hesabın var mı? giriş yap

  • sağlık sınırlarını zorlayacak kadar çok uçtuktan sonra bel ve boyun fıtığı olan, iki kez kulakları kanayan ve sürekli iklim değiştirmekten cilt alerjisi geçiren hostesinin sağlık sorunları nedeniyle iş akdini fesheden bir firmaya karşı yapılan hak arama mücadelesi.
    bok gibi para kazananların canı olmadığını düşünenlere gelsin.

  • volvo’dur. bir tane denyo gormedim bu araci kullanan. zaten genelde guvenlik icin alinan bir araci kendisini ve cevresini dusunenler kullanir diye tahmin ediyorum.

    edit: yogun mesajlardan anladigim kadariyla xc90 haricmis.

  • insanının zihniyetiyle, binalarıyla koskoca bir gecekondu olan şehir. yani bir şehir 30 yılda hiç mi 1 adım ilerlemez gerçekten inanılmaz.

    izmirli'yim. 20 yıl izmir'de yaşadım, yaklaşık 20 yıldır da ankara'da yaşıyorum. yurtiçi/yurtdışı çok yer gezdim gördüm ancak bu kadar abartılmış bir şehir daha önce görmedim. izmir'i kötü yapan şey suriyeliler istanbullular vs de değil. şehre baştan aşağı gecekondu zihniyeti sirayet etmiş durumda. başka bir şehirde yaşayıp ara ara izmir'e gelince yozlaşmayı, şehrin iliklerine kadar işlemiş varoşluğu çok net gözlemleyebiliyorsunuz.

    merkez ilçelerden bahsedecek olursak. dışardan gelerek izmir'in güzel yüzünü görüp hayran olanların uğradıkları ortam büyük oranda güneyinden kuzeyine sahil şerididir. güneyde narlıdere'den başla, kuzeyde mavişehir'e kadar sahil şeridinde mekanlar da, havası da, insanı da süperdir izmir'in. kolay kolay bozulmaz buradaki semtler. en nezih yerlerinin de bir göztepeli olarak karşıyaka-bostanlı-mavişehir hattı olduğunu da belirterek hakkını vermek lazım.

    ancak denizden içeri 1 km girdiğinizde büyük oranda karşılaşacağınız şey brezilya'nın favela'sıdır. abartmıyorum bir çok mahallede akşamları sokağa çıkmaya korkarsınız. karabağlar'ı, uzundere'si, limontepe'si, buca'nın bir çok mahallesi, eşrefpaşa'sı, kale'si, basmane'si, tepecik'i, kahramanlar'ın bir kısmı, bayraklı'nın arka mahalleleri, doğançay'ı, kuruçay'ı, toros'u, levent'i, yeşildere'si, ballıkuyu'su varoşlarını say say bitmez. izmir koskoca bir varoştan oluşuyor. bu mahallelerin çoğunu yeni gelenler bilmez. 2 saat dolaştır kaçarak uzaklaşır izmir'den.

    eskiden izmir'in en güzel yanlarından biri yazlık mekanlarıydı. kuzeyde dikili, çandarlı, foça'dan başlayıp güneyde çeşme, karaburun hattına uzanan tüm sahil şeridi izmirliler'in yazlık mekanıydı bir zamanlar. merkezden taş çatlasın 1 saate insanlar mis gibi akdeniz havasına atıyordu kendini. şimdi 1 saatte şehirden çıkmak mümkün değil. hadi bir şekilde attın kendini bir sahil şeridine, zaten eskisi gibi bir yazlık alma şansın yok ama eskiden sezonluk yazlık kiralardık. bak 15 günlük, aylık değil sezonluk kiralardık, mayıs başı eylül sonuna kadar. şimdi deniz görmeyen, denizden esen meltemin ulaşmadığı o 30/40 yıllık yıkık yazlıklara aylık 150 200 bin çekiyorlar. acayip.

    tekrar gelelim şehir merkezine. rastgele bir mahalleye zoom yaptım. görsel şu: görsel
    izmir'in en eski mahallelerinden yeşilyurt-akevler arası hatta daha çok eski adıyla arapderesi. alınmasınlar ama eskinin çingene mahallesi. bizim çocukluğumuzda burada pet şişe toplayanlar, değil gecekondu çadırda yaşardı burada. gitmeye korkardık. sonradan şehrin göbeğinde gecekondu mahallesi oldu. şimdi burada 100 metrelik "düz" tek bir sokak bulamazsınız. çünkü 30 yıldır bütün belediyeciler oy için gecekondulara tapu dağıtmıştır. sokaklar leş gibidir muhtemelen. şimdi google kamerası ile sokaklarında gezdim her gecekonduyu yıkan apartman kondurmuş. 3 metre genişlikte yol zik zak yapa yapa ilerliyor binalardan. sokaklar ağzına kadar araba dolu, muhtemelen hiçbir binanın otoparkı yok. inanılır gibi değil şehir planlaması vs hak getire. siz de rastgele bir çok mahalleye aynısını yapabilirsiniz, deneyin farklı bir şeyle karşılaşmayacaksınız.

