hesabın var mı? giriş yap

  • "insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi ve sevmemeyi öğrenirler. bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. insanların “tecrübe” dediği şey budur. kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana “tecrübeli” denir. " diyerek duyguların körelmesini;

    "insanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler; çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu da bundan korkar." diyerek sorumluluk almanın ne kadar önemli olduğunu;

    "özgürlük insanlara medeniyetin bir armağanı değildir. hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü." diyerek kendimizi soktuğumuz kalıplar/durumlar ile özgürlüğümüzü nasıl kısıtladığımızı;

    "ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. bunu yaptıktan sonra, bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın." diyerek de kendini tanımanın her şeyin başı olduğunu anlatan bilim insanı.

  • re (ra)

    simgeler: bennu (zümrüdüanka), dikilitaş, piramit, udjat (horus'un gözü), güneş, şahini boğa.
    tapınma merkezi: helipolis

    annu'nun (helipolis, günümüzdeki kahire yakınları) güneş tanrısı re, beşinci hanedan zamanında kalıcı bir tanrı oldu. bazı gelenekler onu insanların yaratıcısı durumuna getirdi ve mısırlılar kendilerine "re'nin sığırları" adını taktılar.
    re adının "yaratıcı güç" ya da "yaratıcı" anlamına geldiği düşünülür. mısır tarihinin çok eski devirlerinde, re, gökyüzünün yüceliğini simgeleyen şahin-tanrı horus ile beraber kişileştiriliyordu ve şahin başlı bir adam ya da sadece bir şahin olarak betimleniyordu. bu iki tanrının bileşimi, yani ra-hoor-khuit (ufukların horus'u olan re), güneş'in gücü'nün göstergesini oluşturuyordu.
    re, shu ve tefnut'un babası, nut ve geb'in büyük babası, osiris, seth, isis, ve nephthys'in büyük büyük babası, horus'un büyük büyük büyük babasıdır.
    mısırlılar, yeraltı dünyasına ve cennete giden suları geçmek için içinde re'nin bulunduğu bir kayık gerektiğine inanılırdı. gündüzün bu, "madjet" (güçlenmek) adında büyük bir kadırgadır ve doğudaki "manu" (güneşin doğuşu) dağının arkasından gelerek iki firavunincirinin arasından geçer. güneş batarken, re'nin kullandığı kayık, artık "semektet" (güçsüzleşmek) adında küçük bir mavnadır.
    kayığın başına gelecek olayları tanrıça ma'at belirler. yolculukları boyunca re'nin birçok eşi olur. birçok tanrı onunla beraber yolculuk eder ve ona kayığı yönetmesinde yardımcı olurlar; bu da yolculuğu başarılı kılar. thoth ve ma'at, dümende duran ve kayığın kaptanı görünümünde olan horus'un yanında dururlar. kayığın önünde ise, "abtu" ve "ant" adındaki iki yüö gösterici balık yüzer. deiğer yolcular şunlardır: geb, hu, sin(akıl) ve hike (büyü). gecelerin kayığın ön tarafında tanrı upuaut (yolların açıcısı) durur.
    bu yolculuk hiç de kolay değildir: canavarlar sürekli kayığa saldırırlar. örneğin, sebau, nak ve apep. içlerinden en güçlüsü olan apep, karanlığın kişiselleştirilmesidir ve re'nin doğudan yola çıkabilmesi için, her sabah onu yenmesi gerekmektedir. apep bir yılan ya da bir timsah olarak betimlenir. eğer apep, re ile olan dövüşünü yenerse, bir kasırga çıkar. eğer apep kayığı yutarsai güneş tutulur. apep hakkında "apep'i yakma kitabı" adında bir kitap yazılmıştır ve ona karşı savaşmak için gerekli olan büyüleri verir. bu büyüler, thebes'teki amon-re tapınağında her gün okunur.
    zamanla isis ve osiris daha gözde duruma geldiğinde, re, "re retjer-aa neb-pet" (re, yüce tanrı, cennetin lordu) adıyla korundu ve önceleri yalnız kendisi için; sonraları ise evrenin lordu amon-re'nin yarısı olarak tapınıldı.

  • haha bu ne saçma olay olm. adam iş yaparken hesap mı verecek, izin mi alacak. hayır sanki para karşılığı çeviriyor. onu geçtim ben onun çevirisi ile izlemek istiyorsam böyle bir hakkım yok yani öyle mi? kafayı yemişsiniz siz. isteyen istediğini çevirir. kim neyi tercih etmek istiyorsa eder. bu kadar basit.

