hesabın var mı? giriş yap

  • - pardon hanfendi memalik sokak neresi aca..
    - hı?
    - pardon beyfendi.. saçlarınız.. yani.. nebileyim
    - ne beyfendisi? neler saçmalıyorsunuz?
    - hass.. pardon hanfendi.. yani, gögüsleriniz.. yok gib..
    - ne diyorsun hayvann!
    - memalik

  • gecen gun 15 dakika kadar sohbet ettiigim 16 yasindaki liseliden (suleymanci bunlar babadan dededen) aldigim ibretlik ayar;

    bilen vardir suleymancilar kot giymez, ben de aslinda normalde yapmam boyle seyler ama eksici picligim tuttu, dalga gecmek icin sordum cocuga sen kot giymiyorsun di mi diye;

    - giymiyorum
    + niye kuran'da mi yaziyor gunah diye?
    - hayir kot taslayanlar silikozis oluyor.

    ulan yobaz diyecektim, eleman farkindalik sahibi, aktivist cikti, uzerimdeki kotu yakacaktim.

  • pazarlamacıların okuması gereken kitaplar sadece pazarlama disiplinine ait olmamalıdır. iyi bir pazarlamacının önce insanı, sonra toplumu, akabinde toplumun hikayelerini / edebiyatını iyi anlaması gerekir ki akabinde bu baz üzerine doğru bir şekilde pazarlama bilgisini entegre edebilsin.

    okuma listesinin akışı psikoloji, sosyoloji, antropoloji, edebiyat, hikaye ve pazarlama şeklinde olduğu takdirde daha verimli olur.

    (bkz: psikoloji)

    sigmund freud, ben ve ıd
    sigmund freud, uygarlığın huzursuzluğu
    nicholas epley, mindwise
    sheena ıyengar, the art of choosing
    dan ariely, predictably ırrational
    daniel pink, drive
    kaiser fung, numbers rule your world
    charles duhigg, the power of habit
    mihaly csikszentmihalyi, flow: the psychology of optimal experience

    (bkz: sosyoloji)

    jean baudrillard, tüketim toplumu
    jean baudrillard, simülakrlar ve simülasyon
    cemil meriç, bu ülke
    guy debord, gösteri toplumu
    peyami safa, doğu batı sentezi
    jean m. twenge, ben nesli
    douglas holt – douglas cameron, cultural strategy
    paul adams, grouped

    (bkz: antropoloji)

    franz boas, antropoloji ve modern yaşam
    r.b. edgerton, hasta toplumlar
    levi strauss, ırk, tarih ve kültür
    levi strauss, modern dünyanın sorunları karşısında antropoloji
    philip k. bock, insan davranışının kültürel temelleri psikolojik antropoloji
    richard dawkins, the selfish gene
    carl jung, man and his symbols
    ruth benedict, patterns of culture

    (bkz: edebiyat)

    hakan günday, malafa
    peyami safa, fatih harbiye
    george orwell, 1984
    halit ziya uşaklıgil, aşk-u memnu
    dostoevsky, karamazov kardeşler
    steinbeck, fareler ve insanlar
    ahmet hamdi tanpınar, saatleri ayarlama enstitüsü

    (bkz: hikaye)

    robert mckee, öykü
    joseph campbell, kahramanın sonsuz yolculuğu
    joseph campbell, the hero with a thousand faces
    jonathan gottschall, the storytelling animal

    (bkz: pazarlama)

    philip kotler, kevin lane keller – pazarlama yönetimi
    philip kotler, hermawan kartajaya, ıwan setiawan, pazarlama 4.0
    gerald zaltman, pazarlama metaforları
    david zweig, ınvisibles
    richard p. rumelt, good strategy bad strategy
    martin lindstrom, buy.logy
    emanuel rosen, the anatomy of buzz
    al ries & jack trout, positioning
    chris anderson, the long tail
    malcolm gladwell, the tipping point
    malcolm gladwell, david and goliath
    seth godin, tribes

  • günümüz dünyasında kimse telefona 1 kere bile bakmadan gün bitirmiyor. yani nöbet tutan aşırı yoğun doktor olursun ne bileyim astronot olursun uzay gemisinin abs bozulmasın diye telefonu kapatırsın anlarım ama ayda 1 olur 2 olur.

    sakın kendinizi böyle insanlar için yormayın. direkt silin. yoksa iki türlü de kaybedeceksiniz.

  • "boş yapma abdülhamid" diyerek osmanlı kültürümüzü hedef alan diyerek yazar açıkça yalan söylemektedir. burada abdülhamid adlı bir twitter kullanıcısı ebrara söylediklerine karşılık ebrar cevap vermiştir. bunun açık açık böyle olduğunun bilinmesine rağmen yalan söylemek büyük kötülüktür.

