ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran inci sözlük entry'leri
-
bazıları karın ağrıtandır.
başlık: dedem savaş çıktı diye apar topar köye gitti
dedeme dokunmatik telefon aldım, torunlarından birisi de telefona clash of clansı yüklemiş. otururken bildirim gelmiş köyünüze saldırı düzenleniyor diye, adam heyecanla apar topar ilk uçağa atlayıp köye gitti amk.
yiyişmek için sanat filmine gide gide entel olmak
-
benzer bir edim için: (bkz: askerden kaçarken akademik kariyer yapmak)
türk dizilerindeki zenginlik tasviri
-
yakışıklı, zengin, kültürlü erkeğin adı soyadı kombinlenmeden asla söylenemez..
necmi bıngıllıoğlu ile yaşadığım her şey çok özeldi..
haydar nevizade senin için ne ifade ediyor?
necdet folloşlugil ile aramda hiç bir şey yok..!
gibi gibi.. mesela "necmi ile yaşadığım her şey çok güzeldi".. olmuyor işte.. o etkiyi vermiyor.. adamlar haklı tabii..
macey duff'ın vücut kıllarını aldırmayı bırakması
-
gözlerim bacak kısmına indiğinde, üniversitede yurtta kalırken üst ranza arkadaşım recep’in bacaklarını aşağıya salladığı anlar aklıma geldi.
buzdolabında internet olması
-
(bkz: facebook hesabını dondurmak)
aziz sancar
-
sen bilimde çığır aç, geceni gündüzüne katıp çalış ve sonunda dünyanın en önemli sağlık sorunlarından birine çözüm bul, insanlığa katkı sağla ama sana gelen ilk soru kürt musun arap mısın olsun. ve bu soruya kızdığın için de tek yaptığı yemek içmek tuvalete gitmek gibi yaşamsal fonksiyonları gerçekleştirmek olan adamlar tarafından ırkçı diye yaftalan. insanların büyük bir kısmı gerizekalı. tüm kalbimle inanıyorum buna.
anıtkabir'de virüs bulaşmadıysa burada da bulaşmaz
-
şu moron kadronun ve türevlerinin resmen bir kere geldiğim dünyayı bana zehir etmesini, seçimleri yüzünden gençliğimi geleceğimi hiç etmelerini aşamıyorum sözlük..
26 şubat 2013 barcelona real madrid maçı
-
bu maçta barcelona kalecisi pinto; hayrettin demirbaş penaltısı yedi.
bugün literatürde panenka penaltısı var, hayrettin demirbaş penaltısı yoksa bu bizim ayıbımızdır. nasıl panenka'nın kendine özgü bir penaltı atma stili varsa hayrettin'in de kendine özgü bir penaltı yeme şekli vardı.
17 penaltı yediği 28 kasım 1996 gençlerbirliği galatasaray maçında zirve yapan hayrettin demirbaş penaltısının özelliği şuydu; hayrettin, penaltıcı topa vurmadan önce bir tarafa ayakları üstünde hareket eder sonra diğer tarafa uçardı. böylelikle iki köşe birden boş kalmış olurdu. bir miktar diğer tarafa hareket ederken diğer tarafa uçmaya hazırlandığı için hareketlendiği tarafa atılan penaltıyı kurtarma şansı yoktu. ortada durmayıp bir tarafa hareketlendiği için diğer tarafa uçsa dahi köşenin yakınlarına dahi yetişme şansı yoktu. kabaca; penaltı atılırken olduğu yere otursa, penaltıyı kurtarma şansı daha fazlaydı.
pinto tam olarak hayrettin demirbaş penaltısı yemeyi başardı. bir tarafa gider gibi yapıp diğer tarafa atladı ve köşeye giden topa yetişemedi.
hayrettin, bir kuşağa neler ettin gör işte... bir yanda el clasico oynanırken nerelere gidiyoruz...
1.80 boyun aslında kısa olması
-
bu durumda ben aslında yoğum.
the lighthouse
-
iki adamın delirmesinden ziyade bir adamın geçmişinden yüksek hızda kaçarken bulabileceği en kötü zeminde kaza yapıp tepetaplak oluşu. ve kendinizi özdeşleştireceğiniz karakter kesinlikle willem dafoe'nun karakteri thomas wake değil, winslow. daha fazlası da spoiler olacak ki o bölgeye girmek istemiyorum. filme tekrar göz atmaya çalışacağım zira dilini altyazı okuyamayacak kadar çat pat konuştuğum yabancı bir ülkede, şu ana kadar karşılaştığım en kötü ses sistemiyle izledim, ve ikilinin aksanları ve lehçeleri handikapı daha da coşturdu says ı. hakkındaki beklentilerimin yüksek olmadığı robert pattinson, ki kendisinin diğer performanslarına aşina değilim, sağlam oynamış, bıyığı da yakışmış maşallah. eğer kendisi sözlük okuyucuysa yüzünü gülümsetecek nadir entrylerden birine imza atıyorum.
istanbul yalova arasının 15 dakikaya inmesi
-
http://www.milliyet.com.tr/…tay/2002224/default.htm
üstteki habere göre izmit körfez köprüsü tamamlandığında mümkün olacak olaymış.
avrupa yakasını boşverdim altunizade kavşağını "istanbul" olarak ele alırsak körfez köprüsünün bulunduğu kocaeli-fatih'e varmak yaklaşık 67 kilometre, köprü çıkışı hersek burnundan yalova 24 kilometre.
24+67=91 kilometrelik yolu 15 dakikada almak için ortalama 364 kilometrelik bir hızla gitmek gerek ki formula 1 araçları dahil böyle bir ortalama hızla gidecek bir araç yok diye biliyorum.
istanbul'u sultanbeyli olarak dahi ele alsak yol 58 km'ye iniyor ki bu da saatte ortalama 232 km hız yapar.
bakan beyin bu hesaplamasını temel alacak olursak istanbul bursa arası da 26-27 dakikaya falan iniyor olmalı!
00:23 edit: yazım hataları.
evde beslenebilecek en uygun kedi türü
-
ben kedileri cok seviyorum ama alerjim var. en son patronum dedi, alerji yapmayan kedi var. ondan sonra arastirdim biraz alerjisi olanlar icin su iki opsiyon uygunmus arkadaslar.
1. russian forest cat
2. savannah cat f1 (bu vasak, ev kedisi kirmasi, f ile siniflandiriliyor bunlar anladigim kadariyla f1 vahsi genleri en cok olan, oldukca buyuk panterimsi bir hayvan bu alerji yapmiyormus)
utah’da yasadigim yerde russian forest cat yetistiricisi bir kari, koca var. bunlarla iletisime gectim, bir adet sahiplenmeye karar verirsem, kediyi benimle yasamasi icin 1 hafta kadar bana verecekler. alerjim yoksa benim hayvanim olacak. fakat su an isler karisik, ben tam olarak ne yapacagima karar vermis degilim o acidan beklemedeyim. fakat, paylasayim burdan alerjisi olan arkadaslara yardimci olmasi adina