  • islam'ın, uygarlık treninin arkasından koşmasının üzücü videosudur.
    demiryollarını içeren herşeyi, treni, dizel motoru, sinyalizasyonu, elektroniği, motor yağını, seri üretimi ve bunun için gerekli olan tüm süreçleri, insanların eğitimini, rayları ve gerekli tüm sistemi kurup işler hale getirenler seni niye beklesin ki?
    neyini beklesin senin söylesene? şahane, en birinci ibadeti yapıyorsun diye mi beklesin? para versen de beklemiyor baksana.
    sen hala tren beni beklesin diye bekle.
    nah bekler seni tren.
    hala anlayamadın.
    tren kaçtı, hala anlayamadın.

  • cehaleti övmek için fırsat kollanan başlık.
    aşıyı vurulanlar olarak "öldük" diyelim de çiftetellisini oynayıp rahatlasın soytarılar. yoksa bitmez bu geyik.

  • acil ve önemli edit:
    (bkz: enkazdan çıkarılıp kaybolan kız çocuğu)

    20 yıldır maaşlardan kesilen deprem vergilerinin ne olduğunu düşünerek bir yol bulabilirsin aslında sığır
    (bkz: 38 milyar 227 milyon dolar)

    sinirli ve gereksiz edit: bazı sığırlardan mesaj alıyorum "deprem vergisi yok ki cahil" diye. evet deprem vergisi yok adı da bu değil ama 1999 depreminden sonra özel iletişim vergisi altında dolaylı olarak deprem için alınan bir vergi var ve bu vergi 1999 yılından beri hepimizden kesiliyor cahil ayılar. adı özel iletişim vergisi ama dolaylı olarak deprem vergisidir. öiv deprem için gelmiş ve sonraki hükümetler tarafından da kaldırılmamış vergi var ya tam da odur.

  • marketten bir seyler alacaktim sigara vs. kasaya geldim onumuzde bir baba kiz, babanin uzerinde eski bir mont ust bas perisan bir muz var elinde kasaya verdi kasiyer uzgun uzgun bakiyor. cebinden bozukluk cikadi verdi 1.40 lira mi ne pahaliymis dedi gercekten dedi. gozlerim doldu tutuldum kaldim o an uzaklastilar kendime geldim cikolata falan aldim kostum peslerine kiza verdim babasi utanarak tesekkur etti. ellerindeki muzu ikiye bolmusler uzaklastim agladim aglayacagim. sinemaya gidecektim kendimden utandim dolaniyorum avmde oyun katina geldim millet cocuklarini getirmis egleniyor oyle bakiyorum aklimda ikisi de. bilet almistim beklerken geldiler oyun makinelerine bakiyorlar kiz o icinde toplar olan sisme seyler var icindeki cocuklari izliyor. yok boyle bir aci bozukluklarimi topladim 10 liraya kart aldim kiza verdim babasi kartla oynasin diye verdim sandi, git oyna dedim kiza. babasi dolu mu diye sordu evet abi dedim tesekkur etti. kactim oradan icim yaniyor param da yok baska bir sey yapamadim. boyle bir adalet olamaz millet trilyonlarla oyun oynarken o kiz kis gunu montsuz gezemez, vicdandan dinden imandan bahsetmesin kimse. bugun de gidip arayacagim onlari mont alacagim o kiza babaya da para vericem utana utana. gitmiyorlar gozumun onunden ey sozluk bizler nasil insanlariz niye bu kadar koruz anlatin bana.

    bulamadim gezdim baktim saatlerce yok, bazen olmuyor o dakika bir yolunu bulmaliydim. kendi cocukluguma yenildim belki oynarsa, cikolata da var ulan ne mutlu olur simdi dedim cocukluk iste fukara bir cocukluk. para yoktu ama neler icin bulmadim ki kafam durdu kafam kaybolup gittim. su basliktan yazdiklarimdan ovgu alsam nolur one ciksa nolur ne yapacagim. insanlar muhtac insanlar ac gorun susmayin durmayin. yaptigim yardim degil sevabini da istemem cennetiniz de sizin olsun, populerlik hikaye. bizim hatamiz bunlar benciliz arkadas iste elestrim kendime.

  • adam özetle diyor ki,

    batılılar gelecek, çocuklarınızı öldürecek, kadınlarınıza ve sizi köle haline getirecek. bunun yerine bizi destekleyin, bütün bunları biz yapalım, yetmedi yanında da bir kilo fiyatına iki kilo bal verelim.

  • zamanda yolculugun gunumuzde de mumkun oldugunu gosteren hadise. amsterdam'da bir kahve icip havaalanindan bu olayin oldugu sirada bati afrika'ya gidildigi takdirde 21. yuzyildan 11. yuzyila seyahat etmis oluruz.