    gelelim insanına. ailem dahil türkiye'nin en yobaz insanları burada yaşıyor olabilir. atatürkçü geçinen cahiller ordusu resmen. bütün şehrin atatürk'le ilgili okuduğu tek yazılı kaynak yılmaz özdil yazıları muhtemelen. standart bir konyalı'dan zerre farkı yok insanlarının. biri chp'ye küfrediyor, diğeri aynı bakış açısı ile akp'ye. aynı mantıkla oy kullanıyorlar vs.

    hepsinin yanında bu kadar varoş bir şehir yakın gelecekte meydana gelecek bir depremde ne hale gelecek tahayyül edemiyorum. 3 sene önce, 2020'de merkez üssü izmir bile olmayan sisam adası'ndaki 6.6lık ve sadece 16 saniye süren deprem, merkez üssünden 50 km ötede 17 bina yıkıp 117 can aldı. merkez üssü izmir olup da 7 civarında deprem olması halinde, maalesef izmir'in hatay'dan daha kötü hale geleceğini düşünüyorum.

    izmir, parası olan için sahil şeridi ve yazlık mekanları ile "şimdilik" yaşanabilir durumda. suri, afgan vs göçüyle şehirdeki güvenliğin ortadan kalkması ile o cazibesini de kısa zamanda kaybedeceğini düşünüyorum. ayrıca şehirde korkunç bir pahalılık var. eskiden istanbul>ankara>izmir derdim. şimdi izmir=istanbul>ankara olmuş.

    şimdi yine birileri çıkıp "beğenmiyorsan gelme" şeklinde sığ bir şekilde eleştirecek. 7 göbek izmirli biri olarak, anamın babamın olduğu, bütün şehirde anılarımın olduğu yere kimseden izin alıp gelmeyeceğim elbette. gençlik anılarımın olduğu her sokağı skip atmışsınız, bira içtiğimiz her köşe başını suriyelilere peşkeş çekmişsiniz. geçmişin hatrına az bile yazdım ya neyse.

  • volkan'ın bir bölümde aslı'nın kafasına attığı vazodan dolayı hafızasını kaybetmiş taklidi yaparken selin'in göğüslerine dokunup çocuk edasıyla "bu ne?" dediği bölüm (ertesi günü aynısını kız arkadaşıma yapmayı denemiştim :) masum çocuk ayağını yemedi tabii).

    volkan'ın besteleri. bunlardan birinde "bill gates dert babasıdır, msn garip yuvasıdır, google earth'te gezdim durdum, seni bir sokakta buldum, yanındaki o adamla nişanlanmış dediler" gibi süper sözler vardı.

    gülenay'ın "teyze" şarkısı. "senin ağzınn ne der teyzeee, senin kalbiiin yok mu teyzeee. söyle teyzeeee" diye arabeske gark olmuştu. 2005 kışında bir gece, ertesi günkü finale çalışırken elektrikler kesilmişti. gecenin 2'sinde mum ışığında bu şarkıyı söyleye söyleye finale çalışmıştım lan ben!

    ve tabii ki burhan altıntop. özellikle ilk zamanlar şesut'la didişmeleri. ona "sirsiriii" diyerek saldırması.

    hepsinden öte avrupa yakası'ndan akılda kalanlar, o günlerde yaşadığınız ve geri dönmeyecek tüm güzel şeylerdir. çünkü avrupa yakası o güzel şeylerin bir parçasıdır. benim için bir diziden ötedir.

  • 6-7 ekim 2014 kobane için sokağa eylemleri çerçevesinde gerçekleşen olaylardan biridir.

    --- spoiler ---

    http://www.vanhaber.com/…ac-yakildi-6562421-haberi/

    --- spoiler ---

    canlarım benim, eylemleri ile kobane'ye destek veriyorlarmış...
    kızılay'ın kan toplama aracını yakarak mı destek vereceksin kobane'ye?..

    bak van diyorum, kızılay diyorum, deprem diyorum, afet diyorum...

    beğenirsin beğenmezsin, yeterli bulursun ya da bulmazsın ama van depremindeki yardımları yeterli görmeseniz bile yardımları yapan, çadırları kuran, iki kap sıcak yemek dağıtan kızılay'dı...

