman aşımı işlemez!

    --- spoiler ---

    sivas katliamı davası'nın zaman aşımından düşmesi üzerine ceza almaktan kurtulan sanık ihsan çakmak'ın 2008 yılında ibb ispark aş'de işe başladığı tespit edildi. ibb, şahsı işten çıkardı.
    --- spoiler ---