  • guinness dünya rekorları kayıtlarına göre en fazla kişinin izlediği ücretsiz solo rock konserini veren kişi ünvanını an itibarı ile elinde bulunduran kişi...
    tarih: 31 aralık 1994
    yer: copacabana plajı- rio de janeiro-brezilya
    katılım: 3.5 milyon kişi

  • netflix üyeliği şart, netflixdeki diziler bir harika, netflix bir efsane, hatta netflix mutluluk kaynağıymış..

    netflix onlar için adeta bir medenilik göstergesi, kültürün olmazsa olmaz üstün bir parçası, orta sınıflığın vazgeçilmez sınıfsal bir sembolü haline geldi.

    peki neden böyle oluyor? çünkü bu sınıfa dahil erkekler, kadınlar vs. kendilerini toplumda hem kültürel hem üretim ilişkileri içerisinde tüm küresel tekeller ve şirketlere rağmen belirleyici zannediyor. görece üstün gelirleri ve eğitimleri onları benmerkezci kılıyor. ve esasen eğitimleri esnasında haiz oldukları pozitivist bilimsel süreçlerle törpülünen dini veya manevi boşluklarını maddeci bir anlayış çizgisinde ileri taşıyamadıkları için temelde düştükleri manevi boşluğu netflix gibi küresel yapım şirketleri ve onun dizilerine çarpık bir zihniyetle kutsiyet atfederek gideriyorlar. esasen bu bir boşluk doldurma, yerine koyma ve ikame etme işlemi. sadece biçim farklı ama öz aynı. netflixi veya küresel tüketim ağı içerisindeki herhangi bir ürün onlar için adeta yeni bir dine dönüşüyor. fakat bu sefer birer mümin değil ama küresel kapitalizm tüketim kültürünün birer müridi olarak fan'lara dönüşüyorlar. tabii bu boşluk doldurma işlerinin tarihsel olarak farklı biçimleri de mevcut. ama günümüzde bu mekanizma işliyor.

    tabii ülkemizde işin farklı bir boyutu da var. eşitsiz gelişmeyle batının endüstriyel gelişimini geriden takip eden bizim gibi kapitalizm taklitçisi bağımlı ve geri kalmış kısa bir kentleşme tarihi olan ve hala büyük oranda feodal zihniyetin izlerini barındıran bir ülkede, kökenleri taşraya ve köye dayanan yeni orta sınıflar, batı tüketim kültürünün ürünleriyle haşır neşir olmayı kendilerince bir batı temsiciliği, quality, seçkincilik hatta üstünlük göstergesi olarak da algılıyorlar. bu bir nevi ulus olarak geri kalmışlığı bireysel olarak aşma hezeyanını, toplum genelinin alışılagelmiş feodalist kültürel kalıplarının dışında burjuvaca bir kültür temsilcisi olarak hizip alma pozisyonunu, kendilerinin de birer ortadoğulu olduğu gerçeğini psikolojik olarak yadsıma anlamını da içeriyor aynı zamanda.

    orta sınıflar kendilerini de oradan oraya sürükleyen covid-19 güncelinde de şatafatlı maskesi düşmüş, sadece bir avuç zümreye fayda sağlamaya devam eden asalak kapitalist sistemi sorgulamak veya bir şekilde bu sisteme son vermek düşüncesini önlerine koymak yerine, onun ideolojik duvarları içinde hapsolmaya devam ediyorlar. çünkü onlar hırsla, kariyer aşkıyla, toplumsal piramit basamaklarını tırmanma güdüsüyle motive edilmişler ve taptıkları bir şey de bu netflix gibi.

  • babamla birlikte ne zaman misafirlikten dönmek üzere arabaya binsek beni strese sokan kornadır. en az 50 kere "korna çal" der babam. bir defa inat ettim çalmadım, neredeyse geri dönüp özür dileyecekti adamdan. babacığım az önce vedalaştın, sarıldınız öpüştünüz, bin tane iyi dilekte bulundunuz birbirinize bu korna olmasa ne olur dedim ama anlatamadım arkadaş. o korna çalınacak, yoksa orada seni ayakta bekleyen adama edepsizlik olur diyor. örf adet desen, gelenek desen şunun şurasında kaç senedir arabaya biniyoruz ki yahu. yoksa eski türkler ayrılırken at kişnetiyorlardı da ordan mı kaldı acaba.

  • kasılmayın. gidin kahve için. siz para ödeyeceksiniz hizmet ve ürün bekliyorsunuz. onlar size lütufta bulunmuyor. sanki mabede giriyoz.