    şu eylemi adadığınız kobane'den gelen yüzbinlerce insana yardım etmeye çalışan iki-üç tane kuruluştan biri gene kızılay...

    ne istediniz lan kan toplama aracından? hiç mi acımadınız oğlum?

    türk kamuoyundan da destek bekliyorlarmış...
    içi yolcu dolu halk otobüslerine molotof kokteyli atarak mı destek alacaksın türk kamuoyundan?..

    insanlığa saygı eylemi imiş, bu mu lan insanlığınız?

  • sadece oruç tutulurken aç ve susuz kalınacağını düşünen zihniyet beyanı. sen sokaktaki açları düşünerek(!) bir ay oruç tutuyorsun ama kalan 11 ay, o açların yüzüne bakarak su içip yemek yemesini biliyorsun. onu napıcaz?

  • hayatınızı değiştirir.

    gün gelir canınızdan çok sevdiğiniz insanlara kan bulmanız gerekir.
    eşten dosttan bile önce, ekşi sözlük yetişir.
    ya bu ameliyat ben çaylakken olsaydı ne yapardım der, ürperirsiniz. sonra da artık benim ailem on binlerce kişilik dersiniz.
    gözlerim dolu dolu sözlük, iyi ki varsınız, her biriniz..

  • 26 kasım 2020 ukome toplantısı/#116085747'nda "ibb taksi kiralama modeli'nin reddedilmesi" kararı alınması sonrası acil olarak başlatılması gerekendir.

    taksi plakası sahipleri ve plaka simsarı galericilerin 16 milyon istanbullu'dan daha büyük olmadıklarını kanıtlamak için herkesi boykota katılmaya davet ediyorum.

    enflasyon hesabıyla ortaya konduğu üzere 197.000 tl olması gereken taksi plakası fiyatları taksi sayısının limitli tutulması nedeni ile rant kapısına dönüşmüş ve 2.2 milyon tl'ye ulaşmıştır.

    yine ukome toplantısında sunulan rapora göre taksi başına yolcu sayısı new york, paris, singapur gibi ülkelerin çok üstündedir. taksilerin çağrılara yanıt verebilme yüzdesi ise %35'lerdedir. bugün olumsuz kararın alınması 16 milyon vatandaşın zararına, 8-10 tane galericinin faydasınadır.

    para sizin paranız, nasıl harcayacağınıza karar verecek tek mercii de sizsiniz. paranızı bu rant düzeninden yolunu bulan taksi plakası sahiplerine ve galericilere yedirmeyeceğinizi umuyorum.

    nadiren de olsa kullanmak durumunda kalıyordum, şu saatten sonra hiçbir güç beni taksi kullanmaya ikna edemez...

    ekrem imamoğlu'nun sözlük hesabından girilen entry'ler:
    (bkz: ibb taksi kiralama modeli'nin reddedilmesi/#116091552)
    (bkz: 26 kasım 2020 ukome toplantısı/#116091620)

    edit: plaka sahibini etkilemez taksici esnafını etkiler demiş bazıları. etkilesin. onlar etkilendiğinde taksiciler odasına da hükümete de baskı yapabilirler. ayrıca para kazanmayan bir taksinin yevmiye ücreti de plaka fiyatı da düşecektir.

    edit 2: twitter için #taksiboykotu hashtag'i kullanılabilir.

    edit 3: (bkz: dayım plaka sahibi başlığı kaldır sıkıntı çıkmasın)

  • ilgisi alakası olmayanın çok da ilgilenmemesi gereken farktır.

    ama yinede;

    empresyonizm: 19. yüzyılda fransa'da ortaya çıkmıştır. sanatçılar doğadaki oluşumları gerçeklikleriyle değil kendi izlenimleriyle anlatmayı hedeflemişlerdir. bu yüzdendir ki görüşler sanatçıdan sanatçıya değişir. ayrıca akım, özellikle, resimde kendini göstermiş, ışık ve renkler önemsenmiştir.

    ekspresyonizm: 20. yüzyılda almaya'da ortaya çıkmıştır. tıpkı empresyonistler gibi doğanın gerçekliğiyle değil hissedildiği gibi yorumlanmasını desteklemiştir. akımın sanatının amacı gerçekte olan çizgileri düzenleri kalıpları içten gelen şekilde değiştirmek, biçimini bozmaktır.

    en belirgin fark; çıkış yerleri ve yüzyıllarıdır.